hesabın var mı? giriş yap

  • jack kerouac'ın beat efsanesi imajını kırdığı kitap. herkes onu 25 yaşında otostopla amerika'yı gezen beatlerin kralı zannederken, o kırkına merdiven dayamış, trenle san fransisco'ya giden yorgun bir adam olduğunu anlatır. tüm bu beatnik çılgınlıklarından uzaklaşmak için, ferlinghetti'nin big sur'deki kulübesine sakin birkaç hafta geçirmeye gider. fakat asıl çılgınlık daha sonra başlayacaktır. kerouac'ın kitaptaki benliği olan duluoz'un kitap ilerledikçe ortaya çıkacak olan deliliği sürekli olarak foreshadow edilir, okuyucu tetikte tutulur. kerouac'ın en güzel kitaplarından biridir.

  • afrika'da köleliğin başlamasının en büyük sebeplerinden birinin aslında istilacı beyazların, zencileri zorla kaçırması değil de, birbirleriyle husumet ve savaş halinde olan kabilelerden güçlü olanların, zayıf olanları istilacılara satmaları olduğunu öğrenmek.

    insan çok şerefsiz bir varlık.

  • kanuni, şehzade cihangiri tahtına oturunca hürrem öyle bi sevindi ki, birden çıkarıp telefonu fotoğrafını çekicek sandım.

  • nevada üniversitesi'nde psikolog olan beatrice ile robert gardner çifti şempanzelerin yutaklarının ve gırtlaklarının konuşmaya uygun olmadığını fark etmiş ve bu sebepten washoe isimli şempanzeye işaret dilini öğretmiş: 1 - 2

    sonuç olarak bizim washoe işi o kadar ilerletmiş ki artık yeni durumlar için bile yaratıcı sözcük grupları türetebiliyormuş. ilk defa, gölde yüzen bir ördek görünce "su kuşu" işareti yapmış mesela.

    elmadan başka meyve bilmeyen ve renklerin işaretlerine hakim olan waşo, portakalı "turuncu elma" olarak tanımlamış.

    kendisini kızdıran makağa atarlanmış ve "pis maymun" işaretini yapmış. "çok çirkin ve aptalsın keşke ölsen" diye de eklemiş.

    aynı zamanda liseli seviyesinde de olsa mizah anlayışını göstermiş, eğitmeninin üzerine işedikten sonra "komik, komik" işareti yapmış.

    kendisiyle sohbet imkanı bulan ve anne-babası sağır olduğu için ilk öğrendiği dil işaret dili olan gazeteci boyce rensberger durumla ilgili "birdenbire başka bir türün bir üyesiyle ana dilimde sohbet ettiğimi farkettim" demiş.

    (bkz: primatlarda dil kabiliyeti)

  • steve jobs üzerinden gideyim ben de. abimiz sürekli mercedes-benz sl 55 amg kullanmıştır ve kullandığı aracın plakası yoktur. kaliforniya yasaları gereğince yeni alınan arabaya altı ay plaka takılmadan trafiğe çıkabilir. tahmin edebileceğiniz gibi abimiz her altı ayda bir arabasını değiştirmektedir.

    (bkz: zenginlik böyle bir şey işte)

  • kanser olmadığım gerçeği. ayrı ayrı yerlerde 3 doktor o kadar emindi ki ben de inanmıştım gerçi ilk ikisi kıbrıstaydı o yüzden ziktiri çekmiştim tabi içimden. 2 ay önce falan döndüm istanbuldaki de evet deyince baya baya moda girmiştim ama geçer ya moduna. meğerse kanser değilmişim. yeni öğrendim ama ben de garip bi iz bıraktı diyebilirim. öleceğmi anladım er ya da geç. evet bundan müzdarip yaşayıp iş güç okul kurs peşinde koşturmaktan bu gerçeği atlamışım yıllarca. ölecez la ve aniden olacak sanırım ben daha fazla bu strese dayanamaya cağım bu gereksiz koşturmacaya. belirsiz gelecek için bu kadar efor sarfetmeye dayanamıyorum şimdi. yaşamak istiyorum ben gerçekten yaşadığımı hissederek yaşamak istiyorum. ama okul bitmeden bunu yapamayacağımı da biliyorum bu da fazla ikiyüzlüce ve canımı sıkıyo. toplumdan uzaklaşmayı planlayıp yine de toplum içinde sahip olmam gereken vasıfları kazanmanın peşinde koşturuyorum şimdi. kendimden de tiksinmkeye başladım. iç mimar dekoratör ne boksa olmak istemiyorum 3d max bilmek istemiyorum ben insan olmak istiyorum en çok bunu istiyorum. da du bakalım şarteller ne zaman atacak? bekliyor insan gene de.

