hesabın var mı? giriş yap

  • dede ve erkek kardeşle birlikte maç izlemekteyiz. dedemin kulakları ağır işitiyor, yaşından dolayı. kardeşimin de sesi pek gür çıkmaz.

    dede: ahmet, en iyi futbolcu kim?
    kardeş: dünyanın mı?
    dede: bünyamin demek, hımm.

    dedem sert adamdı, o yüzden kahkahalarımı içime attım. kardeşim de düzeltemedi, ayıp olmasın diye. dedem kendi çapında bir aydınlanma yaşıyordu zaten. o günden beri bünyamin benim için dünyanın en iyi futbolcusudur. her nerede top koşturuyor ve goller atıyorsa.

  • babası tarafından yüklenir yüklenmez açılmış başlık. youtube keşke 18 yaş altının video yüklemesini de yasaklasa. babaları para kazanıcam diye ne hale düşürüyor çocukları

  • sdp il binasında yakalanmıştır. kendisini hem polise sdp flamasıyla molotof atıp hem de doğruca il binasına gittiği için kutluyorum. kahraman polisimizi hiç uğraştırmamıştır.

  • üniversitemizin itiraf sayfasında paylaşılmış bir güncelleme:

    " eski sevgilimin evinde beni aldattığı
    kızın tişörtünü bulmuştum bana
    "kızım ben seni aldatmıyorum ki onu
    aldatıyorum bak senin ondan haberin
    var onun senden yok ki" demişti"

  • acıya ya da ağrıya sebep olan eylem gerçekleştikten sonra bu acıyı ya da ağrıyı hemen hissetmememizi sağlayan nörotransmitterdir endorfin. yapılan hatayı vücudun affedişidir. ayağınız burkulsa da maçı tamamlayabilirsiniz. jilet kestiyse, ağlayıp zırlamadan önce tedavi için zamanınız vardır. hatta bazen bu kesikleri fark etmememizin sebebi de endorfinin hızlıca salgılanıp, acının o uyarıcı işlevini devre dışı bırakmasıdır.

    çok güçlüdür endorfin. beyne direkt enjekte edilse, herhangi bir uyuşturucudan 120 kat, damardan verilirse, 3 kat daha etkilidir. o yüzden, yakaladığı yerde kolay kolay bırakamaz insan bunu. o şeyin bağımlısı haline gelir.

    aşk denilen şeyin, vücudumuzdaki tezahürüdür. devil's advocate filminde üstü kapalı bahsedilir:

    - what about love?
    - overrated. biochemically no different than eating large quantities of chocolate.

    çeviri:

    - peki ya aşk?
    - haddinden fazla değer biçilmiş. biyokimyasal olarak, fazla miktarda çikolata yemekten farkı yok.

    hiçbir yiyecek aşkın yerini tutamaz, ama biz yine de bazı endorfin salgısını tetikleyen yiyecekleri sıralayalım:

    i. çikolata: filme kulak verin.

    ii. çilek: tamam, şekerle de güzel oluyor, ama abartmanın anlamı yok. zaten kendi yeterince şeker. sonra "evli, mutlu, göbekliii" diye şarkı söylerken bulursunuz kendinizi.

    iii. dondurma: kilo aldırıyor, ama karşı koymak çok zor.

    iv. makarna: protein kaynağı aynı zamanda.

    v. francala: bulduğunuz yerde yapışın. enerji de verir.

    vi. muz: atıştırmalık olarak da rahatça yenilebilecek harika şey.

    vii. üzüm: yine, doğal şekeri sayesinde enerji verir. antioksidan özelliğini de unutmamak lâzım.

    viii. portakal: c vitaminli endorfin kankalarından...

    ix. fındık: bunu bizim toplum bilir :)

    x. susam: haliyle aklımıza simit geliyor. fındıkta olduğu gibi, bunda da yağ bol. ama ikisinde de doymamış yağ olduğu için, insan gibi yediğiniz sürece korkacak birşey yok.

  • sitesi türk istilasına uğramış. forumdan bir diyalog:
    - why do you write turkish in the english subforum?
    it's rude and it's getting out of control
    +beğenmiyosan çık git lan terket ülkeyi

  • elinde bana ait bir şey tutan 3,5 yaşındaki kayra'ya seslenilir:
    -şşt kayra, onu yerine bırak, benim o!
    kreşe giden kayra, öğretmeninin okulda sürekli söylediği sözle cevap verir:
    -benim yok! hepimizin!

  • eğer gerçekten ayrıldığınız için pişmansan, eğer gerçekten onu özlediysen, eğer gerçekten ondan başkasını düşünemez olduysan, eğer gerçekten doğru kişi olduğunu hissediyorsan hiç düşünme, sonuna kadar şansını dene.

    pizza bile sonradan ısıtılınca birşeye benzemez diyecekler. çöpe döktüğün yemeği yer misin diye soracaklar. yapma çocuğum yapma evladım diyecekler. bokun içinde tohum arama diyecekler. tembellik korkaklık diyecekler. soğuk bulgur pilavı diyecekler. bokun üstüne şeker dökülmez diyecekler. ısırılmış gofreti tekrar yemek diyecekler. olumsuz yorumlara kulaklarını tıka.

    çok beğendiğin ama yarısında uyuyakaldığın bir filmi tamamlamak gibi düşün. bir uçak kaçırdığını ama cebinde kalan son parayla aynı yere giden bir sonraki uçağa bilet aldığını düşün. bisikletten düştüğünü, kanayan dizine rağmen tekrar binip eve kadar gittiğini düşün. çıkmış omzunla bir futbol maçını tamamladığını düşün. onunla eskisi gibi mutlu olabileceğini düşün. çocuklarınızın neye benzeyeceğini düşün.

    vizesinden 10 aldığın dersi geçebilmek için çok çalışman gerekir. tekrardan mutlu olabilmek deyince aklına bunu getir ve daha çok çabala. o çabalamasın bırak sadece sen çabala. hocan saçma sapan notunu
    kırsın. sen gerçekten çalıştıysan, çabaladıysan karşılığı gelecektir sabırlı ol.

    gerçekten istediğini nasıl anlayacağına gelince, kaç saat uyuyorsan 24 ten çıkar. ne eksik ne fazla, bir an bile aklından çıkmıyorsa tamamdır. allah mesut etsin.

    aylar sonra gelen edit: başlık hortlayınca entry dikkat çekmiş. soranlar var, en azından şansımı denemedim demiyorum. içim rahat. kendisine de yeni sevgilisiyle mutluluklar dileyelim. kaybeden o oldu.*