gecenin öteki yüzü
-
zuhal olcay şarkısı.
gecenin öteki yüzünde
ağlayacak gözyaşlarımız hep vardı
hayallerimiz ürkerdi sizlerden
mahçuptuk sesimiz duyulmazdı
gecenin öteki yüzünde
sorgulanan günahlarımız hep vardı
sevdiklerimiz kaçardı bizlerden
kaybedecek neyimiz kaldı
gecenin öteki yüzü bizim yüzümüz
umutlarımız suçsuz biçare
gecenin öteki yüzü bizim yüzümüz
köşelerimiz uçsuz,yapılarımız virane..
gecenin öteki yüzünde
saklanacak sırlarımız hep vardı
sessizliğimiz geçmezdi bizlerden
nedenlerimiz hiç sorulmazdı
gecenin öteki yüzünde
söylenecek sözlerimiz hep vardı
susardık korkardık sizlerden
susardık, hiçbir şey sormazdık
gecenin öteki yüzü bizim yüzümüz
umutlarımız suçsuz biçare
gecenin öteki yüzü bizim yüzümüz
köşelerimiz uçsuz, yapılarımız virane.. -
80'li yillarda trt'de (devir özel tv öncesi) yayinlanan basrollerini zuhal olcay ve haluk bilginer'in paylastiklari bir dizi.
-
(bkz: gunduz)
-
ışıklara ve seslere bulanmış yalnızlıklar.. yitirmeyi sevenler, yitmeyi sevdiklerinden belki de..
-
sözlerini vedat sakman ın yazdığı ve zuhal olcay ın nefis yorumu ile dinlemekten bıkmadıgım şarkı.
-
bir maskeli baloya gideriz belkide ruhumuzla,icimizde sakli kalmis duygulari gecenin bu yuzune vururuz,belkide bu yuz aslinda gercek yuzunumuzdur kimbilir..
-
yarim yamalak hatirladigim, asla tam olarak izleyemedigim, cok kaliteli bir trt dizisi. tek bir piyanoyla kaydedilmis harika bir muzigi vardi, sadece bir kac kere duymus olmama ragmen beynime kazinmisti. yillarca evdeki orgumda calip durdum huzunlenmek istedigim zamanlarda. bin sukurler olsun ki zuhal olcay yillar sonra "ihanet" albumunde bizlere (hicbir yerde bulamadigimiz) bu sarkiyi armagan etti. dizinin bir bolumunun sonunda, hic unutamadigim soyle bir sahne vardir:
zuhal olcay gecenin gec bir vaktinde eve doner, kizi iceride uyuyordur. oturma odasina yurur, olanca yorgunluguyla bir sallanan sandalyeye oturur. gozlerinden iki damla ya$ suzulur. o zarif elleriyle gozundeki ya$lari siler. ardindan islanmis parmaklarina bakarak soyle mirildanir: "gozyaslarim... ve ben"
ve goruntu donar, piyano baslar... -
dizinin her bölümü musfik kenter ve zuhal olcay'ın sahnesiyle başlardı. intihar etmek için deniz kenarına giden zuhal abla, müşfik baba ile karşılaşır.
müşfik baba ateş ister, zuhal abla verince, 'madem ateşin var, neden karanlıkta duruyorsun' diyerek bizi kalbimizden vururdu. sonra denize doğru bağırarak ilerlerdi müşfik baba, 'bu gece de gelmiyorum sana, yorgo'nun meyhanesi'ne gidip içicem!' diye haykırırdı. ölmekten vazgeçen zuhal abla da hayata bir adım atardı ve attığı adımla sözü geçen şarkı patlardı. etkileyiciydi, evet. -
-
cok sevdigi kocasinin ölümüyle kiziyla yalniz kalan bir kadin ve genc bir erkek ekseninde gelisen psikolojik bir drama diyebilirim hatirladigim kadariyla.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap