hesabın var mı? giriş yap

  • tarsus'ta ikamet eden bir yazarın olay yerine gidip bilgi alması, olmadı gizli gizli içeri girmesi, vurulursa da hayatının son saniyelerinde telefondan entry girerek bizi bilgilendirmesi gerekiyor.

    bu gerçekleşirse kendisi ayrıca ilk ekşi sözlük şehidi olarak anılacaktır. birkaç yüzyıl sonra ekşi dininde aziz olarak bile kabul edilebilir. önemli bir mertebe. hatırlatmak isterim.

  • bisikletle her sabah gazete dağıtan çocuklar vardı. gazeteyi rulo yaparlar, bahçeye fırlatırlardı. evin sahibi uyuşuk uyuşuk çıkar gazeteyi alırdı. gazeteci çocuk "günaydın mistır brown" falan der, sonraki eve yollanırdı. gazeteci çocuklar 11 - 12 yaşlarında falan olurlar, harçlıklarını çıkartmak için çalışırlardı. lan bizi annemiz bakkala yollamazdı küçüğüz, kazıklanırız, parayı kaptırırız diye. elalemin çocuğu o yaşlarda harçlığını çıkartsın, serbest teşebbüsün ruhunu kapsın, biz de mal gibi büyüyelim. eh haliyle o velet büyüyünce ticarete atılır, bütün dünyaya mal satar, bill gates olur, rockefeller olur. biz de böyle güdük kalırız tabi. ah ah...

  • hazırlıkta okuyoruz. liseden öyle bir ortama geçmişiz ki adapte olmak çok zor. hazırlığın camında bir baktım. isimim yazıyor. matematik bölümünden prof. dr. bilmemkimi görünüz. beni bir ter bastı. ulen koca prof. beni niye çağırsın. lisede müdür yardımcısı çağırdı mı başın belada demektir. dersi mersi unuttum defter kitap falan sınıfta kaldı. koşarak matematiğe gittim. buldum odasını hocanın. öleceğim heyecandan. neden çağırır beni koskoca profesör. hem de matematik profesörü. kapısına geldim kapı açıktı. elinde çay fincanıyla vatandaş kapıya yöneldi "buyrun" dedi. kendimi tanıttım büyük bir heyecanla sesim titreyerek. "hocam ben hazırlıktayım. beni çağırmışsınız." dedim. "estafurullah. çağırmak ne kelime. burası üniversite. kimse kimseyi çağıramaz. ben sizinle görüşmek istedim. hazırlığın sekreterini aradım onlar da ilan asmışlar. konu şu: sizin alacağınız matematik dersi ......" konuştu konuştu ben gerisini dinlemedim.

    şimdi bu hocalar bu öğrencilere böyle eğitim veriyorlar. bunu odtüde okumayan bir adam başbakan da olsa anlayamaz bilemez. nerden bilsin.

  • benim kuzenler evlenmeye başladığında ben bacak kadar çocuktum. onun için hayatımda hiç ''olm kuzenle yarıldık gülmekten'', ''yine geçen yaz kuzenle...'' gibi hikayelerim olmadı, ağzımı yaydıra yaydıra ''kanka vuar yaa kuzeen bana bir karıa yuapmışş...'' gibisinden cümleler kuramadım. benim akranım iki tane kuzenim varsa da, bir tanesi müslüm gürses konserinde üstünü başını yırtıp kendini jiletleyen bir tip. diğeri de, denizli'de yaşayan kendi halinde, eline yareni versen ''gavurmalaa geynesın e-heyyy'' diye çalar, vermezsen ''nerde acep benim yarenim gaari'' demez, öyle mazbut gocıman bir çocuktur. yani öyle kuzenle ortamlara akalım gibi bir durumum olmadı hiç.

    tabi bu evlenen kuzenlerin ilk geceden itibaren icraata geçmesi ile bizim hanede elektrik, su, telefon faturasının yanına sabit gider kalemi olarak küçük altın da eklenmeye başladı ki, artık babam ''söyle yeğenlerine kunnamasınlar artık! şerefsizim boşarım seni'' diyerek annemi tehdit etmeye başlamış hale gelmişti. e haliyle annem de yeğenlerine gidip ''az düzüşün enişteniz kızıyor bak'' diyemediği için bunlar çılgınca üremeye devam etti. misal bayramlarda bizim antre lc waikiki nin ayakkabı reyonu gibi olurdu, her aile ferdi sırtına dört tane çocuk alma ile mükellefti.

