hesabın var mı? giriş yap

  • herkese merhaba arkadaşlar kanalıma hoş geldiniz, bugün yine sizlerle güzel bir veri paylaşmak istiyorum :

    http://prntscr.com/osig9b

    o ülkenin (yıllık) asgari ücretini kazanabilmek için spotify, tidal, youtube, apple music vs gibi mecralarda kaç kez stream edilmeniz gerektiğini gösteren tablo.

    elbette bu rakamlar youtube'un, spotify'ın vs ödediği rakamlar. bunun vergisini düşüyorsunuz eğer bağımsız sanatçı iseniz.

    eğer arada plak şirketi varsa %99 sözleşmenizde streaming haklarını plak şirketine devretmiş olduğunuz için para plak şirketine gidiyor (size verilen pay sözleşmenizde yazan pay - yeni sanatçılar için genelde streaming haklarının tamamını plak şirketine aktarıyorsunuz).

    plak şirketleriyle anlaşma yapan ve bu işten zararlı çıkan arkadaşlarıma bu rakamları gösterdiğimde "ama plak şirketinin youtube kanalında yayınlanmasaydım o streamleri de elde edemeyecektim" bahanesiyle geliyorlar.

    bu doğru - ancak aslında stream edilmiş olmaları dinlendikleri manasına gelmiyor. bir çok insan atıyorum netd muziğin youtube kanalına abone ve kanalı evde, dükkanda vs radyo niyetine açarak izliyor. artık kanalda ne varsa arkada çalıyor.

    özellikle "ahmet yılmaz - aşk" diye sanatçı ismi ve şarkı ile aramaya yaparak dinleyenlerin sayısı netd muzik abonelerinin arkada açıp çalmasına kıyasla çok az.

    ama bu az sayıdaki insanın sanatçıya konser bileti olarak dönüşü çok daha fazla.

    benim argümanım da "konserine gelip sana para kazandırmayacak ve stream parasını plak şirketine veren dinleyici ha var ha yok, senin için bir şey fark etmiyor".

    geriye kalan tek fark sanal bir "layk" veya "view" sayısı.

    e derdin sadece "x milyon view" ise onu da blackhat marketing forumlarında çok daha ucuza alabiliyorsun. plak şirketiyle muhatap olmak için hiç bir geçerli sebep yok.

  • bazen artislik yapıcam derken insanı gülme krizlerine sokan kasiyerdir..

    + merhaba ben bir adet çikın rep istiyorum(chicken wrap)
    - çikın reyp mi? (chicken rape)
    + ahaha ne günahı var lan tavuğun!

    10 yil sonra gelen edit: en cok begenilen entrymin bu olmasindan dolayi bir durum raporu vereyim dedim. bir süredir et yemiyorum ve süt ürünlerini de olabildigince az tüketmeye calisiyorum. hem dünyamizin amina koydugumuzdan ve gelecekte ciddi bir yiyecek, temiz hava, su ve benzeri pek cok sorunu yasayacagimizdan, hem de hapir hupur mideye indirdigimiz en boktan sartlar altinda katledilen hayvan lesi yemeyi etik sebeplerden dolayi hayatimdan cikarmak icin. yani demek ki, belki de yukarida bahsettigim fast food kasiyeri hanim "çikın reyp" diyerek dogru bir sey demis, ukala ve cahil olan benmisim.

  • başımdan geçen bu olay sizler için bi mistik gizemli doğaüstü olay olarak gözükmeyebilir buna katılıyorum ama benim için gerçekten doğaüstü olan bir olaydır.

    sene 1996 kars/kağızman

    peder emekli astsubay. 96 da görevi sebebiyle kars ın kağızman ilçesinde oturuyoruz ve ilkokul 2 ye gidiyorum. oturduğumuz askeri lojmanın içerisinde ufak bir karakol var 8-10 tane asker mevcut. lojmanın bahçesi yani oyun alanımız aynı zamanda askerlerin eğitim alanı. askerlerle birlikte koşar onlarla şınav çekmeye çalışır yemekhanede yemek filan yerdik.

    nese yine eğitim günlerinden birinde bende kenarda oturmuş izliyordum asker abilerimizi. uzman çavuş sordu askere olum doğru nişan nedir söyle bakalım diye. asker başı önde susuyordu. bilmediğini gören uzman çavuş cumartesiye kadar ezberliyorsun dedi bende atladım bende ezberleyim mi komutanım diye uzman çavuş bana dönerek tamam sende ezberle. eğer ezberlersen sana gofret alacam dedi ve elime askerin el kitapcığını tutuşturdu.

