hesabın var mı? giriş yap

  • ne zaman bir ambulans sesi duysam, içindeki için dua ediyorum, dışında olduğum için şükrediyorum, yol vermeyene beddua, arkasına takılıp fırsatçılık yapana da küfrediyorum.

  • gerçek bir şeyler hissetmeyip karşı tarafı oyalayacağına yalnız kalmayı tercih eden kişidir.bana göre oldukça da cesurdur.zira yalnızlık cesaret işidir.

  • "bill gates'in eşi olmak da zordur be.
    - hayatım eve ne zaman geliyorsun?
    - 9 dakika kaldı, 10 dakika kaldı, 22 dakika kaldı, 3 dakika kaldı..."

  • bana yapılanları anlatayım:

    + 3-4 yaşlarındayken, gazoz ile gelen ablanın çiş diyerek zorla içirmesi.
    + yüksek bir duvardan kafa aşağı ablaca düşürülmek.
    + ailenin, japonluk derecesinde çekik gözlü tek ferdi olduğumdan, seni japonya'dan getirttik diyerek ablaca ağlatılmak.
    + yüklüğe çıkarıp üzerime yorganları yığmak.

  • benim yanımda esamesi bile okunmayacak insandır.
    ben kim miyim?
    "ilişkilerinde strateji kaygısı güdemeyen insan."
    ne yazık ki..

    iyi adamım, hoş adamım ama konu karı kız olunca benden daha iradesizi, benden daha kaypağı, benden daha beceriksizi yok maalesef.

    yoksa ben istemez miyim karşımdaki hatuna bir kasparov edasıyla yaklaşmayı. barda bir kızla tanışmaya çalışırken " l şeklinde gitmeyi. "
    ama yok işte olmuyor. ne yaparsam yapayım, sizin kadar ıssız olamıyorum..

    2 haftadır bir kızla görüşüyorum. sevgililik arkadaşlık arası bir yerdeyiz.
    son buluşmamızda saçma bir sebepten ötürü, biraz gergin vedalaştık.

    haklıydım ve ilk mesajı o atmalıydı..
    yazmadım, aramadım..

    "sigara içmeden yapamam, orucu bozarım" diye ateist olmuş bir adamım ben, mesaj atmadan ne kadar dayanabilirim?

    bu iradesizliğimi bildiğimden, mesaj atmamak için numarasını sildim.
    yetmedi..
    arama kayıtlarını, mesajları, herşeyi. o mesaj atınca tekrar kaydederim diye düşünüp, numarayı bilinmeze yolladım.

    artık istesem de mesaj atamaz, ölsem de arayamazdım..
    dakikalar geçti, saatler geçti.. yazmadı. aramadı..

    çünkü o haklıydı ve ilk mesajı ben atmalıydım..

    belki whatsapp mesajlarından silmemişimdir - olumsuz.

    taslaklarda falan mesajı kalmıştır - olumsuz.

    cevapsız çağrılar - olumsuz.

    çaresiz facebook'a girip mesaj attım.

    " yavrum telefonu düşürdüm ekran falan gitti, kardeşimin telefona taktım şimdi. numaranı bulamıyorum. seni arayamıyorum. beni arar mısın? seni özledim. özür dilerim. "

  • bir gün hamile bir kadın, down sendromlu bir bebeği olacağını öğreniyor ve panik içinde coor down isimli derneğe bir mail atıyor:

    ''bir bebek bekliyordum, onun down sendromlu olduğunu öğrendim. korkuyorum. bebeğimin nasıl bir hayatı olacak?''

    bu mail üzerine dernek, 15 down sendromlu güzel çocukla böyle muhteşem bir video hazırlıyor.

  • hiç konuşmadan birlikte saatlerce vakit geçirecek kadar ve hatta bundan tarifi zor bir haz duyacak kadar yakın olmak, benim için herhangi bir insan ilişkisinde ulaşılabilecek en son noktadır.

    tanıdığım onca insan içinde karşılıklı olarak bu kadar içten bir sevgi bağı kurduğum birkaç kişi var yalnızca. örneğin kendi kardeşlerimden bile sadece biriyle bu ölçüde derin bir ilişki kurabildim.

    bu durumun ne kadar özel bir lütuf olduğunu dün akşam daha bir iyi anladım. favori kardeşimle haliç'teki teknelerden birine binip kalabalık şehirden biraz uzakta, karanlık denizin içinde sessizce yol aldık bir süre. ilk o fark etti, anın tadını çıkarmak ve iletişim kurmak için konuşmak zorunda değildik. hatta bu sükunetin içinde sanki daha da iyi anlıyorduk birbirimizi. huzur tam da böyle bir şey demekti. sevdiğin ve seni sevdiğinden emin olduğun can dostunla yan yana oturup kelimeler olmadan anlaşmak...

