hesabın var mı? giriş yap

  • hagi'yi elinde türkiye bayrağı ve uefa kupasıyla kopenag'da koştururken hatırlarım, alex'i..sikimde değil valla alex.

  • enteresan karı koca diyaloglarına neden olabilecek maçtır.

    adam: hayatım yarın akşam napıyoruz?
    kadın: ben maça gidiyorum.
    a: ne maçı yahu?
    k: fenerbahçe'nin maçı!
    a: hep böyle yapıyorsun pakize. maç! maç! maç! hiç benimle ilgilenmiyorsun. varsa yoksa maç. bıktım senin maçlarından.
    k: la havlee...
    a: ben napıcam tek başıma?
    k: çağır ismeti oturun işte evde.
    a: uff yaaa..! bu ayakkabılar ne böyle?
    k: yeni aldım :) halı sahaya abone olduk. bu cumartesi başlıyo. çok güzel olmam lazım. en güzel ben olmam lazım..

  • - dur bakalım bir de şöyle bir atak deneyelim bakalım gol oluyor mu... şöyle vursam... aa evet oluyormuş.

  • hakkında çıkan menajer dedikoduları doğruysa birilerinin çok fena soyduğu kulüptür.

    şöyle ki; sabri sarıoğlu'nun menajeri ekrem onuk, hamza hamzaoğlu'nun konyaspor dan takım arkadaşı. bunu belki tesadüf olarak görebiliriz ama 32 yaşında olan kendi oyuncuna sözleşme uzattı diye 500 bin tl ye yakın menajerlik parası veriyorsan bunda bi gariplik vardır. hatırlanırsa cüneyt tanman sabri'nin ücretiyle ilgili bu para çok değil hatta menajerlik ücreti bile içinde diye vurgu yapmıştı sabri'nin aldığı parayı savunurken. bu menajer aynı zamanda eray işcan'ın da menajeri.

    bir diğer konu ise aydın yılmaz. yine hatırlanırsa aydın yılmaz 2 sene önce istediği parayı alamayınca kulübe rest çekip gitmiş, yazın iki ay boyunca takım arkadaşları çalışırken tatil yapmış ama kendine o beğenmediği parayı bile verecek kulüp bulamayınca fatih terim devreye girerek aydın yılmaz'ın sözleşmesini ilk istediği fiyattan 2 sene uzattırmıştı. şu an ise geçtiğimiz 2 sene içinde neredeyse oynamayan aydın'ın sözleşmesinin uzatılması gündemde.

    aydın yılmaz'ın menajeri ahmet bulut. fakat ahmet bulut'un ortağı ya da onun deyimiyle asistanı fatih terim'in damadı volkan bahçekapılı. bu da tesadüf olabilir tabi ama bence biraz fazla. aydın gibi bir oyuncuyla o paralardan sözleşme yenilemek şüphelenmek için yeterli sanırım.

    fatih terim'in eli hala galatasaray'ın üstünde ve bence sözlükte de çokça dendiği gibi hamza hamzaoğlu'nun ahmet davutoğlundan bir farkı yok.

  • plüton'u çoğu insan en büyük cüce gezegen olarak biliyor veya keşfettiğimiz ilk cüce gezegen olarak. ama plüton ne en büyük cüce gezegen ne de keşfettiğimiz ilk cüce gezegen.

    keşfettiğimiz ilk cüce gezegen ceres. ceres, italyan astronom giuseppe piazzi tarafından 1801 yılında keşfedilmiş ve 2007'de gönderilen dawn isimli uzay orbiti 8 yıllık yolculuk sonunda 2015 yılının mart ayında ceres'in yörüngesine girmişti. peki plüton için gönderilen new horizons'ı günlerce takip ettiğimiz, plüton için kampanyalar başlattığımız hâlde ceres'i neden yok sayıyoruz? plüton önce gezegen kabul edilip, sonra gezegenlikten çıkarıldığı için mi? plüton bu ününü neye borçlu?

    ceres 1801 yılında keşfedildi demiştim. keşfedildikten 1850 yılının ortasına kadar geçen sürede gezegen olarak kabul edilmiş. şaşırdık mı? üstelik o yıllarda henüz neptün keşfedilmediği için güneş sistemi'mizin 8. gezegeni olarak bağrımıza bastığımız ceres, plüton'dan 150 yıl önce aynı şeyleri yaşamış. neptün'ün keşfiyle gezegenlikten çıkarılmış.

    ceres'i astronomiyle birazcık ilgili arkadaşlar bilir, peki ya orcus?

    orcus, bilimsel adıyla 90482 orcus, neptün ötesi bir cüce gezegen. orcus plüton'a kayıp ikiz kardeşi kadar benziyor. benzerliklerine kısaca değinelim;

    *orcus, dünya'ya plüton'la hemen hemen aynı uzaklıkta. (güneş'e 6 milyar kilometre)

    *orcus'un da aynı plüton'un uydusu charon gibi irice bir uydusu vardır. (vanth)

    *orcus güneş etrafındaki dönüşünü 243 yılda tamamlarken, plüton 247 yılda tamamlıyor.

