hesabın var mı? giriş yap

  • anglo-sakson dünyanın st. john's wort*/ johanniskraut adıyla tanıdığı; hristiyan dünyasında kutsal olduğuna inanılan, isa'nın haç kanı, isa'nın yara otu gibi adları da olan; bizde sarı kantaron başta olmak üzere binbirdelik otu, yara otu, mayasıl otu diye de bilinen bitkiye adını veren sarı çiçekleri olan bir ottur.
    latince adı hypericum perforatum olup, perfore yani delik manasındaki tabirin türkçe ada da yansıması görülmektedir.
    iltihap giderici ve yara kapatıcı özelliği olan otunun suyu türkiye'de genelde alta kaçırma ve diğer iç organ hastalıklarında oturma banyosu olarak kullanılsa da, asıl özelliği sinir teskin edici, müsekkin özelliğidir.
    en garip yanı ise siyah tüylü hayvanlarda yenildiğinde allerji yapmaması, beyaz tüylü hayvanlarda ise ölüme varan deri hastalıklarına yol açmasıdır.
    yine knataron adıyla anılan ve tek başına ağza alınmayacak kadar acı bir tadı olan, son derece güzel, biraz papayayı andıran portakal rengi dilimli bir meyveye sahip, çekirdekleri çıkarılıp ezilen meyve balla karıştırılarak mide hastalıklarının tedavisinde kullanılan isimdaşıyla aynı olup olmadığı ise merak edilmektedir. araştırılacaktır. aramaya inanılacak, bulunacak, öğrenilecektir. doğal gıda destek hattı doğadadır.

  • genel itibariyle parayla edinilecek özelliklerdir.

    para bu konudaki tüm eksikleri giderecek en güzel kusur örtücüdür. parası olan şişmansa sevimli tontiş olur, öküzse doğal ve sempatik olur, sürpriz yapan bir tip değilse içinden geldiği gibi yaşayan olur, yalan söyleyen ve aldatansa "zor erkek" olur.

    yeter ki paradan haber ver sen.

  • bir çoban olsanız ve 1000 tane küçük baş hayvanınız olsa size yardımcı olması için nasıl bir köpek isterdiniz ?

    diyelim ki biz bir çobanız ve istediğimiz özelliklerde bir köpek ırkı oluşturacağız. elimizde çok önemli bir avantajımız var. bu avantaj kangal bölgesinin dağlarla çevrilmiş izole bir bölge olması . bir başka deyişle dışarıdan bir köpeğin gelmesinin insan eliyle olmadığı sürece zor olması.

    1)her şeyden önce bu köpek sahibine yani çobana çok sadık olmak zorunda. elimizdeki köpeklerden sadakat göstermeyen işi gücü oyun olan köpeklerden kurtuluyoruz .(kangalın sadakati ve ciddiyeti). elimizde kalanlarla yola devam ediyoruz gelecek nesillere.
    2)bu köpek sürüye zarar verecek hayvanlara ( kurt , çakal, ayı ) karşı üstün gelebilmeli. güçlü , dayanaklı ve hızlı olmalı .çok iri olmamalı çünkü kurt gibi hızlı bir hayvanla baş edemez.bu nedenle elimizdeki zayıf , hantal ve küçük köpekleri atıyoruz .( kangal güçlü ve hızlıdır ama çok iri bir köpek değildir)
    3)bu köpekten koyunlar korkmamalı.boz renk ve kara bir baş daha doğrusu siyah maske ile koyunlar bu köpeği kendilerinden sanır.elimizde kalan köpeklerden yalnızca siyah maskelilere üreme şansı vererek yola devam ediyoruz.( kangalın tipi)
    4)bu köpek koyunları sahiplenmeli ve sevmeli. daha yavruyken koyunların arasına koyup onlarla oynayabiliyorsa bu köpekleri alıkoyuyoruz diğerlerini atıyoruz. ayrıca bu köpek et düşkünü bir köpek olmamalı çünkü aç kaldığında bir koyunu parçalayabilir.buna göre seçimlerimizi yapıyoruz. bir kangalın bir koyuna yada benzeri bir hayvana zarar verdiği görülmüş bir olay değildir. aynı ağırlıktaki bir alman çoban köpeğine göre 6 kat az et tüketmesi ve dolayısı ile daha az masraflı olması bu sebeptendir.
    5)bu köpek kurt gibi zeki bir hayvanla mücadele etmek zorunda . en az onlar kadar zeki vede diğer köpeklerle işbirliği yapıp bir kurt sürüsüne karşı mücadele verebilmesi için sosyal olmak zorunda.zeki ve sosyal olmayan köpekleri gen havuzundan çıkarıyoruz. ( kangal zeki ve sosyal bir köpektir)
    6)saldırıların karanlıkta olması sebebiyle bu köpekler geceleri aktif olmak zorunda. geceleri uyuyan köpekleri gen havuzundan atıyoruz. kangalın polis köpeği olarak kullanılama sebebi gündüzleri pasif olmasıdır.
    7)sürüyü ve tüm çevreyi kolaçan etmek zorunda olduğundan bu köpekler bağımsız bir zekaya sahip olmak zorunda . yeri geldiğinde çobanın direktiflerini beklememek zorunda. bağımsız zekaya sahip köpekleri seçiyoruz.( kangal zeki bir köpektir ama bağımsız yapısı nedeniyle eğitimi zordur)

