hesabın var mı? giriş yap

  • insan'dır...

    lefter'in elini öper.
    sergen benden iyi futbolcu der.
    iyi aile babasıdır.
    elinde telefon ile alışverişte eşini bekler.
    fenerbahçe zor sezonuda ben her göreve varım diye mesaj yollar.
    tribünde yaralanan adamı ziyaret eder.
    rakibe saygı duyar.
    oynayamadığı zaman ağlar.
    oğlum yarı türktür... burada büyüdü... der.

    bu adam iyi ki futbolcu olmuş gelmiş fenerbahçe'ye de onu tanımışız.

  • venüs'ün gariplikleri.

    güneş'e merkür'den daha uzak olduğu halde, güneş sistemindeki en sıcak gezegen venüs'tür. * bunun nedeni armosferinde bulunan yoğun karbondioksit içeren bulutların sera etkisi sayesinde sıcaklığı tutmasıdır.

    bir venüs günü bir venüs yılından daha uzundur. venüs kendi çevresinde 243 günde, güneş çevresinde ise 224 günde döner. yani eğer dünyamız venüs kadar yavaş dönseydi, güneş'in bir doğup batma süresinde 4 mevsimi yaşayacaktık.

    dünya'da 23 derece olan eksen eğikliği venüs'te 177 derecedir. dolayısıyla kendi ekseni etrafındaki dönüşünü diğer gezegenlerin aksi yönünde yapar. yani venüs'te yaşasaydık güneş'in batıdan doğup doğudan battığını görecektik.

  • bu maçta barcelona kalecisi pinto; hayrettin demirbaş penaltısı yedi.

    bugün literatürde panenka penaltısı var, hayrettin demirbaş penaltısı yoksa bu bizim ayıbımızdır. nasıl panenka'nın kendine özgü bir penaltı atma stili varsa hayrettin'in de kendine özgü bir penaltı yeme şekli vardı.

    17 penaltı yediği 28 kasım 1996 gençlerbirliği galatasaray maçında zirve yapan hayrettin demirbaş penaltısının özelliği şuydu; hayrettin, penaltıcı topa vurmadan önce bir tarafa ayakları üstünde hareket eder sonra diğer tarafa uçardı. böylelikle iki köşe birden boş kalmış olurdu. bir miktar diğer tarafa hareket ederken diğer tarafa uçmaya hazırlandığı için hareketlendiği tarafa atılan penaltıyı kurtarma şansı yoktu. ortada durmayıp bir tarafa hareketlendiği için diğer tarafa uçsa dahi köşenin yakınlarına dahi yetişme şansı yoktu. kabaca; penaltı atılırken olduğu yere otursa, penaltıyı kurtarma şansı daha fazlaydı.

    pinto tam olarak hayrettin demirbaş penaltısı yemeyi başardı. bir tarafa gider gibi yapıp diğer tarafa atladı ve köşeye giden topa yetişemedi.

    hayrettin, bir kuşağa neler ettin gör işte... bir yanda el clasico oynanırken nerelere gidiyoruz...

  • ıtalyan oldugu icin mancini'den bir farki olmayan teknik direktor. cunku butun italyan teknik direktorler birbirinin aynisidir.

    aynen butun almanlarin hirsli, disiplinli ve sistemli olmasi, tum hollanda'lilarin 4-3-3 oynatmasi gibi.

    siz futbol konusmayin gercekten komik oluyor.

  • manu maçından sonra "bir sonraki takımım çok sürpriz olacak" diye demeç vermiş.

    beyler antalyaspor devrede galiba :/

  • şu ana kadar oynadığı şampiyonlar ligi ön elemelerinden sadece 1'ini kaybetmiş takım. (2009)

    1993-94

    galatasaray - cork city 2 - 1
    cork city - galatasaray 0 - 1

    manchester united - galatasaray 3 - 3
    galatasaray - manchester united 0 - 0

    uefa bu eşleşmeden sonra dev takımlar telef olmasın diye seri başı uygulamasını getirdi. (1994)

    1994-95

    avenir beggen - galatasaray 1 - 5
    galatasaray - avenir beggen 4 - 0

    1997-98

    sion - galatasaray 1 - 4
    galatasaray - sion 4 - 1

    1998-99

    galatasaray - grasshoppers 2 - 1
    grasshopers - galatasaray 2 - 3

    1999-00

    rapid wien - galatasaray 0 - 3
    galatasaray - rapid wien 1 - 0

    2000-01

    saint gallen - galatasaray 1 - 2
    galatasaray - saint gallen 2 - 2

    2001-02

    galatasaray - vllaznia 2 - 0
    vllaznia - galatasaray 1 - 4

    galatasaray - levski sofya 2 - 1
    levski sofya - galatasaray 1 - 1

    2003-04

    galatasaray - cska sofya 3 - 0
    cska sofya - galatasaray 0 - 3

    2006-07
    galatasaray - mlada boleslav 5 - 2
    mlada boleslav - galatasaray 1 - 1