    kitapta doğru nişan için aynen şunlar yazılıydı: "gözden,gezden,arpacığın silme tepesinden,hedefin alt kenarı orta noktasından alınan nişana doğru nişan denir".

    bu cümleyi yemeden içmeden cumartesine kadar ezberledim. nese cumartesi geldi çok heyecanlıyım. uzman çavuş geldiğinde komutanım doğru nişanı ezberleyecektik diyerek aynı ortaokulda en önde oturan kız gibi hocaaam ödev vardııı diye olayı hatırlattım komutana. doğru diyon ezberledin mi lan diye askere sordu asker cevap veremeyince bana doğru döndü ve sen ezberledin mi diye sordu. gururla ve göğsümü gere gere ezberledim komutanım diyerek sanki ilkokulda andımızı anırarak okuyan çocuk edasıyla "gözdenn gezdeen arpacığın silme tepesinden,hedefin alt kenarı ortaa noktasındann alınan nişanaa doğruu nişaan denir diye okudum. afferin diyerek gofreti hakettin demişti. sonraki günlerde getirmişti de gofretimi.
    nese kağızmandan taşınmış mersine yerleşmiştik ortaokulu ve liseyi doğru nişanı hafızamdan yer edinerek bitirdim.beynimin bir köşesinde duruyordu.

    üniversiteye gittim arkadaş ortamında ehiehi doğru nişan nedir biliyormusunuz diyerek hızlı bi şekilde doğru nişanı okuyordum. tabi onlarda ne anlatıyor bu mal diye bakıyolardı.

    üni bitti kpss ye hazırlandım beynimi yüzbinlerce gereksiz bilgi ile doldururken bile doğru nişan nedir aklımdan çıkmadı. çıkmıyordu.

    bakın ben balık hafızalı biriyim 5 kere karşılaştığım birine isim neydi hocam diye sorarım. geçen 5 yıldır değişmeyen apartman kapısının şifresini unuttum eşimi aradım da yavv bu kapının şifresi neydi diye sordum. ama bu salak bilgi hala aklımda. gözden gezden...allah ım her boku unuturken en büyük korkum alzaymır olup herşeyi unutmak iken nasıl nasıl olurda bu salak bilgi beynimi meşgul eder beynimden çıkmaz diye kafa patlatır dururdum.

    nese vatani görevimi yapmak amacıyla istanbul çatalca da bulunan sancaktepe kışlasına bakım onbaşı olarak teslim oldum. eğitim sürecindeyiz bir uzman çavuş var başımızda size yemin ederim lakabı kurşun asker. adam emekliliğine çok yakın olsa bile 0 lakayıtlık askeri bilgileri üst düzey tam bir terminatör adam. örn montun kapşonunu çıkardığımda kapşooon - 3 dereceedee bölük komutanı emriyle çıkarılır teyyareee diye uyarır, 22 yaşında ki astsubay çavuşa bile tekmil verip bişeyler soran bir adam bu. gerçekten şahsına münhasır bir adam. onun kadar iyi asker gerçekten görmemiştim asker çocuğu olmama rağmen.

    birgün eğitimdeyiz kurşun asker ortamızda 150-200 tane kısa dönemin eğitimini veriyor ve adam puştluğuna verilmemiş tüm bilgileri bizlere soruyor. seeen teyyaree söyle lan g3 ün özelliklerini. seen teyyare söyle kırmızı 2 ne ? haaa aval aval ne bakıyon laaaan teyyaree diye bizimle hafif eğlenmekte idi.

    aynı rehin aldığı amerikalı askerlerle eğlenen kamboçyalı komutan gibi parmağıyla 150 200 kişi arasında dolaştırdı ve beni işaret etti.

    söyle laaaan teyyare doğru nişan nedir?

    tanrının bana verdiği ulvi görev son bulmuştu. bu hayata geliş amacım buydu. yıllarca beynime kazınmış şey bir anlam ifade etmişti. tekmil verdim hayvan gibi bağırarak bu boktan bilginin birgün işe yaradığını görmenin mutluluğuyla okuyordum doğru nişanı.

    debe edit: öncelikle teşekkürler arkadaşlar bi çok arkadaş mesaj atmış sonrasında ne oldu diye. arkadaşlar sonrasında aslına bakarsanız çok enteresan. ben doğru nişanı okuyunca alanda herkes şok oldu. kimseden çıt çıkmamıştı. komutanımız sadece suratıma baktı. dinlenmeye çekildiğimizde yanına gittim çok heyecanlıydım. komutanım bu sorduğunuz soruyu ben ilkokul 2 den beri ezbere bilirim dedim. inanırmısınız hiçbir şey demedi ne mimiği oynadı ne aferin lan dedi. sanki onun ulvi görevi de bana o soruyu sormaktı sadece yüzüme bakıp gitti.

