hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • halihazırda; 1957, 1958, 1960, 1966, 1967, 1982, 1986, 1990, 1991, 1992, 1995, 2003, 2009, 2016 ve 2017 senelerinin ulusal lig şampiyonudur. resmi olarak, 15 şampiyonluğu, üç yıldızı bulunmaktadır.

    34 haftalık bir istatistik çıkarmak için, kazanma ihtimalimizin yüksek olduğu osmanlıspor maçını, ortalamamız olan "2-0" skordan hesap ettim. maç sonunda farklı olursa editleyeceğim.

    beşiktaş, 2016-2017 sezonunda; ligin en çok puan toplayan (77), en çok gol atan (71), en iyi averaja sahip olan (41), en çok galip gelen (23), en az mağlubiyet alan (3), iç sahada namağlup şekilde en çok puanı toplayan (43), dış sahada en çok puanı toplayan (34), maç başına şut ortalaması en yüksek olan (13,0), maç başına kaleyi bulan şut sayısı en yüksek olan (6,1), topa sahip olma oranı en yüksek olan (61,2), maç başına hava topu kazanma oranı en yüksek olan (55,1) ve en çok korner kullanan (6,6) takımı oldu. bu şekilde bu şampiyonluğun ezici bir dominasyon olduğunu söylememiz gerekiyor.

    bu şampiyonluğun beşiktaş şampiyonlukları arasındaki yerine bakalım şimdi de. lig her zaman 34 hafta şeklinde oynanmadığı için puan ortalamalarıyla sıralama yapacağım. 2 puanlık sistemdeki galibiyetleri de 3 puana çevireceğim bunu hesaplarken. ayrıca bir turnuva şeklinde düzenlenen 1957 ve 1958 şampiyonluklarımız bu listede yer alamayacak.

    1960 ---> 2,74
    1992 ---> 2,54
    2003 ---> 2,50
    1991 ---> 2,34
    2016 ---> 2,32
    1995 ---> 2,32
    2017 ---> 2,26
    1966 ---> 2,23
    1990 ---> 2,20
    1986 ---> 2,13
    2009 ---> 2,00
    1967 ---> 1,92
    1982 ---> 1,80

    yakın geçmişte karşılaştırabileceğimiz en iyi takım örneği yine 2016 yılında şampiyon olan beşiktaş takımı olarak görünüyor. bu konuda bir karşılaştırma yapmamız gerekiyor çünkü geçen seneden düşük bir grafik çizdiğimiz aşikar.

    ilk olarak beşiktaş'ın kadro seviyesinin bu sene için avrupa ve ligi birlikte yürütecek kadar iyi olmadığını söylememiz gerekiyor. mario gomez öven entry'ler girmeyin hemen çünkü geçen yılki kadro da yeterli değildi ki, avrupa ligi grubumuzu üçüncü sırada bitirip erkenden lige döndük. bu sene avrupa'da 12 maç ve çeyrek final yapmış bir beşiktaş'tan bahsediyoruz. olmaması gereken evdeki kayserispor beraberliği, deplasmandaki antalyaspor beraberliği gibi maçlar tam da bu maçların zamanına denk geldi. beşiktaş'ın şuanki puanına 4 puan eklediğiniz zaman kazanılmış en iyi şampiyonluklardan biri çıkıyor karşımıza.

    beşiktaş geçen sene gol kralı çıkardı (26). bu sene son maçlarda hat-trickler gelmezse çıkaramayacak (18). bunun nedeni vincent aboubakar'ın geç form tutması olarak görülebilir. ancak gol sayısında da geri olduğumuzu söylemeliyiz.

    beşiktaş geçen sene asist kralı çıkardı (12), bu sene asist krallığında gün itibariyle ikinci sırada (13). beşiktaş'ın geçen sene ortadan oyundan kaynaklı oyunu ofansif orta sahadan asist kralı çıkarırken, bu sene en çok asist yapan oyuncumuz bir kanat oyuncusu oldu.

    beşiktaş geçen yıldan 2 maç az galibiyet aldı (25-23), geçen yıldan 4 maç fazla beraberlik aldı (4-8) ancak aynı zamanda geçen yıldan az mağlubiyet aldı (5-3). mağlubiyet sayısının azalmasındaki başlıca etken vodafone arena oldu (0 mağlubiyet).

    beşiktaş geçen yıldan az gol attı (75-71), az gol yedi (35-30). beşiktaş'ın maç başına gol, isabetli şut, ikili mücadele kazanma yüzdesi, maç başına korner yüzdesi düşerken; maç başına şut, maç başına topla oynama, maç başına başarılı pas, maç başına toplam korner yüzdeleri arttı. özetle beşiktaş; daha çok gol arayıp daha çok pozisyona girmesine rağmen geçen seneden daha azını skora çevirebildi. bu da beşiktaş'ın sene boyu golcü sorunu çektiği gösterir.

    beşiktaş geçen yıl gollerin çoğunu bitime yakın (60-90) dakikalarda atarken, bu sezon ikinci yarının hemen başında (46-60) attı. bu da bu sezonun büyük bir şenol güneş becerisi olduğunu kanıtlıyor. oyunu okuyup etki ettikçe galibiyetler gelmiş.

    beşiktaş, geçen yıl şampiyon takımlara karşı oynadığı 8 maçın, 6'sını kazanırken; bu sezon 5'ini kazandı. ancak özellikle ezeli rakiplerine karşı geçen yıl aldığı 3 galibiyetin yerine bu sezon sadece 1 galibiyetin gelmesi beşiktaş'ın en domine şampiyonluğuna mani olan şeyler oldu.