    2008-09

    galatasaray - steaua bükreş 2 - 2
    steaua bükreş - galatasaray 1- 0

    galatasaray bu sezon 14. kez şampiyonlar ligi'nde. yalnızca 5 tanesi direkt katılım.

    (bkz: respect)

  • altı üstü bir futbol maçı. siz niye her şeyi kutsallaştırmaya çalışıyorsunuz abi? manyak mısınız siz? melih demiral iyi hoş severiz kendisini de "sen bu vatan için çok şey yaptın" ne demek lan? vatan için napmış mesela? top oynayıp milyon eurolar kazanmış. böyle olunca "vatan için çok şey yapılmış" mı oluyor? 3-0 yenildik işte. melih de kendi kalesine gol attı. napalım? gazi ünvanı verip maaş bağlayalım mı?

    bu nasıl seviyesizlik bu nasıl profesyonellikten uzak bir iş yapma şekli. geçmişte hiç böyle saçmalıklar yoktu. niye ısrarla coşku vermeye çalışıyorsunuz. sizin işiniz amigoluk mu? adam gibi anlatın maçınızı. oynanan top coşku verir sizin bomboş gazlamalarınız değil. bok gibi oynuyorsak bok gibi oynuyoruzdur. rakip iyi hazırlanmıştır, daha iyidir falan filan. savaş mı bu? kaybedince toprak mı vericez? gol attığımızda da istediğiniz kadar bağırın. şov yapmayın. bir milli maç izliyoruz altı üstü. keyfimizin içine sıçmayın. yeter lan.

    siz amigo değilsiniz. siz spikersiniz. sizin göreviniz ekran başındakileri gaza getirmek değil. sanki kalkıp o topa ben vuracağım amk. saçma sapan işler ya. doğru düzgün maçınızı anlatın.

  • yalnız yaşayan insanım. markette çok yakın olduğundan genelde günübirlik alışveriş yaparım. dün kaşıntı tuttu, işlerim de yoğun olduğundan 1 haftalık market alışverişi yapıp dolaba koyayım dedim.

    elimde sepetle markette dolaşıyorum. ekmek, 600 gram tavuk göğsü, hazır köfte, 15'li yumurta, 1 kilo yoğurt, 500 gram peynir, tereyağı, sucuk, ton balığı, filtre kahve, şampuan bitmişti şampuan alayım, hazır birkaç konserve yiyecek ve temizlik ürünü vs sepeti doldura doldura gidiyorum.

    kasaya geldim, hepsi geçti. "532 lira 90 kuruş." dedi, "tamam. kart, temassız var." dedim.

    o sırada benim kafa geçmişe flashback attı. bir yandan üniversitede okurken barda hayvan gibi içip 100 lira hesap ödeyip çıktığımız günler geliyor, kocaman dubleks evi 800 liraya tuttuğumuz günler geçiyor. bazen muharrem ince dans ediyor, bazen nebati gözünden ışıltı çıkartıyor. kafamın içi 140journos'un "göz kırpmadan x" videoları gibi. biraz dalmışım, kasiyer seslendi. "abi kart red yedi." dedi.

    realiteye döndüm. o sırada telefonum titredi, telefonuma baktım. temassız limitini aşmışım. limiti fazlasıyla geçen yıl koymuştum "bundan fazla harcamam zaten." diye. bu yıl sadece aylık market alışverişiyle limiti aşmışım. uygulamalı enflasyon.

    "temassız limiti dolmuş dostum, şifre girmem lazım. şunu pos makinesine sokar mısın sana zahmet." dedim, kartı uzattım, pos makinesine soktu. şifremi girdim ve hesabımdan "yarım milyar" düştü.

    geçen ay da bilgisayar aldım, ödemesini yaparken evlat acısı gibi oturdu. bilgisayara ödediğim parayla 2019 yılında araba almıştım. kliması falan vardı.

