• sonradan görmüş kokonoların, lüx ve şık arabalarında şöförün yanında öne kurulmuş haline de denir, bu ifadesi de görgüsüzlük ifade eder.
  • bir keresinde de bülent ersoy televizyonda rahmetli zeki müren'le ilişkisini anlatmak için bu tanımı kullanmıştır. tam cümle yanılmıyorsam şudur: "ben yıllarca zeki bey'in peşinde konsolos köpeği gibi dolaştım, ama hiç yüz vermedi, yine de saygımı eksik etmedim."
  • amerikan buyukelciligine gozlerimin onunde bir kopek girmisti zamaninda. (o zamanlar parmakliklar simdiki gibi sık degil genisti ve alttan boslukluydu) kopecik yaklasik bir gun boyunca cimlerde filan amerikan ruyasini ve ozgurlukler ulkesinin tadini cikarmistir heralde. bir sonraki gun baktim yoktu.
  • kendi deyimiyle "gazi" olduğu adana'ya şarkıcı yarışması seçmeleri için en önde gidişini anlatmak için bülent ersoy'ûn kullandığı ve tekrar kullanıma kazandırdığı deyim, kendisine müteşekkiriz.
  • bülent ersoy müzeyyen senar karşısındaki kendi durumunu da bu şekilde ifade etmiştir.
  • zaten oldum olası köpeklere özenirim de konsolos köpeği benim için nirvana. bir ağaç gölgesinde yatan bir köpek olmayı isterdim, yandan geçen arabaları koşturmaya bile üşenerek.
  • yine bulent ersoy bu sefer de ibrahim tatlises'in ziyaretine konsolos kopegi gibi en onde gidecegini ifade etmis. kendisinin bu benzetmenin turkiye fahri konsolosu oldugunu dusunuyorum.
  • iri yarı ve semirmiş tipler için de kullanılan bir benzetmedir . cuk diye de oturur .
  • niyet ettim allah rızası için bu deyimin arkeolojisini yapmaya. fakat dil arkeolojisi için öncelikle dilin dile değmesi gerekir:

    sovyetler birliği komünist partisi genel sekreteri leonid brezhnev ile almanya sosyalist birlik partisi genel sekreteri erich honecker'in 1979'da demokratik almanya cumhuriyeti'nin 30. yılı vesilesiyle birbirlerinin dudaklarına yapışmaları kadar ateşli olmasa da en az bunun kadar tarihi öneme haiz bir diğer bir dudak yapışması, 1980'de istanbul harbiye'deki gülizar gazinosu'nda, türkiye'nin en ünlü iki queeri zeki müren ile bülent ersoy arasında gerçekleşir . yıllar sonra o öpüşmeyi şöyle anlatır bülent ablamız:
    "o geceye kadar düeti bırak, yanyana bile gelmemiştik. nigar uluerer beni sahneye davet etti. gitmedim. zeki bey çıktı. o davet etti bu sefer. elimle 'hayır' dedim. ama sonra zeki bey, sahneden indi, yanıma geldi, elini uzattı! ne yapayım. kalktım tabii konsolos köpeği gibi..."

    konsolos köpeği mi?!

    mesleki ünvanları hayvanlarla eşleştirerek üretilen deyimleri tırnağınızın ucuyla hafifçe kazıdığınızda altından mutlaka bir iktidar ilişkisi çıkıyor. mesela binbaşının eşeği değil de başçavuşun eşeği denmesi, subay-astsubay arasındaki o ezeli rekabetin dile yansımasından ibaret. peki konsolos köpeği deyimindeki iktidar nerde? maslahatgüzarla konsolos arasında mı? yoksa 1. katiple konsolos arasında mı? yok, buradaki iktidar ilişkisi biraz daha dolayımlı.

    "konsolos köpeği" deyiminin tarihinin, antik roma konsüllerinin köpeklerine kadar gittiğini hiç sanmıyorum. dahası bu deyimin, osmanlı konsoloslarına verilen ad olan şehbenderlerle de ilgisi olmasa gerek. "şehbender köpeği" oturmuyor zaten pek ağza. olsa olsa kelb-i şehbender falan demişlerdir.

    bu deyimin ilk kullanımı, muhtemelen otomobilin osmanlıya girdiği 1895'ten sonraki bir tarihte gerçeklemiş olsa gerek. çünkü bu deyimi üretebilmek için elimizde bir konsolosun, bir köpeğin ve bir de otomobilin olması gerekiyor. evet otomobil! çünkü yabancı ülke temsilcileri, ahalinin kahir ekseriyetinin yaya olduğu bir dönemde otomobille dolaşıyor, üstüne yetmiyor bir de evcil hayvanlarını da atıyor arka koltuğa. daha arabayı hazmedemeyip bilinçaltını, 1898 gibi erken bir tarihte edebiyatla dışa vuran (bkz: araba sevdası) yaya-i osmanî, orada olmasını haketmediğini düşündüğü o köpeği aşağılamanın bir yolunu bulması ve bütün bunları yaparken de erk sahibini, yani konsolosu teğet geçmesi gerekiyordu. ve işte o müthiş icat: konsolos köpeği!

    böylece bir deyim ya da küfür olarak "konsolos köpeği"; içinde bulunduğu konumu, zenginliği, gösterişi, lüksü haketmeyen havalı, kokoş, görgüsüz ve iktidar yandaşı kişileri yermek için kullanılmaya başlanıyor.

    dudaktan yapılma malalarla yürüttüğümüz dil arkeolojisi kazımıza, güftesi udî brezhnev'e, bestesi kemanî honecker'e ait bir eserle son verelim isterim: baharı bekleyen kumrular gibi
  • (bkz: kıtmir)
hesabın var mı? giriş yap