hesabın var mı? giriş yap

  • bugun beyoglu 1. sulh ceza mahkemesinde yanyana duruyorduk. insan bi selam verir.

  • hürriyet internet sitesi güzel ifade etmiş bu cümleyi.

    "bu sözün ağırlığı türkiye'yi aşar" diyerek yorumlamışlar haberi. hakikaten de öyle.

    bu sözü kaldırmak çok kolay değil. enerji bakanı, çalışma ve sosyal güvenlik bakanı bu cümlenin ağırlığını hissetmeliler her an. ben bu ülkeye gerçekten inanamıyorum. ilahi takdir, iş bilmezliğin kamuflajı olmuş, çatal dillerde pelesenk olmuş. canlar gittikçe garabet diyarı türkiye'de rutin ölümlerin acısını tehlikeli bir biçimde normalleştiriyoruz.

    bir ülke düşünün, madenine dalgıçlar iniyor. başka yapacak yorum var mı ki?

    bir ülke düşünün madenine dalgıçlar iniyor.

    ve ekleme...

    muhafazakâr demokrat taife için rem'den gelsin...

    (bkz: using my religion)

  • ellenmesin. dursun orada. hani bi apocalypse falan olur, ne bileyim zombi istilası olur, sağ kurtulan bi kaç insan görsün de "bu yapıyı ne sikime yapmışlar" diye merak etsinler.

  • eylül - lige çok iyi başladık, bu sene kesin şampiyonuz

    ekim - avrupa'da en az yarı final görürüz,

    kasım - türkiye kupası bizim için gereksiz, ligde fikstür avantajımız var.

    aralık - devre arasında kesin bir sol bek almalıyız yoksa şampiyonluk zora girer.

    ocak - ikinci torbadan çek bir kolay takım, finale koşalım.

    şubat - takım revire döndü, bu kadar şansızlık olmaz. beşiktaş kanseri rerörörö.

    mart - lig bizim için önemli değil, avrupa'da üst turlar için uğraşmalıyız.

    nisan - bu takımdan zaten avrupa'da başarı beklemek hayaldi, futbolcuların birçoğu yollanmalı.

    mayıs - dünya futbolu için çok fazla şerefliyiz ama hala daha önümüzdeki sezon için ümidimiz var.

  • https://www.ifixit.com/guide

    neyi nasıl tamir edebileceğinizi gösteren, arabadan, laptop'a, tablete ve fotoğraf makinesine kadar; hatta düğme dikmeye kadar pek çok olayın resimli anlatım rehberi, güzel bir site. tabii güzel ama ingilicçe. yine de resimli anlatım faydalı olacaktır kanaatindeyim.

  • ulkemizin en kuzeyini hep sinop bilirdik degil mi? senelerdir de boyle ogretilir. oyle degil iste.
    sinop paraleli: 42.0969 http://i.imgur.com/9zkkgmn.png
    kirklareli paraleli: 42.1047 http://i.imgur.com/adqkyr4.png
    0.0078 paralel fark yani 1 paralel 111 km den 865 metreyle kirklareli onde.

    en dogusuna da baktim
    hakkari 44.8137
    igdir 44.8163 yani yaklasik 0.0026 meridyen farki var. o da yaklasik olarak 230 metre (ortalama 38 paraleline gore meridyenler arasi uzaklik) fark ile igdir onde.

  • futbolculuğu döneminde sağlam bir defans oyuncusuydu, tekmeye kafa uzatırdı, keşke o kadar sık uzatmasaymış.

  • adamlardır. en has adam onlardır. adamlığın kitabını yazmışlardır. adamlık kanlarında vardır. adam olarak doğmuşlardır. adam olarak öleceklerdir. bu arada çok adamlardır.

  • deminden beridir basın toplantısını izliyorum ve gerçekten bir insan ancak bu kadar akpli gibi konuşabilir.
    "bize gelen haksız eleştirilere gülüp geçiyoruz"
    "biz türkiye'nin en iyi federasyonuyuz"
    "bakın bunlar bizim ne kadar iyi bir federasyon olduğumuzun göstergesidir"
    "ben geldiğimden beri söyle oldu böyle oldu vs"
    bu tarz konuşmalarla sürekli kendini ve federasyonu övmekte. benim bildiğim bir şey varsa kendini böyle öven kişilerin sonuç olarak kötü yönetici çıktıkları.

  • avrupa süper ligi avrupa’nın önde gelen takımlarının türkiye,yunanistan,polonya gibi vasat ülke takımlarıyla yüz göz olmamak için kurdukları bir oluşum.ki daha ilk sene için 3,5 milyar euroluk bir pastadan söz ediliyor.şimdi soruyorum sana güzel kardeşim sence bizim salatalık ligimizden bi takımı buraya alırlar mı?

