hesabın var mı? giriş yap

  • "katılmıyorum ama anlayabiliyorum" demiştir az önce kendisi ki ne spor kamuoyunda ne de siyasette bu cümleyi içselleştirebilmiş az insan vardır.

  • okültizm, gizli ve saklı olanın bilgisiolarak ifade edilebilir. latinceden gelmedir. gizlemek, saklamak anlamındaki occulere kelimesinden türeme occultus tabirinden gelir. manası saklı, gizli demektir. okült ise "okültizmle bağlantılı” manasına gelmektedir. maji (büyü), simya, astroloji, numeroloji, falcılık, kehanet, medyumluk ve benzeri uygulamalar okültizmin sahasını oluşturmakta, herkes tarafından bilinen yöntemlerden başka yollarla elde edilen bilgiler olarak tabir edilmektedir.

    19. yüzyılın sonundan itibaren ağırlıklı olarak kullanılan, gizli öğretilerle olan ilişkileri ifade eden kavramdır. rönesans dönemine kadar doğaüstünün bilgisine ulaşmadan ziyade, kilise hukukuna ait teknik bir terim iken, 18. yüzyılda latince’den almanca’ya geçerek “karanlık-esrarengiz” anlamını almış, 19. yüzyılın sonlarına doğru ise bilinen manada okültizm kavramı oluşturulmuştur. ayrıca günümüzde okul, kolej yahut üniversitelerde öğretilmeyen konular da genel olarak bu terim altında gruplandırılmaktadır.

    türkçe’de ise bu kavramı gizlicilik karşılar. buna göre bütün nesneler (şeyler) tek bir bütünün parçalarıdır ve bu bütünün öteki nesneleriyle gerekli, yönelimsel, zaman-mekandan bağımsız bir ilişki içerisindedir. gizliciliğe ya da okültizme ait kuramlar, bunu araştırma yolları, bu öğretiyi taşıyan geleneğin asıl konusunu oluşturur. uygulamalar ise kehanet, büyü ve simya, teozofi bir anlamda gizlicilik-okültizm etrafında kümelenir.

    gizlicilik, doğanın bilgisine büyüsel işlemlerle varmayı amaçlayan bir inanç olarak da nitelendirilmiştir. çeşitli alanlarda halktan gizlenmiş bilgileri içeren geniş kapsamlı bir deyim olmakla beraber bilhassa 15. yüzyıl avrupası'nın bilim arayışından doğmuştur. halktan gizlenmiş bütün bir bilgileri kapsamaktadır. buna göre doğanın bilgisi gizlenmiştir ve büyüsel formüllerle bu bilgi açığa çıkarılmaya çalışılmaktadır. doğanın bilgisine doğayla değil duayla, inançla, metafizik işlemlerle varmaya çalışmak başlıca özelliğidir.

  • okunan her entry, birer puzzle parçası aslında. parçalar birleştikçe, vakit geçtikçe söz konusu yazara dair bir profil beliriyor aklımızda. politik görüşünden tut da dinlediği müziğe kadar, aile mefhumuna ilişkin görüşlerinden tut da yaşamı nasıl özetlediğine değin birçok farklı bahiste neler düşündüğünü okuyor öğreniyoruz. fakat life is drunk heybesinde olanı anlatmak, kendisini yazmak yerine, düzmece hikayelerle şükela avına çıkıyor.

    kendisinin ve yakın çevresinin, evvel entry'lerde anlatılanlardan çok çok uzaklaştığını, bambaşka kişilere evrildiğini görüyorsunuz mesela zamanla. yazılanların külliyen uydurma olduğunu anlamanız öyle çok bir vaktinizi de almıyor. okurun, şüpheci ve mantık arar olması, meselenin baştan aşağıya tiyatro olduğunu kavraması için yeterli.

    life is drunk, sözlüğün şifresini çözmüş yemiş bitirmiş bir beşer. burada bir "hak teslimi" yapmamız da şart. hangi başlıkta, hangi yazının, hangi detaylarla yazıldığında debe'ye gireceğini çok çok iyi biliyor. gerçi bazen tek bir entry'de 25 olağanüstü gelişmeyi art arda dizerek mübalağa'nın dibine vursa da, yurdum insanı "eheheheheh çok güzel" deyip şükela'yı yapıştırıyor.

    olaya müteallik karakterler yaratması, konuşturması, mizah katması ve tüm bunları bir çırpıda okutturan akıcılıkta yazması, yazabilmesi, onun becerisi hiç kuşkusuz... ama artık sıktı. vallahi de sıktı billahi de sıktı. badim değil ama neredeyse badim gibi. asıl can sıkıcı şey de bu işte. her sabah debe'de life is drunk'ın fantastik kurgularını okumak canımı sıkıyor. kurtulamıyorum düzmece metinlerinden... yaptığı girizgahtan anlıyorum o olduğunu; scroll'luyorum aşağıya bir bakıyorum ki o, basıyorum eksiyi...