    zaman ilerleyip geneli mütaasıp bir hayat süren kuzenlerimin çocukları büyüdükçe interneti kullanmaya başladı ve sülalenin batıya bakan ender yüzlerinden birisi olarak beni pek bi sevdikleri için internet faaliyetlerine beni de ortak etmeye başladılar. her gün facebook'tan onlarca arkadaş ekleme talebi geliyor, ben liseden berru'dur, eski işyerinden nihan'dır heyecanı ile açtıkça; safinaz ablamın 2 ve 4, ömer abimin 1 ve 3 numaralı çocuklarını arkadaş listeme ekleyip kendi içimde klanımı kurmaya başlıyorum. bazen bakıyorum bizim sabinin arkadaş durumu ne diye, listesinde 35 tane arkadaşı görünüyorsa bunların 22 tanesi mutual friend yani yaşları 13 ila 18 arasında değişen diğer yeğenler.

    ulan bir bakıyorum içinde onlarca şirinlerin olduğu fotoğrafta şirin baba olmuşum. bir bakıyorum leğenin içine yerleştirilmiş bebeklerin en çirkini olmuşum. profilime giriyorum bir bakmışım jelibonlar sıraya dizilmiş, ben en öndeki mor ayıcık. düşünmüyor da eşşoleşşekler ''-bu adamın yaşındayken babamızın dört tane bebesi vardı, ne hakkımız var bu herifi bekar kaldı diye maymun etmeye?'' diye. birisi görecek de rezil olacam diye günde yirmi kere sayfamı kontrol ediyorum yeminlen.

    kaç kere tehdit ettim sıpaları yine de beni çok sevdiklerini öne sürerek ısrarla yapıyorlar. alın şimdi de fıstık yeşili civciv olmuşum mınısikiim.

  • vakti zamanında (bkz: düşün ki o bunu okuyor) başlığına bir entry girmiştim. o entryden sonra 4-5 tane mesaj geldi. mesajlardan bir tanesinde kadın bir yazar yazdığım şeylere dayanarak kendisinin eski erkek arkadaşı olduğumu iddia etti.

    ilk 2 gün falan dalga geçtiğini zannettim, sonra ciddi ciddi bana ".....'sın işte kıvırma" , "bu başlığa yazacağını biliyordum" , "çok özledim seni, bir kere daha deneyelim" vb gibi abuk subuk mesajlar atmaya başladı. kendimi ispat etmek için ne yaptıysam inandıramadım. fotoğraf gönderdim " başkasının fotolarını atıp beni vazgeçiremezsin" diyerek iyice bokunu çıkarmaya başladı.

    sonra ver numaranı arayacağım diyerek numarasını istedim, arayıp da sesimi duyunca başkasına mı arattın dese de ikna oldu sonunda. bu sefer de 3 gündür konuşuyoruz bir kahve içeriz artık di mi deyince, durduk yere diyaliz merkezi aramamak adına her yerden engelledim.

  • üstümdeki komşunun çocukları(ortaokul çağındalar) büyüdükçe azalacağı yerde artan gürültüleri yüzünden 5 yıldır oturduğum ve çok sevdiğim evimden taşınmak zorunda kaldım. 5 sene ne misafirleri ne kavgaları ne sandalye çekmeleri ne evde ip atlamaları top oynamaları bitmedi. defalarca uyarılarımız sonucunda ses daha da arttı. sadece belirli zamanlarda değil günün her saati ses vardı evde. o evimi çok özlüyorum ki dişimden tırnağımdan artırıp krediyle almış ve içine tadilat yaptırmıştık.borçlar bitinceye kadar zor dayandık. beni asıl kahreden biz taşındıktan 4 ay sonra onlar da taşınmış. bize yaşattıklarının aynısını yaşamaları ümidiyle.
    edit: beni teselli eden çok mesaj gelmiş çok teşekkürler. ne yapalım derdimiz bu olsun. (evet o evimizi sattık şimdiki oturduğumuz evi aldık bir de onlar da ev sahibiydi en çok bunlar sorulmuş)