    kangal binlerce yıldan beri başta küçükbaş hayvancılıkta kullanılmak üzere ihtiyaç dahilinde çobanlar tarafından üretilmiş bir köpektir.mükemmel bir sürü koruma köpeğidir.şu an orta ve güney afrikada çita koruma programı dahilinde kullanılmakta ve afrikada doğal hayatın ve dengenin korunmasında çok başarılı bir rol oynamaktadır.bu köpeği şehirlere getirerek daha güçlü ve saldırgan olması için çabalayarak , dövüştürerek , boynuna tasma takıp gezdirerek ona yalnızca büyük kötülük yapmış oluruz.

    peki böyle uzun bir yazı yazmana ne gerek vardı diye sorarsınız ben de şöyle bir cevap veririm. insan dostları için bir şeyler yapmak istemez mi ? ben de malımı mülkümü koruyan iki tane dostum için bir şeyler yapmak istedim.

  • ''taksici 3 lira bozuğu çıkmayınca "hakkını helal et abi" dedi. ben de hak geçmesin diye 3 liralık daha git dedim, şimdi yürüyerek geri
    dönüyorum.
    paramı kimseye yedirmem arkadaş, enayi miyim ben ''

  • hakikaten kuscam yeter.

    bende bi kuzen var, ne zaman bi araya gelsek sevgilisi olsun olmasın ''şşş yok mu lan güzel arkadaşın, wala niyetim ciddi'' der durur. bilirim piçin önde gideni. yüzüne de söylerim.

    3-5 ayda bir facebookta ilişki güncellemesi yapar ve sülale istisnasız beğenir bu güncellemeleri.

    ve şimdi beyimiz yine yeni bir sevgili yapmış, sağolsun duyurdu (ilan etti - haykırdı) tüm arkadaş listesine.

    ilişkisi var yazısının ardından başladı fotoğraf bombardımanı. kızla yanyana da bir tane fotosu yok he. hep kendi tek ve kızın tek fotolarını paylaşıyo
    altında yorumlar gırla.

    kuzenin fotosu, altında hemen kızın yorumu ''seni seviyorummmmm'' dayılar, teyzeler like like like
    kızın fotosu, altında hemen kuzenin yorumu '' gel artık seni seviyorum'' dayılar teyzeler yine like like like
    facebook gönderisi, ''çok şükür çok mutluyum ve çok seviyorum'' likelarrr....
    şarkı paylaşmacalar, ''aşkım seni çok seviyorum'' like... like... like....

    tanrımmm bitmiyorlar... tiksindim, iğrendim, midem bulandı. bu kadar yavşak, bu kadar abaza, bu kadar buldumcuk bir kuzenim olduğuna, onunla aynı kanı taıdığıma inanamıyorum. lan it bi de 27 yaşında, lan bulamayan bi insan da değil yakışıklı çocuk.

    nasıl bu hale geldi yeminle çözemedim. abisi sen erkeksin ya allasen biraz ağır dur. yavşak yavşak kalpler yapıp durma, bu ne ya. lan kendini kepaze ettin tamam bari bize acı lan.

    bak yeni bi gönderi daha şimdi,

    ''ilişki durumu yaptım saolsun ailem arkadaşlarım beğendi, biraz dile düştük, nazara gelmeyelim aşkım seni seviyorum <3''

    oyhh.. şiştim..

