hesabın var mı? giriş yap

  • öncelikle (bkz: chuck norris facts).
    gavurun olur da bizim olmaz mı? gençler üşenmemiş en bir güzel chuck norris fact'lerini adapte etmişler.

    ibrahim üzülmez iki kaleye bir gol atabilir.

    ibrahim üzülmez sonsuza kadar koşabilir. hem de iki defa.

    ibrahim üzülmez'in çalım yediği sağ açık yoktur, geçmesine izin verdiği sağ açık vardır.

    top ibrahim üzülmez ile rakip oyuncu arasındaysa, top ibrahim üzülmez'dedir.

    messi'nin dünyanın en iyi futbolcusu olmasının sebebi, ibrahim üzülmez'in bu dünyanın dışından olmasıdır.

    einstein'ın görelilik teorisine göre, ibrahim üzülmez bir sonraki pozisyonda gireceği kademeye, dün girmiştir.

    adil bir oyun olması için ibrahim üzülmez gözleri kapalı oynar.

    ibrahim üzülmez, "ronaldo mu? messi mi?" sorusunun cevabıdır.

    "tsubasa mı? benjamin mi?" sorusunun cevabı da ibrahim üzülmez'dir.

    ibrahim üzülmez'in teri kanseri iyileştirebilir, keşke terleseydi.

    duran ibrahim üzülmez yorgun değildir, sadece bekliyordur.

    dünya'da iki tip insan vardır: ibrahim üzülmez'den çalım yemeyenler ve profesyonel futbolcular.

    ibrahim üzülmez hayatında bir defa ofsayta düşmüştür, o da kendi attığı pasa koşarken.

    ibrahim üzülmez dirseğini yalayabilir.

    (bkz: daha gider bu)

  • -sneijder 3.5 yıllık sözlemesini tamamlamadan gider.
    -neye dayanarak söylüyorsunuz sergen.
    -koltuğa dayanarak.

  • bu balinanın çok farklı ve hüzünlü bir hikayesinin olması.

    dünyanın en yalnız canlısı..

    1992'den beri takip edilen ve 2004'te new york times tarafından makalesi yayımlanan yalnız balina..

    diğer balinaların aksine ne bir arkadaşı, ne de bir ailesi var. hiç bir gruba veya çeteye dahil değil. hiç bir zaman sevgilisi ya da eşi olmamış, olmayacak..

    aslında o da diğer balinalar gibi, şarkısını 2'li veya 6'lı çağrılar halinde söylüyor, her bir çağrısı yaklaşık 6 saniye sürüyor, ama onun bir farkı var..

    diğer balinalar 12-25 hertz frekanslarında haberleşirken, yalnız balina şarkılarını 52hz'de söylüyor.. bu yüzden hiç bir diğer balina onu duyamıyor, iletişim kurmak için söylediği bütün şarkılar cevapsız kalıyor, her yakarışı boşlukta kayboluyor.

    yalnız söylediği her şarkıyla biraz daha depresyona giriyor, biraz daha sinirleniyor, biraz daha umutsuzlaşıyor. söylediği şarkılar gittikçe daha derinlerde kayboluyor...

    edit: linler yenilendi. sevgili suserlerin destekleri ile yalnız balinanın wikipedia sayfası türkçe ve ingilizce oluşturulmuştur. ingilizce sayfasında yalnız balinanın 52 herz'lik sesini de dinlemek mümkündür.

    hatta sözlükte benden önce keşfedip başlığını açan dostlar da olmuş (bkz: 52 hertz)

    kendinizi yapayalnız hissettiğiniz anlarda hatırlamanız dileklerimle...

  • veysel şanlıejder adını alabilir. sanki lord of the rings'den fırlamış bir türk elf gibi. yakıştı. evet.

