hesabın var mı? giriş yap

  • tarife kapsamında verilen dakikaların %80ini kullanmadığını tespit edip yeni bir tarife önermek için arayan müşteri temsilcisi.

    napiyim yaşlı gibi telefonda konuşmayı sevmiyosam, verme 1000 dakika, ben o tarifenin 4 gb internetini seviyorum, ergen gibi vatsapla, yutubla benim işim, diyemedim.

  • kınanacak bir durum değil ey sözlük ahalisi..
    bu kumar denen bağımlılık, belki uyuşturucudan bile daha kötü bir bağımlılık.

    zenginmiş, fakirmiş ciddi anlamda fark etmiyor.
    benim rahmetli pederden biliyorum. 90'lı yıllarda, oluk oluk para getiren bir kafe sahibiydi bizim peder.
    şöyle söyleyeyim öyle iş yapıyordu ki, o günün parasıyla günlük 1 asgari ücret iş yapıyordu.

    fakat peder beyin, 13-14 yaşından beri asla geçmeyen ve hayatına mahvedecek bir hastalığı vardı; kumar bağımlılığı

    dedemden yediği dayaklar istanbul'a 4. köprü olur bu hususta. dedem de kumarbaz bir adamdı.
    zaten dedem, tütün tarlalarını, koyun sürüsünü vs yemiş bitirmiş hep kumarda.

    babamın da ondan kalır yanı yoktu.
    askerde defalarca zar yakalatmış bu yüzden dayak yemiş, en sonunda hamamböceklerini yakalayıp yarıştırarak, kumar tutmuş bir adam. öyle hastalıklı..

    bu kumarla geçen yıllar, bizim için öyle bombok bir durumdu ki. babam işlettiği kafeden günde 1 asgari ücret para kazanırken, biz evde yiyecek ekmek bulamazdık.
    peder beyin içtiği biraların şişelerini satarak ekmek aldığımı bilirim.

    eve gelen haciz kağıtları, bakkalın çakkalın veresiyeyi kesmesi, üstümüze başımıza konu komşunun verdiği eski kıyafetleri giymemiz gibi türlü rezillikler de cabası......

    ve peder bey kumarhanelerde ( o zaman türkiye'de otellerde kumarhaneler açıktı) dünyanın parasını yerdi.
    ki normal kahvehanelerde, batakhanelerde oynadığı kumarlarda kaybettiği paraları saymazsak., sadece otellerdeki makinelerde, şuanki kaba hesapla 1 ev, 1 dükkan, 1 araba, 1 yazlık yemiş bitirmiştir.

    oteller kapanınca, yer altına indi bu kumar işleri.

    son baskınlarda görüyoruz işte, polis gelince kümesteki tavuklar gibi kaçışanları. gülüp geçiyoruz ama cidden sorsanız baksanız hepsinin ailesi perişandır.
    ceplerinde doğru düzgün para yoktur.
    bizim peder beyin, işte o baskınlardaki gibi kaçak kumarhanelerde yediği para da otellerde yediğinin x2 katı....
    üstelik evde çoluğu çocuğu açken, hacizlerle boğuşurken....

    bu yüzden serdar ortaç'ın geldiği noktayı az çok anlayabiliyorum. maalesef tedavisi mümkün bir hastalık da değil.
    babamsa 2006 yılında, tam da serdar ortaç'ın şuan olduğu yaşta, akciğer kanserinden, sefalet içinde öldü.
    annemden boşanmış, etrafında hiç arkadaşı kalmamış, oturacak başını sokacak bir evi dahi olmayan, saygınlığını yitirmiş, kumar oynadığı kahvehanede yatıp kalkan evsiz birine dönüşmüştü.
    o zamana kadar ömrüm hep pederin alacaklılarıyla, kendisinin psikopatlıklarıyla geçmişti.
    ilk defa o öldükten sonra rahat nefes alabilmiştim.
    doktorlara sorarsanız ölüm nedeni akciğer kanseriydi ama bana sorarsanız kesinlikle kumar derim.

    kısacası dostlar, tedavisi imkansız bir hastalık.
    o yüzden kesinlikle bulaşmayın derim.
    kumar öldürür ama öncesinde süründürür.
    ama öncesinde, paranızı, işinizi, çevrenizi, ailenizi, karakterinizi alır sizden...

  • yarım günün hesabını yapan askerlerin dünyasını başına yıkan haber. plakalar yeniden dağıtılıyor.

