hesabın var mı? giriş yap

  • egitilmemis ve nota bilgisi olmayan kisilerde de bulunabilen, dogustan gelebilecegi gibi sonradan da kazanilabilen ya da gelistirilebilen, ama asla tam anlamiyla kusursuz sonuc veremeyecek olan duyum ve ses algilama, karsilastirma yetenegi.
    bu yetenege sahip kisi, seslerin birbirine olan uyumuna ve araliklara bakarak, aralarindaki detonasyonu anlayabilir. senfonik eserlerdeki solo keman sesi istisnasiz detone olacagindan, bu yetenege sahip kisiler sadece birkac virtuozun kayitlarini dinleyebilir. hatta onlardaki detonasyonu bile farkederler. bu yuzden aslinda dinleyici olarak mutlak kulaga sahip olmak rahatsiz edici bir durumdur.*
    referans olmadan tonu saptamak ise ayri bir olaydir. yine mutlak kulak gerektirir, ancak bunu yapabilmek icin ayrica ciddi muzik egitimi almis olmak ve en azindan bir notayi (bkz: la) kafaya kazimis olmak gerekir. bircok kisi aslinda mutlak kulak sahibidir, ancak muzik egitimi almamis olanlarda bunun farkedilmesi zordur ve muzik egitimi alan insanlarin buyuk bolumu bu yetenegi kazanir. ancak referans olmadan frekansi ya da tonu saptayabilmek daha zor bir beceri oldugundan, aslinda yanlis olmasina ragmen bu tanim hep o ozellige de sahip olanlari tanimlamak icin kullanilir. hatta muzikle ilgili onemli isler yaptigi dusunulen herkese bu yetenek yakistirilir. oysa ne sanildigi kadar az bulunur, ne de sanildigi gibi her onemli muzisyende...

    bu arada akbil sinyalinin 4'lu ya da tam aralik oldugunu anlamanin mutlak kulakla hicbir ilgisi yoktur.

  • türkiyede faliyet gösteren tüm havayolu firmalarının yaptığı aslında oldukça şerefsizce olan, kesinlikle kanunen cezalandırılması gereken bir hiledir bu.

    sistem şöyle;

    diyelim ki bir firmamızın web sitesine girdiniz. 15 mart 2013 sabah 9 uçağını seçtiniz. bilet fiyatı 50 tl gösteriyor. sonra bileti satın almak istediniz veya o sırada ufak bir işiniz çıktı, 3-4 dakika sonra aynı rezervasyon için tekrar siteye girdiniz. o biletin fiyatı 60 tl olarak gözükür.

    üstelik 10 farklı sefer olmasına rağmen ne tesadüf sadece onun fiyatı artmıştır.

    hele ülkenin dev bir firması var. yanyana 2 farklı internet hattı ve iki farklı bilgisayar ile aynı uçuş için girip bakmıştım sırf bunu görebilmek için. aynı uçuşa iki bilgisayarda da farklı fiyat çıkardı. birinde 120 diğerinde 100 tl gösteriyor. çünkü ilk bilgisayarla 2 kez işlem yaptım.

    basit bir cookie uygulaması ile yapıyorlar bunu. bir bilgisayardan sefere baktığında bilgisayarına cookie yerleşiyor. aynı sefere ikinci kez girdiğinde onun fiyatı fazla çıkıyor.

    çoğu zaman bileti satın al dediğinde web sitesi hata verir. tekrar denediğinde fiyat yükselmiştir. bakın bu nokta önemli. defalarca başıma gelmiş bir şeydir bu. açıkcası bilerek sistemin hata verdiğini düşünmüşümdür çoğu kez. cunku hata verdikten sonraki ikinci denemede fiyat yükselir.

    tabi insanlar bunu hep "tüh geç kaldım ve fiyatlar arttı:((" diye düşünüyor. yani şanssız olduğunu düşünür bu yüzden üstünde durmaz fazla. hatta çoğu kez "eyvaaah fiyatlar artıyor hemen almam lazım bu bileti" diyerek aceleyle satın alır.

    oysa bu şanssızlık ya da bileti almak için geç kalmış olmanız değildir. uyanık olun. bu lanetliğe isyan edin artık.

    farklı bilgisayarlardan baktığımda 3 farklı fiyat görmüşlüğüm bile vardır benim. asla fiyat her bakışta sürekli artmaz. kimi zaman normal fiyat da verebiliyorlar. ancak bu dediğim gibi taleple ilgili değildir. sadece fiyat hilesidir.

