hesabın var mı? giriş yap

  • gece 3: irkilerek uyanıyorum. oda arkadaşım yatağında doğrulmuş karanlıkta beni seyrediyor.
    - hayırdır abi, n'apıyosun?
    - başardım, başardım!
    - ???
    - zihin gücümle seni uyandırdım abi.

  • bildiğiniz her şeyi sıfırlayın. meseleyi işin üstadı bendenizden dinleyin bir kez de. yılların tecrübesi konuşuyor lan burada; başçavuşun beygiri anırmıyor aloo!

    ciddiyete dönelim. insanlar karşılarındaki kişiler hakkında karar vermek için en fazla 30 saniye düşünürler. içgüdüsel bir olaydır aslında bu. 30 saniye içerisinde bir x cinsi y cinsi için beynine "olur" sinyalleri yolladı yolladı; yollamadıysa don juanlık filan hikaye. afedersin bir yerini yırtsan da o saatten sonra boş.

    şimdi konuyu gerçek hayattan vereceğimiz örnekle açıklamaya çalışalım. y bıcır bıcır şirin bir kızdır. x1 ise efendi adam. x2 ise x1 in fiziksel olarak tıpatıp aynısı piç erkektir.

    y, x1 ve x2 ortak bir ortamda bulunurlar. y hanımkızımız 30 saniye içerisinde beynine iki genç için de olur sinyalleri yollar. ortamdan ayrılınır ve insan davranışları incelenir.

    y --> evine gitmiş ve iki erkekten de eşit derecede hoşlanmıştır

    x1 ve x2 --> evlerine gitmişlerdir ve y cinsinden eşit derecede hoşlanmışlardır.

    olayın özü burada başlıyor işte (üçlünün pazartesi buluştuğunu hesap edersek)

    x1 davranışları:

    pazartesi gecesi: acaba sevgilisi var mı? yok canım sevgilisi olsa neden bizimle buluşsun ki? ama böyle güzel kız da boş kalmaz yani...
    salı gecesi: arasam mı acaba? yok yahu ararsam şimdi bulaşık bir tip olduğumu düşünür. en iyisi biraz zaman geçsin.
    çarşamba gecesi: saat geç mi oldu yahu? arasam mı? yok aramayayım en iyisi. yarın arar haftasonuna bir yerlere davet ederim
    perşembe gecesi: geç mi oldu? arasam mı? mesaj çekeyim en iyisi, müsait olduğunda cevaplasın.
    cuma gecesi: neden cevaplamadı ki? ben biliyordum abi kesin sevgilisi vardı o kızın bıdıbıdı...

    halbuki aynı anda x2 nin davranışları şu şekildedir:

    pazartesi gecesi: - aloo y naber? iyi ya n'olsun işte takılıyoruz. yarın işin yoksa gelsene yine takılırız beraber? ok kaçta alayım seni...
    salı gecesi: - yarın gel yine bıdıbıdı yaparız
    çarşamba gecesi: - bana gidelim mi?
    perşembe gecesi: finish her!

    yani anlayacağınız üzere olay tamamen erken müdahale hayat kurtarır mantığı. atalarımız buna akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir demişler. ne güzel bir söz öyle...

    ataturkiye, xyz haber, atina.

  • ışığın itme kuvveti olduğu.

    tabi çok fazla değil. örneğin güneşli bir günde istanbul 25 kg daha ağır oluyor. güneş ışıkları kilometrekareye 5 gram kadar itme kuvveti uyguluyor. bu kuvvet atmosfere takılmayınca daha fazla oluyor.

    - e iyi napalım bu bilgiyi?

    biz bir şey yapmayalım ama örneğin nasa, mars'a araç yollarken bu kuvveti dikkate almak zorunda. bu kuvvet dikkate alınmazsa, gönderilen araç istenilen noktadan 1000 km uzağa düşecek. mars'ın yarıcapının 6700 km olduğu düşünülürse, çok rahat ıskalamaya bile yol açabilir.

    adamlar nelerle uğraşıyor, bizde hala diyanet fetva falan veriyor, onları tartışıyoruz

  • bazı suserler bir çok sebebinden bahsetmiş, ben biraz daha detaylandırayım;