  • hacı bektaş veli adına kurulan, hz.ali ve on iki imam sevgisine dayanan, olgunluk, eşitlik, özgürlük vb. ilkelerce belirgin tarikat. babailer ayaklanması bastırıldıktan sonra türkmenler, baba ishak'ın halifesi olan hacı bektaş veli'nin çevresinde toplandılar. hz.muhammet'i mürşit, hz.ali'yi rehber, hacı bektaş veli'yi de pir tanıdılar. ortodoks islama başkaldırıyı ve geleneksel alevi inancını, islamlık öncesi asya'nın kandaş kültürüyle, özelde türk kültürüyle yoğuran bektaşilik, yeni bir sentez olarak belirdi; anadolu halkının konuştuğu arı türkçeyi kullanmasını yanında hemen her düşünce ve inançtan insanlara, kendilerinden bir şey bulabileceği soyut, ancak zengin bir düşünsel dünya sundu; toplumsal yaşantıda, kişiyi dar ve katı kalıplar içine sokmayan toleranslı bir düşünce özgürlüğü getirdi; görünüşe değil, öze önem vererek valık birliği ve var olanların birliği zemininde, insanı onulandırdı, dahası kutsallaştırdı. bu nedenlerle bektaşilik, osmanlı imparatorluğu'nun her yöresinde, özellikle anadolu ve balkanlar'da hızla yayıldı. osmanlı devleti'nin kuruluş aşamasında önemli roller oynayan bektaşilik, giderek yeniçeri ocağının yarı-resmi tarikatı durumuna geldi. yukarıda zikrettiklerim dışında bektaşiliğin ikinci önderi balım sultandır; hacı bektaş veli'nin hiçbir zaman evlenmediğini, timurtaş'ın manevi evlat olduğunu ileri süren balım sultan, önemli olan pir'in yolunu izlemektir diyerek, tarikatın ayin ve erkanında yenilikler yaptı; dünyayla ilgisini kesmiş bir mücerret dervişler örgütü kurdu. bu yorum ve düzenlemelerden sonunda bektaşilik, birbirine rakip iki ana kola ayrıldı: çelebiyan (çelebiler) kolu ve babagan (babalar) kolu. hacı bektaş soyundan geldikleri savında olan ve kendilerine bal evladı adını veren çelebiyan kolu, daha çok kırsal kesimde örgütlenirken; pir'in yolunu izledikleri savında olan ve kendilerine yol evladı adını veren babagan kolu, kentlerde örgütlendi. bunun dışında bektaşilikte dört tür insan vardır. bunlar dört kapı ve dört öğeyle temsil edilir: şeriat kavmi olan abitler, şeriat kapısı ve hava; tarikat kavmi olan zahitler, tarikat kapısı ve ateş; marifet kavmi olan arifler, marifet kapısı ve su; hakikat kavmi olan muhipler, hakikat kapısı ve toprak.

  • ulan aynı şey istanbul'da benim başıma geldi.

    hava yağmurlu. trafikten kaçmak için ara sokaklara girdim. millet de bu biliyordur peşime takıldı, abi resmen millet arkamda kuyruk oldu. sokaklar git gide daralıyor, arkamdakilerin sorumluluğu var üzerimde ve ben kesinlikle nereye gittiğimi falan bilmiyorum. balat'ın arka tarafları.

    en sonunda yol bitti. evet, yol bitti, çıkmaz sokak. ben ne yaptım?

    arabayı park ettim. oradaki apartman benim evimmiş gibi giriş yaptım, arabalara da "la burası benim evim yanlış yaptınız siz dayı" şeklinde el işareti yaptım. isterseniz yukarı gelin çay içelim mk?

    hepsi geri geri gittiler. ben de apartmanın içinde saklandım bir 10 dakika. sonra da gerçek evime gittim.

    bu da böyle bir anımdır.

  • akp dönemi savcısına ait cümle. şaşırtmaz... sildirir bu başlığı da nasılsa. savcı değil mi, ona her şey serbest...

    ek olarak, yol vermeyen vatandaşa söylediği laf değil, (videodaki beyana göre) emniyet şeridinden giderken aracına çarptığı, kaza alanını terk etmek isterken karşı çıkan vatandaşa söylediği laftır. vatandaşı ezmeye çalıştığı da videoda gözükmektedir.

    ama olsundur, o savcıdır. ona serbesttir...

  • bir arkadaş:

    "istedikleri kadar aerodinamik,termodinamik,akışkanlar,dinamik anlatsınlar. uçak gördüm mü, koca demir havada nasıl duruyor derim."