ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
ege (10) ile okuldan sonra günlük sohbet...
romica: nasıl geçti günün oğlum?
ege: iyi ama sıra arkadaşım çok konuşuyor
romica: sıranı değiştir o zaman
ege: evet ben de tuna ile oturmak istiyorum zaten
romica: tuna şu çalışkan kız mıydı?
ege: anne tuna erkek, o kız başka okula gitti
romica: hangi okula gitmiş?
ege: imamatik!
genel anestezi
-
ölmenin simülasyonudur.
tapeleri dinlemek yaymak inanmak haramdır
-
mükemmel bir ali rıza demircan *açıklaması.
https://pbs.twimg.com/media/blvdm2kcyaet17m.jpg
videosu da var http://www.ahaber.com.tr/…nanmak-ve-yaymak-haramdir
ulan her şeyi anladım da inanmak neden haram onu valla anlamadım. böyle sabahtan akşama kadar sövesim geliyor da bu adamlar kadar ahlaksız olmadığımdan yapamıyorum.
sözlük yazarlarının anneleri
-
okul mokul gormemis gorucu usulu bir evlilik yapmis benim annem. cok mutsuz olduguna pek tanik olmadim. genelde mutlu olan, neseli bir kadin. eli de cok agirdir. gudumlu anne terliginin arkasindan gelen o ellerin acisini hic unutmadim. dayak yedikce gulen cocuktum daha da ustune dayak yerdim guldugum icin. aglamayi da cok sever garip bir sekilde. universiteyi kazanana kadar izmir'de ailem ile beraberdim ve cokca sahit oldum aglamalarina. deniz gezmis icin aglarken ertesi gun adnan menderes icin de aglayabiliyordu. 80 sonrasi apolitik bir kusaktim ve ben buna anlam veremezdim. sivas katliami icin gunlerce aglarken ayni kadin abdullah catli icin de agliyordu. 10 senedir zaman zaman ulke simdilerde de sehir farkli oldugu icin kendisi ile senede 3-4 kez gorusebiliyoruz. en son gorusmemiz esnasinda kayseri-gs maci oynaniyordu ve ailecek maci izliyoruz. bobo bir kirmizi kart gordu ve annem hungur hungur aglamaya basladi. ben tam anlamiyla olayi anlama calisirken kardesim hafta icerisinde bir avrupa macinda kirmizi kart goren meireless icin de agladigini soyledi.
boynuna sarildim benim de gozlerim dolmus bir sekilde. beddualari da hala kulagimda:
-bu hakemler kafir kafir! koymuyorlar ki oynasin su cocuklar.
tsunami gelirken sahilde son bir sigara yakan adam
-
karizmatiktir. lakin daha karizmatik birisi çıkabilir ve ;
- söner o.
der.
umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları
-
bisküviyi çayın içerisinde haddinden fazla tutmak, akabinde kendisinin kopup çayın içine düşmesi. artık hiçbir şey eskisi gibi değildir.
bedava dondurma çubuğu çetesi
-
sanırım "bir yerden başlamak lazım abi" diyerek işe başlamışlar. ya da çocukluk hayalleridir belki, bilemiyorum ama şu şeyi hayata geçiren her kimse bir 10 dakika oturup konuşmak isterdim.*
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"sigaraya yaptığı zamı geri alıyor, sktr çektiği taraftarı geri çağırıyor, yardıma gerek yok diyor yardım alıyor. ülke değil maraş dondurmacısı."
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
sanırım 10 yaşındaydım, kardeşim de 7 filan olsa gerek. ailecek hastaneden eve dönmek için otobüs bekliyoruz. otobüs durağı, kocaman camekan vitrini olan bir pastanenin tam önünde. güzelce ışıklandırılmış vitrinde çeşit çeşit pastalar, adını bile bilmediğimiz tatlılar var.
kardeşim, suriyeli gibi pastanenin vitrinine yapışmış bir türlü ayrılmıyor, hatta dilini çıkarıp vitrini yaladığına yemin edebilirim ama ispat edemem. illaki oradan birşeyler almak ve yemek istiyor. annem babama bakıyor, ben de babama bakıyorum, kardeşim cam bariyerini umursamadan pastayı yalamaya devam ediyor, babam yere bakıyor.
annem sinirli bir kadın biraz da pervasız, babama: "şu masuma bir dilim pasta alamıyorsun sen ne işe yararsın be adam" diyor. babam açıklamaya çalışıyor: "maaşa 2 gün var, 2 gün sonra alırız, şimdi anca yol parası çıkışıyor hafize" diyor. kardeşimi vitrinden uzaklaştırıp, dikkatini dağıtmaya çalışıyorum ama ikna olmuyor, diliyle havayı yalamaya devam ediyor.
neyse ki bir süre sonra otobüs geliyor, annem babama yol boyunca söyleniyor, hatta ara ara "beceriksizsin" filan diye hakaret ediyor. ben kardeşimi suçluyorum, içimden: "bok boğazlı pezevenk" senin yüzünden kavga çıktı diyorum. annem bir noktada: (bkz: ben evde sana aynısını yaparım) diyor. eve girince de petibör bisküvi arasına lokum döşüyor, puding pişirip etrafına sıvıyor. hatta üzerini de kaysı kurusu ile süslüyor.
kardeşim "himmf bu ondan değil" deyip yemeyi reddediyor, annem "bok ye! sanki bana istanbul'dan geldin itogli!" diyor.
annemin yaptığı pasta benzeri ürünü babamla ben yiyoruz, ortamı yumuşatmak için anneme "pek de güzel olmuş eline sağlık" filan diyoruz; kardeşim "hiç de bile, bokum gibi olmuş" diyor, annem "nimete öyle denmez allah bir daha hiç vermez" deyip kardeşime bir tokat atıyor. kardeşim az önce bir dilim pastanın peşinde, mazlum bir mülteci iken, bir anda asi bir militana evriliyor: "zaten bir bok vermiyor" diyor.
kısmen mütedeyyin bir insan olan babam: "bunu seneye imam hatibe yazdırmak lazım" diyor.
kardeşim şimdi 44 yaşında, üst düzey devlet memuru ama hâlâ pasta yiyemiyor, şeker hastası. ısrarla akp'ye oy veriyor ve boşluğu yalamaya devam ediyor.
turizmde umutlar yerli turistte
-
kazıklamaya çalıştıkları,tavandan fiyat çektikleri yerli turistlere muhtaç kalanların yeni umudu.
(bkz: su veren itfaiye hortumu ve benim fantezi dünyam)
2030'dan geldiğini kanıtlayan zaman yolcusu
-
2030'dan geldi ise şu anda da yaşıyor olması gereken kişi, şimdiki haliyle yan yana gelsin, inandırsın bizi, yalan detektörü manipüle edilebilen bir cihaz sonuçta.