hesabın var mı? giriş yap

  • gizli bir hazinenin yerini açığa çıkardığı iddia edilen üç şifreli mesaj: beale şifreleri!

    efsaneye göre, 19. yüzyılın başlarında thomas j. beale adında bir adam ve arkadaşları, güneybatı amerika'da çokça altın, gümüş ve mücevherlerden oluşan bir hazine keşfettiler. beale, hem hazinenin arkadaşlar arasındaki dağılımını sağlamak hem de yerini sadece kendilerinin tespit edebilmesi için konumu, içeriği ve mirasçıların isimleri hakkında bilgi içeren üç şifre oluşturdu. beale, yerel bir hancıya şifreleri emanet etti ve arkadaşlarıyla geri dönene kadar bu kapalı zarfı açmaması söyledi.

    uzun bir bekleyişin ardından kimsenin dönmediğini fark eden hancı, sonunda zarfı açarak şifreleri çözmeyi denedi, ama başarısız oldu. bir arkadaşıyla paylaşarak şifreleri tekrar çözmeyi denediler, ama yine olmadı. hancı yıllar sonra ümidini keserek bunları bir broşür haline getirip yayınladı. broşürde yer aldığı bilinen şifrelerden ilki çözüldüğünde efsaneyle tutarlı bir hikaye ortaya çıktı, ancak bir yüzyılı aşkın süredir hazine avcılarına ve kriptograflara ilham kaynağı olan diğer iki beale şifresi yoğun çabalara rağmen çözülemedi.

    olay; gizem, gizli hazineler ve çözülmemiş kodlarla ilgilenenlerin hayal gücünü etkilemeye devam etmektedir.

  • özellikle şu kısmının altını çizmek isterim:

    "montrö, karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. montrö, türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir."

    akp bir şekilde bu sözleşmeyi iptal edecek veya baypas edecek bir adım atarsa suriye'de amerikayla bir olup güney sınırımızı yol geçen hanına çevirmesine benzer ama 100 katı daha vahim sonuçları olacak olaylara zemin hazırlamış olur.

  • tekrar yazıyorum avrupanın tarım ve hayvancılıkta iddiası olmayan bir ülkesinde dana kıymanın kilosu 12 lira. inanmayan olursa fişiyle faturasıyla koyarım. aynı ülkenin alım gücü türkiyenin üç katı, gsmh ile düzeltilmiş ortalama maaş türkiyenin iki katı, benzinin litresi 3 lira, bira 50 kuruş.

    türkiyede kriz yok.
    türkiyede kriz bir yaşam biçimi.

    ayılın isyan edin diye yazıyorum şunu ama hiç ümidim yok. hayvanın yemini ithal ediyorsun, hayvanı ithal ediyorsun, hayvancıdan markete kadar araya 5 tane aracı sokuyorsun, hayvancılıkta en ilkel üretim tekniğini kullanıyorsun, hayvancılık politikan yok, buna rağmen bir kabulleniş içindesin canım kardeşim.

    eti bugün kilosu 25 liradan satıyoruz deseler camı çerçeveyi indirir 50 kilo stok yaparsın ama bu amk yerinde neden bu kadar pahalı lan bu et demiyorsun. medeni ülkeler için lüks değil lan o kıyma dediğin nane. doğru düzgün yönetilse, birilerini zengin etmek için şerefsiz fırsatçılara imkan verilmese rahat rahat yersin içersin.

    kabahat hayvancıda değil onun iliğini kemiğini emen tüccarlarda, o tüccara göz yuman devlet aklında. bir uyansan höt desen her şey değişecek canına yandığım. kurtul artık şu biz dünyanın zirvesindeyiz, herkes bize hayran, herkes bize düşman kafasından. seni kıskandığını sandığın adam her hafta kilo kilo ete ekmek banıyor sen kurbandan kurbana kavurma hayali kuruyorsun.

    isyan et arkadaşım.

    edit:
    kanıt diye yırtınan bir kitle var üşenmedim bugün markette fotograf çektim. buyrun.

    fiyat çek korunası cinsindendir.
    tl karşılığı kilosu 10.5 tl ediyor.

  • babamın vefatından 10 gün sonra annemle evlilik yıldönümleri olmasından mütevellit anneme sanki babam almış gibi bir hediye alıp, onun ağzından bir şeyler yazıp, parasını ödemiştim. anneme verdikten birkaç dakika sonra gardırobu açık olan babamın takımlarına göz gezdirirken ilk elimi attığım cepte tam olarak küsuratıyla beraber hediye için verdiğim para çıkmıştı. böyle şeyler bana çok saçma gelse de hiçbir zaman anlam veremediğim bir olay olarak kayda geçmiştir benim için.

  • --- spoiler ---

    1. ciltte, atreides hanedanı arrakis'e geldikten kısa bir süre sonra gezegeni yöneten eski hanedan harkonnen'lar tarafından baskın yer. işin içinde imparatorluk da vardır.

    biz bu saldırının boyutlarını - her bölümde farklı- karakterlerin, o anda içinde bulundukları durumu okurken, yavaş yavaş öğreniriz.