  • üniversitedeyim. ramazan ayı, bir yandan sınavlara girip çıkıyorum bir yandan oruç tutuyorum. zorlanıyorum ama kış zaten, günler kısa öyle geçip gidiyor. bir gün herkesin dersi var ben evde tek başıma oruç açıcam. eve giderken bir ekmek aldım, zaten o kadar param var.

    evde ne var ne yok bilmiyorum çünkü sınavlar var yoğunuz. eve girdim buzdolabında bir tabak zeytin buldum. bir tepsi aldım ekmeği koydum yanına da bir tabak zeytin, ezanı bekliyorum. bir yandan da kendimi avutuyorum, en azından zeytin var diye.

    oturduğumuz apartman öğrenci olduğumuz için bizden pek de hoşlanmayan insanlarla dolu bir yer. hatta ev sahibimiz bile arada gelir odaları kontrol ederdi çaktırmadan. neyse tam oturuyorum, kapı çaldı. bir teyze geldi, daha önce hiç görmedim girip çıkarken tanımıyorum o yüzden. elinde bir tepsi "öğrencisiniz evladım yemeğiniz denk gelmemiştir belki" dedi, çekti gitti. elimde tepsi kalakaldım. ne açlık kaldı ne oruç. oturdum, bir yandan yedim bir yandan ağladım.

    iyi insanlar var, hala varlar. inandıkları, ırkları, hayatları ne olursa, nasıl olursa olsun, varlar. inşallah biz de seneler sonra bir gün tebessümle hatırlayacak insanlar bırakmışızdır arkamızda.

  • bir arkadaşın kedisi var. eski sokak çocuğu, kocaman, siyah beyaz. adı da panda. tam bir ağır abi. istediği zaman dışarı çıkıp istediği zaman eve giriyor. arkadaşın nice ilaçlamalarla çözemediği fare problemine çare olmuş (ev eski bir muhitte eksi birinci kattaydı). bu yüzden panda'ya saygı büyük. zaten ancak saygı duyabiliyorsun, arkadaşın dediğine göre kendisini kırk yılda bir sevdiriyor.

    panda'nın ilginç bir özelliği var. eve gelen misafiri kontrol ediyor. ben eve geldiğimde panda yoktu. bir saat sonra falan pencereden bir tıkırtı duyduk, arkadaş pencereyi açtı. panda içeri atladı. sağa sola bakındıktan sonra beni fark etti. yavaş yavaş bana doğru geldi. önce ayaklarımı kokladı, sonra bir anda kucağıma atladı. o ara arkadaşım "sev biraz, seni kontrol ediyor." dedi. 10 dakika falan kucağımda durdu, sevdim. en sonunda kucağımda arka ayaklarının üstünde kalktı, ön patilerini omuzlarıma koydu, başını da çeneme sürttü. arkadaş "tamam, misafir olarak onay aldın." dedi. bunu sadece sevdiği kişilere yaparmış. sonra kucağımdan indi, suyundan içti, biraz daha takılıp pencereden çıktı gitti. bir daha da gelmedi.

    sevmeyen, korkan falan olursa sık sık kontrol etmeye geliyormuş ya da hiç gitmiyormuş. kedi "tamam, sen iyi bir çocuksun. ben şimdi gidiyorum, siz kardeş kardeş oynayın." dedi bana. vay anasını.

  • neden bize 384 bin km uzaklıktaki ay yerine 54 milyon km uzaklıktaki mars'a koloni kurmaya çalışıyoruz?

    ay, dünyamıza mars'ın olduğundan 142 kat daha yakın, ayrıca ay'ın yerçekimi kuvveti mars'a göre daha düşük olduğu için yük taşıyan uzay araçlarını fırlatmak ay'da mars'a göre çok daha kolay. ancak buna rağmen dünya dışı ilk koloninin ay'da değil mars'ta kurulması planlanıyor.

    mars'ın ay'a göre daha "yaşanılabilir" olmasının birkaç nedeni var.

    ----

    atmosfer

    ay'ın atmosferi yok, yani ay'ın etrafını saran ve canlıların solunum için kullanabileceği bir gaz katmanı bulunmuyor. mars'ın ise karbondioksitten oluşan bir atmosferi var. bu bitkilerin fotosentez yapmaları için çok uygun bir atmosfer, yani solunabilir bir hava oluşturmak için bitki yetiştirmek yeterli olur çünkü fotosentez yapan bitkiler oksijen üretir. ayrıca karbondioksitten hidrojen yardımıyla su ve organik bileşikler (metan v.b) elde edilebilir.

    ayrıca atmosferin varlığı gece ve gündüz sıcaklığı arasındaki farkın da daha düşük olmasını sağlıyor. ay'da gece gündüz sıcaklık farkı ortalama 270 santigrad derece iken marsta bu fark sadece 80 santigrad derece oluyor.

    atmosfer olmadığında güneş ışınları atmosferde dağılıp gündüz bir gökyüzü oluşturamıyor. yani ay'dayken güneş doğmuş olsa bile gökyüzü aydınlanmıyor. ay'da güneş doğsa bile gökyüzü bu şekilde görünüyor. mars'ın gündüzü ise şöyle görünüyor.

    atmosferin varlığı güneş'ten gelen zararlı elektromanyetik dalgaları da önlüyor, bu zararlı dalgalar dna'mıza zarar verdiği için kansere yol açıyor.

    kısaca bir gök cisminin yaşanılabilir olması için en önemli kriter atmosferinin olup olmadığı. eğer atmosfer yoksa orada yaşamak mümkün değil.