  • rok: cemil turan efsane değildir.

    len nasıl değildir ya?

    - ingiltere kralı, rahmetli başkan kenedi, taçsız kral pele, bakenbauer, kaleci mıyer, nadya komanaçi, bricit bardo, fenerbahçeli cemil !!!

    efsane lan işte.

  • doğada memeliler arasında kedi, vizon, tarsiyer primatları (hani şu mahcup mahcup bakan yaratık), fok, yunus, mors, deniz aslanı gibi ve memeli olmayanlar arasında da gökkuşağı alabalığı, somon, şahin, kartal, timsah ve birkaç kertenkele ile yılan türü zorunlu etçildir.

    bunun birçok metabolik nedeni vardır, bazı örnekler:

    1) örneğin kediler a vitaminin ön maddesi olan ve köpek, insan gibi diğer memeliler tarafından vitamin a'ya vücutta dönüştürülebilen beta karoten'i vitamine dönüştüremez. bu yüzden hayvan dokusundan bulunan a vitaminini almak zorundadır doğrudan.

    2) triptofandan niasin elde edemezler. niasin sebzelerden de elde edilmesine rağmen oldukça az ve sık yiyen kedigillerin bunu sadece sebzelerden karşılaması mümkün değildir.

    3) taurine oldukça yüksek miktarda ihtiyaç duyarlar. taurin et, balık ve sütte bol miktarda bulunur.

    4) tüm bunların yanında kedilerin sindirim kanalı köpeklere göre oldukça kısadır ve mikrobiyel florası daha çok et tüketimine uygun olarak (hayvansal proteini yıkmaya yönelik bakteriler) evrilmiştir. yani kompleks veya kompleks olmayan karbonhidratlarca (selüloz da diyebilirsiniz fruktoz da) beslenme kedilerde hazımsızlık v.b. gibi şikayetlere neden olur ve bağırsaklarını zorlar.

    5) en son örnek ise karaciğer metabolizması ile ilgili; kediler enerji ihtiyaçlarının çoğunluğunu karaciğerde glikoneogenezis yolu ile proteini glikoza çevirerek karşılar. zaten sindirim sistemi oldukça kısa, midesi oldukça küçük ve az miktarda sık sık bir öğün anlayışı olan bir hayvan için bu denli yüksek protein ihtiyacı en kaliteli bitkisel protein stokları olan soya ile bile karşılanamaz. keşke kedi de bir sığır kadar enerjiye ihtiyaç duyduğu için bir sığır gibi yiyebilseydi; o zaman problem kalmayacaktı. ancak tahmin edebileceğiniz gibi bunun da (hızlı koşma, avcı durumu, midede uzun süre gıda kalmaması, ağırlığın azaltılması v.b. gibi) bazı evrimsel temelleri vardır.

    uzun uzun okumayacağınızı tahmin ettiğim için bu konuda mesleki fikir beyan ediyorum: özellikle zorunlu etçil olan kedileri vegan olarak besleyebilir ve yukarıdaki tüm ihtiyaçları katkı maddesi olarak verebilirsiniz. ancak bu hayvan refahına aykırıdır. yani herhangi bir arızası olmayan bir insanı sırf keyfi olarak serumla beslemekle aynıdır. unutmayın evinizdeki kedi mamayı kendisi seçmiyor, bunu yemeye zorunlu.

    sonuç: vegan biçimde kedi beslemek 5199 sayılı hayvanları koruma kanununun 14. maddesinin a) bendinde belirtildiği üzere bakımlarını ihmal etmektir.

    suçtur.

  • arkadaş ülkenin hiçbir kurumuna güvenemiyoruz ki.

    gidip elden versem 500 tl veririm.şurdan 10 tl atsam o deprem paraları masum insanların üzerinden toplanıp,kim bilir nerelere gidecek.yaşadık biliyoruz.