  • rakibinde havali okcu gozlugu varken kendisinde dershaneye giden fen liseli gozlugu vardi. buna ragmen tam bir arabasiyla kari kiz kaldiran, elinde nargilesi, yavrucu, parlocu, pic olan gobekli fransizi eledi.

    helal sana aslanim.

  • kapitalizm'in nasıl olup da bunca sene yarattığı onca maddi eşitsizliğe rağmen dünya hakimiyetini sürdürebildiğini hiç düşündünüz mü?

    sistemi bugüne kadar büyüterek egemen kılan tek unsur katma değer üretimini mümkün kılarak devamlı büyüyebilmesinden başka bir şey değildi. katma değer üretimi aslında bir ekstra değer yaratıp, onu paraya çevirerek toplam serveti artırıyor. böylelikle geçmiş birikimden gelen servetin ekonomideki ağırlığı azalarak gelir dağılımını düzenleyici bir etkide bulunuyor. ama işin acı tarafı bu katma değer üretimi de kendini gerçekleştirdiği andan itibaren geçmiş servetlerin sınıfına girerek finansal sisteme dahil oluyor ve o da kendini sisteme dahil ediyor.

    toplum içindeki sosyal tansiyonları yükselterek fay hatlarını tetikleyen gelir dağılımındaki bozukluk böylece bireylere kabul ettirilen sen de başarabilirsin algısı ile kök salarak, insanların sisteme olan güvenlerini pekiştiriyor. böylece sistem kendini devam ettiriyor.

    buradaki kritik nokta ise sürekli katma değer üretimi ile sisteme ait olan pastayı büyütebilmekten ibaret. çünkü kapital iki şekilde büyüyebilir, ya bir şekilde yatırımın içine girerek üretim ile büyür. üretimden sadece endüstriyel üretimi anlamayın, danışmanlık yapıp satan bir profesör de üretimini satmış olur. ya da finansal sistemin içinde kalarak büyür bunun da en büyük aracı faizdir.

    faizden elde edilen değer maddi bir üretime katkı sağlamaz. kimileri bunu faize yatırılan kapitalin, finansal sistem aracılığıyla kredi olarak verilerek alternatif yatırımlara ön ayak olacağı fikriyle tersini savunur. mamafih, kapitalin arada finansal bir komisyoncu* olmadan direkt yatırıma soyunarak değer üretme şansı daha yüksektir. aracılar, yatırılan kapitalden elde edilecek olan değerden yiyecekleri için daha yüksek roi* gerekir. bu da sistemi verimsizleştirerek birçok büyüme şansının kaybolmasına neden olur.

    dolayısıyla, pastayı büyütmek için birikmiş kapitalin büyüme hızı ile finansal aracılık kayıplarının toplamından, ki bu faiz ile mevduat ve kredi faiz oranı arasındaki fark oluyor, hızlı bir değeri sisteme ekleyebilmek şarttır.

    gayet uzun bir giriş oldu ama orta gelir tuzağını tanımlamadan önce bu kısımları tekrar vurgulamalıydım. aslında orta gelir tuzağı, ekonominin kişi başına düşen gelir seviyesinin belli bir değerde saplanıp kalması değildir, döngüsel olarak belli bir aralıkta gidip gelmesidir. çünkü uluslararası piyasalardaki likidite miktarı zamanla sürekli artıp azaldığı bir döngüye girmektedir.

    bu döngünün periyodu eskiye oranla giderek uzamaktadır, çünkü döngüsel olarak kapitalizm'e, kapitalin biriktiği (yüksek faiz dönemi) ve zamanla bu biriken kapitalin yatırıma girerek katma değer eklenme sürecini (düşük faiz/parasal genişleme dönemi) yarattığı dönemler gerekir. bu döngülerin daha uzun olmasının iki nedeni var, aslında ikincisi birincisinin bir sonucu.

