• sosyal sorumluluk ve projeleri, babaların; milletin paralarını yiyerek oluşturdukları servetin sadakası. güya vicdan temizliği.

    milletin parasıyla, millete sadaka verme. göz boyama.
  • bazi tekstil firmalarinda (bkz: yabanci firmalar)sosyal sorumluluk adina departmanlar kurulur,code of conduct dept. sustainability dept. gibi.bu firmalar uretim yaptirdiklari fason,tedarikci,imalatcilar denetlerler.sosyal sorumluluk,is kanunlari,iscinin guvenli bir ortamda calismasi,iscilerin hakkinin gozetilmesi,ozellikle cocuk isci calistirilmasinin engellenmesi, cevresel sartlarin iyilestirilmesi ve markanin prestijini korumak,kaliteyi gelistirmek adina denetlemeler yapilir.amac sosyal sorumlulugu yerine getirmektir.
  • "para harcamadan nasıl daha çok kazanabiliriz (adımız duyulsun reklam olsun) ayrıca insanların duygularını etkileyerek süper duyarlı bir imajda yaratabiliriz canımız kurumumuz için" diye düşünen bir takım çok paralı adamların yanlarında çalışan halkla ilişkilercilerin yaptıkları olay.
    evet sosyal sorumluluk kampanyalarıyla çok güzel çalışmalar yapılıyor mutlu edilmiş insanlar oluyor ama ne kadar samimiler bunu yapanlar ne kadar süper işler yaptık harika insanlarız biz die övünürken içinde bulundukları yapmacıklıktan hiç iğrenmiyorlarmı merak ediyorum.
  • birey'in icinde yasadigi topluma karsi olan sorumlulugudur. ve vardir boyle bir sorumluluk, olmasi lazimdir, yerlesim seklimiz degistikce ve bizler sehirlere dolusup yanyana ve birbirimize cok uzak bir sekilde yasamaya devam ettigimiz surece osmanlinin hukumet yonetimine duyulan tepkinin toplumun kulturune yansimasi olan devlete olan guvensizlik hissi bizi sosyal icerikli hic bir isi ucundan olsun tutmamamiz icin tesvik etti.. vergi ve asker alip yeterince servis vermeyen devletin gorevlerini bir de zaten fakir halkin ustlenmesi dusunulemezdi. buna ragmen, imece usulu vardi. yasliya ve cocuklara yani toplumun zayif iki gurubuna ihtimam vardi.
    sehire gocen halk, giderek onu da kaybetti. devletin okuyup yetistirdigi kisiler, devletten calmanin pesinde oldular ve yonetenler de gene onlar oldular. giderek sosyal sorumluluk aptallarin kafalarini taktigi bir olay haline geldi bir coklarin kafasinda. artan bireycilik, nemelazamcilik, gemisini kurtaran kaptan, her koyun kendi bacagindan asilir, ve bunun benzeri cevherler insanlari bir gaye atrafinda toplanmamaya, hep tek oynamaya itti. gaye etrafinda toplanmayan insan hukumetler icin ideal insandir, en azindan baskalari ile birlesip onlardan hesap sormaz. hukumetler hayvanlari korumak icin bile dernek acilmasini istemezler onun icin ciddi ciddi dernek kanunlari vardir, dernek demek fikir birligi demektir, fikir birligi guc birligini getirir guclenen gurup hukumetlerin basina is acar.

    onun icin surekli boyle sosyal kurumlari kosteklemek isterler, insanlari bu tur sosyal faliyetlerde bulunmamasi icin olmadik hikayeler uydurulur. hayatinda sosyal hic bir faliyeti olmamis olmasi da mumkun olmayan insanlari da arkalarina alarak faaliyetleri olanlari kotuleme karalama yoluna giderler.

    hayvanlari kurtarma dernegi bile olsa farketmez, "hayvalari kurtaracaklarmis, sanki insdanlar kurtuldu da hayvanlar kaldi, isleri gucleri yok, bakin nelerle ugrasiyorlar" derler. ama kendileri kimseyi kurtarmak icin kucuk parmaklarini bile oynatmayi dusunmezler.

    kizlari okula yollayalim kampanyasi mi var? “aman bir is yaptiklarini saniyorlar bunlar allah bilir paralari da yiyorlardir” derler. ama iki kitap olsun kendileri bir ucra koseye gondermezler.