    şuan ki tweeti ile yıllardır birikim yapmamaları da bunun en büyük kanıtı.kusra bakmayın para yatırmayacağım.

    edit=gene yanılmamışım.tweetini silecek kadar karaktersiz insanlar bunlar.ülke kurumlarını ticarethaneye çevirmişler.sen o tweeti sildikten sonra ben daha bu kuruma ölene kadar ne para,ne kurban,ne kan bağışlarım.zaten daha önce de kan satıyorlar haberleriniz geliyordu ,tedirgindim.artık tamamen kanaat getirdim.

  • bu yıllar sonra gelen devam filmi fikri çok iyi sonuçlar vermemişti bildiğiniz üzere. matrix'inden star wars'una çok defa denendi ama salondan çıkarken hepimiz o havanın tekrar yakalanamadığını düşünüyorduk. çünkü her filmde işte devir değişti, eski kahramanlar köşeye çekildi ve serilerin ruhuna pek uymayan yeni durumlar ortaya çıktı deniyordu. bu nedenle maverick ilk duyurulduğunda pek bir heveslenemedim. ancak sonra fark ettim ki bu projenin içinde tom cruise var ve bu adamın olayı zaten yaşlanmamak. yani ne olursa olsun yeni bir dönemdeyiz deyip filmin ruhunu öldürmeyeceklerini düşündüm ve cuma akşamı koşa koşa sinemaya gittik. şimdi film nasıl olmuş bir bakalım.

    --- spoiler ---

    biraz önce bahsettiğim üzere bence yeniden çevrimlerin ya da devam filmlerinin en büyük hatası bizim ilk filmlerde sevdiğimiz şeylerden çok uzaklaşmaları. mesela böyle bir durum star wars için geçerlidir. yeni üçlemede güçlü kadın temasını zorla hikayeye sokmaya çalışmışlardı. (güçlü kadın temasından şikayet etmiyorum yanlış anlaşılmasın benim derdim bunu hikayenin içine tam ekleyememelerinde) ancak buna gerek yoktu çünkü taa allah'ın 1977'sinde bunu yapıyorlardı zaten. a new hope'un başında han solo, her işten kaçmaya çalışan çıkarcı bir insanken, luke ise bunalımlı ergen gibi takılıyordu. o sırada leia galaksiyi kurtarmak adına ölüm yıldızının planlarını çalıp darth vader'ın karşısına dikilmekle meşguldü. bunu da hikayenin doğal akışı içinde yapıyorlardı.

    benim top gun maverick filminde en sevdiğim nokta da bu oldu. oturup ilk filme bakmışlar izleyici neyi beğenmiş, anlatılan filmin ruhu nedir tekrar çalışmışlar ve ikinci filmde de bunları bire bir uygulamışlar. top gun'ın olayı nedir? donanmanın en iyi pilotları bir araya gelecek, zorlu bir görev olacak, işte uçaklar vın vın uçacak, bir takım ego çatışmalarına girilecek, arkadaşlık dostluk ön plana çıkacak, deri ceketli tom cruise karizmatik şekilde motora binecek, bira falan içip kafa dağıtacaklar, maverick otoriteye falan karşı gelecek. tüm olay bu. izleyici bundan farklı bir şey beklemiyor zaten. herhangi bir ekleme yapmaya ya da farklı bir söylemi zorla dahil etmeye gerek yok ve top gun maverick tam olarak bunu başarıyor.

    tabi ki güncellemeler var çünkü aradan 36 sene geçmiş. ancak bunu da kalp kırıcı bir şekilde yapmıyorlar. sadece filmin başında pilotların devri bitti drone falan olacak deniyor. bu konuyu film boyunca devam ettirseler ve ana karakter işte bizim dönemimiz geçti diye üzülse sıkıcı olurdu. ancak film boyunca bir daha drone konusu hiç açılmıyor bile. bu olayın kalp kırıcı olma sebebi de şu; ben mesela han solo'nun, leia'nın luke'un falan yaşlandığının tekrar tekrar hatırlatılmasını istemiyorum. çocukluk kahramanım onlar benim, neden gözüme sokuyorsunuz bu konuyu manyak mısınız? bu filmde ise tom cruise'un inatla yaşlanmamasının da etkisiyle, yaşanan değişimi sadece hikayede yapılan atlamayı tutarlı şekilde oturtmak için kullanmışlar. olması gereken de bu aslında.