  • tamam, bu bir şekilde kabul edilebilir, ticari amaçla bunları kullanan ve şarkıları üzerinden para kazanan varsa tabii ki hakkıdır.
    amma velakin söylemek istediğim bir şey var.
    erkin koray'ı çok severim, hemen hemen tüm 45liklerini de topladım, yani öyle böyle değil ilgim.
    pandeminden önceki yıllarda iki kere de konserine gitme şansım oldu.
    her iki konserde de zırt pırt durup " telefonla çekmeyin, beni videoya almayın, kameraları kapatın, güvenlik kameralara müdahale edin" demesi canımı sıktı.
    akabinde bir 33lüğünü ( benden sana) imzalatmaya yanına gittim, imzaladı ama "bu korsan" dedi. ahah, "yav 82 baskısı" bu dedim, " haa ben yenilerden sandım " dedi.
    bunadın mı abi sen? bırak çeksin çocuklar, seni ileriki yıllara aktarsınlar. bilsak günlerindeki erkin baba nerede, şu hallerin nerede.
    az sal ya.

  • böyle saçma bir açıklama olabilir mi? açıklamaya bakın:

    ''bu sene 10 filmde sadece 3 filmde kadın izleyebildik. bu özellikle jürinin yarıdan fazlası kadın olan bir ekip için üzüntü verici oldu. umarım seneye 10 da 7 kadın filmi olur demek istiyorum.'' link

    bu kadar çelişkili ve mantıksız bir açıklama görmedim. eşitlikten dem vurup kadın jürinin kadınlara kayırma yapmasını bekleyip ve eşitlikten bahsedip seneye 5-5 e değil de 10 ödülün 7'si kadına gider demenin neresinde cinsiyet eşitliği var? artık usandık şu saçma sapan gereksiz cinsiyet duyarlarından oldu cinsiyet eşitliği olsun diye biz erkekler ezilelim altınız da ne kaldı eşitlikten yana o halde? resmen orada ödül alan 7 erkek oyuncunun emeklerini yok saymış. onlar kayrılarak bu ödülü aldı haketmedi demeye getiriyor. ne söylediğinin farkında değil artık bazı kadınlar. çok boktan bir popülizm var bu kadın konusunda amaç kadın erkek eşitliği değil amaç bu konudan ekmek çıkarmak. çoğu kimse kendisinin de ne dediğinin farkında değil.

  • sözlükte, moderasyon açısından ters tepti bence kondüktör uygulaması. ilk başta şöyle bir şey düşünülüyordu: kondüktörleri alalım hem insanlar beklemekten kurtulsun, hem de çaylak inceleme/onaylama gibi ekstra bir yükten kurtulalım. ama kondüktörler o kadar hızlı çalıştı ki artık yeni yazar alımları ile günde binlerce yazar sözlüğe giriş yapmaya başladı. haliyle günlük yazılan entry ve açılan başlık sayıları da çok büyük oranda artış gösterdi. bunların içinde de hatalı entry oranı o kadar yüksek ki.

    bu uygulama başladığı günden beri o kadar çok gözüme çarptı ki ispiyonlanan, silinen entryler. artık moderatörlere çok daha fazla iş düştüğünü tahmin ediyorum. bir önceki entryde aynı şey yazılmış olmasına rağmen tekrar aynı bilgiyi ısrarla gireni mi dersin, atıyorum, güzel bir manken hakkında yüzlerce entry girilmişken 355. entrye "güzel kadın" diye tanım yazanı mı dersin, insanlara gg kapsamında olduğunu bilmeden hakaret edeni mi dersin, imla hatalarıyla açılan başlıkları mı dersin, aramaya zerre inanmadan yeni başlık açanı mı dersin, hepsi fazla fazla var artık. modlara kolaylıklar diliyorum bu hususta.

    bir de bu uygulama sonunda artık şöyle bi olay da var, kondüktörler bu gazla gitmeye devam ederse birkaç güne kadar artık bekleyen çaylak kalmayacak. bu da şu demek oluyor; artık herkes burada yazabilecek. yani, kullanıcı buraya üye olup yazmaya başladıktan sonra hesabını kötü amaçla kullansa dahi kafası rahat olacak, çünkü bir süre sonra uçurulsa bile tekrar 10 entry girdikten sonra kısa bir içinde tekrar yazmaya başlayabilecek. troller, fakeler ve türevleri ortamda bir bir boy göstermeye artarak devam edecek. owencem diye yazar gördüm ya! geçen haftalarda boş ve anlamsız entryler girdiği gerekçesiyle bol bol eleştiri alan noryth aquanum, reenkarnasyonla zombi olan nekrofil vs. arkadaşlar gibi onlarcası var artık. yazarlığı onaylandığı andan itibaren bir hızla entry yazmaya başlayıp bir günde 200 entrye ulaşan inasanlar var ve sayıları hiç az değil. bunun yan etkisi olarak sol framein tıpkı inci'deki gibi aktığına tanık oluyoruz. sözlük okunurluktan biraz uzaklaşıyor diyebiliriz. herkes yazıyor ama yazılan her şey okunuyor mu acaba? bir süre sonra ekşi sözlük bir entry çöplüğüne döner mi?

    yeni yazmaya başlayan arkadaşlar iyidir kötüdür diye, alınsın/alınmasın diye bir yorum yapmıyorum, zaten böyle bir yorumu yapmak bana düşmez. ben ortaya çıkan ve çıkabilecek sorunlar karşısında moderasyonun nasıl önlemler alacağını gerçekten merak ediyorum. eyorlamam bu kadar.