ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dünya'nın en zengin 62 kişisi %50'den daha zengin
-
oxfam'ın yaptığı araştırmaya göre dünya tarihinde ilk defa en zengin %1'in serveti, geri kalan %99'un servetiyle eşit duruma geldi.
aynı araştırmada en zengin 62 kişinin serveti, en yoksul nufüsün %50'sine denk geldiği ortaya çıktı. (2010 yılında bu rakam en zengin 388 kişiymiş)
açıklamada, "dünya halklarının refahı, gelecek kuşaklar ve gezegenin iyiliği için ekonomi oluşturmak yerine, en zengin %1 için bir ekonomi oluşturmuş durumdayız" deniyor.
kaynak
en zengin 62 kişinin listesi ve servetleri (milyar dolar olarak) ;
1. bill gates 76.6
2. amancio ortega 67.1
3. warren buffett 59.5
4. jeff bezos 50.4
5. carlos slim helu 48.7
6. larry ellison 43
7. mark zuckerberg 41.6
8. charles koch 39.7
9. david koch 39.7
10. liliane bettencourt 36.5
11. michael bloomberg 36
12. larry page 35.8
13. sergey brin 35.2
14. bernard arnault 32.7
15. jim walton 32.5
16. alice walton 30.9
17. sam robson walton 30.5
18. christy walton 29.6
19. li ka-shing 28.6
20. wang jianlin 26.4
21. phil knight 24.9
22. george soros 24.5
23. jorge paulo lemann 23.8
24. steve ballmer 23.9
25. georg schaeffler 23.2
26. forrest mars, jr 23
27. jacqueline mars 23
28. john mars 23
29. david thomson 22.8
30. sheldon adelson 22.5
31. mukesh ambani 22.3
32. lee shau kee 22.2
33. maria franca fissolo 21.8
34. jack ma 21.8
35. leonardo del vecchio 21.2
36. stefan persson 20.8
37. carl icahn 18.5
38. michael dell 18.4
39. paul allen 17.9
40. beate heister ve karl albrecht jr 17.7
41. susanne klatten 17.5
42. anne cox chambers 17.3
43. dhanin chearavanont 17.2
44. tadashi yanai 17.2
45. laurene powell jobs 17.1
46. ma huateng 16.8
47. len blavatnik 16.6
48. prens alwaleed bin talal alsaud 16.6
49. theo albrecht, jr 16.1
50. stefan quandt 16
51. azim premji 16
52. michael otto 15.9
53. dilip shanghvi 15.9
54. ray dalio 15.7
55. donald bren 15.2
56. serge dassault 14.8
57. hinduja brothers 14.5
58. aliko dangote 14.3
59. dieter schwarz 14.2
60. james simons 14
61. cheng yu-tung 13.9
62. charles ergen 13.9
(bkz: zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış)
edit: liste
peugeot 3008
-
milletin niye boklamak için yarıştığını anlayamadığım araba.
yani bir fransız arabası gerçekten çok güzel olup çok güzel hissettirmiş olamaz mı?
her şey bir yana, adam çalışmış emek sarf etmiş kazanmış ve o finansmanı sağlayabilmiş, balkabağına binse ferrari hissiyatı alır, siz alın teri nedir bilir misiniz?
bizim bu sosyal medya çok kötü ya her şeyin bu kadar çabuk boklanmaya çalışılması falan... sorunlusunuz aq.
aziz yıldırım alex de souza'nın yanında osuruyordu
oy istemeye giden ak partili ablaların yediği ayar
-
yavuz "hırsız" modunda gerçekleşmiştir. utanmadan "at gözlüğu" diyor süprerzekalı ablam.
af edersiniz ama bu ülkede insanlara "at gözlüğünüzü çıkarın" diyecek en son insanlardır akp'liler.
ben aslında paraya önem veririm diyen kız
-
kurduğu cümlede, önem kelimesini gereksiz yere kullanan kızdır.
nasa kalemi
-
asıl adı: fisher space pen*
kod adı: nasa kalemi
patent adı: ag (anti gravity) pen
uzayda kalem sorunsalının hikayesi;
1967 öncesinde astronotlar uzay seyahatlerinde kurşunkalem kullanıyordu çünkü bilye uçlu tükenmez kalemler yerçekimsiz ortamda yazmıyordu. ancak kurşunkalemler hem pahalıya mal oluyor hem de kalem tozunun uzay kapsülü içinde etrafa saçılması, kalem ucunun kırılıp elektronik cihazlara zarar vermesi gibi riskler taşıyordu.