    tüm bu benzerliklere rağmen orcus'un gezegen olması söz konusu dahi olmamış. buraya bi' bilgi notu düşelim, orcus roma mitolojisi'nin ölüm tanrısının adıdır ve bu isim kendisine uluslararası astronomi birliği'nin plüton'a benzer büyüklükteki ve yakın yörüngelere sahip gökcisimleri yeraltı dünyası tanrılarının isimleriyle adlandırılır kuralına göre verilmiştir.

    ceres
    orcus

    neyse çok dağıttım, plüton diyorduk. plüton güneş sistemi'nin 9. gezegeni arayışları sonucunda keşfedilmiş. 9 demişken 8. gezegen neptün, uranüs'ün yörüngesindeki gariplikler sonucunda, "bu garipliklere sebep olan başka bir gezegen olmalı" savı üzerine aranıp bulunmuş. neptün'ün yeterince tatmin edemediği astronomlarsa gezegen arayışlarını sürdürmüş. percival lowell o astronomlardan biri ve ömrünü plüton'u bulmaya adamasına rağmen plüton'u bulamamış. lowell'in ölümüyle 9. gezegen arayışı duraklama dönemine girmiş. daha sonrasında ise clyde tombaugh isimli genç astronom plüton arayışlarını sürdürmüş.

    clyde tombaugh

    tombaugh, tam 4 yıl boyunca her gece gökyüzünün fotoğrafını çekti ve gezegen olabilecek cisimleri aradı. 1930 yılında aranan gezegeni buldu. ya da bulduğunu sandı. çektiği fotoğraflarda sabit duran yıldızlar arasında hareket eden bir cisim arıyordu: plüton'un keşfi

    plüton dünya'mızın uydusu ay'ın yarısından biraz büyük ve kütlesi yarısından çok çok daha az. yerçekimi 0,658 m/s², yani dünya'da 80 kilo olan biri plüton'da 5 kilo 365 gram gelecek. aslında hiçbirimizin fazla kilosu yok, dünya'nın yerçekimi ivmesi fazla.*

    plüton eliptik yörüngesinde dolanırken güneş'e en fazla 4,4 milyar kilometre yaklaşıyor. en uzak olduğu ansa güneş'e uzaklığı 7,4 milyar kilometre civarında. sıcaklıksa -215 santigrat dereceyle -234 santigrat derece arasında değişiyor. yani plüton'da yazlar çok soğuk ve serinken, kışlar buz gibi ve daha da serin.

    plüton, yıllarca bizden çok uzaklarda ve yalnız bir gezegen olarak bilindi. 1978 yılında james christy, charon'u fark etti. fakat charon, plüton'un uydusu olamayacak kadar ağırdı. ve ikilinin gezegen-uydu değil de ikili sistem oldukları çok geçmeden anlaşıldı. plüton ve charon birbirlerine sürekli olarak aynı yüzlerini göstererek aynı merkez etrafında birlikte dönüyor (charon, plüton'u bizden iyi tanımıyor yani) ve bu dönüşü 6 günde tamamlıyorlar.

    plüton'un charon dışında hydra, nix, styx ve kerberos adında kaya parçasından bozma (özellikle hydra tam bir patates) dört uydusu daha var. şimdilik. zira new horizons plüton'a ait yeni uydular keşfetmiş olabilir. kendisi aylar boyunca plüton ve uydularının fotoğraflarını göndermeye devam edecek. şimdilik bildiklerimiz;

    *plüton'un etrafında puslu bir katman olduğu kaydedildi.

    *plüton sandığımız gibi eris'ten küçük olmayabilir. bu da gezegen olması için önündeki engellerden bazılarını ortadan kaldırır.

    *kalp biçimindeki parlak alanın güneyinde 3500 metre yüksekliğinde dağlar var. çok genç olan bu yapılar bize plüton'un yüzeyinin jeolojik olarak hâlâ aktif olduğunu gösteriyor.

    *-230 derecelerde seyreden yüzey sıcaklığı nedeniyle buzulların su değil nitrojen olabileceği düşünülüyor.

    *plüton'un bize gönderdiği kalbe artık clyde tombaugh anısına tombaugh regio deniyor.

    *plüton da aynı mars gibi atmosferini günbegün kaybediyor.

    *plüton'un mars ve venüs gibi devasa kraterlere sahip olmamasının sebebiyse azot döngüsü.

    *2006 yılında 411 astronomun oylamasıyla gezegenlikten çıkarılan plüton'un bizlere gönderdiği kalp "plüton tekrar gezegen olsun" seslerinin yükselmesine sebep oldu. ama unuttuğumuz bi'şey var ki, eğer plüton gezegen olarak kabul edilirse şuradaki neptün ötesi diğer cüce gezegen ve cisimleri de gezegen olarak kabul etmeliyiz.

    *new horizons elde ettiği bilgileri 1 kilobayt/saniye hızla dünya'ya gönderdiğinden veri aktarımının 16 ay boyunca devam edeceği öngörülüyor.

