hesabın var mı? giriş yap

  • zafer işaretinin 2 rakamını değil de ingilizcedeki victory kelimesinin baş harfini anlattığını öğrenmiştim lisedeki ingilizce öğretmenimden. yaşadığım aydınlanmayı anlatamam. cidden çok şaşırmıştım. 3 gün yataktan çıkmadım, sadece avakadoyla beslendim. zaten hep şüphelenirdim kendi kendime, "2 ne alaka lan" derdim. biliyordum bi şey olduğunu.

  • doksanların hemen başında patlayan 0 900'lü hatların futbol ayağıydı.
    aslında bu 900'lü hatların bir çok futbol ayağı vardı. mesela 0 900 ve sonu 1905 ile biten bir numarayı aradığında feldkamp hafta sonu galatasaray'ın oynacağı altay maçının taktiğini veriyordu. hesapta tabi. alman bu verir mi taktiğini? falko oynacak mı, öğrenmek için üçe bas diyordu. basıyordun, sence falko sürpriz golcü olarak oynacak mı, öğrenmek için ikiye bas diyordu. kıllanıyordun tabi. bu kalli altay maçında ne bok yiyeceğini bilmiyor, taktik istiyor diye. ama geçmişine de saygı duyup ikiye basıyordun. falko forma giyecek cevabını alıyordun. amına koyim zaten adamın oynamaması için hiç bir sebep yok, 120 bin lirayı bildiğimi bana öğretmek için mi aldın?
    her gün sürpriz bir futbolcudan sürpriz yorumlar diyordu. sürpriz diyordu ama 100 kere arasan 99 kere uğur tütüneker çıkıyor, birinde de tugay çıkıyor ama hattan düşüyordu. kendisini bu işe adayanlar hakan şükür'le konuştuklarını, hakan'ın gerçekten telefonda kendilerine bu hafta çok çalıştığını söylediğini falan iddia ediyordu.

    işte böylesi bir futbol ortamında çıkmıştı alo turnuva. memleketi iyice menajerlik oyunlarına ısındıracaktı.
    tuttuğun takıma göre numaranın sonunu 1903 1905 ya da 1905 olarak tuşluyordun ve alo turnuva hattına bağlanıyordun. bağlanır bağlanmaz telefonda öyle bir gaz yiyiyordun ki, sanırsın fatih terim uefa öncesi soyunma odasında değil de senin evinde. taraftarlar çılgınlar gibi, herkes senden galibiyet bekliyor diyor. ulan kulağında ahize, koltukta kıçını karıştırıyor olsan bile o spikerden sonra ister istemez ayağa kalkıyor, hareketlerine çeki düzen veriyordun.
    iyice gaza geldikten sonra gerçekle tanışıyordun. bülent topu falko'ya verdi, falko topla beraber orta sahayı geçti, pasını sağ tarafta bulunan okan'a mı versin diyorsan ikiyi, kendisi ilerlesin diyorsan üçe bas diyor. eh falko'ya güveniyorsun ama üçe basıp defansı boşaltmaya gerek yok, yenemiyorsak yenilmeyelim diyoruz ve ikiye basıyoruz. çok güzel diyor spiker. okan topla buluştu. orta yapsın diyorsan bire, karşısına gelen rakibine çalım atsın diyorsan ikiye bas diyor. e içeride hakan şükür var, fenerbahçe kalesinde de engin'in yan topları zayıf bismillah deyip basıyoruz bire. o da ne engin topun sahibi diyor. ulan keşke çalım atsaydım derken topu yine biz kazanıyoruz. ibne operatör çok zeki, telefon başında feneri orta sahadan çıkartmıyorum zannediyorum. uğur rakibini geçti, kaleye vursun diyorsan bire, pas versin diyorsan ikiye bas diyor. ulan o mesafeden pas olmaz, vira bismillah deyip yine bire basıyorum. kaleci engin iki hamlede topu güçlükle kontrol etti diyor. fenerbahçe sağ kanattan geliyormuş, bire basıp kayarak topu alıyorum, ikiye basıp orta sahada topa basıyorum üçe basıp oyunun yönünü değiştiriyorum hatta gaza gelip dokuzu tuşlayıp hakeme senin amına koyarım ulan diyorum. artık operatör bana değil ben operatöre hükmediyorum. artık falko'yu da ileri çıkartıyorum. bu büyük taraftar galibiyet istiyor. birden bant değişiyor, o montajlanmış taraftar seslerinin volümü iniyor ve rıdvan'ın pasında tanju ben daha ne bire ne ikiye basabilmişken topu ağlarıma gönderiyor. tipik fener derbisi. ahize elimde kandırılmış, kullanılmış gibi kalıyorum. maçın mutlak hakimiydim, fenerbahçe bırak atak yapmayı orta sahayı geçemiyordu bu gol ne? beraberliği yakalarım derken de ibne operatör şansını bir kez daha dene diyerek maçı bitiriyor. mağlubiyet çok koyuyor. o ayın telefon parası gelene kadar oynuyorum ve ay sonunda küme düşüyorum.