    küreselleşme dediğiniz olgunun gerekliliği, kapitalizme gereken pazarları yaratmaktı. döngülerin uzamasının nedeniyse, biriken kapitalin tüm dünyaya yayılması sonucu geri dönmesinin uzun sürmesiydi. bir odanın içindesiniz, elinizde metal bir tesbih var, o tesbih o odanın içindeki toplam servet. ipi keserek odadaki bütün parçacıkları, ve merkez bankasının katma değer üretimi olmadan eklenen diğer birkaç parça tesbihle birlikte odaya saçıyorsunuz. böylece sağa sola dağılan tesbih taneleri, tesbih sahibi olmayanların bile harcama yapabilmesini sağlıyor.

    o oda, yakın zamana kadar abd'den ibaretti. artık globalleşme nedeniyle ortaya saçılan tesbihler evin diğer odalarına kadar hızlıca gitmeye başladı. bu yüzden saçılan tesbihin, saçıldığı odadaki hızlı hareketleri de ve o tesbih tanelerinin geri çekilmesi de oldukça uzamaya başladı. bu iki nedenden ilki, dünya'daki rezerv paranın abd doları olması, ikincisi ise doların neredeyse ülkedeki her yere elini kolunu sallayarak girip çıkabilmesidir. takdir edersiniz ki diğer odalara dağılmış tesbih tanelerini geri toplamak daha çok zaman alır, çünkü hızlı yapmaya kalkarsanız daha güçlü bir mıknatıs kullanarak çekmeniz gerekir ama mıknatısın kaynağı* kendi odanızınabd içinde olduğu için kendi dengelerinizi de sarsarsınız. tesbih tanelerini bu yüzden yavaş yavaş saçıp yavaş yavaş geri toplamanız gerekir.

    tam da bu nedenle, orta gelir tuzağına düşmüş ülkelerde kişi başına düşen gelir tek bir noktada takılıp kalmaz. ileri-geri bir bantta amerikan ekonomisinin gidişatına göre sürekli salınıp durur. bu salınımların en keskin etkisi de hatta direkt gdp yerine ppp'de satın alma gücü paritesinde kendini belli eder. çünkü ppp kura karşı daha hızlı tepkiler verecektir. dolar endeksinin genel trendine bağlı olarak, ortalama büyüme rakamlarını kur kadar dikkate almadan iner çıkar.

    enflasyon, en kısa tanımıyla paranın değer kaybını ifade eder. peki o değer kaybı neye göre hesaplanır, şu meşhur enflasyon sepeti. toplumların zenginliği, yani üst gelir grubundan alt gelir grubuna veya tam tersi yönde, değiştikçe o enflasyon sepetinin içeriği de değişir, değişmek zorundadır. niteliksiz emekle yapılan üretim nedeniyle hızlıca ekonomi büyümeye başlar.

    bu noktada da, sürdürülebilir büyüme kavramı ise demokles'in kılıcı gibi orta gelir tuzağı adayı gelişmekte olan ülkeminizin üzerinde sallanmaya başlar. niteliksiz üretimle büyüme başlarsınız, büyürsünüz de ama sürdürülebilir büyüme oranınız sürekli azalmaya başlar. çünkü yukarıdaki paragrafta da dediğim gibi, pastanın büyümesi için katma değer üretmek zorundasınız. niteliksiz üretim karbonhidrat ve yağ gibidir, çok açken karnınızı doyurur ama doydukça yemek istemezsiniz, bünye artık protein ister çünkü alabileceğiniz kadar kilo almışsınızdır artık.

    gelişmekte olan ülkeler, bu proteini toplum tabanına yayamamışlardır. az da olsa, üretilebilen katma değer ülkeyi ancak orta değer tuzağının sınırına dayayabilmiştir. o sınırda kalınca da, bütün ekonomik göstergeler fed'in politikalarına yani amerikan ekonomisinin göstergelerine göre bir aşağı bir yukarı oynar durur ama hiçbir zaman o sınırı aşamaz. dolar da enflasyona uğradığından dolayı, bugün 12500 $ olan sınır 10 yıl sonra başka bir sayı olur, ama sonuç değişmez.

