hesabın var mı? giriş yap

  • araktır: http://i39.tinypic.com/iefptx.png

    --
    tinypic'e yüklediğim için küfretmeyin. gençler hatırlamaz, 2012'de fazla alternatif yoktu ve tinypic günümüzdeki kadar insanı ifrit etmiyordu.

    bazen linkin kurbağa olduğuna dair mesajlar alıyorum, sanırım dns ile alakalıymış. ama zaten espriyi araklayan araklayana: "south park adile teyze" diye arama yapmanız kafi, karşınıza bir sürü kopyası çıkıyor.

    merak edenler için: espri ilk bu entry'de yapıldı, benden çıktı, en birinci benim. emin olabilirsiniz.

  • 1558-1594 yılları arasında yaşamış japon kanun kaçağı. zenginden çalıp fakire vermesi ile bilinir.

    goemon, orta rütbeli bir samuray ailesinin oğlu olarak dünyaya geliyor. 15 yaşındayken babası shogunluk tarafından suikaste kurban gittiğinde intikam yemini eden goemon, yaşlı bir ninja ustası olan momochi sandayu altında ninjutsu eğitimi almaya başlıyor. ancak ustasının karısıyla kırıştırdığı ortaya çıkınca şehri terk etmek zorunda kalıyor. kaçarken ustasının değerli kılıçlarından birini çalarak kayıplara karşıyor. bu goemon'un bilinen ilk vukuatı oluyor. daha sonra kansai bölgesinde bir hırsız örgütü kurarak başlarına geçiyor.

    babası shogunluk tarafından öldürüldüğü için her türlü despotizme ve otoriteye karşı olan goemon, yönettiği bu güruh ile birlikte varlıklı toprak beylerini, tüccarları ve din adamlarını soyup soğana çevirirken, yağmaladıkları para ve eşyaları da yoksul köylülerle paylaşıyor. bir süre sonra işlediği suçlar yüzünden kötü bir üne kavuşan goemon'un evi, kendisinin evde olmadığı bir vakit, hükümdar toyotomi hideyoshi'nin emriyle basılıyor ve karısı öldürülüp bebek oğlu esir alınıyor. bunu öğrenen goemon, toyotomi'yi öldürmek üzere kalesine sızıyor. suikast girişiminde başarısız olan goemon yakalanarak oğlu ile birlikte kaynar kazanda infaza mahkum ediliyor. oğluyla birlikte kazana atılan goemon ölürken, bebeğini başının üzerine kaldırarak yanmasını engellemeye çalışıyor. bu manzaradan etkilenen toyotomi, bebeği bağışlıyor.

    goemon'un mezarı, bugün kyoto'daki daiun'in tapınağında bulunmaktadır. ayrıca günümüzde kazan şeklindeki geleneksel japon küvetlerine "goemonburo" (goemon küveti) denmesinin sebebi de bu hadise ile doğrudan alakalıdır. video oyunları, diziler ve filmler gibi popüler kültür eserlerinde de bolca yer edinmektedir. (bkz: goemon)

  • o tarihte uçan arabalara binip ev işlerini robotlara yaptıracağız diye hayal ederken başımıza gelenlere bak ammuna koyyim.

  • kendi eşini başkalarının yanında aşağılaması. bir erkek olarak benim bu kadar zoruma gidiyorsa, kim bilir o kadın için ne tiksinç bir şeydir.

    debe editi (adettendir; affınıza sığınarak):

    1. mit tırlarını durduran savcıların mahkemede yaptıkları savunma (alem delikanlı görsün): tık

    2. taraf'ın tutuklu gazeteciler mehmet baransu ve hidayet karaca'yla ilgili haberi: tık

    3. bi takım adamların, vatandaşı enayi yerine koyarcasına birilerinin hırsızlığını örtmek için zırt pırt öne sürdüğü bir konunun içyüzü (sürpriz): tık

    4. bu ise, verdiğim bakınızlardan dolayı "sana şuku verip de debe'ye çıkaran ellerime tüküreyim" diyen kalbi kırıkların gönlünü almak için: tık