  • çölüne dön !

    böyleleri bulundukları yeri ortadoğu bataklığına çevirmek isterler ama sefa sürüp insan gibi yaşamak istediklerinde ilk adresleri batı olur!

  • yavuz bingöl'ün yüzyılın trollü olma ihtimalini aklıma getirmiştir. adam belki de tayyibin güvenini kazanmak için numara yapıyordu bir iki haftadır, şimdi de trollüyor olabilir mi acep?

    fuatavni de yiğit bulut çıksa bir christopher nolan filmi içinde yaşadığımı düşünmeye başlayacağım.

  • jagger'ın, insanın karanlık yüzünü anlattığını (satanizme övgü olmadığını) söylediği şarkı aynı zamanda rolling stones'a -temiz çoçuklar the beatles'ın aksine - kötü çocuklar imajını sağlayan şarkıdır.

    parçanın orijinal ismi the devil is my name'dir. jagger şöyle anlatır:

    "şarkılar değişim geçirebilir. sympathy for the devil de bu şekilde başlayıp yazıldı ancak sonra ritmi değiştirmeye karar verdik. ardından tamamen farklı bir hale geldi. çok heyecan vericiydi. bir folk şarkısı olarak başladı ve ardından bir sambaya dönüştü. iyi bir şarkı her şey olabilir. hele ki içinde pek çok tarihi gönderme ve şiir varsa."

    sözlerde, mikhail bulgakov'un the master and margarita isimli kitabından esinlenildi (kaktus yukarıda bahsetmiş: (bkz: #11993620)). ingiliz şarkıcı marianne faithfull o sırada jagger'ın kız arkadaşıydı ve kitabı jagger'a o vermişti (üst sınıf bir aileden gelen faithfull, jagger'a kariyerinde pek çok başarılı fikir verdi). kitapta şeytan; üst düzey, sofistike, servet ve zevk sahibi bir karakter olarak anlatılıyordu.

    açılış cümlesi "please allow me to introduce myself i'm a man of wealth and taste," the toxic avenger part iii* isimli filmde rick collins'in canlandırdığı şeytan karakteri tarafından dile getirilir. aynı satır ayrıca 10 bölümlük resimli roman v for vendetta'nın 2. bölümünde de kullanılır.

    sözlerin bir bölümü,kasım 1998'de microsoft'un kartelleşme davasında intel başkanı steve mcgeady'nin ifadesinde de kullanılır. mcgeady, microsoft hakkında sympathy for the devil başlıklı bir yazı yazmıştır.

    "troubadours who got killed before they reached bombay" satırı bir görüşe göre hipi güzergahında (istanbul - yeni delhi) seyahat eden hipileri işaret ederken (birçoğu afganistan ve pakistan'da uyuşturucu satıcıları tarafından öldürüldü), başka bir görüşe göre de soygunlar ve katliamlarla ünlü thuggee isimli hint tarikatından bahseder (suffocated yukarıda bahsetmiş: (bkz: #27289765)). ölüm tanrıçası kali'ye tapan thug'lar, hindistan'a seyahat eden grupları topluca öldürerek değerli mallarına el koyarlardı. gelmiş geçmiş en ölümcül topluluklardan biri olarak kabul edilen thuggee tarikatı (2 milyon insan öldürdükleri söylenir) ingiltere'de de oldukça iyi biliniyordu. bu tarikata son veren de sömürgeleşme döneminde ingiliz ordusu olmuştu.

    "whoo - whoo" şeklinde ilerleyen arka vokaller, richard'ın kız arkadaşı anita pallenberg'in fikridir. pallenberg, kayıtlar sırasında kendi kendine bu şekilde mırıldanırken, bu vokal grubun hoşuna gider. parçada pallenberg, keith richards, brian jones, bill wyman (marakas), marianne faithfull ve jimmy miller arka vokalleri yaparlar.

    parçada samba ritmi esas alınmıştır. richards şöyle anlatır:

    "sympathy for the devil akustik bir folk şarkısı olarak başladı ve benim bass çaldığım bir çeşit çılgın samba olarak son buldu. işte bu yüzden bütün şarkılar önceden çalışılmış ve planlanmış olarak stüdyoya girmeyi sevmiyorum."