209 entry daha
  • yazmıştım tekrar yazayım;

    kaos ortamında başarı gelir mi ?
    sorumuz bu.

    aslında fenerbahçe'nin son 13-14 yılı komple kaos içerisinde geçiyor.
    ve bu kaos ortamında da başarı beklemek pek mümkün değil.

    sadece bu yıla baktığımızda bile bizi kavgaya ve kaosun içine daha 2. haftadan çekmeye çalışan bir rakibimiz varken, aslında cevap vermeden maçlara odaklanarak gayet iyi gidiyorduk.
    taa ki ali koç'un ayarları bozulup, hem gsye laf yetiştirmeye çalışıp, hem içeride takıma baskı kurup, hem dışarıda yel değirmenleriyle savaşa kalkışana, hem de taraftara gerginlik pazarlayana dek.

    özüne baktığınızda aslında bu sene takımdan memnun olunmayacak bir tablo yok gibi çok fazla değil mi ?
    takım avrupa'da çeyrek final oynamış, ligde son 6 maç kala rakibinin 2 puan gerisinde, inanılmaz seriler yakalamış, muhteşem puan toplamış, bol gollü ve keyifli maçlar izletmiş.
    yani şu tabloyu başka bir takımın taraftarına sezon öncesi anlatsanız, rüya gibi gelir.
    öyle aman aman başarısız bir tablo yok ortada.

    peki tüm bunlara rağmen neden mutsuzuz ? neden dilimizde şampiyonluk tadı yerine kekremsi bir tat var ?
    neden şampiyonluk şarkıları söyleyeceğimiz yerde öldük bittik diye karamsar bir tablo içerisindeyiz?

    cevabı vereyim ; kaos psikolojisi yaşıyoruz. ve bu nedenle mutsuzuz.

    aslında 2010 yılından itibaren yaşadığımız tüm kaos ortamlarını bir bir yazmıştım bu entryde.
    yaşadığımız kaosları ve sonuçlarını

    aykut kocaman- alex kavgasının sonucunun elimizden yitip giden bir uefa yarı finaline mal olmasını ( ondan çok önce alex gitmişti diyenler olacaktır ama sezon içerisnde asla takıma ve hocaya güven olmadı ikilik vardı camiada)
    sonrasında yaşanan otobüs kurşunlanması,
    ersun yanalla gelen şampiyonlukta aziz yıldırım'ın taraftarı fırçalaması, sonrasında ersun yanal'ın "antremanları karılara göre ayarlıyordu" denilerek kovulması, vitor pereira robin van persie kavgaları, ivan bebek faciası, aziz yıldırım ali koç kavgası ile seçime gidilmesi.
    olaylı seçim.

    sonrasında ali koç dönemi, ali koç'un ilk önce aykut kocaman'ı göndermesi, sonrasında getirilen hocayl aküme düşme potasına girilmesi, ali koç'un ekranlara çıkıp "hocayı salıya sarıp gönderecekler" diye belli bi oyuncu grubunu suçlaması, takım kaptanına merdiven altında özür diletmesi, veriler sızdırıldı diyerek kulüp içinde çalışan insanları hedef göstermesi yönetilemeyen bunca kaos ve sonrasında arka arkaya gelen hoca değişimleri, yap boza dönen kadro kaosları sonrasında, 20 yıllık serilerin bitmesi.
    her sene başında yapılan onlarca transfer.
    sezon içerisinde yaşanan takım içi ve diğer takımlarla kavgalar.
    kavgaların getirdiği kaos ve kaos içerisinde düzenin bozulması, başkanın elinde megafonla ortalıkta gözükmesi, tribünden atlaması, hocalarla kavga etmesi diye diye bu seneye kadar geldik.

    bu sene en yakın ve ezeli rakibimiz, ki kendilerinin ciddi anlamda psikolojik savaş üstadı olduğunu da hakkını vererek söylemeliyim, sezonun daha 2. haftasından başlamış oldukları açıklamalara ilk başlarda ali koç'un kulübün cevap vermemesini çok olumlu karşılaşmıştım.

