• bir şeye zarar gelmesini engellemek
  • (bkz: korucu)
  • (bkz: korunmak), (bkz: koruyan), (bkz: koruyucu).
  • bazı erkeklerin en önemli güdülerinden biridir."eğer bir erkeğin koruma güdüsünü harekete geçirebiliyorsanız onu fethetmeniz kolaydır" derler.
  • bir tavır. böyle rüzgarda savrulan eteklerini bacaklarına yapıştıran türk filmi karakteri ile uluslararası bir şampiyonada yaşanan sevinç esnasında kollarını uzaya açan sporcuların verdiği mesajdır. aynidir.
  • "korumana izin vermediler" yerine "korutmadılar" diyen çok şukela birini tanıyorum
  • insanlar beni tanıyınca genel olarak bir koruma duygusuna kapılıyor. temkinler etmeye başlıyorlar. bu sene bir kaç defa duydum kendimi korumam gerektiğini, başkalarına hemen güvenmemem gerektiğini.

    problem su.. hayatıma birilerini kolay kolay almıyorum (öyle sanıyorum). önce penceremi, ardından da kapımı açtığım an sorgulamadan inanıyorum. güveniyorum anlattıklarına, tarif ettiklerine, sergiledikleri duygulara. bana kıyamayan insanlarla karşılaşıyorum. beni kanatları altlarına alıyorlar. sanki gözüme bakmaya elimi tutmaya çekiniyorlar. sen çok hassasın diyorlar. narinsin.
    tek sunduğum şey içtenlik aslında, olduğum gibi anlatıyorum kendimi.

    kapıyı açtım ya, evimde misafir oluyorlar. yer ediniyorlar. esirgemiyorum. “bunlar benim, gel paylaşalım”. “bak burada da şundan var, ister misin?”. koltuğumda oturuyorlar. başkaları penceremden evin içerisine bakmaya çalıştığında hemen perdeleri çekiyorlar. sürekli beni bir kollama. ben de onların yanında kendimi narin mi narin, kıymetli mi kıymetli bir kelebek gibi hissediyorum.
    her an rüzgârla toz olacakmış gibi.

    her gün yüreğimden yeni bir oda açıyorum. tablonun arkasındaki deliği gösteriyorum. incelikle sıvazlıyor duvarımı. parmaklarıyla etrafındaki tüm delikleri kapatıyor. rehberlik etmemi istiyor, değerli parçalarla dolu biz müzeymişim gibi dolaşıyoruz odalarımı. bahçemdeki meyve ağaçlarından sunuyorum. yalın ayak topraklarımda yürüyüp topluyor bize. armut dilimlerini bana elleriyle yedirtiyor

    yürüyoruz. el ele dolaşıyoruz. bir an ışıklar kesiliyor. dolasa dolasa karanlık odalardan birini mi girdik? yada beni orada otururken mi gördü? kapı kapanıyor. ben acıyorum. uzaktan siluetini görüyorum. ince koridorlardan pesinde koşuyorum. cok uzun. ya da cok uzak. koşarken inciniyorum. yetişemiyorum.

    ayak izleri bahçemde kalıyor. el izi sıvadığı tuğlalarımda. kokusu koltuğumda.
    ben karanlıkta, asılacak tablolar arayışına.

    yazdım karaladım bir şeyler. ya anlaşılır ya da anlaşılmayan metaforlarla. sunu demek istedim, beni korumaya çalışanlar ile en çok üzenler hep ayni insanlar aslında.
    tutamayacakları sözler vermişler.
  • “birisini koruyan ‘allah’ olursa; ona kuş da gözcü, bekçi kesilir, balık da!”

    `(mesnevî, 3/3237)`
  • "hem örü örmek
    kendimizi bildik bileli
    isteklerimizden kendi kendimizi korumak olmamış mıdır?" bilge karasu - narla incire gazel

    (ilk giri tarihi: 28.6.2017)

    (bkz: korunmak)
    (bkz: korulamak)
    (bkz: kollamak/@ibisile)
    (bkz: kavzamak)
  • insanlar öyle çığrından çıktı ki, bitkileri, ağaçları, hayvanları korumak istiyorum artık
    insanlardan…
    yazık ya, kendilerini koruyamayan, korumaya kalksalar saldırdı diye hayatlarının bir saniyede yok edildiği bir dünyadalar artık…

    yavru filler dişsiz doğmaya başlamışlar, fil dişi avcılığı mutasyona neden oluyormuş…ya ne kalpsizlik, ne bencillik:(
hesabın var mı? giriş yap