    filmin bir diğer güzel noktası da konuyu çok dağıtmadan ilk top gun'da hiç konuşulmamış ancak çağın ruhuna uygun olsun diye zorla eklenecek konulara hiç girmeden pür aksiyon yaşatması. aksiyon filmlerinin bile ilk yarısı görece sakin geçer. bu filmin ilk yarısında ise maverick'in kötü duruma düşmesi gerekiyor ki top gun'da öğretmen olmayı kabul etsin. orada işte bir köşeye atılmış üzgün bir ana karakter yerine prototip uçakla ses hızının 10 katına çıkan ve uçağın parçalanmasına neden olan bir pilot izletiyorlar bize. bu da izleyiciyi yakalamak için gerçekten mükemmel düşünülmüş bir fikir.

    filmin devamında ise gerçekten heyecan verici çekimler olduğunu söylemeliyiz. şimdi ilk top gun filmi 1986 yılında yapıldı ve o zaman sinema için kullanılan kameralar baya büyük ve hantal şeylerdi. o nedenle kokpite kamera koyup doğru düzgün çekimler yapmak çok zordu. bir de havada çekim imkanı falan daha düşüktü. şu an ise cep telefonuyla 4k görüntü alabiliyorsunuz. bu da izleyiciye daha detaylı görüntüleri daha net şekilde aktarma imkanı sunuyor. mesela uçaklar tırmanışa geçeceği zaman gazı ittirip yönlendirme kolunu eş zamanlı olarak geriye çektikleri bir çekim var. bunu ne zaman görseniz aha bir aksiyon geliyor diyorsunuz ve o 2 saniyelik cut bile filme muazzam bir heyecan katıyor.

    film senaryo anlamında da heyecanlı. hatta seyirciyi şaşırtacak şöyle ufak bir numarası da var. şimdi filmin büyük çoğunluğunda tek bir görevden bahsediliyor. işte vadiye giriş yapılacak, radar seviyesinin altında uçulacak, hızlı olunacak ki karşı taraftaki uçaklar bize yetişemesin, bir tırmanış yapılacak tepe aşılırken uçaklar ters dönecek, hedefe dalış, iki ekibin arka arkaya isabetli atışı ve sonra 10 g'lik tırmanış. rakamlarla aranız iyiyse kaç knot'ta gidilecek irtifa kaç feet olacak onu bile hatırlarsınız. bu durum izleyiciye bir güven duygusu da veriyor çünkü ne olacağını biliyorsunuz zaten. bu noktadan sonra rooster'ın ve maverick'in vurulmasıyla film o güvenli alanı ayağınızın altından çekip alıyor ve ne olacağını bilmeye film boyunca alışık olduğunuz için o son aksiyon kısmının heyecanı 3'e 5'e katlanıyor. ha yine belki klişe işler oluyor ama film ilk kısımda senaryo inşasını o kadar iyi kurmuş ki son anda kurtarma gibi şeyler bile izleyiciye eğlenceli geliyor.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak sanırım en beğendiğim ve eğlendiğim devam filmi bu oldu. işleri çok karıştırmadan izleyici neyi sevdiyse onu yapıp geçmişler. gün batımına doğru arabanın başında bekleyen sevgili çok mu klişe dememişler mesela top gun biraz da poz kesme midir, diye sormuşlar. evet yanıtını alınca basıp geçmişler sahneyi sonuç da muazzam keyifli bir film olmuş.

    bir de tabi ki filmi izleyip yine yaldır yaldır inceleme videosunu yaptık. ona da bakmak isterseniz linki burada. https://youtu.be/-v3jylimfs4

  • tüm arap ülkelerinden önce türkiye'ye deprem için yardım gönderen, türkiye'nin gerçek dostu olan ülkedir. bu saat oldu araplardan hala ses yok.

  • f.a. "şuan en üzgün 2 kişi kimdir?
    ö.g. "birisi murat kurumdur heralde"
    f.a "yok ona üzül derseler üzülebilir"
    cümlesi ile kahkaha attırmıştır hahaha