• lat. panthera tigris virgata
    gürcistan,ermenistan,kuzey iran ve kuzey irak'tan bati çin'e kadar uzanan bir bölgede yasayan -artık belki de "yaşamış"- kaplan türü.türkiye'de bilinen ilk ve son örnegi anadolu leoparina benzer sekilde 1970 yilinda hakkari'ye bagli uludere ilçesinde vurularak öldürmüstür.son zamanlarda şanlıurfa çevrelerinde hala var olduğuna ilişkin iddialar tekrar gündeme gelmiştir.
  • bir murathan mungan şiiri

    yazgı ol yazı
    düş kaplanı
    düş kaplanın düştüğü suya
    geçme karanlık duvar
    uykun haram başka birine
    sol elinde unuttuğun yazı
    sırtında sırtlandığın sınırlar
    bunca yıl uykusuz çeteciler gibi bekledim başını
    bunca yıl saklandığın dağları içimde taşıdım
    soyun tükendi ama ardında hâlâ avcıların var
    değişmedi hayat hakkındaki yırtıcı tasavvurun
    ormanını aydınlatan birkaç ışık yılı
    ve ütopyalarını gömdüğün parçası kayıp haritalar
    orman kapladı yazımı. orman seğiriyor tenimde sen ilerledikçe
    taşların düşünü gören taşıl katmanlar
    aralanırlar
    dünyanın başlangıcında yer alan madenler, bitkiler
    ve ilk gecelerinin düşünü gören kelimelerle
    yazgı ol yazı
    düş kaplanı
    düş kaplanın düştüğü suya
    korkma yoktur
    geçilmez karanlık
    yıkılmaz duvar

    gideceği yolları sırtında taşıyan
    sevdiğine kemer
    düşmanına kamçı
    hazar kaplanı
    düştüğümüz yolları bize yamayan yolculuk
    geçit vermiyor başka birine
    yolunu şaşıran sığınak
    dilin tuzağında göçebe
    yeni mekânlarda giydiğimiz çemberler
    bizi yineler
    bizi yineler
    bir yanımız vecdin kanı
    anonim sicil
    bir yanımız yüzyılın bombardımanı
    episteme episteme
    kullanılmış bütün yüzyıllar
    geriniyorken gövdemizde

    bir hazar kaplanı duruyor ayaklarımın ucunda
    uyuşmuş ağaçlar öğle üzeri buhur
    güneşin testisi yanı başımızda, ayın sateni, ışığın suyu
    ve başka şeyler
    babil yıkılırken toprağa karışmış
    kimselerin bilmediği o eski kelimeler
    başkalarına giz gelen görünüşümüze
    eşlik eder
    kendimizden yepyeni bir burç yarattık, yalnız ikimizden
    takvimleri döndürüyoruz taş saatlerde
    bir biz biliyoruz ayın zamanını
    ölçülmeyen yüzyılların ölçüleriyle
    güneşe karşı yekpare bir akının içinde
    gidip geliyoruz tarihe başka bedenlerle
    hazar kaplanı seyrek hayvan benim hayvanım
    gidelim artık buradan bu çağa kalmayalım

    tarih toza dönüşür
    yılan tadında efsane yürür bizimle
    gövdenin tenha benleri
    uzak yıldızlar gibi
    kaderlerimizi belirler
    amber günleriydi
    safran gizleri
    tekin olmayan çağlardan ve coğrafyalardan geçiyorduk
    ölü kelimelerin aydınlanma anlarında
    görünüyorduk başkalarının gözlerine
    yalnızca bir an görünüyor
    sonra karışıyorduk ahura mazda'nın göndereceği
    ergimiş metal seline

    içine kapandığın, içine döndüğün söyleniyor
    yalınlığın, soylu titreşimin
    buharlaştırıyor gündüzü
    umutsuzluğa benzemiyor geri çekilişin
    soluduğun gök, kullandığın toprak, ayıkladığın zamanlar
    kendine çevrinen takımyıldızı
    her şey büyük bir kehaneti işliyor
    dolu bir yay gibi gerildiğin
    belli bütün yollara birden ineceksin
    gözlerin, seyrelirken rengi azalan zehir
    babil'i dağıtan kulenin kütüğüne kayıtlı
    akşamüzerleri gezindiğimiz yerler
    geçilir; buradan da bir yol vardır öteye
    eşyadan esrara giden yolu kaç yılda geçtik; geçilir

    gözlerin, bağlı ayin
    tekil dinler
    bağlar birbirimizi birbirimizin gözleriyle
    kum kanıyla karılır karanlığın sesi, çölde
    önümüze çıkan kurumuş bir post
    bizden öncekilerin giyindiği beden
    yüzleştirir bizi seçtiklerimizle
    vahiy, boşalan yayın gerilimi tehlikeli kelimeler
    o postun yollarını fal gibi sürdüğümüz kehanet
    ya düştüğümüz yol sırtımızdaki değilse
    tedirgin ruhlardır
    başkalarının zamanlarını değiştiren
    kendi bedenleriyle

