ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gökyüzündeki esrarengiz parmak izi
-
videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
bkz: esrarengiz parmak izi
1300 sorunun 70'ini cevaplayabilen büyük lider
-
(bkz: nasıl kıskanıyor belli değil)
hiç komik olmayan komedyenler
-
(bkz: atalay demirci)
serkan inci'nin ekşi sözlük satıldı iddiası
-
biz marabalar ile birlikte mi satıldı acaba diye akıllara soru getirir. ne bileyim lan kendimi bir garip hissettim ilk okuyunca. garip bir duygu.
maaşlarımızda bir değişiklik olacak mı acep?
edit: başlık başa..
açılışını da yapacağım içine de girip oturacağım
-
başbakan recep tayyip erdoğan'ın atatürk orman çiftliği'ne yapılan konut ile ilgili beyanatı.
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/25944219.asp
en son böyle lafları çocuklardan duymuştum. o kaydırak benim, üstüne de çıkacağım, oradan da kayacağım.
ankara emniyeti k010 no'lu polis
-
ilgili videoda görüldüğü gibi ellerini havaya kaldırmış halde dağılan vatandaşlara copla vuran polis. unutulmasın, kayda geçsin.
not: hedef gösteriyormuşuz. lan oğlum olsa olsa içişleri bakanlığı'na hedef gösteriyoruz, açığa alsın diye. adamın sicil numarası belli, başka bir şeyi değil. evet, hakikaten savcılar göreve!
insana kendini güvende hissettiren şeyler
-
minibüste en ön sağdaki tekli koltukta oturmak.
o anda ne bozuk para uzatma ritüeli,
ne ineceğin yeri kaçırma korkusu.
o anda ne düşmek dalgalara ne de hürriyet,
şoför, yol ve ben...
bahtiyarım.
bedava konseri olsa gidilmeyecek şarkıcılar
-
(bkz: nihat doğan)
kız çocuğu oldu diye üzülen baba
-
tayyip'ten ornek alsa aslinda ne kadar salak oldugunu anlayabilir.
hic sumeyye ile bilal bir olur mu?
iş yerinde doğum günü kutlamak
-
her işte olduğu gibi bunda da kesinlikle almanları tek geçerim.
adamlar napıyor doğumgünlerinde? kendi pastasını kendi yapıp getiriyor işyerine. burada böyle bir adet var bir de, daha hiç dışardan pasta alana denk gelmedim. erkeği de kadını da kendisi yapıyor mis gibi kekini ya da torte denilen yaş pastasını.
getirirse ne ala, ofisindeki herkese mail atar "pasta getirdim 13.00'de buluşup yiyelim" diye. herkes yer, kahve içilir, sohbet muhabbet. budur bu kadar.
getirmezse kimse de vay efendim niye getirmedin demez. doğumgünü çocuğu tebrik edilir, belki bir kart alınır herkes imzalar iyi dilekleriyle. hediye, pasta falan yok yani.
ha eğer bu şahıs özel bir parti vermeyi uygun görürse evinde, dışarda vs ve ofis arkadaşlarını da davet ederse, işte o zaman 3-5 euro bişi toplanıp bir hediye alınır. adamlar çok düşünceli oldukları için, dandik zevksiz kravatlar, altın kolyeler vermek yerine genelde ya bir mağazanın alışveriş çekini satın alırlar ya da doğumgünü çocuğu sportif biriyse spor salonuna/havuza 10 kerelık giriş kartı gibi bir şey alırlar.
almanlıktan aldığım tadı hiç bir şeyden almadım valla.
bir kereye de mahsus olsa yapmak istenen işler
-
slip donla denize girip , sığı yerlerde çırpınmak. don beyaz olacak.
e-devlet alt-üst soy bilgisi sorgulama
-
bir yörük ailesi olarak 200 yıldır hiçbir yere yürümediğimizi öğrendiğim uygulama. 1822'den bu yana en fazla yan mahalleye göçmüşüz. buradan başta oğuz kağan olmak üzere tüm atalarımdan özür dilerim.
en ahlaksız yerli şarkılar
-
(bkz: dokumacı kızlar)
esmerim fıstık gibi
kalçası yastık gibi
ben esmere dayandım
pirelli lastik gibi
taksiden inmem diyon
faytona binmem diyon
bacakların omzumda
halada vermem diyon
iz bırakan kitap cümleleri
-
"yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."
-tutunamayanlar-
sofa
-
doğum günü şerefine bir anısını anlatmak istiyorum.
bizim sofa içmiş ankara'da arkadaşlarıyla bir gece. hesabı ödemişler, yeni mekanlara sekecekler, çıkarken biraz geride kalmış bu. arkadan çıkmış, bakmış arkadaşlarının hepsi az ötede bi dolmuşun başında dikiliyor. bizim sarhoş çözmüş hemen olayı, arkadaşları dolmuşu durdurmuş bunu bekliyorlar diye koşmuş dolmuşa, bakmış ön taraf boş, atlamış şöförün yanına ve "kızılay'dan geçiyor mu?" diye sormuş. adam buna bakmış bakmış "abla, bu köfte ekmek arabası yalnız" demiş. bi inmiş aşağıya arkadaşları köfte ekmek yiyor arabanın başında. "arabanın lastikleri bile yoktu lan, takozun üstünde duruyordu" diyor.