hesabın var mı? giriş yap

  • sırf müzik dinlemek için radyo programcılarının birbirinden saçma muhabbetlerine maruz kalmak istemeyen bizler, müzik uygulamalarını, hışırtısız, çekme problemi olmadan rahat rahat dinliyoruz.

    karşımda bir şeyler anlatan birini dinlemek istersem de podcast açıyorum.

    yeniliklere ayak uydurabilenler kazanıyor. ayrıca teknolojik gelişmeler ve değişen ihtiyaçlarla birlikte yok olan birçok meslek var, radyocular tek değil.

  • salonda ağırlık çalışan herkesin yapmakta olduğu zannedilen spor dalı. ağırlık çalışması her türlü spor dalının tamamlayıcısıdır. bununla birlikte başka spor yapılmasa da ağırlık çalışarak vücudun egzersiz ihtiyacı karşılanabilir. sadece egzersiz ve güçlenme amaçlı ağırlık çalışanları yarışmalara hazırlanan, steroid alan, sürekli şişmeye hayatını adayan insanlarla aynı kefeye koyup dalga geçmek mallıktır. bunun yarışma seviyesinde yapılmasını ben de mantıklı bulmuyorum ama insanların twitter fenomeni, reality show starı vs. olmaktan medet umduğu bu devirde vücut geliştirmecilere laf etmem.

    vücut geliştirmeden kasıt düzenli olarak spor salonuna gidip kasları çalıştırmaksa bu bence her insanın yapmaya çalışması gereken bir şeydir. üniversitedeyken birkaç ay düzenli yaptıktan sonra tembellikten çok seyrekleştirdim sonra tamamen bıraktım. seneler sonra tekrar başladım ve bıraktığım için kendime çok kızıyorum. merak etmeyin "bir yerden sonra çok kötü görünüyor" cümlesindeki o bir yere ulaşmanız için senelerce aksatmadan çalışmanız lazım. zaten başladıktan ancak altı ay sonra falan düzgün bir insana benzemeye başlarsınız, belki bir sene sonunda "fena olmuyor ha" falan dersiniz.

    yetişkin nüfusun yüzde doksanının onuncu şınava gelmeden göbeğinin üstüne yattığı bir memlekette vücut geliştirmeye laf eden maldır. hele alternatif olarak sahilde yürümekten falan bahsetmek bambaşka bir kafa gerektirir.

  • hacettepenin a.b. ofisinde çalışan bob'un yapmadığı şeyler.. geçen şöyle bir diyalog geçti aramızda telefonla:

    - merhaba.. ab ofisi?
    - hi bob..
    - buyrun?
    - şöyledir böyledir.. tamam bi dakika ben aktarayım az sonra..
    - ya bob senin türkçen şahane?
    - estağfurullah..
    - estağfurullah? ya nası öğrendin bu kadar iyi konuşmayı..
    - teveccühünüz efendim sağolun.. mübalağa ediyorsunuz..

    orda bıraktım artık.. sonra bi fener gassaray derbisi geyiği yaptık.. normal değil şerefsizim..

  • ikiyuzluluk yapmanin anlami yok; bu akil disi goruntunun saplantili tayyip hayranligindan bir farki yok.

    mustafa kemal ataturk de bu goruntuyu elestirirdi.

    ustelik benim daha cok merak ettigim, hangi normal insan ataturk'u andiriyor diye ona daha da fazla benzeyerek sokaklarda gezer?

  • nasıl geriye gittiğimizi gösteren konferanstır. şimdi erzurum'da orucu ne bozar konferansları var herhalde.

  • ilk olarak ataturkun emriyle yapımına karar verilmistir. yapıldıgı tarihte (daha evvel 40larda baslayip sonraki yonetimlerin acizliginden oturu 50lerin baslarinda bitirildi yanlıs bilmiyorsam) avrupanın ve hatta dunyanın sayılı ruzgar tunellerinden biriydi ve ikinci dunya savasına giren almanya bile bu boyutlarda bu teknolojiye sahip kullanılabilir bir tunelleri olmadigi icin hayiflaniyordu. efektif olarak kullanilmaya baslansaydi turkiye buyuk ihtimalle ucak teknolojisinde bir devrim yapacak, su anki konumu amerika veya ingilterenin su an bulundugu konumdan farkli olmayacakti.

    peki ne yapildi? tunelin onune duvar oruldu! amerikanin "durun yaa, siz ucak yapacaksiniz teknoloji gelistireceksiniz de ne olacak?" "biz yapip size hibe ederiz nasil olsa muttefik degil miyiz?" sozlerine kanılıp, basiretsiz politikacilar (veya herseyin farkinda olan vatan haini politikacilar artik hangisini secerseniz) tarafindan atil duruma gecirildi. genc turkiyenin en buyuk yatirimlarindan ve gelecek icin en umut vaad eden projelerinden biri su siralar ankarada besevler civarinda metruk bir bina olarak durmaktadir.