  • bu maçta barcelona kalecisi pinto; hayrettin demirbaş penaltısı yedi.

    bugün literatürde panenka penaltısı var, hayrettin demirbaş penaltısı yoksa bu bizim ayıbımızdır. nasıl panenka'nın kendine özgü bir penaltı atma stili varsa hayrettin'in de kendine özgü bir penaltı yeme şekli vardı.

    17 penaltı yediği 28 kasım 1996 gençlerbirliği galatasaray maçında zirve yapan hayrettin demirbaş penaltısının özelliği şuydu; hayrettin, penaltıcı topa vurmadan önce bir tarafa ayakları üstünde hareket eder sonra diğer tarafa uçardı. böylelikle iki köşe birden boş kalmış olurdu. bir miktar diğer tarafa hareket ederken diğer tarafa uçmaya hazırlandığı için hareketlendiği tarafa atılan penaltıyı kurtarma şansı yoktu. ortada durmayıp bir tarafa hareketlendiği için diğer tarafa uçsa dahi köşenin yakınlarına dahi yetişme şansı yoktu. kabaca; penaltı atılırken olduğu yere otursa, penaltıyı kurtarma şansı daha fazlaydı.

    pinto tam olarak hayrettin demirbaş penaltısı yemeyi başardı. bir tarafa gider gibi yapıp diğer tarafa atladı ve köşeye giden topa yetişemedi.

    hayrettin, bir kuşağa neler ettin gör işte... bir yanda el clasico oynanırken nerelere gidiyoruz...

  • bir farazi v kayra albümüdür.
    tekrar tekrar dinlenir ve her seferinde yeni şeyler anlaşılır bu albümden.
    her parçası ayrı bi hikayedir. dinleyen herkes kendinden bir şeyler bulur; çocukluğundan, gençliğinden, aşık oluşundan, dibe vuruşundan.
    bu albümü bu denli dramatize etmek doğru mu değil mi emin olamasam da, bu albüm çok yoğun duygular, çok yoğun olay ve düşünceler barındırır.
    bir rap albümünden çok daha fazlasıdır; müzik doyumuna ulaşmaktan daha fazla şey katar dinleyene.

  • eskiden narkoz yoktu da cerrahi müdahaleler nasıl yapılıyordu, millet acıdan bayılsın diye mi bekleniyordu derken osmanlı'da bunun için adamotunun kullanıldığını okumak.

    “luffahın (adamotu) dış etini koparıp özünü, dövüp tatlı badem yağıyla ovasın. bir gün bir gece dura. her kime cerrahi müdahale etmek istersen bu devadan aç iken bir dirhem veresin. biraz vakitten sonra göresin ki hasta yatmıştır, kendini bilmez. ondan sonra ne türlü tedavi edersen edesin. bu devadan büyük adama bir dirhem, küçüklere miktarınca veresin. ben ömrüm boyunca başka murkıdd (anestetik) kullanmadım.”