    ligin ilk 4 sırasının kendi arasındaki maçlara bakarsak;

    başakşehir 12 puan
    fenerbahçe 11 puan
    beşiktaş 6 puan
    galatasaray 1 puan

    şeklinde bir puan tablosuyla karşılaşıyoruz ki bu da beşiktaş'ın geçen yıldan düşüşünü açıklıyor. özellikle de diğer takımlara karşı mükemmele yakın futbol oynayan beşiktaş için bu kabul edilebilir bir durum değildi. beşiktaş, bu 3 takıma karşı sadece evinde oynadığı maçları kazanabilseydi, puan ortalaması 2003 senesine neredeyse eşit oluyor. kısacası şampiyonluğun kolayca gelmesi için bir sergen aradı beşiktaş.

    bir özet geçecek olursak; beşiktaş, defansif yönden geçen seneden iyi bir görüntü çizerken, ofansif yönden geçen yılın gerisinde kaldı. bir sol stoper, bir etkili kanat ve bir formda aboubakar (veya gol atma geçmişi olan iyi bir pivot santrafor) yeni sezonda bizi 2016'nın da üstüne çıkaracaktır diye düşünüyorum.

    biz stadın açılış gününde sene sanki metin ali feyyaz pankartını açarken bunun bir seri olacağını da ima etmiştik. metin ve ali'nin sezonları bitti. şimdi sıra en golcü olan feyyaz'da. herkes üzerine düşeni yaparsa bunu başarabilir, tarihimizde olmayan uzunlukta serilere doğru yelken açabiliriz.

    bu takımı türkiye'nin en büyüğü olma yoluna bizler soktuk, en büyük olduğunu görmeden de ölmek yasak. zafer bizim oldu, oluyor, olacak. kutlu olsun.

  • artık öyle bir hale gelmişsiniz ki, "ben mutluyum" diyen adama, "hayır sen mutlu değilsin! olamazsın! nasıl mutlu olursun lan!" diyorsunuz. bir de dalga geçmeler falan.. oğlum, adam mutlu hissediyor kendisini, ne güzel işte; bir dönün kendinize bakın hele, ne hale gelmişsiniz, sorun onda değil sizde, zavallılar.

  • piii reziller dediğim izdiham.
    yalnız nurella da baya ön saflarda ne kadar erken geldiyse. ulan programda ayaklarım sakat diye ayağa kalkmıyorsun, şu hallere bak.

  • bu kültür ,insan gibi insan gibi davrananı kabul etmiyor.

    indirimde ürün almış 10 liralık malı 6 liraya almış sıkıntı çıkmış, alan demiş ki sıkıntı var ,adama demiş ki ürünü bana iade etmeden bile önce paranı hesabına yolluyorum ,

    üründen stokta kalmadığı için,

    bunuda oturmuş medeni bir dille yazmış ,

    ee ben mağdur oldum , niye 10 liralık ürünü 6 liraya aldım ,eee 6 lira aldım ama 4 lira zarardayım,

    sen bu ülkede 10 liralık malı 6 liraya alacaksın,

    eline geldiği anda memnun olmadıysan sana hemen paranı iade edecekler ,

    sende serzenişte bulunacaksın,

    bu ülkenin normali bir kere 3 ay bunun kavgasını vermek ,

    satıcı diyecek ki açmasaydın kargoyu,

    sen diyeceksin ki açmadan nerden bileceğim,

    zaten yukarıda ki iki satırın toplamı 10 gün,

    kavga dönüş 30 gün ,

    45 gün vaktin varsa tüketici hakem heyeti,

    hakem heyeti karar verdi onlar gitti geldi,

    100 gün ,

    boşa yüz gün , boşa vakit, boşa sinir kaybı ,

    sonra biri çıkacak bir dünya entry girmiş,

    bir satır israflık birşey dememiş,

    ülkenin anası ağlamış her yeri israf, trilyon dolarlar hiç edilmiş

    amazon israf yapıyor,

    o kutu nerde yapılıyor,

    hangi geri dönüşümde yapılıyor,

    çapı büyük ama, kargo naylonunda daha ucuz ve sağlıklı ,

    sormayalım sorgulamayalım bunları.

  • staj yaptığım bankadaki çaycının beni müfettiş sanıp bir hafta boyunca masamda türk kahvesini eksik etmediği ama bir haftanın sonunda "ben duydum sen stajermişsin sana bundan sonra kahve yok" dediği andır.

  • ağustos ayında kız istemeye gittik. isteme misteme faslı derken sıra kahvelere geldi. ben tabi heyecanla bekliyorum. acaba sade tuzlu mu yoksa içinde başka mineralleri de barındırıyor mu diye?

    neyse kahveyi aldım tabi herkesin gözü üstümde. kahveden bir yudum aldım. yüzümün ekşimesini bekliyor insanlar tabi. ama öyle olmadı normal bildiğin az şekerli kahve. "allah allah acaba anın heyecanı ile tuzun tadını mı alamıyorum" diye düşündüm. bir yudum daha aldım. yooook! bildiğin kahve işte. içtim bitirdim. bu sefer aklıma düştü; "acaba bizim hatun fincanları mı karıştırdı?"

    teker teker evdeki herkesi süzüyorum. acaba kime gitti tuzlu kahve diye. herkes halinden memnun.

    daha sonra nişanlıma sordum. (evet kızı almıştım olleeey)
    -neden tuzlu yapmadın kahveyi?
    +ben kezban mıyım lan!

    işte ben bu hikayeyi neden anlattım? çünkü kızı aldım oğlum. nişanlıyım ben evde falan kalmadım akıllı olun! *