    oysaki yasadigimiz toplumun bize giderek daha da cok ihtiyaci var ve olacak. kendi apartmanimizdan baslayarak, mahallemize ve semtimiz icin olsun yapabilecegimiz bir seyler var, olmali ve biz birseyler yapmaliyiz, ve yapanlari da hos karsilamaliyiz.

    kendi basinin caresine bakabilmis her bireyin, kendinden daha fakir ve zayif diger bireye yapabilecegi bir yardim olmali, bunu, sadece sevap olsun diye yapmamali, bunu bir gorev olarak insan oldugu icin yapmali. cunku basinin caresine bakabilen her birey , diger bakamiyanlardan sorumludur.

    ve bu sorumluluk hissidir insani insan yapan. sosyal sorumluluktur adi...
  • enteresan bir şeydir;

    uğur dündar'da vardır, devlet büyüklerinde vardır, çeşitli "kim kiminle nerede" programlarının sunucularında vardır, medya patronlarında vardır, büyük şirketlerin kasalarında da vardır, petek dinçöz'de ve seda sayan'da da vardır valla.

    adamın imajına imaj, parasına para katar.
  • ne dediğinin farkında olmadan konuşan pazarlamacı / şirket sözcüsü takımının yazınsal hayatımıza dürttürdüğü bir başka anlamsız sözcük öbeğidir. amerikancası "social responsibility" olan kavramın türkçe karşılığı "toplumsal duyarlılık"tır.

    o sebepten, (bkz: toplumsal duyarlılık)
  • firmaların en büyük dertleri sosyal sorunlarmış gibi davranıp, aslında meseleye hakla ilişkiler/pazarlama çerçevesinde yaklaştıkları anlayıştır. burada ilginç olan firmaların ikiyüzlülükleri değildir. yoksa hepimiz biliyoruz ki, mesela abd kökenli bir kola firmasının, ege bölgemizdeki bir nehrin kirlenip kirlenmediği mikinde bile değildir. ilginç olan, böyle bir duyarlılıklarının olduğunu hissettirme, bu "duyarlılık" için fon ayırma ve nihayetinde bunu reklam etme gereğini düşünmeleridir. bu noktada dünün sağcılarından milton friedmanın bu moderen yaklaşımlara kızıp, "firmaların yegane sosyal sorumluluğu vardır; o da kar elde etmektir" buyruğu aklıma geliyor. friedman çok zeki bir insan olduğu halde, günümüzde kar maksimizasyonunun biraz da sosyal sorumluluk projelerine fon aktarıp, eskisine göre daha sofistike olan insan kitlelerinin kalbini bu yollarla kazanmaktan geçtiğini anlayamamıştır. öyle ya, günümüz gençliğine koca reklam panolarında "x-kola, serinletir!" gibi bir mesajın (retro duyarlılıkları gıdıklamaksa olabilir) ne faydası olur. sosyal sorumluluk önemlidir oysa. mesela ekşi sözlük'te yazacağımı ilk anama dediğimde, "oğul, evde bilgisayar bile yok. sen ne dersin!" diye kızmıştı. sonra elime bilgisayar verdiler, evime internet bağladılar. geçende kahvede dedemin "bizim torun ekşi sözlükte kofti anarşist olmuş" diye öğündünü duyduğumda bir garip oldum. sanki birşeyleri tutuşturduğumu hissettim.
  • son yıllarda kız çocuklarının eğitimine dair geliştirilmiş bir sürü proje görebiliyoruz. bilmemne holding eğitime destek veriyor, şu kadar kız çocuğuna, bu kadar yardım yaptı diye eşşek kadar ilanlar ve kokteyller düzenleniyor, paşalar gibi reklamlar yapılıyor, imaj cilalanıyor vesaire vesaire.

    bütün bu proje hengamesi sayesinde o kadar güzel bir meşruiyet zemini kuruluyor ki, maşallah. holdinge gelen ikiyüzlüsünüz tadındaki olumsuz bir tepkide cevap belli: yapmayalım mı yani?

    yapın tabi, yapın elbet. siz sosyalsiniz, siz sorumlusunuz, siz herşeysiniz artık. hem sömürün, hem sadaka verin. hem devlet özelleşsin isteyin, hem de ah bu kız çocukları garibanlar canlarım benim deyin.

    yapın efendim, yapın.

    ama yine de bakınız:

    keser döner sap döner, gün gelir hesap döner
  • batesmotelpro tarafından yapılmış güzel bir örneği şuradadır
    http://www.timsah.com/…osyal-sorumluluk/ntpmv1tzd_r
hesabın var mı? giriş yap