  • çok üst kalifiye insanların dünyanın en gerizekalilari ile birlikte aynı pozisyonda aynı maaşa çalışmasıdır. ve genelde üst yönetim hep bu torpilli cahillerden oluşur..
    işi yapanlar hep bu kalifiye elemanlardir. is verilse de yapamayacak o sığır kesim ki yaklaşık %70dir hiç bir is yapmadan torpil bularak hep yükselirler. kamu hep o %30 sayesinde ayaktadır.

  • yeter be abazanlar. yok traktör süren afet, yok saban yapan afet, yok inek sağan afet. her gün sol tarafta bu şekil bir başlık. nasıl bir yokluk içerisindesiniz anlamadım ki?

    edit: imla

  • atatürk'ün, benito mussolini'nin türkiye'ye yönelik tehditleri sonrası, gerekirse roma'yı bombalayıp geri dönebilecek uçaklar sipariş ettirdiğini biliyor muydunuz?

    1930 sonrası mussolini italya'sı oldukça saldırgan bir politika izlemiştir. 1935'te habeşistan'ı işgal etmiş, balkan devletlerine karşı saldırgan bir tutum izlemiş, 12 adaya asker yollayıp akdeniz'de hakimiyet kurmaya çalışmıştır.

    atatürk 2. dünya savaşının geleceğini öngörüp balkan devletlerinin işgal edilmesi halinde sıranın türkiye olacağını düşünüp, balkan paktı'nın oluşmasında öncü olmuştur. türkiye; yunanistan, yugoslavya ve romanya ile anlaşma imzalamış, italya bu duruma tepki göstermiştir.

    atatürk ise mussolini'nin balkanlardaki emeline karşı, manşetten mareşal üniforması ile şu mesajı vermiştir.

    balkanlar'daki hudutları bir tek huduttur. bu hududa göz dikenler güneşin yakıcı şuaı ile karşılaşır. bundan sakınılmasını tavsiye ederim.

    mussolini'nin “birkaç saatlik deniz seyahati ve bundan daha kısa bir hava seferi italya'yı afrika ve asya'ya bağlamak için kâfidir” sözüne karşıda çok sert tepki gösterip basın aracılığı ile konuyu gündemde tutmuş, mussolini elçilik aracılığı ile türkiye'yi kast etmediğini belirtmişti.

    mussolini bu dönemde 1 adım ileri atıyor, tepki gelince geri çekiliyordu. 12 adada askeri hareketlilik artınca atatürk, mareşal fevzi çakmak paşa'yı çağırıp şöyle demiştir:

    ''düşman avcı uçaklarına yakalanmadan romayı bombalayacak ve geri dönebilecek bir bombardıman uçağının varlığını araştırın ve satın alın.''

    bu görev için dönemin en çok uçuş gerçekleştiren ve karadeniz'i boydan boya kara uçağı ile geçebilen ilk havacı olan enver akoğlu seçilmiştir. (enver paşanın oğlu olan değil)

    enver bey önce avrupa'ya gitmiş ardından araştırmalarına amerika'da sürdürmüştür. martin company şirketine geldiğinde bir uçağı gözüne kestirmiş ve deneme uçuşu yapmak istemiştir.

    uçağa gerçek bombalar yerine eşit ağırlıkta su dolu tanklar yerleştirilmiştir. su tankları boşaltma mekanizması yanlış bağlandığından, sistem devreye girdiğinde sular içeri dolmuş, şirketin pilotu paniğe kapılınca yzb. akoğlu derhal olaya müdahale ederek uçağı yükseliş pozisyonuna getirip ve suların boşalmasını sağlayarak kazasız bir iniş gerçekleştirmiştir.

    anılarını anlatırken, "havacılık tarihinde ilk boğulan pilot ben olacaktım" demiştir.

    uçağın hızı ve havada kalış süresi beğenilmiş fakat enver bey uçakta bazı değişiklikler yaptırmak istemiştir. bunların başında motor sisteminin değiştirilmesi gelmektedir. bu öneriler kabul edilmiş ve 24 adet uçak sipariş edilmiştir. yenilenmiş bu uçaklara yeni bir isim verilmiştir. martin 139 wt. mussolini uçakların türkiye'ye verilmesinden dolayı amerika'ya tepki göstermiştir.

    martin 139 wt yurda geldiğinde atatürk bu uçakların balkan sınırına konuşlanmasını ister. uçaklar gelince pilot heyetini ve uçakları bizzat ziyaret eder.

    atatürk'ün arkasında yer alan bu uçak, görsel
    enver akoğlu'nun getirdiği uçaklardan biridir.

    -detaylı video ve geniş kaynakça youtube kanalımda `:https://youtu.be/jquvoxitwfc?si=qnsyuoefvrcc4t5h`

    kaynakça: kaynakça