    daha az evvel ülkemize ait bir firmadan bilet alacaktım 16-18 şubat için. 121 tl. uçuşları seçip devam ete bastım. site hata verdi. tekrar girdiğimde fiyatlar 141 tl olmuştu. başka bilgisayarlardan deniyorum şimdi. 121tl ye almazsam almayacam inadına.

    edit: 121 tl ye aldım o bileti. dahası da varmış. 121 tllik fiyatta hizmet bedeli yok. 141 tl verdiği fiyatta ise 10 tl hizmet bedeli kesiyor. 10 tlde uçuştan eklemişti.

    bu da çok enteresan geldi bana. hizmet bedelini kafasına göre kesiyorlar resmen. zaten pegasustan da mobil site üstünden hizmet bedelsiz bilet almışlığım vardır bir iki kez. (her zaman olmuyor bu. sistemin hatası belki de. hizmet bedeli ödemeden bilet almak mümkün ama nasıl oluyor bilgim yok)

    edit: ben bunu yazdıktan sonra konu çeşitli yerlerde gündem oldu. çoğu insanın haberi var artık bu çakallıktan. olayın çözümü tarayıcınızın (mesela google chrome) o güne ait cookie/çerez kayıtlarını silmektir. bunu yaptığınızda fiyat normal haline dönüyor. çözüm basit ama sadece bilenler için. bilmeyen nice insan "ben bileti alırken zamlanmış geç kaldım:(" diye düşünüp zamlı tarifeden kazığı yiyor gözgöre göre.

  • kobra etkisi.

    kötü giden bir şeyin düzelmesi için yapılan müdahale ile durumun daha da kötüleşmesi demekmiş canlar.

    yer hindistan, başkent delhi'deyiz, bir kalabalık bir kalabalık sormayın. dervişler, dilenciler, atlarla dolaşan kırmızı kıyafetli ingiliz askerleri, her yer toz ve curcuna.
    yani coğrafyanın ingiliz kolonisi olduğu yıllar.

    ingiliz hükümeti bölgedeki zehirli kobralardan çok çektiğinden cin fikirli birinin aklına bir fikir gelir.
    "lan biz ne uğraşıyoruz amk! her ölü kobraya para verelim bu fakir hintliler para için hepsinin soyunu kurutur ellaham!" der ve kampanya başlar. önceleri çok iyi gider kampanya. ancak cin fikirli sadece ingilizler değildir, hintli cin fikirli ise "lan olm bu dangalaklar her ölü yılana para veriyor o zaman biz yılan besliyek amk! tee ormana kim gidecek kobra bulmaya, hem tehlikeli olm o iş. çiftlik kurak amk ehuehuehe" der ve gerçekten kobra beslemeye başlarlar. beslemek ne kelime üretime başlarlar. offf paralar gani gani.
    keklendiklerini anlayan ingilizler ölü kobra başına verdikleri para ödülü kampanyasını bu üretimi engellemek ve daha fazla salak yerine konmamak için sonlandırırlar.
    ve ne olur sizce? "madem para kazandırmıyor bu kobralar, salın gitsin amk hepsini" der hintliler ve her taraf ilk durumdan çok daha vahim şekilde kobra kaynar. yani kobra popülasyonu büyük artış gösterir. azaltalım derken tüy dikilmiş olur. işte bu duruma kobra etkisi denirmiş.

    benzer bir durum fransız kolonisi olduğu yıllarda vietnamda yaşanır. farelerden çok çeken fransız hükümeti, fare başına ödül koyar. ancak binlerce ölü fareyi ne yapsın, der ki fare kuyruğu getirin yeter der. bir süre iş görür bu ancak fransızlar bir de bakarlar ki sağda solda kuyruksuz binlerce fare dolaşıyor. meğer halk yakaladığı farenin kuyruğunu kesip serbest bırakıyor ki gitsin üresin çoğalsın da para kazandırsın.

    kaynak

  • sabah uyanıp dünyanın en pahalı otomobili olan arabama bindiğim şehir. yanlış anlaşılmasın, arabam dünyanın en pahalı arabası değil ama diğer ülkelerdeki birebir yıl ve modeldeki araçlar arasında bir rekortmen. misal benim arabanın yenisi londra'da 72 bin lira* daha ucuz. fakat işte londra gibi bir avrupa mezbeleliğinde yaşamayıp, istanbul gibi bir markada yaşamanın bazı küçük bedelleri oluyor.