    ----

    gün uzunluğu

    mars'ta bir günün uzunluğu -yani mars'ın kendi etrafında dönüşü için geçen süre- 24 saatten biraz daha fazla. ay'ın kendi etrafındaki dönüşü ise 28 dünya günü sürüyor. mars'ın günü neredeyse dünya'daki gün uzunluğuna eşit olduğu için mars'a yerleşen insanlar alışkın oldukları günlük saat düzenlerini değiştirmek zorunda kalmayacaklar.

    ----

    su

    mars yüzeyinde ve içinde su olduğu neredeyse kanıtlandı, ay'ın ise sadece kutuplarında az miktarda su bulunuyor. insanlar mars'a gittiklerinde ilk yapmaları gereken şey su kaynağı bulmak ve etrafına yerleşmek olacak. su sadece içmek için değil tarım yapmak için de gerekli.

    ayrıca suyun ve atmosferin varlığı meteorolojik olayları da mümkün kılıyor.

    ----

    yerçekimi

    mars'ın yerçekimi ay'dakinin yaklaşık 2 katı. dünya'da 90 kilogram ağırlığındaki bir insan ay'da 15, mars'ta ise 34 kilogram gelir. yerçekiminin fazla olmasının en büyük avantajı atmosferdeki gazları gezegenin yüzeyine yakın tutması, solunum ve fotosentez için uygun bir alan oluşturması.

    ayrıca yerçekiminin az olması insanların kemik ve kas kütlesini de azaltıyor, bu yüzden uzun süre uzay istasyonunda yaşayan astronotların kemikleri ve kasları son derece güçsüzleşir. ay'da uzun süre yaşamak insan vücudunu çok kırılgan ve güçsüz hale getirirdi.

    yerçekiminin fazla olması sayesinde güneşten gelen solar radyasyon mars’ın kutupları tarafından emilerek zararsız hale geliyor. dünyamızın kutupları da solar radyasyonu emer ve kutup ışıkları da bu sayede oluşur. ancak ay’ın yerçekimi kuvveti bu radyasyonu zararsız hale getirmek için yeterli değil.

    ----

    tarım

    ay yüzeyi, atmosfer ve su olmaması, sıcaklık farklarının çok yüksek olması nedeniyle tarıma uygun değil, ayrıca ay yüzeyi regolith adı verilen camsı kaya tozlarıyla kaplı olduğu için bitki yetiştirmeye uygun bir toprak yapısı yok. mars'ta ise atmosfer ve toprak yapısının uygunluğu mars'ı bitki yetiştirmek için daha uygun kılıyor.

    edit: bunu yazdıktan iki gün sonra mars’ta su bulundu.

  • kim bunlar gerçekten. saat 8'den sonra ınstagram'da mesaileri başlıyor. önce bara oradan gece kulübüne oradan başka gece kulübüne geçiyorlar. ayakta durmaktan sıkıldıkları günler rakıya düşüp yeni nesil meyhanelere gidiyorlar. mekandaki ikonik yerlerde ve tuvalette ayna karşısında fotoğraf çekmeye bayılıyorlar. hikayelerine bakıldığında kendilerini tek başına çekerken ya da pahalı içkilerini gösterirlerken görüyoruz. arada kadeh tutan bir erkek eli de girebiliyor kadraja ama sanki onlar yok gibi görüyoruz. loca kapatmazlarsa mutlu olamıyorlar sanırım.
    iyi de kim bu kızlar kardeşim. neden bu kadar çok varlar. ne iş tutarlar. mekanlardaki içki fiyatları everest zirvesinde gezerken nasıl böyle gezerler. bir mont almak için kredi mi çeksem diye düşünenler varken nasıl o kadar çok kıyafete sahip olabilirler.

    iş bu entry gözlemlere dayanarak girilmiş olup herkesin kafasında bu soruların cevabı az buçuk mevcuttur. erişilebilir olsa da herkes gönlünce gezse içse eğlense keşke. nereye gidiyor bu olaylar bilemiyorum altan.