nasa, kalem problemini nasıl çözeceğini düşünürken paul c. fisher ortaya çıkmıştı. fisher, bilye uçlu tükenmez kalemi basınçlı kartuşla mükemmelleştirdi ve 1965 yılında bu yeni ürünün patentini aldı. sıradan tükenmezlerde mürekkebin bilyeye yürümesi için yerçekimi gerekiyorken bu kalemde mürekkep, yerçekimi olmasa da tungstenden imal edilmiş bilyeye akıyordu. mürekkep, yoğun kauçuğumsu özellikte idi. kalem; yerçekimsiz ortamda, su altında, eksi 45 dereceden 200 dereceye kadar her ısıda, yağlı ve ıslak yüzeyde ya da yukarı doğru dik vaziyette de yazabiliyordu. raf ömrü de 100 yıldan fazla idi.
nasa, yoğun testlerden sonra 1967 yılında apollo uçuşları için bu kalemlerden satın aldı. apollo görevleri olarak bilinen bu uçuşların ilk ayağı olan apollo 204 yani apollo 1 seyahati, bir yer testi esnasında yaşanan korkunç patlama nedeniyle gerçekleşemedi. fisher marka uzay kalemi, 1968 yılında apollo 7 ile ilk uzay seferine çıktı ve o tarihten beri her seferde kullanılmakta. bu nedenle "nasa kalemi" olarak da bilinmekte.
ancak bu kalemler sadece nasa tarafından kullanılmadı elbette. sovyetler birliği de 1969 yılında soyuz seferlerinde kullanmak üzere bu kalemlerden aldı. hatta sovyetler birliği’nin dağılmasından sonra paraya sıkışan ruslar mir uzay istasyonu'nun masraflarını karşılayabilmek için 1998 yılında fisher’in reklamına bile çıkmışlardı. mir’le bağlantı kurarak reklamı yayınlayan amerikan qvc alışveriş kanalındaki senaryo şu şekildeydi: mir komutanı anatoli solovyev ile uçuş mühendisi pavel vinogradov uzay kalemi üzerine muhabbete dalıyor, ancak teknik bir problem nedeniyle sesleri duyulmuyor. bunun üzerine tahtaya fisher’le "qvc" yazıyorlar, sorun çözülüyor.
bu özel tükenmez kalemin hayat kurtardığına dair bir hikaye de var. rivayete göre; ay'a ilk adımın atıldığı apollo 11 seferinde neil armstrong ve edwin buzz aldrin dünyaya dönmek üzere ay modülüne binerken astronotlardan birinin sırtındaki yaşam destek çantası, modülün motorunu harekete geçiren plastik kola(şaltere) takılıp mekanizmayı kırar. iki astronotun ana uzay aracına geçebilmesi için modülün mutlaka çalışması gerekmektedir. aldrin, houston'la bağlantı kurarak yardım ister. bir nasa uzmanı çözüm üretmek üzere merkez üste bulunan modülün kopyasındaki kolu kırar ve çeşitli alternatifleri denemeye başlar. kol yerine geçecek bir çubuğu nereden bulabilirler diye düşünürken aklına uzay kalemi gelir. astronotlar kırılan kol yerine kalemi takıp motoru çalıştırmayı başarırlar ve ana uzay aracına ulaşıp ay'dan ayrılarak dünya'ya dönerler.
dönüş sonrası armstrong ve aldrin’den bu hikayeyi dinleyen nasa’nın halkla ilişkiler yetkilisi, duyduklarını paul fisher’e aktarır. işte o gün bugündür fisher şirketinin tanıtımlarında hep şu ifade yer almaktadır; "fisher uzay kalemi olmasaydı, belki bugün armstrong ve aldrin hala ay'da olacaktı." (bkz: apollo 11/#61515339)
edit:
* kansas bayrağında görsel ve kennedy uzay merkezi'ndeki bir anıt-yazıda görsel bulunan "ad astra per aspera" cümlesi ile ilgili detay için link;
(bkz: apollo 1/#66537874)
* the flintstones (taş devri) ile alakalı ilginç ve tatlı bir detay için link;
(bkz: apollo 7/#61273660)
* kalemle ilgili görseller için link;
https://seyler.eksisozluk.com/…azabilen-uzay-kalemi
geceye z kuşağının bilmediği bir bilgi bırak
-
trt'de rock market isimli bir program vardı. her türlü metal müzik grubunun video klipleri ve konser görüntüleri gösterilirdi. "aman insanlar tepki göstermesin" kaygısıyla daha ılımlı gruplar da seçilmezdi. hayatımda ilk kez bir black metal şarkısını o programda dinlemiştim. emperor'ın klibiydi.
internetten video izlemek gibi bir olanağı olmayan bizler için inanılmaz değerli bir programdı. bugün işi gücü gerici siyasi propaganda olan trt'nin eskiden böyle bir program yayınlıyor olması inanılmaz değil mi?
jenerik müziğini de ekleyeyim şuraya, nostalji olsun: tık
iş görüşmesi diyalogları
-
2004 yılındakilerden biri geldi aklıma.
istatistik, ekonomi ve hayvani ingilizce terimler içeren çılgın bir sınav sonrası görüşmeye çağırmışlar. çok sonradan öğreniyorum ki o güne kadar o sınavda bana en yakın sonuç benim %30 altımda. benim bundan haberim yok tabi..
iş yerinde arkadaşım da var, görüşme akabinde yemeğe çıkacağız beni bekliyor. kudurmuş adam beklerken.