  • zico zamanında türk ligi yavaş. avrupada takımlar çok hızlı oynuyor. onları yenmenin tek yolu oyunu yavaşlatmak.
    biz yavaş oyunda ne yapacağımızı biliyoruz ama onlar bilmiyor demişti.
    sonuçta adam fenerbahçeyi ucl'de çeyrek finale taşıdı.

    harbi o adamı neden gönderdiniz.

  • mükemmel bir spiker eşliğinde izlenen maç. chedjou çalıma girdi topu kaybetti ama arkadan geldi chedjou topu kapmayı başardı ve chedjou'nun hatasını telafi etti. 2 chedjou ile oynuyor gs defansta

    edit: selçuk korneri kullanıyor diyor bir bakıyorsunuz korneği kullanan josue. adam sallıyor ya tutarsa diye. beyazlar selçuk, zenciler chedjou

  • eğer netflix, amazon prime tarzı bi platform olacaksa acunun ayağına sıktığını gösterir. survivor, masterchef, uc adam vs izleyenlerin sosyo-ekonomik durumlari ortada. turkiyede amazon, netflix’e para veren tayfa beyaz yakali diye tabir ettigimiz guruh ki acun ve programlarindan pek haz ettiklerini zannetmiyorum. eger basarili olursa bu da benim vizyonsuzlugum olsun.

  • oldukça nadir görülen bir genetik hastalıktır.

    cri du chat, fransızcada kedi ağlaması anlamına gelir. cri du chat sendromu da adını kedi miyavlamasını andıran bir ağlama sesi ile kendisini gösteren bir durum olmasından mütevellit almıştır.

    cri du chat sendromunda ağlama sesi

    hastalığın adının fransızca olmasının nedeni ise ilk defa 1963 yılında jerome lejeune tarafından tanımlanmış olmasıdır. lejeune kürtaj karşıtlığından ötürü tartışmalı bir isim olsa da kromozom anormalileri konusunda oldukça başarılı bir genetikçi ve çocuk doktorudur. down sendromu ve 21. kromozom arasındaki ilişkinin de ele alındığı makaleyi yazan ilk isimlerdendir.

    kızlarda erkeklere oranla daha fazla görülen sendromun tiz ağlama sesi dışında kalan tipik belirtileri arasında ise:

    - entelektüel yetersizlik,
    - mikrosefali,
    - beslenme sorunları,
    - konjenital kalp hastalıkları,
    - hipertelorizm,
    - yuvarlak yüz,
    - geniş burun köprüsü,
    - mikrognati,

    gibi semptomlar mevcuttur.

    cri du chat'nın etiyolojisi 5. kromozomun kısa kolundaki bir silinmedir. hangi gen bölgelerinin silinmesinin neye sebebiyet verdiği hâlâ araştırma konusudur. bir örnek olarak, serebral gelişimde rol oynadığı düşünülen bazı genler bu araştırmada ele alınmıştır.

    tedavisi semptomatiktir. tedavi ile hastanın yaşam süresi normal olabilir.

  • olmayan abartmadır.

    manchester united, manchester united’dır. bu takımı ingiltere’de yenmek her daim abartılmayı hak edecek ve tarihe yazılacak bir harekettir.

    not : fb

  • sıfırdan zengin olmanın yöntemini buldum arkadaşlar.
    banka müdürü arkadaşım var. şimdi bankaya gidiyorum. kendisine kuruş para vermeyeceğim. a4 kağıdına 100 milyon dolar teslim ettiğimi yazıp kaşeleyip imzalayacak.
    sonra bankaya gidip 100 milyon doları ödeyin diyeceğim. banka 100 milyon doları ödemeli. çünkü a4 kağıdına kaşe kahvehanede basılmadı. yurdum insanını fakirlikten kurtaracak olan bu yöntemi icat eden tarator hocaya sevgiler, saygılar.