    bir alaşım seninle düş kaplanı
    yazgı ol yazı
    tabletler kadar uzaklaş boşaltılmış anlamlarından
    yeniden bulunana kadar yepyeni kazılarda
    uzaklaş git buradan
    dilsizliktir asıl resimleri görünmez okunmaz eden
    her şeyin öldürene kadar görüntülendiği
    parçalanmış algı
    erteler
    bir öğle üzeri buharında
    yalnızca bir an için
    göründüğümüz o alaşımı

    gözlerden saklıyoruz birbirimizi
    büyük kentlerde ışıklı caddelerde
    yanımızdan geçip gidiyor
    azımızı verdiğimiz kimseler
    bizi gördüklerini söylüyorlar hatta tanıdıklarını
    onlarla aynı karanlığı kullanmıyoruz oysa
    çok az kelime ve birkaç gülümseyiş bırakıyoruz
    bu, onları yanıltmaya yetiyor
    kendi sırtlarımıza kendi sınırlarımıza dönüyoruz
    geçirgen gövdelerimizin çizgileri
    birbirine karışarak okunmaz ediyor
    hazar kaplanıyla benim durduğum yeri
    sonra bizi gördüklerini söylüyorlar hatta tanıdıklarını
    onlarla aynı zamanı kullanmıyoruz oysa
    birkaç kelime ve uçucu bir gülümseyiş dışında

    soyu tükenmiş kemerin, soylu kamçının gömüldüğü remizler
    nasıl okunur bir orman masalı
    büyük kentlerde
    nasıl çözülür beş giz, yedi simge
    hazar kaplanı seyrek hayvan benim hayvanım
    kapısı kilitlendi varoşların
    herkes tehlike içinde
  • sonuncusu şehit şen tarafından vurulmuş ve sonrasında kuyruğunun irak’lı bir aşiret reisine kamçı olarak kullanılması için satılmış kaplan türü.
  • en batıda türkiye olmak üzere hazar denizi, kafkasya’da iran, türkmenistan, afganistan’ın kuzey kesimlerinde yaşamış ayrıca daha sonradan moğolistan ve ırakta da izleri bulunmuş, artık bu dünyada varlık göstermeyen kaplan türü.

    türkiye'de şiirt, şırnak ve hakkari'de yakın zamanlara kadar varlık gösteren hazar kaplanı en son şubat 1970'de şırnak'ta vurularak öldürüldükten sonra tarihin tozlu sayfalarına karışmıştır.

    son yıllarda bilim insanları hazar kaplanının genlerini kullanarak tekrardan dünyaya geri getirmenin yollarını arıyor.
  • soyu tükenmiş kadim ve güçlü yırtıcı. zamanında türkiye'de yaşamış.
    link
  • 2001 yılında 2 farklı bölgede türk askeri tarafından gece görüş kamerasıyla raporlandığı bir makale okudum.

    umarım gerçek bir raporlamadır. makalenin sahibi akademisyen amerika'da. ben 2021de okuduğumda çok heyecanlandım. ama sonrasında etraflıca tek bir yayın bile yok. kendisine ulaşmaya çalışacağım bakalım...

    ayrıca;
    wikipedia türkçede hazar kaplanı hakkında uludere'de vurulan son vaka için o sene köylüler tarafından 8 defa görüldüğü veya vurulduğu raporlandığı yazıyor. gösterilen kaynakcaya gidip baktığımızda ise 90lı yıllara kadar her yıl 1-8 hayvanın köylüler tarafından vurulduğu yazıyor. burada bir çeviri hatası yapılmış yani. köylüye bu konuda inancım sıfır da olsa bir ümidim yeşerdi yine de.

    temennim, konu hakkında güzel akademik çalışmalar yapılıyor ama katil avcılardan korumak için saklanıyor olması. bizimkisi hayal işte...

    edit: vurulan son mensubu hayvancağızın kuyruksuz postu da doldurulmuş. izini sürünce istanbul'da olduğunu öğrendim. durusupark üstay av müzesinde. bu da kaçak göçek çekilmiş bir fotoğrafı görsel

    edit2 : yoğun istek üzerine kaynak paylaşıyorum,
    tık
  • anadolu parsından sonra bir gün kendisini de bu kadim coğrafyada tekrar görebilir miyiz acaba diyerek içimden geçirdiğim büyük kedi.
  • son hazar kaplanı'nın bir avcı tarafından vurulduğu söyleniyor. haber
hesabın var mı? giriş yap