hesabın var mı? giriş yap

  • 3.5 trilyonda 1 olacak ihtimal gerçekleşti ve 20 gün arayla yapılan iki çekilişte 6 rakamın 5 tanesi aynı denk geldi! inanılmaz ya harika tesadüf. ayrıca yine ankara yeni mahalleye çıkmış gerçekten ne şanslı orada yaşayanlar.

    "milli piyango'nun 20 gün ara ile yapılan sayısal loto çekilişinde çıkan 5 numara da birbirinin aynısı oldu. 6 haziran'daki çekilişte 5-11-24-39-41-44 şanslı numaralar ilan edildi. 27 haziran'da ise 5-11-24-30-39-41 sayıları küreden düştü. her iki çekilişte de 5-11-24-39- 41 numaralar çıktı."

    kaynak

  • rüştü'nün günlük hayatında kullandığı kelime sayısını ti'ye alan adamın konuşurken karşısındaki insanı kanser eden biri olması ironik. köşeyi başkalarının yazdığını ima eden bu mektubun da kendisinin elinden çıkmadığı oldukça aşikar, bu da ironinin katmerlisi.
    alttan alta edilen tehditler, seni biliyoruzlar mektubu yazan kişinin terim'i iyi tanıdığının ve işini iyi yaptığının göstergesi.
    yasal yollara başvuracakmış, birini istifaya çağırmak hangi yasada suçtur acep?

  • "hakemler olsun, federasyon olsun, saha dışında çok güzel sonuçlar alıyoruz ama beşiktaş'ın sahadaki başarıları yüzünden lider olamadık"ın kısa ifadesi.

  • güneş saatleri her kapalı havada zamanı askıya aldığından, daha tutarlı ölçümler yapılmasını sağlayan saatlerdir. ilk su saatinin, mısır’da m.ö. 1500’ lerde gömülen bir firavun mezarında bulunan saat olduğu düşünülüyor. antik yunan' da ise m.ö. 325' ten beri yapıldığı düşünülmekte...

    zaman, insanoğlunun hep derin anlamlar yüklediği bir olgu... modern hayatta vakitsizliğin bizi nasıl kıskıvrak yakaladığı düşünülürse, hala aynı önemini sürdürdüğü aşikar... aynı zamanda insanın zamanı anlamlandırma ve ölçme çalışmaları da bir o kadar ilgi çekici...

    zamanın koşulları çerçevesinde, hem mühendislik hem de kültür harikası bir saatten bahsetmek istiyorum; el-cezeri' nin filli su saati...13. yy ın ilk dönemlerinde el-cezeri tarafından diyarbakır kralı için yapılmış bir saattir. her yarım saatte bir zamanı söyleyen bu saat; altın çağını yaşayan doğunun, dönemine göre, gelişmiş teknolojisinin göstergesiydi.

    saat şöyle bir şey; tık tık;. bu filli su saatinin çalışma mekanizması kadar önemli bir diğer şey, etkilendiği tüm kültürlerin öğelerini içinde barındırmasıdır. bu karmaşık hareketli saat heykeli, hint fili üzerinde bulunan mısır zümrüdüankası, çin ejderleri, iran halısı ve arap kıyafetleri giymiş; hükümdar, katip, seyis gibi figürleri ile tam bir kültür sentezi özelliği de taşımakta...

    saatin orjinalinin, bugünün hesaplamalarına göre, bir metreden daha uzun olduğu tahmin ediliyor. temel olarak yunan (arşimet) prensiplerinden yola çıkıp aynı zamanda ghatika olarak bilinen hint kökenli bir mekanizmadan esinlenerek yapılmıştır. saatin zamanlama mekanizması ve diğer sistemleri filin gövdesine yerleştirilmiştir. filin üzerinde oturduğu görülen katip her yarım saatte bir tur atar, bu esnada elindeki kalemle taksimat üzerindeki dakikaları gösterir. kale üzerindeki kadran ise saati... filin üzerindeki kale olay zincirini başlatan 30 tane top içerir. katibin dönmesiyle en tepedeki zümrüdüanka ses çıkararak kendi etrafında bir tur atar, bu esnada kale üzerinde oturan hükümdar elini kaldırır, kolu hareket ettiğinde şahin ortaya çıkar. kaleden gelen top şahinin kafasının arkasından yol alarak gagasından dışarı çıkar, çin ejderi ise şahinin ağzından düşen topu yakalar ve file doğru alçalır. filin üzerindeki seyis, arkasındaki vazoya ejderin ağzındaki topun düşmesiyle kolunu kaldırır ve bu son hareketle çevrim tamamlanır.

    özetle bu saatin, dönemin oldukça geniş bir coğrafyadaki kültür ve teknolojisini yansıttığını gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. ne kadar doğru bilmiyorum ama el-cezeri' nin otomata kitabının da rönesans bilim adamlarının arasında elden ele dolaştığı rivayet edilir. batının karanlık döneminde bayrağı elinde taşıyan bu coğrafyanın, bilim ve kültür mirasına sahip çıkamaması ne acı...

  • bunlardan biri arkadaşımdı. bir gün ankara'da sinemaya gidelim dedik. yaklaşık 10-12 kişiyiz. bu arkadaş biraz durun hele dedi ve yarım saat sonra telefonunda bir düzine şifreyle geldi. adam başı 14 tl vererek i-max de film izledik ve mc donalds dan menü aldık.

    herkesin böyle en az bir arkadaşı olmalı.

  • erkin koray, bir yakınımızın yan komşusudur. annem ile arasında geçen konuşma:

    yakınımız olan abla: geçen sene aşure yapıp tüm apartmana dağıtmıştım. erkin bey'in kapısını da çaldım.. açtı. bir bana, bir de elimdeki tepsiye boş boş bakmaya başladı. sonra da "bu nedir acaba?" diye sordu.
    annem: a-aaa! görgüsüz!
    y: ben de "aşure bu" dedim. "ee napıcam bunu?" diye sordu.
    a: alıp kafana geçireceksin! deseydin?
    y: içimden dedim zaten. ama neyse ki sabır çekip "buyrun, yemeniz için getirdim" diyebildim. sonra "peki tabağı napıcam?" diye sordu. yine sabırla "daha sonra getirebilirsiniz. şu katta, şu numarada oturuyorum" dedim.
    a: ee sonra? getirdi mi tabağı?
    y: evet. kapıcıyla gönderdi ertesi gün.
    a: boş mu geldi tabak? (genelde bizim buralarda dolu gelen bir tabak, boş gönderilmez. gönderen, toplumdan dışlanır filan)
    y: evet!
    a: görgüsüz herif! insan içine bir cd'sini koyar en azından!.

    (bkz: mavi ekran)

  • 2015 yılında söylenmiş utanç dolu ifade.

    söyleyene de bir mesajım var:

    o paraları sizden çatır çatır geri alırız sümeyye, ama kalan 3 - 5 de sen böyle düşündükçe burak ve bilal'e gidecek, tehlikenin farkında mısın?