    5. bu da, o kadar kafanızı ütülediğim için kendimi affettirmek babında: tık

  • gençliğinde ankaralı bir devrimci olarak istanbul da kurumun genel merkezinde aktif rol almak için gittim
    istanbul daki devrimci çeşitliliği ilk başta beni şoka uğrattı aslında
    herkes devrimciliği kendi dünyasına göre yorumluyor ve ona göre davranıyordu
    evrensel literatürmüş
    devrimciliğin etik anlayışı ve hoşgörüsüymüş
    nerdeeeee
    ev tutmamız gerekiyodu
    bende beşiktaşta bi teras katı buldum
    şahane bi manzara
    binanın sahibi ve sülaleside o binada oturduğu için biraz sorun yaşıyacağımızı düşünerek işe giriştim
    ne devrimciliğimizden nede solculuğumuzdan bahsettim
    eğer devrimciyiz veya solcuyuz deseydim o manzara, o teras yalan olucaktı
    3 kuzeniz hikayesiyle girdim, kurumdan bir arkadaşın anneside geldi kefil oldu
    devrimciyiz deseydik evi vermiceklerdi , çünkü hacı amca devrimcileri sevmezdi diye değil
    devrimcilerin kira borcu takmadığı tek bir yer yok
    hesap ödediği nadir yerler var
    devrimcilik bu değildir çok konuştum kurumda ama anlatamadık açgözlü pinti materyalistlere

    daha da rezaletini yaşadım,
    bi sabah evden çıktık
    beni güç bela uyandırdılar ve yarı uykulu yola düştük kuruma gitmek için
    yolumuzun üstünde bir süpermarket var ve ordan kahvaltılık bişeyler alıncak
    girdik içeri bi ton gezdik aldık falan kasaya geldik ben cebimdeki 20 liği arkadaşa uzattım
    gerek yok ya aslı ödüyo dediler neyse ben hala uyuklama modundayım
    kuruma geldik ve kızlar kahvaltı hazırlarlarken, süpermarketin sahibinin bizim kuruma ne kadar çok yardım yaptığını falan da öğrenmiş oldum
    eski devrimcilerdenmiş o da, zamanın hızlılarından...
    kızlar kahvaltıya çağırdığında gözlerime inanamadım
    masada ne arasan var, yuuuhhh naptınız dedim
    pis pis gülüşleriyle aslında sadece ekmek ve peynir parası verdiklerini öğrendim
    vay amk dedim ya
    adam o kadar yardım etsin siz gidin onun marketini soyun
    şakamısınız lan
    bendenizde yüksek tansiyon olması nedeniyle sinirlendiğimden başıma giren ağrıyla balgamlı bi tükrük salladım masaya
    bi kaç gün sonrada 18 saatle doğu ekspresle geldiğim ankaradan
    uçakla 50 dakikada döndüm

    devrimcilik hikayesine de o günlerden beridir girmiyorum

    çünkü bu ülkede gerçekten sosyalizmin ne olduğunu bilmeyen devrimciler
    hayatında nutuk adlı eseri okumamış kemalistler
    kuran açmamış müslümanlar var

  • atar yapan magandalık yapana haksız olana birden fazla kişi engel olmaya kalkınca haksızı tutmak gibi bir huyu var bizim milletin. adam barzo adam hödük. adamın ensesinin kalın olması avrupa görmüş olması bir şey ifade etmiyor. eşeklik bakii. hem gücü yettiği ile üstelik uçakta kavga etmeye kalkıyo. başkaları kulaklarından tutup s..ip attılar diye haksız mı olacaklar. aferin onlara.

  • ya ne cehennemi babacım adam diyor ki ortada veri yok. musa asayı vurmuş kızıldeniz'i ikiye ayırmış arkasından gelen firavun ordusu suların altında kalmış, ama her şeyin kaydını tutan mısırlıların böyle bir, aniden ortadan kaybolan binlerce kişilik ordu, diye bir kaydı yok. yani bütün bu mucizeler milyarlarca yıllık geçmişin sadece 3-4 bin yıllarında gerçekleşiyor ve sonra bitiyor ne hikmetse diyor.

    özeti bu. ayrıca birkaç kez gördüm “inkar etmek” diye. ya arkadaş sen kendi inandığın şeyi ne kadar önemsiyorsun öyle ya. yani böyle bir mantık olabilir mi? bu mantığa göre sen de noel baba gerçeğini “inkar” ediyosun.

    kibre bak heriflerde. inanan doğru yolda inanmayan yanlış yolda değil, doğruyu inkarda. he amk senin ana babadan nesilden nesile aktarılan peri masalına inanmadı diye gerçeği inkar ediyor oluyor he. bu kadar kolaya kaçmayın.