    *tüm dünya'da pluto olarak bilinen plüton türkçe'ye türk dil kurumu'nun ufak bi' hatası yüzünden plüton olarak geçmiş.

    *pluto ismiyse cüce gezegenin keşfinden sonra önerilen 3 isimden (minerva, cronus ve pluto) biri. pluto önerisi, 11 yaşındaki oxford öğrencisi venetia burney'den gelmiş.

    *plüton 18 şubat 1930'da keşfedildiğinden beri aynı konuma bir kez daha gelmemiş. tam turunu 23 mart 2178'de tamamlayacak. eğer neptün'le çarpışmazsa...

  • spoiler içerir!
    çok şey anlatan çok güzel bir film. ispanyollar film işinde çıtayı fezaya taşıyorlar yavaş yavaş. filme yerleştirilen mini hikayeler cahil ve cehaleti ile gurur duyan bir kasaba halkını ve o kasabadan her nasılsa çıkmış zeki ve başarılı bir yazara hissettikleri haset duygusunun cehalet ve ahlaki yoksunlukla birleşince işleri nasıl çığrından çıkarabileceğini anlatıyor. abimde konuşuyor işte halka belki anlarlar diye ama o konuştukça cahil toplum daha da çıldırıp bildikleri tek dili konuşuyorlar; şiddet
    izlerken olaylar ve insanlar çok tanıdık gelebilir cahilin dili dünyanın heryerinde aynı ne de olsa.

  • aslına bakarsanız, adam da o hareketi yapacağının farkında değil.

    ilk vurduğunda balona, normalde balonun uzaklaşması gerekirdi.

    balon dizine doğru gelince, röveşeta kaçınılmaz olmuş.

    bence balon suçlu.

    müzik ile daha bir güzel olmuş. buyrun!

    edit: imlâ

    edit 2: video bağlantısı ekleme.

  • elbette en uzun kosuysa ortadunya'da devrim, o, onun en guzel yuz metresini kostu.

    bilimum gereksiz youtuber ve rapci icin binlerce entry girilmisken, duvarlari yikmak icin yaradana siginip kendini feda eden bu kahramanlar kahramani, isimsiz sehit uruk hai kardesimizin eksi sozlukte bir basliginin bile olmamasi ayibina artik daha fazla dayanamiyorum. mazlumlarin ofkesi, ezilen halklarin cigligi, azim, zafer ve inancin ete kemige burunmus hali olan, kimsenin adini bile bilmedigi bu koca yurekli uruk hai'nin, elinde tuttugu devrim mesalesiyle yoldaslarinin arasindan siyrilip gelerek, dehsete kapilmis cakma kahraman ve isbirlikci halk dusmanlarinin saskin bakislari altinda, fasizmin tetikcilerine, oklarina ve mizraklarina ragmen, gericiligin bogrune adeta bir yildirim gibi saplanmistir. herkes merak ediyor," o yikilmaz denen surlari, sauron'un iradesinin bile yikamadigi duvarlari, nasil oldu da boyle sadece bir mesaleyle tuzla buz ettin be cocuk?" diye soruyor. bilmezler ki o duvarlari yerlebir eden patlama, ezilen orklarin, asagilanan uruk hailerin, magaralara surgun edilmis balroglarin ve soyu kirilmis ejderhalarin devrimci ofkesinin ta kendisiydi; o duvar, duvariniz viz gelirdi ona viz.

    ne zaman hatirlasam tuylerim urperir, gozlerim dolar, yumraklarimi sikar uzaklara bakarim. ilk o firladi kalabaligin ortasindan. en hizlisiydi hepsinin arasinda. aciyorsam sana anam avradim olsun. ama ask olsun sana cocuk. ask olsun aglattin hepimizi...

    duzenin cennetinde yerin yok suphesiz. hicbir zaman orada burada heykellerini de goremeyecegiz. adini anan bile olmayacak belki. fakat senin yerin en kutsal mabette, yani ezilenlerin kalplerinin derinliklerinde olacaktir.

  • bu takımlardan biri de leeds united'tır. galatasaray leeds united'ı eledikten 5 ay sonra, beşiktaş şampiyonlar ligi'nde leeds united'tan tam 6 gol yemiştir.

  • yurtdışı akıllı telefon kullanan arkadaşlar. toplanın ufkunuzu iki değil dört katına çıkarıyorum.

    diyelim ki 5 yıl önce bir yurtdışı gezinizde iphone x alıp türkiye'ye döndünüz. vergisini ödeyip btk'ya kaydını yaptırdınız. telefonunuz eskidi ve bozuldu. tesadüf bu ya yine yurtdışına işiniz düştü. bir iphone bayisine ya da yetkili satıcıya gidip eski telefonu verip parasıyla yeni bir telefon alıyorsunuz. yeni yurtdışı iphonenunuzu alırken satıcıdan değişim belgesi rica ediyorsunuz. eğer bu belgeyi alırsanız türkiye'ye döndüğünüzde eski iphonedaki imei yeni telefona aktarılıyor ve sizden yeniden kayıt ücreti alınmıyor. 30 bin cepte, telefon sıfır. bir teşekkür alırım.