  • attığımız gol ofsayt , rakibin penaltısı verilmemiş. ikinci yarı beşiktaş tek başına top oynuyor. bu halimizle puan almak kul hakkına girerdi zaten. tebrikler beşiktaş . defol git aziz yıldırım

  • •reklama verdiğiniz paraları kupon yapıp üyelerinize dağıttın.
    •satıcılardan aldığınız komisyon oranlarını düşürün.
    •sepetteki ürünleri 9 dk ile güvenli hale getirin.
    •ürünlerin açıklama kısmına hangi kargo şirketi ile gönderileceği bilgisini ekleyin
    •çağrı/müşteri hizmetleri personeliniz olumlu/olumsuz iki cevap verip müşterileri yanıltıyor.
    filtrelemeyi düzeltin. yanlış kategoriye ürün yerleştiren satıcıları uyarın. temel gıda ürünlerinde sütyenin ne işi var.
    •çakal satıcıları uyarın adidas adı altında lotto kakalayan arkadaşı özellikle uyarın.
    •bankalarla daha fazla çalışın. bonus/taksit imkânlar yaratın.
    •üyelik hesaplarının güvenliği çok yetersiz iki adımlı dogrulama gibi ek önlemler getirin.
    •reklamlar milletin canını sıkıyor bu uyarıyı dikkate alın artık. millet reklam istemiyor icraat istiyor. kupon dağıtın.

    sk: yeni talepler eklendi.

  • buna bir cesaret gelmiş hayret.

    güzel saydırdı akp ye...corona sürecindeki beceriksizliği ve bakanın yalanlarından bahsetti, açıklanmayan gerçek sayılardan bahsetti. aferin fatih cesur ol böyle. yalancıları ifşa et. bu yalan, devletin söylediği ilk yalan değil son da olmayacak malesef. masum bile kalır diğer yalanların yanında.

    vitesi fazlasıyla yükseltmeye başladı.akp ye gidici gözüyle bakmaya başladı belli ki.

    edit : bugün cesur bir gazeteci davranışı sergilemiştir.umuyoruz böyle devam eder. iktidardan,güçlüden yana değil halktan ve haklıdan yana olur. bu milletin sesini duyuracak aydınlara, sanatçılara, gazetecilere fazlasıyla ihtiyacı olduğu zamanlardan geçiyoruz.

  • hakan şükür'ü sahnelerden kesmek için çok ciddi bir çalışma yapılmış. yanı sanırsın ki bütün golleri ümit davala falan atmış. bu biraz sınır bozucu. o golleri sanki hakem hediye etmiş gibi. üstüne hiç bir şampiyonluk kutlamasında gözükmüyor. bu artık kör göze parmak gibi olmuş. ister istemez "hakan nerede?" diye izlemeye başlıyorsun. artık konu fatih terim den çıkıp hakan şükür e evriliyor bir yerden sonra. bir insanı böyle silmek belki tarihte en son hititlerin tarihten silinmesi ile yarışır hale gelmiş. vardı olm bu adam. o kupalarda en çok gölü o adam attı. vardı hepimiz biliyoruz. adam milletvekili de oldu teröristte bu bizi bağlamaz ama bizi salak yerine koymanız biraz sınır bozucu.

  • kadınlar vnl kazanmış, üstüne avrupa şampiyonu olmuş, yetmemiş olimpiyat elemelerinde yedide yedi yapıp tüm grupların en iyisi olup dünya kupası şampiyonu ilan edilmiş , 22 maç üst üste kazanırken dünya sıralamasındaki ilk 10’un hepsini yenmiş.

    bizim dallamalar geliyor abartmayın ya, amma abarttınız diyor. bu ülke insanının bir bölümü harbi tam tiksinmelik , ayrı bir tür.