"hiç kimseyle yarım saatten fazla görüşmediler" deyince çüş dedim, 2 saat net sürdü benimkisi!
konuştuğumuz şeyleri paylaşıyorum, aynı süreçten geçmiş arkadaşım yüzüme bakıyor aval aval.
"oldu bu iş" diyor, "merak etme".
bir hafta sonra haber geliyor. ben stres mülakatına girmişmişim meğer. hiç streslenmemişmişim, hiç hata yapmamışmışım!
ahahahaha..
gözüm bile seyirmemişmiş, bir gram terlememişim.
iş zaten deli gibi stresli bir iş. olumlu bir cevap geldi sanıyorsun de mi sözlükçü?
yok.
yeterince istekli olsaymışım terlermişim, vay vay vay..
dip not: alanında dünyada tek olan bu eşşekler battı krizle beraber
son not: direkten dönmüşler, ben bir beddua daha patlayım :p
kışın güneş gözlüğü takmak
-
çevremdeki her dört insandan beşinin garipsediği, benimse garipsenmesini garipsediğim davranış. güneş gözlüğünün hava sıcaklığıyla ne tür bir ilişkisi olduğuna dair sağlam bir argümanla gelebilenini de görmedim.
güneş gözlüğünün kışın gözü rüzgardan ve rüzgarla göze kaçabilecek parçacıklardan koruduğu ve gözün kışın da çevredeki ışıktan rahatsız olabileceği gibi dünyanın en basit gerçeğini geçiyorum. (ayrıca hafif bulutlu bir havada her yönden ve her yerden gelen sinir bozucu beyaz ışığın tamamen açık havada tek bir kaynaktan ve tek bir yönden gelen sarı güneş ışığından çok daha rahatsız edici olduğunu da unutmayalım)
"kışın neden güneş gözlüğü takıyorsun?" sorusu, "yazın neden ayakkabı giyiyorsun?" sorusundan farksız bence. istesek yalınayak gezebiliriz yazın, ayağımız üşümez, buna rağmen yazın hala ayağımıza bir şey geçiriyorsak başka bir işlevi olsa gerek, değil mi?
onu da geçtim, güneş gözlüğü takmak kendimi rahat hissetmemi sağlıyor olabilir, kime nedir? tanınmak ve sohbet içine çekilmek istemiyor olabilirim, gözlerim hassas olabilir, saatlerce gözümü kısa kısa dolaşmak istemiyor olabilirim. ışıktan korunmamı gerektiren bir rahatsızlığım olabilir. gözümün şişliğini saklamak istiyor olabilirim, gözlerimin kırışmaması gibi bi derdim olabilir falan filan. ya da bazısının saat takmayı sevdiği gibi güneş gözlüğü takmak öylesine hoşuma gidiyor olabilir.
hepsini geçtim, hiçbir işlevi olmadığı halde sadece cool görünmek için takıyor olsam ne yazar? bunun nesi kötü? sanırsın kimsenin cool görünme kaygısı yok, bi güneş gözlüklüler dert etmiş bunu. iki dakka dürüst olalım.
özet: güneş gözlüğü süper bir şeydir ve yaz kış takma özgürlüğüm için canımı vermeye hazırım. hırsımdan şu an evde de takıyorum.
2 ocak 2023 akit'in mide bulandırıcı haberi
-
"şimdi soru sorma sırası bizde!" diyerek kendilerinin de çocuk tecavüzcüsü potansiyelinde olduklarını ikrar etmişlerdir.
rize'de italyan turistin öldürülmesi
-
öyle bi hiç için; artık hayatının son demlerini eşiyle keyfe keder yaşayıp giderken karavanına atlayıp, 1.sınıf habitat uğruna 2.görünümlü 3.dünya ülkesine tatile gidip, ne idüğü belirsiz insanlar cumhuriyetinin bir canisi tarafından öldürül, katledil.. karavanın havalandırma camından bıçakla atlayıp gelen bir hayvan! siz hala konuşadurun efendiler yok karadenizliymiş, yok kürtmüş, onun bunun memleketlisiymiş falan diye hayır ne alakası var insan değilmiş, ama bizden biriymiş, bir türkiyeliymiş.. hala ayrıştırın, hatta italyanda zaten lombardialıymış, bunlar afedersin kuzeyli zaten falan deyin oldu olacak. secere, kütük merakından insanlığını unutmak ne acı. ah gelmeseydin böyle aptallık memleketine keşke hiç giorgo..
köpeklerin son dediğini anlamadım hareketi
-
köpeğin gözlerinize bakarken kafasını yana yatırarak yaptığı, süper sevimli bi hareket.