  • beşiktaş maçında olanlardan sonra ceza vermeyi geç, bir madalya takmadıkları kaldığı için, iş buralara kadar geldi. hakem yumruklamak ne demek ? zimbabwe 3.ligi mi burası? rezalet ki ne rezalet
    eğer bir de iddia edildiği gibi ankaragücü başkanı tarafından yapıldıysa rezilliği anlatacak kelime kalmıyor

  • yıl 28 ekim 1893 ne oldu diye soracak olursanız; dönemim chicago belediye başkanı carter harrison'a düzenlenen suikast suçu her amerikalıyı hem korkuttu hemde şok etti ama en çok sarsılan polonyalı göçmen casimir zeglen oldu.

    kendisi katolik bir rahip olan zeglen, dindar ve derin bir manevi bir kişiliğe sahipti, tanık olduğu suikastten ötürü polonya'dan amerika'ya gelişinden biraz tedirgin ve rahatsız olmuştu.

    bir gün zeglen, tuvalette otururken* şöyle bir düşündü kurşunlar için daha önce metal plakalar kullanılıyordu bunlar hem ağır hemde çok kullanışlı değildi. daha sonra şöyle bir boşluğa bakarak; sıradan kıyafetlerin altına gizlice giyilmek üzere tasarlanmış devrim niteliğinde, hafif ve kurşun geçirmez bir yelek olsa ne güzel olurdu diye düşündü.

    daha sonra bununla ilgili çalışmalara başladı. çelik talaşı, yosun, saç ve aklına ne gelirse diğer türdeki malzemelerin farklı kombinasyonlarını denedi ama sonuç bir alamadı. daha sonra 1881'de tombstone, arizona'dan george e. goodfellow adlı bir doktor, vurulmuş olan bir adamın otopsi incelemesi sırasında, kurbanın göğüs cebindeki ipek mendilin, kurşunun girişini önemli ölçüde azalttığını fark etti ve bunu raporunda da yazdı. bu durumu gören goodfellow biraz bu iş için uğraştı ama sonra pes ederek kurşun geçirmez yelek işinden vazgeçti.

    git zaman gel zaman bu rapor bizim rahibin eline geçer. okuduktan sonra kendisi biraz daha konu üzerine çalışıp ilk kurşun geçirmez yeleğin patentini alır.

    o kadar deneme ve çalışmadan daha sonra etkileyici bir gösteriyle yaptığı ürünü kanıtlaması gerekmekteydi. 16 mart 1897'de chicago'nun o güneşli meydanı hınç ve hınç insan kaynıyordu. o zamanlar silah taşımak yaygın bir davranıştı ancak davet edilen izleyicilerin hiçbiri, hatta belediye başkanı bile orada nasıl bir gösteri yapılacağından haberi yoktu.

    zeglen'ın etrafındaki asistanları birden tabancalarını çekip ateşledi ve onun tam gövdesinden vurdular. darbe kesinlikle acı vericiydi ama zeglen biraz tökezlemesine rağmen zarar almamıştı, halk şaşkınlık içinde ona bakıyordu. kendi yarattığı ipek kurşun geçirmez yelek işe yaramıştı.diğer gösteri

    zelgen ipek katmanlarını dikmenin tuhaf bir yolunu bulmuştu. yeleği kendi başına elle dikmişti ama halka açık testten önce onu hiç denememişti. ufak bir şansızlık hayatını elinden alabilirdi.

    zelgen yaptığı yelek hakkında bir röportaj da şu açıklamaları yapmıştı;
    --- spoiler ---

    kaplama katmanı olarak yoğun dokunmuş keten bir kumaş uyguladım ve altına angora yünü ekledim. bir sonraki ana katman ipek katmanıydı. işte bu katman dokuma değildi, ancak çok sayıda sıkı istiflenmiş ip katmanından oluşuyordu. her bir ardışık katmandaki iplikler, bir önceki katmandakilere göre eğik olarak düzenlenmiştim ve bu şekilde devam etmiştim. giysinin tamamı, kompakt bir bütün oluşturacak şekilde sağlam bir ipek iplikle birlikte diktim. böyle hazırlanan bir kumaşın kurşun darbesine karşı dayanıklı olması iki faktörün birleşiminden kaynaklanıyordu: ipek liflerinin yüksek mukavemeti ve döşendikleri katman sayısı.
    --- spoiler ---

    daha sonrasını sizler biliyorsunuz işte. teknolojinin gelişmesiyle beraber çelik yelek yapımında farklı bir çok malzeme de kullanılsa dahi bu gün birçok asker, polis ve bir çok kolluk kuvveti zelgen'e duacıdır.

    kaynak:123