    - ortalama bir insan gözü korneası 520-620 mikron kalınlığındadır...
    - korneanın kalın olması tek başına excimer laser operasyonu için yeterli değildir
    - korneanın ince olması da tek başına aynı operasyona mani değildir
    - korneanın yapısal analizi ve bunun düzgün yorumlanması fizik mühendisliğinin konusuna girer
    - bu konuda doktorun kendisini geliştirmiş olması çok önemlidir, çünkü kimse korneal topografi cihazlarının verdiği sonuçları yorumlaması için bir mühendis istihdam ettirmez
    - hemen hemen aynı durum wavefront analyser cihazı için de geçerlidir ama bu bahsedilen cihaz ile excimer laser cihazı aynı marka ise senkronize olurlar, kullanıcıya iş düşmez
    - korneanın kalınlığı/inceliği konusu yukarıda söylediğim gibi tek kıstas değildir, korneada bulunan endotel hücrelerinin birbirlerine ne kadar sıkı bağlı oldukları çok önemlidir
    - kornea kalınlığı 630 mikron olabilir, bu değer excimer laser için elverişli bir hasta olduğunuz anlamına gelir (!) ancak endotel hücreleri birbirlerine yeteri kadar bağlı değilse 5-10 veya en iyi 15 sene sonra ektazi gelişmesine ve korneanızın dağılmasına, kornea nakline ihtiyaç duymanıza sebep olabilir...
    - keratokonus kornea ile ilgili kötü bir hastalıktır, google'a yazıp bilgi sahibi olabilirsiniz, eğer keratokonus hastalığına yatkınsanız yine excimer laser operasyonu için elverişli değilsinizdir..
    - yukarıda bahsettiğim hücrelerin birbirlerine ne kadar bağlı olduğuna ve keratokonus şüphesi taşıyıp taşımadığınız bu operasyonu yapacak olan ticari amaç güden sağlık kuruluşunun umrunda olmaz, %95 inde ise bunu anlayacak cihaz yoktur...
    - tümevarım yaparsak; bir gözün gerçekten excimer laser operasyonuna elverişli olması için bir sürü kriterin doğru olması gerekir, bu kriterlerden atıyorum 9 tanesi + 1 tanesi - ise operasyon yapılmaz... anlayacağınız gerçekten gözüne refraktif cerrahi işlemi uygulanabilecek hasta sayısı çok ama çok azdır...

    bunları göz doktorları gayet iyi bildiği için gözlüklü göz doktoru görmeniz çok normal...

    edit: yazarın biri "bu operasyon neden üniversitelerde ve devlette yapılmıyor da sadece özel kurumlarda var bir düşünün" gibisinden birşeyler yazmış, istanbul üniversitesi çapa tıp fakültesi, marmara üniversitesi eğitim ve araştırma hastanesi, beyoğlu göz eğitim ve araştırma hastanesi, ankara ulucanlar göz eğitim ve araştırma hastanesi, gazi üniversitesi, hacettepe üniversitesi ve çanakkale 18 mart üniversitesi refraktif cerrahi operasyonunun yapılabildiği özel olmayan ilk aklıma gelen kurumlar...

  • 91 saatin sonunda, müreffeh bir muhitte bir çocuğun, annesinin naaşının kokusu takip edilerek bulunup enkazdan çıkarıldığı bir günde, hele ki annesi ve babası arabaya bir şey almaya çıktığı esnada aynı apartmanın altındaki dişçide anneannesiyle içeride olan bir başka çocuk enkaz altında kalıp ölmüşken, 2 yaşındaki bebe ateş küçükyumuk doğanlar apartmanı enkazından bir "mucize" olup canlı çıkamamışken ve onları kimse konuşmazken bir tane mucize, umut, şükür lafı daha duyacak takatim kalmadı. kafamı nereye çevirsem illüstrasyon, mucize, umut, köfte, ayran, dua eden el emojisi. bir milletin döşek buldukça kıvrılıp yatan uyku hastası gibi her felakette durup 1 kez olsun felaketi ve tekrarlanacak akıbeti düşünmek yerine sürekli tekil iyi olaylara sarılıp parti yaparak gerçeklerden kaçmasından kusacak gibiyim.

  • üzerinden asırlar geçse de insanoğlunun o dönemdeki gençliğe olan bakışı pek değişmiyor.

    sanırım bu konudaki en güzel sözü ata yadigârımız, güzel insan muazzez ilmiye çığ hocamız söylemiş.

    'sümer tabletlerinde "bu gençlik nereye gidiyor" yazısını gördüğümden beri, gençleri sorgulamıyorum.'

    bu konudaki diğer örnekler için;

    'bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. kaba bir şekilde yemek yiyorlar. yetişkinlere karşı saygısızlar. ebeveynlerine karşı çıkıyorlar ve öğretmenleri sinirlendiriyorlar.'
    ( aristo mö 350 )

    'günümüzün çocukları lüksü seviyor, kötü davranışları var, otoriteye baş kaldırıyorlar, yaşlılara saygıları yok, çalışmak yerine lak lak etmeyi seviyorlar.
    çocuklar artık evlerinin hizmetçisi değil, tiranı... anne babaları odaya girince ayağa kalkmıyorlar, onlara itiraz ediyorlar, destek olmak yerine laklak yapıyorlar, şapır şupur yiyorlar, bacak bacak üstüne atıyorlar, öğretmenlerine zulmediyorlar.'
    ( sokrates mö 399 )

    ' günümüzün gençleri öyle umursamaz ki ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar.'
    ( hesiod mö.800 )

    ha bu arada z kuşağı diye bir kuşak mı olur amk, bizim 94 model renault fairway arabamız vardı.

  • uçak indiğinde efendi gibi oturup sıranın akmasını bekleyen, valizine saldırmayan, insanları darlamayan o medeni kişiler var ya… heh işte onlar bu ülkenin aydınlık yüzleri.

    diğerleri bir halta yaramayan ortadoğulu çomarlar. ayağa kalkıp bekleyince daha hızlı ineceğini zanneden sığırlar.