  • pisagorun öğrencisini köpek balıklarına attırıp öldürtmesi.

    pisagor, sayıların babası; zamanının rockstarı. en büyük kralların veziri yapmaya çalıştığı adam. tüm sayıların herhangi bir rasyonel sayının oranı şeklinde yazılabileceğini düşünüyor. tüm dünyada onunla aynı fikirde. o zamanlar irrasyonel sayılar daha keşfedilmemiş.

    ayrıca kendisinin bulduğu hepimizin bildiği a^2 + b^2 = c^2 (a kare + b kare = c kare) formülü var. bir dik üçgende dik kenara bağlanan kenarların karelerinin toplamının dik kenarının karesine eşit olduğunu anlatan formül. yalnız bu formülde bir sorun var.

    kenarları 1 birim olan bir dik üçgende, dik kenarın (hipotenüsün) uzunluğu bulunamıyor. çünkü, 1'in karesi + 1'in karesi = neyin karesi? dikkat edin, daha köklü sayılar keşfedilmemiş, her şey bir rasyonel sayıdır mantığı var.

    her şey rasyonel sayıların bir oranı ise, kenarları 1 birim olan dik üçgende kendi formülü 1^2 + 1^2 = birşeyinkaresi çalışmalı. ama çalışmıyor, çünkü hiçbir rasyonel sayının karesi 2 değil.

    pisagorun öğrencisi hippasus, kenarları 1 birim olan bir dik üçgenin hipotenüs uzunluğunun bir rasyonel sayı olamayacağını (yani irrasyonel sayıların doğuşu) ispatlıyor. pisagor şok. pisagorun okulu şok. öğrenciler "ama bana var dendi", "ama bana var dediler", "e ama var dedileeeer" diye ortalıkta dolanmaya başlıyor. pisagor bir anda göklerden gelen bir aydınlanma yaşayıp öğrencilerin kafasına çaykur rize çayı atmaya başlıyor. (şaka şaka. pisagor da dumur oluyor çünkü inandığı tüm sayı temelinin yanlış olduğunu gösteren bir şey bu.)

    bunu gururuna yediremeyen pisagor, bu adamın ellerini ve ayaklarını bağlatıp gemiden okyanusa attırıyor ve köpek balıklarına yem ediyor.

    fakat daha sonralarda pisagor her sayının bir rasyonel sayıya oranlanamayacağını kabul etmek zorunda kalıyor ve irrasyonel sayılar keşfediliyor. tüm dünyanın ve teknolojik çoğu aletin gelişmesini sağlayan bu buluşun sonu köpek balıklarına atılmak oluyor. irrasyonel sayılar, şu an bilgisayara ses aktarımı (mikrofonu kullanabilmeniz)den tutun wi-fi sinyallerinin dönüşümüne ve birçok telekomünikasyon aletinin var olmasını sağlayan sayılardır.

    olsun, kafasına gerçekten çay da atabilirlerdi.

  • amerikan polislerindeki donut aşkının hikayesi şöyle imiş;

    bir varmış bir yokmuş...
    amerika'da dunkin donuts dükkanları sık sık soyulurmuş. şirket yöneticileri bakmış artık kazandıkları paranın büyük bir kısmı soygun çetelerine gidiyor, buna bir dur demek lazım diye düşünmüşler. "soygunları nasıl önleyelim, n'apalım n'edelim, en iyisi bundan sonra polislere bedava kahve-donut verelim." demişler.
    o günden sonra polisler bu bedava hizmetten faydalanmaya başlamış. polis arabalarını dükkan önüne park edip içeri girip kahvelerini donutlarını alıp çıkmışlar veya içerde oturup sohbet edip yiyip içmişler. böylece ortamda her daim polis mevcudiyeti sağlanmış. dükkanların önündeki polis arabalarını ve içerdeki polisleri gören soyguncular da "yok bugün burası soyulmaz." deyip caymaya başlamış tabii. bu sayede soygun oranları bir hayli düşmüş.
    onlar ermiş muradına... "donut yiyip kahve içen polis" klişesi yerleşmiş amerikan filmlerine...

    kaynak: ismini hatırlamıyorum elbette ama eskiden amerika'da eyalet polisi olarak çalışmış olan bir türkün kariyer hikayesini anlattığı bir röportajında duymuştum bunu. aklımda kaldığı kadarıyla aktardım.

    ufkunuz açılmıştır açılmamıştır orasını bilemem ama bundan sonra film seyrederken beni hatırlarsınız panpalar.

  • ''istediğim yerde kutlarım'' diyen medeni trabzonlulara bak sen.
    sizin şehir merkezlerinizde fenerbahçe şampiyonluğu kutlanacak olsa silahlarla savunmaya geçmeyeceksiniz sanki.

    ''ufak bir engelleme bir faciaya dönüşür'' denmiş fakat, sadece oraya gelen trabzonlular için faciaya dönüşür.

    kırk yılda bir şampiyon oluyorsunuz, efendi gibi kutlayın işte. sırf inadına bağdat caddesinde kutlarsanız, çıkacak kavgaların akacak kanın da vebalini alırsınız.