hesabın var mı? giriş yap

  • az önce odatv filigranı ile yapılan söz konusu operasyonun görüntülerini izledim.

    ilgili görüntüler

    hepi topu; balkondan atılmış bir kavanoz içinde bir kaç söbek yerli ot (esrar) ile evde mevcut oyuncak araba içerisinde bulunmuş küçük bir parça yabancı ot (skunk) söz konusu. görüntülerde kişisel kullanım için olduğu belli olan bir grinder (öğütücü) var.

    yani kişinin sadece içici olduğunu belli eden miktarlar bunlar. ayrıca kimyasal (met, eroin, kokain, bonzia, hap vb) bir uyuşturucu bile söz konusu değil.

    anlayamıyorum gerçekten... bunca polisi toplayıp sabahın köründe eve operasyon yapacak ne var?
    işin magazinsel boyutu var diye desem, öyle çok magazinsel bir fügür de değil kişi...

    ülkenin limanlarında konteyner konteyner uyuşturucu trafiği var. her ay ''yapılan ihbarı değerlendirip, en yüksek miktarda bulunan uyuşturucu'' haberleri var!! yurtdışı uyuşturucu baronlarının ve bağlantılarının ülkemizde rahatça dolaştığı hatta birbirleri ile çatıştığı haberleri var.

    daha komiği geçenlerde gördüğüm bir sosyal medya paylaşımı var ki; iki gurup cadde ortasında kavga ediyor ve aralarından polis ekip arabası geçiyor. olaya müdahil olmayı bırakın, olay bölgesinden ufak ufak öyle bir uzaklaşmaları var ki... güler misin? ağlar mısın?

    kıyılara vuran cesetler, sinan ateş gibi vakalar, faaili meçhuller, karakolda polisin polisleri vurduğu cinayetler vs vs vs...

    ama onlarla ilgili bir gelişme yok. ancak 2-3 parça otu olan bir kadına yapılan şafak baskını var.

    dünyanın bir çok ülkesinde legalleştirilmiş olan bir keyif verici madde söz konusu.
    3-5 seneye bizde de başlar yasal olsun tantanası.

    gençleri zaten met belasına düşürmüşler! zamanında 3 kuruşa piyasaya sürdükleri meti, şimdi pırlanta fiyatına satıyorlar sokakta. parası yetmeyen kumara düşmüş, gaspa düşmüş, fuhuşa düşmüş...

    ama haberlerde kalben'e yapılan operasyon var. bir de kadının az bir parasını görüntülemişler. algıya bakar mısın?

    yazık ...

    gerçekten yazık...

  • kısacası şu, adam ben 9. sıradan vergi veriyorum ben alamıyorum bu adam 83. sırada bu nasıl alıyor diyor? yani aslında daha yukarıda olması gerekiyor = vergi kaçırıyor demek istemiş. acun da bunu anlamış şov yapma demiş.

    edit: imlâ

  • bizden medeniyet ve zihnen ışık yılı uzakta bir ülkenin fonudur. makalede denmiş ki: ''böylesine büyük bir fonu yönetmek büyük bir güven gerektirir. saydam bir topluma sahip ve sosyal bir demokrasi olan norveç'te hükümete karşı böyle bir güven var. bizler biliyoruz ki hükümet bu fonu en iyi şekilde yönetecek.''

    düşünsene türkiye'de böyle bir fon olacak ve bu tayyip'e teslim edilecek. vay vay vay. gider marmara'nın ortasına havada asılı kalabilen cami falan yaptırır.

  • lisede ve üniversitede cuma namazı kaçırmazdım. ta ki hutbede ak parti siyaseti ile paralel cümleler ve gündemle ilgili hutbeler dinleyene kadar. o gün bugündür gitmiyorum belki 7-8 sene oldu gitmeyeli belki daha fazla. unuttum bile en son ne zaman gittiğimi

    edit: ne kadar 10 iq lu insan var şu hayatta. birsürü özelden hakaret eden insan var. size ne olm size ne? isteyen gider isteyen gitmez

  • pastanelerden aldığınız pastaların pandispanyasında ovaleks kullanılır, amaç kekin bayatlamasını geciktirmek, daha güzel kıvamda kek elde etmektir. ayrıca pandispanya yapımında fazlaca iş gücü de gerektirmez. pandispanyalar piştikten sonra kesilirken içinde yeşil plastik katman şeklinde bir kitle oluşabilir, bazısında çıkarken bazısında çıkmayabiliyor, sebebini bilmiyorum, bizzat gözlerimle şahit olmuştum. o kekler kullanılmaz, atılır.

    zaten o içindeki çilekler de yıkanmıyor, pastaneden pasta almayın.

  • vedat bey'in başına gelen düpedüz zorbalık. bunun iyicil bir açıklaması olamaz. bir ihtimal karşıdaki mizah yaptığını düşünüyor olabilir ama yapamamış, hem nobranlık yapmış hem de komik değil. ama bunun dışında da sosyal medya üzerinde yaşanan kabalıklar, kırıcı tutumlar, hakaretler birçoğumuz için yabancı değil.
    şimdi size bunun neden böyle olduğu hakkında fikir vermek için başta ilgisiz bulacağınız iki senaryo yazacağım.

    birinci senaryoda yoğun bir insan kalabalığı olan bir kaldırımda yürürken, önünüzde bir insan yere düşüyor ve yürüme yolu tıkanıyor. ne yaparsınız? yardım etmeye çalışır ya da kalkmasını beklersiniz. adama/kadına bağıran, hadi kardeşim diyen, küfreden olmaz (bunları yaparım diyen varsa tebrikler: sosyopati testini tam puanla geçtiniz)

    ikinci senaryoda trafikte seyir halindesiniz, yolun ortasında bir araba yavaşlayıp durdu ve trafik tıkandı. insanların yüzde doksanı (iyimser oran) kornaya basar, bir kısmı arabasının içinde bir kısmı kafasını camdan çıkarıp bağırır, bir kısmı bunların üstüne bir de küfreder.

    bunun önemli bir nedeni, insanı form olarak ve daha da iyisi yüz ifadesiyle görmenin karşısındaki kişinin empati duygusunu tetikleyen ayna nöronları aktive etmesi. aracın içinde bir insan olduğunu bilsek bile bunu görmediğimiz, o kişinin sıkıntılı yüz ifadesini okuyamadığımız zaman o insanı, insan olarak algılamamız kısmi oluyor. empati yoksa acıma, merhamet, ılımlı davranış azalıyor; öfke, zorbalık artıyor.

    internet üzerinden insanî ilişki kurulmaz demiyorum. ama burada gördüğünüz insanları gerçek birer kişi olarak algılamanız için birebir bir ilişkiniz olması gerekir. bir insanı tanımak onun hayatına şahit olmak, acısını sevincini paylaşmak, karanlık ve aydınlık yanlarını bilmek demektir, onun dışında sadece birinin gölgesini görüyor ve onunla muhatap oluyorsunuzdur ve gölgelerin üstüne basmak vaka-i adiyedendir insan için.

    burada unutması kolay ama hatırlaması elzem olan şey, her gölgenin bir sahibi, o sahibin bir yüzü ve o yüzün ardında bir kalp ile koskoca bir dünya olduğu.