    nihayet dedim; nihayet başarının ancak `kaossuz bir ortamda gelebileceğinin farkına vardılar` dedim ama maalesef yanılmışım.
    karşı taraf yani rakibimiz yani galatasaray bizim kaos ortamlarından çıkamayacağımızı çok iyi bildiği için bu sene yapabildikleri en iyi şeyi yapmak üzerine bir psikolojik savaş başlattılar.
    fenerbahçe'nin her maçı her pozisyonu özellikle sosyal medyada slow motion yavaşlatılarak, spekülatif söylemlerle tartışma ortamına bir güzel zemin hazırlandı.
    rakibimizin başkanı bir hafta ak dediğine diğer hafta kara diyerek çok güzel zikzaklar çizerek akılları bulandırdı.
    tek yapmamız gereken sezon başında olduğu gibi sessiz kalmak yada kısa öz cevaplarla geçiştirip tartışma ortamına girmemekti.
    karşımızdakiler ne kadar vites yükseltirse yükseltsin yine de bu tavır devam etmeliydi.

    ancak drama presimiz, maalesef daha fazla sabredemedi ve açtı ağzını yumdu gözünü. ancak benim gibi sıradan bir taraftarın söyleyebileceği gsnin beka sorunu olduğu cümlesini sanki kendisi bir taraftarmışçasına kulüp başkanlığı kimliği yokmuş gibi söyledi ve tüm şimşekleri üzerine çekti.
    yetmedi, "ben olduğum sürece bizi şampiyon yapmazlar" diyerek, kendi taraftarına umut vereceği yerde karamsarlık dağıttı.
    böylece fenerbahçe'nin hakkını tff ve mhk'ya karşı savunması gerektiği yerlerde de kendisini ve takımı bu tartışmaların odağına sürükledi.

    ve tüm bu kaoslar yetmemiş olacak ki son olaylı trabzon maçından sonra tvlere çıkıp "gerekirse ligden çekilme dahil herşeyi değerlendireceğiz" diyerek, zaten düzenden isyan eden kendi taraftarını da, ligden çekilme konusunda umutlandırdı.

    az önce yukarıda demiştim.
    başka bir takım taraftarına sorsanız deseniz ki, takımınız liderin 2 puan gerisinde avrupa'da çeyrek final oynayacaksın ligden çekilir misin? deseniz.
    bize vereceği cevap "sen kafayı mı yedin" olur.

    ama fenerbahçe taraftarı artık düzene de bir o kadar isyan etmişti ki, eüer düzen değişecekse herşeyi eilimizin tersiyle iteriz diyecek kadar da cesurdu.

    fenerbahçe taraftarı cesurdu ama başkanı maalesef aynı cesarete sahip değildi.
    bir hışımla olağanüstü kongreye çağırdığı üyelerine önce nasıl ligden çekilemeyizi anlattı.

    sonra müthiş bir çözüm önerdi.
    "süper kupa maçına çıkmayalım"
    aslında muhteşem bir fikirdi. süper kupa maçına çıkmamak, trabzon'da yaşadığımız linç girişiminden sonra ve sistematik olarak hep trabzon'da bu olaylar karşılaştığımız ve yaptırımsız kaldığı için gayet güzel bir tepkiydi.

    ancak başkanımız çark etti.
    kongreye gelen binlerce insanı ters köşe yapıp "yaa şimdi çıkmazsak yönetim düşer cezası çok yaptırımı çok en iyisi u19'la çıkalım" gibi dahiyane bir fikir önerdi.

    ki kongrede zaten bir çok kişi ali koç'un konuşmasının 2. yarısında stadyumu terk etmeye başlamıştı bile.
    binlerce kişilik kongrede de artık nasıl sayıldığı bile şüpheli bir şekilde kabul edenler etmeyenler diye el kaldırarak oylama yapıldı.
    (çocuk mu kandırıyorsunuz siz?)

