hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: ivan gonçarov)
    romanın çıkış noktası 1849'da bir dergide basılan ve yine gonçarov'un imzasını taşıyan "oblomov'un rüyası" adlı eserdir. sonrasında yazar 1857 yılında bir aylığına kendini sadece eserine adıyor ve bu şaka gibi kısa sürede ortaya oblomov romanı çıkıyor. gonçarov'un bu konuyla ilgili sözleri şöyle: "bu büyük romanın bir ay içinde yazılması belki de imkansız görünür. ama unutmayın ki, bu eseri yıllarca kafamda taşıdım ve onu sadece kağıda geçirmek kalmıştı"

  • ilkokula giden ve tüm sitede aşırı yaramaz, terbiyesiz olarak bilinen çocuk, sabah yedi civarı okul çantasını yerde sürükleye sürükleye yürümektedir. çocuğu tanıyan meraklı teyze balkondan seslenir ve cevabını alır.

    - çocuğum naapıyosun?
    + ananın amını yapıyorum.

    (ardından çocuğun annesine şikayet edilir... ama çocuk bugün liseye gidiyor olsa da değişmemiştir.)

  • muhtesem dortlu. bunlari akil edip orf adet gelenek yapan zihniyetin amina koyim! arkadas nedir bu iki haftadir beynim sikildi bunlara yardim etcem diye. kendim yapsam kafayi yerdim. bunca tantana topu topu uc bes saatlik eglence icin deger mi lan. cok istiyosan git giy gelinligini damatligini kiy nikahini olsun bitsin be. cigeri bes para etmez insanlari, hayatta hic gormek istemedigin adamlari bi kac saat eglendircen diye bu yapiliyor ya ne diyim.

  • norwich city kulubunun logosunda neden kanarya oldugunu ogrenmek.

    on bilgi: bildiginiz uzere rte tum toplumu soma katliami ile ilgili, bu isin fitratinda olum var deyip bir guzel aptal yerine koydu. verdigi ornekleri de 1800'lu yillardan ve 1900'lu yillarin basindan secti.

    o yillarda maden kazalarinda karbonmonoksit zehirlenmesinden korunmak icin madenciler yanlarinda bir kafeste kanarya indiriyorlar. kanarya insanlarin farkedemedigi seviyelerde karbonmonoksiti farkedip hizlica bayiliyor veya oluyor. bunu farkeden madenciler de hizla madeni terkediyorlar. (evet, ornek verilen yillardaki teknoloji bu!)

    bu sebeple madencilerin can dostu olan hayvan kanarya.

    norwich city de taraftarlarinin cok onemli kismi madencilerden olusan bir kulup. dolayisiyla logosunda da bu sebeple kanarya var.

  • deha ile yeteneğin farklı şeyler olması...

    bugün ekşide bateri çalan ve dalga geçilen genci izlerken insanların ön yargılarını görünce, bu başlığa yazacak şeyler aklıma geldi. benim ufkumu açmıştı ilk öğrendiğimde yazacağım bilgiler.
    johann sebastian bach diğer müzisyenlerden farklı olarak (mozart vb..) üç ismi de kullanılarak anılır. çünkü çingene bir aileden gelmektedir ve ailesinde birçok bach isimli başka müzisyenler vardır. bu müzisyenlerle karıştırılmamak için üç ismi de kullanılır. kendisi yaşarken kiliselerde cenaze törenlerinde org çalarak geçiniyordu ve cenaze başına ücret alıyordu. geçinemediği için cenaze sayısı çok az diyerek yardım istediği bir mektup bile mevcut...
    mozart sefalet içinde öldü.
    romantik akımın öncüsü sayılan john keats yaşarken hiç şiir satamadı ve 30 undan önce veremden(açlıktan) öldü. sevdiği kadınla evlenemedi, hiç saygı görmedi ve sevdiği kadın o ölünce kimseyle evlenmedi...
    tarantino film yapabilmek için ilk senaryosunu sattı. kendisi bir videocuda çalışıyordu ve sürekli film izliyordu.
    stallone'un öyküsü, jim carrey'nin standup ı bırakması...
    oğuz atay, nietzche...
    o kadar örnek var ki.
    vardığım sonuç,
    bir konuda iyi olduğunuza inanıp en mutlu olduğunuz işi yapsanız da insanlar para kazanamadığınız için size saygı duymayabilir.
    satamayabilirsiniz.
    kendinize dürüst olmanız bile saygıyla karşılanmalı ama insanlar, bazıları beste çalıp, fikir çalıp altına kendi imzasını attığı halde bu durumu görmezden gelebiliyor.
    örneğin gönülçelen müziğini manic streeet preachers-ocean spray'den arak, sözler sallinger-gönülçelen'den esinlenme, altında teoman imzası...
    teoman örnek sadece, severim de. ama saygı duymam.
    neyse,
    ne diyordum,
    satabiliyor olmak yetenektir.
    sanat dehadır.
    deha ile yetenek karıştırılmamalı.

    ve bir uğraş ile inandığı işi yapan mutlu insanlarla dalga geçmek bizim mutsuzluğumuzdur.

  • 1 saat yürüsem 5 km. bu sırada 2 sigara içsem 75 kuruş. 75 bölü 5 desek kilometrede 15 kuruş yakıyorum, toyota gibi adamım

  • halen genç olduğunuza delalettir.
    bizimkiler artık patır patır boşanma evresine geçti.

  • durmayan kronometre. basketbol gibi topun yalnızca oyunda olduğu dönem çalışsın kronometre biz de artık yerde yatıp zaman öldüren futbolcu müsveddeleri görmeyelim.

    özellikle türkiye'de öne geçen takım topçusu top taca çıksa 2, auta çıksa 4 dk falan yiyor oyundan.