    şehitler tepesinden geçip günün ilk toplantısına gittim, arabayı ara sokaklarda bir park yerine yanaştırdım. bir belediye çalışanı gelip 1 saati 7*, iki saati 9* lira dedi. 9 liramı verip arabamı sokağa bıraktım. mesela berlin'de, şehir merkezi hariç her park yeri bedava olsa da, merkezde saati 1 euro'ymuş. e tabi berlin gibi bitmiş, yaşlı nüfuslu bir şehirde yaşamaktansa, istanbul gibi dinamik ve kozmopolit bir metropolde yaşamanın bazı küçük bedelleri oluyor, bence oldukça normal.

    günün ikinci toplantısı için şehitler köprüsü'nden karşıya geçtim, %48 zam gelmiş, 7* lira verdim. bunu da başka şehirlerle karşılaştırmak isterdim fakat dünyanın diğer büyük kentlerinde şehirleri birbirine bağlayan köprüler genellikle bedava. zaten o köprülerin çoğu eski püskü şeyler. istanbul gibi ulaşım projeleriyle öne çıkan bir kentte yaşamanın küçük bedelleri oluyor, e olması da normal.

    karşıdan dönerken benzin almam gerekti. benim depo istanbul'da 280*'e, new york'da 130 liraya doluyor. e bu da normal, sonuçta biri dünyanın en önemli şehirlerinden, en büyük havayolu hublarından biriyken, diğer alalade bir dejenerasyon yuvası.

    dönerken telefonum çaldı, eşim aradı, bu arada telefon diyip geçmiyim o da dünyanın en pahalı telefonu, mesela montreal'de benim verdiğim paraya aynı telefondan iki tane veriyorlar. eşim yüksek bir ses duyduğunu, panikle 2.5 yaşındaki oğlumuzu eve getirdiğini, iyi olup olmadığımı sordu. son olaylardan sonra gaipten sesler duyar oldu bu kız, istanbul'un keyfini pek çıkaramıyor. bu cennet şehirde yaşamanın küçük psikolojik bedelleri de oluyor ki aslen oldukça normal.

    iyiyim, şu an çok akıllı bir gazetecimizin "adı şehitler rıhtımı" olsun dediği klübün önünden geçiyorum dedim, rahatladı.

    sonuçta diyeceğim o ki burası çok güzel, çok marka, çok önü açık bir şehir. sosyal medyada bu yukarıda saydığım batının yozlaşmış kentlerine taşınanları gördükçe şaşırıyorum.

    bu satırları 50 megabit parası ödeyip, 11 megabit kullanabildiğim internetimle yazıyorum. zaten azı karar fazlası zarar, öptüm ponponlar.

    db edit: sürekli amsterdam'da otopark pahalı mesajı geliyor, kafanız hep böyle rahat hep böyle güzel olsun dostlar.

    (bkz: minik eymen'e yardım ediyoruz kampanyası)

    güncel edit: değişimi görmek adına, *altında bazı rakamları güncelledim.

  • önceleri insanlar emekli olduğunda son aldığı maaşının aşağı yukarı %70'i emekli maaşı olarak bağlanırdı.

    2008 senesinde 5510 sayılı kanun ile emekli olduğumuzda son aldığımız maaşın yaklaşık %30'u bağlanıyor.
    yani somutlaştırırsak;
    2008 sonrası işe girmiş, bugün 7000 tl maaş alan bir beyaz yakalı, şuan emekli olsa agisi falan dahil 2500 lira falan emekli maaşı alacak.

    karşılaştırmak için biraz daha açmak gerekirse;
    öğretmen emeklisi babanız 2008'den önce emekli olduysa; bugün 4000 lira emekli maaşı alıyorken,
    2008 sonrası öğretmen olmuş olan siz, bugün emekli olsanız 2500 lira emekli maaşı alacaksınız.

    2008 sonrası işe girenler henüz emekli olamadığı için birçok kişi sorunun farkında bile değil. bir gecede kendi maaşlarına %70 zam yapanlar, yine bir gecede emekli maaşı kesintisini %30'dan %70'e çıkarabiliyor böyle işte...
    (bkz: yaparsa ak parti yapar)

    mevzunun saçmalığı acilen anayasa mahkemesine kadar taşınmalı.
    hala düzeltilmediği takdirde insan hakları mahkemesi tarafından zaten bozulacaktır.

    şuan sözlükte yazıp çizen, okuyan hemen hemen herkesi ilgilendiren bir durum olması sebebiyle bu başlık altına yazmayı tercih ettim.
    artık ufkunuz iki katına mı çıkar, içinize mi kaçar bilemem.

    25-30 sene sonra fox haber muhaberiyle simit hesabı muhabbeti yapmak istemiyorsanız dillendirip kamuoyu oluşturmak gerekiyor.
    ya da istikramda kaydırmaya devam gençler...
    (bkz: your life your choice)

    debe editi: dururken (bkz: ali tezel) olduk iyi mi *
    üşenmedim saydım 37 mesaj atılmış, daha da ardı gelecek gibi gözüktüğü için ek bilgiler ekleme gereği duydum.
    sık sorulan sorulara cevap niteliğinde olur umarım;
    2008 öncesi işe girdiyseniz saklı seçilmiş falan değilsiniz. hemen sevindirik olmayın.
    kurtarmış olduğunuz bir durum yok.
    örneğin 2005 senesinde işe girdiğiniz hala çalışıyorsunuz;
    2008'e kadar olan 3 senelik dönem eski usulden, sonrası dönem ise yeni usulden değerlendirilir.
    kısacası 2008 öncesi, yani (bkz: kıymetlimiss) öncesi çalışma hayatınız ne kadar fazla ise o kadar kardasınız.
    fark şurdan kaynaklanıyor;
    bakın, noyan abi, bilal'e anlatır gibi anlatmış.
    ''2000 yılı ile 2008 arasındaki çalışma döneminde büyüme hızının tamamı emekli maaşında etkin olurken,
    2008’den sonra büyüme hızının yüzde 30’u dikkat alınmaya başlandı.
    böyle olunca da 2000 öncesi çalışmalar emekli aylığına yüksek yansırken, 2008 sonrası çalışmalar daha düşük yansıyor.
    yani, 2008’den sonra aylık bağlama oranı ciddi düşürüldü, buna paralel emekli maaşları da düştü.''
    kaynak

    kendilerine bir gecede süper emeklilik çıkaran, maaşlarını katmer katmer katlayan eller ile senin, benim emekli maaşıma kadar göz dikip emcükleyen eller aynı.
    sorunu uzakta veya başkasında değil, kendinizde arayın.

  • uzaydan su döken ruslardan sonra ilaç gibi gelmiş hamledir. videoda ki abinin de dediği gibi allahını seveyim senin ispanyol.

  • yüz yıl boyunca “çöl sıcakları” diye bildiğimiz şey iki yıldır “eyyam-ı bahur” oldu.

    bedevi artıkları sizi

  • sikayet ediyormus gibi gorunup gorgusuzce ovunen suserlarca, hakkinda tanim bile girmeden, kiralik ev aramaktan baska hicbir sey yazilmadigi ulke.

    ablamiz uluslararasi sirketin bilmem hangi pozisyonunda calisiyormus ya, her nasil oluyorsa aylardir ev sahipleri ustunu cizip duruyormus. o bir koldan, sevdicegi bir koldan evlerinin onu marul, sular akar haril haril deyu ev ariyorlarmis gece 5'lerde(sabah 5 olmasin yoksam). hele hele hele. kendi bile soyluyor, kac kere aradigi evin biraz kucugunu teklif etmisler, yine de begenmemis han'fendi. sehrin merkezindeki evine de sigamiyormus. isvicre gibi bir ulkede 6 odali ev arayacak kadar yuksek gelire sahipsen hic bunlarla ugrasmaz, biraz pesinat biriktirir sirrakkadanak alirsin evi. kopuk ucurtma gibi dolanmazsin. isvicre'de konut faizleri bildigim kadariyla yabancilar icin bile %3'un altinda. 6 oda olmayiversin de 4 oda oluversin; bir odasina bir ayagini, digerine de bir ayagini ativerir uzanirsin kendine.

    bak ablacim, ben kiytiriktan bir dogu avrupa ulkesinde* yasiyorum. kaldigim yer de saddam'in siginagindan hallice, yasadigim ulkenin hali de ortada. bak entry'm orada duruyor. ama ben su anki halimden bile sikayet etmeye ar eder utanirim, nesretmem ulu orta. ovunulecek bir durumum da yok zaten, kirmizi sekizim neyiyle ovunecegim ama benim kadar bile imkana sahip olmayan su sozlukte yuz binlerce insan vardir(ulke capinda da milyonlarca). dunya'nin en zengin ulkesinde yasayip sirf havam olsun, namim yurusun diye yazacaksin da yazacaksin, gelen canak sorularla da kendi egonu tatmin edeceksin. yok oyle hikaye. (baska bir entry'sine denk gelmistim, guya yurtdisinda is arayanlara tavsiye veriyor ama gel gor ki yasadigi yeri orta avrupa ulkesi saniyor).