    velhasıl fenerbahçe, trabzon'da yaşadığı ve içine düştüğü bu şiddet ortamına bir tepki vermektense, süper kupa'ya ya yabancı hakem getirirsiniz yada u19 la çıkarız gibi tutarsız bir sonuçla, berbat bir kaosun içerisine ne olduğunu anlamadan sürüklendi.

    süper kupa günü maça u19'la çıkıldı ve çıkılırken de hiçbir plan yapılmadığı açıkça görüldü.
    oysa rakibimiz az önce yukarıda da söylemiştim, psikolojik savaşın kitabını yazabilecek adamlardan oluşuyordu ki; psikolojik üstünlük için hiç yok kardeşim karşımızda 19 yaşında çocuk var gol atmayalım falan demedi, demeyecekti de zaten.
    ilk dakikadan gol atıp sevindiler, bir de bizden sonra sahayı terk etmeyerek ,kendi aralarında maç yapıp gösteri yaptılar.
    resmen ali koç'a psikolojik üstünlük dersi verdiler.
    biz istediğimiz kadar bunu etik bulmayalım doğru bulmayalım, adamlar bunu yaptılar.

    tüm bunlar olup bittiğinde açıkcası benim oluşan bu kaos ortamında, uefa konferans liginden bir umudum kalmamıştı.
    nitekim öyle de oldu.

    şimdi bazılarını diyebilir ki;
    kardeşim kaosla ne ilgisi var ilk maçta ismail kartal yanlış kadroyla çıktı, ikinci maçta yanlış oyuncu değişikliği yaptı o yüzden elendik.

    hayır efendim.
    o yüzden elenmedik tam da ali koç'un da emek vererek oluşturduğu bu kaos ortamı yüzünden elendik.
    ismail kartal gibi daha önceki teknik direktörlük ve yardımcı antrenörlük zamanlarından da bildiğimiz soğukkanlı kalan, egosu olmayan biri dahi son zamanlarda "ben ben ben" demeye, teknik direktörlüğünü ispatlamaya çalışmaya başladı.

    takımın puan kayıplarına yenilgilerine bakın çoğu kadıköy'de iç sahada.
    çünkü kaos ortamının getirdiği baskı var üzerlerinde.

    ezcümle dönüyorum en başa.
    kaos ortamında başarı gelir mi ?
    sorumuz bu.

    aslında fenerbahçe'nin son 13-14 yılı komple kaos içerisinde geçiyor.
    ve bu kaos ortamında da başarı beklemek pek mümkün değil.

    bu sezon bir şekilde öyle yada böyle bitecek ama bundan sonra başkan seçilirken de, başkan olacak, teknik direktör olacak kişi de unutmasın ki fenerbahçe'de başarısızlığın en büyük nedeni kaos ortamı.
    huzurlu bir ortamda fenerbahçe başarılı olacaktır.

    son sözüm de taraftarımıza, size her ne kadar şampiyon olamıyorsunuz başarısızsınız deseler de, böyle saçma çocukça gazlara inanmayın.
    belki şampiyon olamayabiliriz ama geriye dönüp baktığımızda gol rekorları kırdığımız, avrupa'da çeyrek final oynadığımız, ligi ilk 2'de bitirdiğimiz bir çok kişinin hayali olan bir sezonu yaşadık.

    sakin kalın ve sadece kalan maçların keyfini çıkarın.
    ve kaos ortamlarının bize zarar verdiğini de asla unutmayın.
    çünkü bu ortam bizim bir anda hüzünlenmemize, bunalıma ve depresyona girmemize sebep oluyor.
    bunun sonucunda da bu psikolojiyi aşamayıp hep şampiyonluk veriyoruz.

    şampiyon olmak istiyorsak bu yıl ve sonraki yıllar depresif ruh halini ve kaos ortamını bırakmalıyız.
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap