hesabın var mı? giriş yap

  • ben okumadım ama geçen bi arkadaş anlattı, adam kendimi ifşa ediyorum diye başlık açıp fotoğrafını koymuş, alttaki entry'ler;

    enrty: kafan olmasa yakışıklı adamsın.

    entry: hacı bu tiple allaha dava açsan kesin kazanırsın.

    entry: isyan etme kardeşim, allah seni tipinle sınıyor.

  • çocukları fuhuşa sürükleyen bir çete var; bu çeteye, devlet kurumunda yer aldığı pozisyonu kullanarak öksüz, yetim ya da sahipsiz kalmış kız çocuklarını yem eden anne "the kevaşe" var; kızlarını öldürdükleri aileye iğrenç iftiralar atan, olay yeri incelemeden tutun da otopsi raporuna kadar onlarca yere müdahale edip delil kararttırmış, tez elden kuduz aşısı vurulması gereken balici kılıklı baba "pezevenk i" var; kızların ağızlarına silah sokup, darp edip, şantaj yapıp, kızların ellerine geçen parayı gasp eden, the kevaşenin ve pezevenk i'ün türetip ülkenin başına bela ettiği "pezevenk jr." var; program esnasında bile aleyna'nın abisinin evini ve atv stüdyolarını silahla basmaya çalışan, bu çetenin yancılığını yapan, harem ağası kılıklı onlarca kımıl zararlısı var; öte tarafta bu çeteye gücü yetmeyen, adalete ulaşamayan, arkalarında kimsenin durmadığı, devlette çaldıkları her kapı yüzlerine kapanmış, öldürülen kızları için adalet arayışlarıyla iki haftadır aynı kıyafetlerle stüdyoda perişan olan fakir fukara bir aile var. bizim 500 iq sözlükçü gelmiş buraya çarpık ahlaklı diyerek programa sallıyor, pezevenk i'e ve pezevenk jr'a da "sarhoşlar ama bence acıdandır" diyor.

    sizin ben tıynetinize, cibilliyetinize tüküreyim. en kibar bu kadar söyleyebiliyorum. fakir fukaranın savcı kapılarında sürünüp de bulamadıkları adaleti çaresizlikten ötürü televizyon programlarında arayışlarına dil uzatıp da katil pezevenklere sempati duyan, üzülen, savunmaya geçen tıynetinize, varlığınıza, vahdet-i mevcudunuza tüküreyim.

  • anlık hayallere daldıran dizi bu. behlül le nihal yatta kahvaltıya nereye gidelim diye düşünürken, mutfakta yemek yiyen arkadaşın 'olum burayı böcek basmış lan' lafı ile bi an gözlerim dolmadı dersem yalan olur.

  • -ne okuyorsun?
    +moleküler biyoloji ve genetik
    -bana bi brad pitt klonlar mıssın?
    +yapabilsem kendime bi angelina jolie klonlarım.

    ekleme.

    şunu da gerçekten yaşadım.

    izmirde halamlardan eve dönüyorum. bi eshot otobüsüne atladım. şöfore iyi akşamlar dedikten sonra geç şu yakın koltuğa otur muhabbet edecek kimse yok dedi. peki deyip hemen kapının yanındaki koltuğa geçtim.

    -öğrenci misin ?
    +yok mezunum. yeni iş buldum. bi dahaki ay çalışıyor olacam inşallah.
    -ne mezunusun?
    +moleküler biyoloji ve genetik.
    -ha sen bilirsin o zaman, söylesene çocuğunun erkek ya da kız olması için ne yapman lazım çiftleşme anında?
    +dölleyen sperme bağlı. birşey yapamazsın.
    -allah'ın işi demek.
    +yani öyle de denebilir.
    -ama tüp bebekte seçebiliyorlar spermi değil mi? bi makine var. oraya koyuyolar, x ve y kromozomu taşıyan spermleri ayırıyor.

    dumura uğramıştım bunu duyunca. vay amk adam flow cytometry i (ya da diğer adıyla fluorescence activated cell sorting) biliyor lan. benim 3. sınıfta öğrendiğim tekniği.

    +valla abi aynen öyle.

    edit: sperm ayrımı yapılmıyor diye mesaj atanlar oldu, buyrun https://en.wikipedia.org/…iki/sperm_sorting#methods

  • bir senaryo hilesidir.

    bir aile zengin olduğu zaman, seyirciye çoğu şeyi açıklama gereği ortadan kalkar. kenafir gözlü entrikacı teyzeyi sabah 9 akşam 5 mesaili işe gönderirsen o kadından nasıl entrika çıkacak, hangi ara boş kalıp çetesini toplayıp gıybet yapacak? ya da esas oğlan/esas kız için izlenmeye değer kısımlar iş saatlerini ve gidiş geliş trafiğini geçersen günde 4-5 saat mi olacak?

    senaryo yazarken en büyük darboğazlardan biri, mantıken her gün tekrarlanması gereken süreçler oluyor. işe gidip gelme zorunluluğu da bunlardan biridir. bu yüzden ana konuyu etkileyen bir unsur olmadığı sürece aileler ya ultra zengindir, ya da emekli/ev hanımı tayfasıdır ve kocaları da işsizdir.

    azıcık işi gücü olan birinin günlük hayatını izlenebilir şekilde anlatabildiğiniz yapımlar genelde efsane olur zaten: kardeş payı (tüm esnaf), leyla ile mecnun (erdal bakkal, ismail abi), ekmek teknesi (nusret baba) gibi. yabancıları saymıyorum, onlarda düzen daha farklı işliyor ve bir bölüm üç saat sürmüyor.

  • kesinlikle doğru tespit.

    çocukken okuduğum tek bir öyküsü geceleri rüyalarıma girmeye yetmişti. adını hatırlamıyorum, şu an google dan bile bakmak istemem. şu kocasının kafasını beze sarıp karısına saklatiyorlardi , içinde ne olduğunu bilmeden kadın gözü gibi bakiyordu. böyle çocuk hikayesi mi olur lan?

    yaşadığı dönemin zorluklarını baz alarak bu durumu reddetmeye çalışmayın işte. ortada uzunca bir dönem yapılan ciddi bir hata var. bu kitaplar ilköğretim öğrencilerine okutulamaz. bitti.

    edit: yademeseneoyle uyardı. öykünün adı bomba.