    bati avrupa ulkelerinde maalesef konut stogu sorunu oldugundan, yeni yapilasma da sikica regule edildiginden boyle sorunlar oldugu vakidir. ne var ki, bazen baska suser'lardan da okuyoruz, vay olduk, vay bittik, vay homliz olduk diye agliyorlar boyuna. insanlarin akliyla alay etmektir bu. bunu yasadigim sehrin facebook grubunda da cokca goruyorum, insan insana benzer ne diyim. bu tatminsizlik, bu eksiklik hissi, halihazirda elindekiyle mutlu olamama hali icten ice bitirir adami. gelir duzeyin arttiysa, evini degistiremiyorsan; turkiye'de tatbik edemeyecegin hobiler edinirsin, topluluklara girersin, veya yeni bir dil ogrenmeye calisirsin. lan dunya'nin bilmem neresinde, adini bile duymadigin 3 harfli siksok bir teror orgutu bir bomba patlatiyor, yuzlerce hane evsiz, babasiz kaliyor, bizim ablanin derdi de isvicre'de 6 odali ev tutamamak. bunu da %99'u hayati boyunca isvicre'yi goremeyecek insanlara dert yanarak anlatiyor(!).

    debedit: herkese cok tesekkur ederim, mumkun mertebe mesaj atan herkese donmeye calisiyorum. gonul isterdi ki gercekten isvicre'yi tanitan ve insanlara bilgi veren nitelikte bir entry olsaydi(halihazirda ulkeyle illiyetim olmadigindan benden daha iyisini yazacak muhakkak insan vardir). dunku zirvaligi debe'de gordukten sonra vicdanim bu aymazliga elvermedi, kendimce bir seyler ciziktirme ihtiyaci kesbetti. benimle benzer durumdaki gonuldaslardan haber almak da iyi hissettirdi dogrusu.

    bu arkadasin harun abi oldugu ve trollluk yaptigiyla ilgili mesajlar aldim. trollse bile gercekten sonradan goc edip aynen bu mentalitede olan tonlarcasi oldugunu bildigim icin gercek farz ederek yazdim.

    bahsekonu gerizekaliyi rezil ettigimiz yetmemis, satasmaya devam etmis. bezelye tanesi kadar beyni olsa foyasinin meydana cikacagini anlar, kicinin ustune oturur cenesini kapar, herkes de unutur giderdi. a be zubuk, sen alelade bir sozluk sitesinde kadin taklidi yapan ezik bir embesilsin. sadece soylediklerine cevap vermis, profiline bakmaya tenezzul bile etmemistim. onlarca mesaj aldim o yazidan sonra, bu varligin kim olduguyla ilgili. (isvicre'de dolarla maas almayi basardigini iddia ettigini soylemiyorum bile).

    entry'ni sikayet ettim de zaten, merak etme. ama sozluk iyiden iyiye sosyal medyaya dondugu icin bir etkisi olmadi. zaten olsaydi 3. entry'nde ucururlardi seni buradan allahin zarganasi. bilgi kirintisi demis bir de. lan kabzo, sende o bilginin kirintisi bile yok. oturma organindan hikaye uydurmussun iste. bilgi diye ortaya salladigin seyler de birkac expat forumundan calinip cirpilmis bilgiler.

    10 para etmez adamsin, soylediklerinin de bir kiymeti yok. yine de cok merak ettim, hayal edemeyecegim okul neresiymis gercekten? harbiden merak ediyorum, neresiymis? ben norvec'in ekonomi ve yonetim janrindaki en iyi okulunda egitim gordum. 3 dil biliyorum. ovunmek icin de soylemiyorum, zaten butun bunlara sahip olmasaydim bile bir sosyal mecrada efemine entryler yazip kadin taklidi yapip ilgi cekmek icin millete hakaret edecek kadar zavalli ve ezik biri olmadigim icin gurur duyardim kendimle. gercek kimliginle(isim olarak degil) yazsan kimsenin seni sallamayacagini biliyorsun cunku degil mi kereste. o kadar yuksek geliri olan, o kadar yuksek mertebelerde calisan insan turkce sitede niye trollluk yapsin. niye haril haril cevap yetistirsin. dort ustu murat ustu yasar gidersin zaten.

    hadi tak oltani al voltani. sahilden sahilden. kankan falan da degilim senin.