    özellikle hawat'ın bölümünde sert bir gerçekle yüz yüze geliriz. ihtiyar mentat gezegene geldikten sonra gerçekleşebilecek akınların 2 mavna ile, asıl saldırının ise 10 mavna ile yapılacağını ön görerek tedbirlerini buna göre alır.

    ancak harkonnen'lar akın düzenlemeksizin büyük saldırıyı başlatır ve raporlar geldikçe de saldırının dehşetengiz büyüklüğü kendini gösterir.

    baron tamı tamına 10 lejyon ile saldırıya geçer, bu da mentat'ın ön gördüğü sayının tam 10 katı olan 100'den fazla tabura karşılık gelir.

    ayrıca bu taburlarda sadece mavnalar bulunmayıp; fırkateynler, keşif gemileri, monitörler, eziciler, asker taşıyıcılar, atma kutuları da yer almaktadır...

    bu öyle büyük bir saldırıydı ki boyutları sadece arrakis'e 2000'den fazla gemi inmesinden bile anlaşılabiliyordu.

    hawat tüm bunların maliyetini ise saldırının ilk şokunu atlattıktan sonra hesaplayarak arrakis'in 50 yıllık baharat üretimine denk geldiğini görür. bu muazzam bir maliyettir.

    gerek kısa bir süre önce muad'dib'e düzenlenen suikast girişimi, gerekse de kendi içlerindeki haini yanlış yerde aramasının maliyetini dük'ün canıyla ödemesi ve devamla düzenlenecek saldırının büyüklüğünü hesap edememesi ile tecrübeli mentat hawat'ın; hanedana, hanedan mensuplarına ve muhafızlar ile askerlere mâl ettiği zararın bilançosu nasıl hesaplanır, neyle ölçülür, gerçekten bilemiyorum.

    burada, hadi idaho ve halleck'i bir kenara koysak bile bir bene gesserit olan lady jessica'nın, tabii ki komutan, lider, yönetici vasıflarıyla dük leto'nun ve devamla her ne kadar tam hazır olmasa da büyük saldırıdan kısa süre sonra annesini aştığını göreceğimiz muad'dib'in duruma müdahil olması beklenir; olmama durumunun da belki hawat kadar olmasa da bizlere bu insanların da yaşananlarda sorumluluk sahibi olduklarını gösterir.

    özellikle muad'dib'e düzenlenen suikastın yeterli bir işaret olması gerektiği, bu konuların ne kadar ciddiyetle ele alınması gerektiği, sorumlusu kimse ilkesel davranarak gereğinin ivedilikle yerine getirilmesi gerektiği aşikâr. kaldı ki başarısız suikast girişimi sonrası ihtiyar mentat dük'ün huzuruna çıkarak istifasını sunmuş, ancak bu istifa dük tarafından geri çevrilmiştir. burada gereğini yerine getirmeyen dük, bunun bedelini kısa bir süre sonra hayatıyla ödeyecekti...

    evet, hanedanlıkta tecrübesi, bilgi birikimi, mantığı, hesapçılığı ve ön görüleriyle yıllarca hizmet vermiş ihtiyar mentat hawat'ın üst üste yaptığı hatalar karşısında gereğinin yapılmamasının bedeli, herkes için çok ağır ve geri dönülemez olacak; sonradan gelenler içinse tüm yaşananlar bir ibret vesikası olarak okunacaktı.

    edit: imlâ ve anlatım bozuklukları.

    --- spoiler ---

  • - anam avradım olsun ki doğru söylüyorum... bak bacımı siksinler yalansa...
    - hoop bacıyı karıştırma...
    - sana nooluyo lan?!!

  • yetmez ama evet! uçaklarda sadece kürtçe, lazca, rumca anonslar yetmez, uçağın motor sesi de kürtçe çıkmalı. itiraz edenlerin hepsi faşist ırkçılardır peşinen söyleyeyim.

    edit: über, ileri demokrat ve demokratik cumhuriyetçi yazarlar abd'nde hispaniklerin ana dil tecrübesini bir öğreniverseler de, biz de artık bu geri zekalı ayrışma başlıklarını okumaktan kurtulsak. unutmadan söyleyeyim; abdullah öcalan dan farklı olarak, kürtçeyi anadilim gibi konuşuyorum.

  • kisinin portakala bakis açisini degistirebilen film.

    don vito corleone manavdan portakal alirken tetikçileri farkeder. kaçmaya çalisirken portakallar yere dökülür. portakallarin elinden gitmesi, ondan uzaklasmasi, bir saldiriya ugrayacagini fakat sonunda kurtulacagini haber vermektedir.

    the godfather part3 te michael corleone babalar meclisinde otururken masa birden sarsilmaya baslar. michael`in önündeki portakal sarsintiyla yere düser, michael portakalin yuvarlanarak kendinden uzaklasmasini izlerken, tepeden kursunlar yagmaya baslar. portakal, michael`dan uzaklasmistir, michael saldiridan kurtulmustur.

    vito corleone torunuyla oynarken ölmüstür. ölmeden önceki hareketi de agzina portakal kabugu yerlestirmek olmustur.

    part3 te michael`in düsüp ölmeden önceki görüntüsü incelendiginde elinde tuttugu portakal farkedilecektir.

    babalar meclisinde önüne portakal konan babalar öldürülür.

    part2 de michael`a portakal ikram edilir, fakat almaz. o gece saldiriya ugrar lakin ölmez.

    part2 de fanucci öldürülmeden önce eline portakal alir.

    bu üçlemede portakalla bir sekilde iliski kurup öldürülen daha nice kisi vardir.

    etkileyici sayilabilecek bir diger sahne ise part3`te portakal suyu ile ilgilidir. michael seker komasina girince hemen portakal suyu ister. portakal suyu onu hayata döndürür. kanaatimce bu sahnede michael`in yasamak için ölümlere, düsmanlarinin kanini içmeye mahkum oldugu anlatilmaktadir.