hesabın var mı? giriş yap

  • ''insan masumiyetini, bazen bir başkasının günahıyla öder!''

    ne kadar da doğru söylemiş. türkiyede ki şuan yaşayan sayılı iyi şairlerden birisidir. o kadar sayılıdır ki yeri gelir tek onu gösterirsiniz.

  • 2.5 sene önce 20 bin liraya ihtiyacım vardı. sağ olsun almanya'da yaşayan teyzem o zamanın parası ile 20 bin lira yani 8510 euro'yu vermişti. bugünlerde borcumu ödemek için 25 bin civarı parayı 8510 euro'ya çevirdim.

    yeni türkiye denen ülkede 2.5 sene içerisinde yabancı para karşısında 5 bin lira kaybettim. 2015 krizi falan değil. zaten bu krizin içerisinde yaşatılıyoruz. en son kontrol edemedikleri noktada elimize alacağımız kesin. 5 bin lira ne demek amk. 5 aylık asgari ücretten fazla. şimdi bu para size az gelebilir. ben öyle zengin bir insan değilim. kaybettiklerim milyon dolar civardında değil kabul ediyorum. ama diyorum ya, 5 ay buyunca bir asgari ücretli bu parayı ödemek için fazladan çalışmak zorunda. varın siz düşünün.

  • ekonomik kriz yoksa reis niye "iki aya kalmaz toparlarız" diyor o zaman. neyi toparlıyor bu adam? sen koskoca ülkenin başkanına şizofren mi diyorsun lan yoksa.

    edit: ekleme

    edit:bu entry başlık taşınmadan önce başlığı açan kişinin şu entrysine cevaben yazılmıştır. her ihtimale karşı şunu da
    şuraya koyayım da.

  • en yakın arkadaşım 2 sene önce evlendi. öncesinde 4 sene devam eden ilişki ve nişan süreci vardı. toplamda 6 sene. ben nikah şahidi oldum, o derece yakınız. evlerine gidip gelirdim, ilişki başından beri eşini de çok iyi tanıma imkanım oldu. ev istediler, arsalarını vs satıp sıfır ev aldı benim arkadaş. kır düğünü istediler en güzeli yapıldı. eşya şu marka 10 tane bilezik bilmem kaç tane ondan dediler hepsi yapıldı. gerçekten sevdiği için arkadaşımın tüm ailesi seferber oldu maddi ve manevi. her şey istedikleri gibi yapıldı. sonra 2 sene evlilik süreci sonunda, arkadaşımın bu virüs yüzünden işsiz kalması ile kız değişmeye başladı. ki o süreçte aldığı işsizlik maaşı ile geçimini devam ettirdi. ama daha ilk zorlukta kız sen bana bakamıyorsun, istediğim gibi gezip tozamıyorum demeye başladı. boşanmak istedi. biz şaşırdık. evin içinde tartışmalar olmuş tabii bize de anlattılar. ama sonra ailesi gelip kızlarını aldı. sonra biraz beklediler ama babası arayıp kızım boşanacak, altınların hepsi bizim olacak, eşyaların yarısını istiyoruz demiş. niyetleri para olduğu belli oldu, bizim arkadaş biraz saf ve yuvasını kurtarma derdinde baktığından olaylara diğer yüzünü görememiş, işsizlik üstüne eşinden darbe yemesi onu bunalıma soktu. o da istemiyorum artık, bu zor durumda en ufak sorunda bu hale geldiyse daha olmaz dedi. ki 2 hafta sonra dava açmışlar. mahkeme celbini okudum, 100 milyar talep edip, tüm altınları, eşyaların yarısını ve 1000 tl nafaka istemişler işsiz adamdan. yazdıkları iftiralara okudukça ben güldüm ama kendimi onun yerine koyup düşününce, bu kadar emek sonrası karşılığında yazanları okuyunca, inanılmaz ağır. kızın avukatı zaten boşuna uğraşmayın, altınları ne yaparsanız yapın mahkeme bize verecek, kanun böyle demiş. neden yazdım bunu derseniz. genellemelerinizden nefret ediyorum. her erkek aynı değil! köpek gibi çalışıp, evden dışarı bile adım atmayan, akşam eve gelip eşine yemek yaparken bile yardım eden bir adamı bile bu şekilde terk edebilen kadınlar var! demem o ki, herkes aynı değil, herkesin hikayesi de aynı değil!

  • ulan şerefsizim gözlerim doldu. şu ülkeye hala yatırım yapıyor adamlar. bu saatten sonra yolunuza taş koyacak olanlara da kafam girsin.

    tanım: uzun süredir beklediğim olay.

  • 147 tl köprüye değil ki.
    50 tl filan köprüye gidiyor.
    50 tl veysi, süleyman, hadi gibi gazetecilere, 47 tl’si sosyal medya köpeklerine gidiyor. vizyon budur

  • maaş zammı gündem olduğunda senin gibi binlerce insan var asgari ücretle çalışabilecek derken sorun yok. çalışan bana böyle yüksek teklif var, verebiliyorsanız kalayım yoksa gideyim deyince onursuz ve namussuz oluyor. hadi oradan esas sizsiniz onlar

  • karikatür gibi bir adamdan bahsedeceğim şimdi size, babamdan. ahlak değerleri yerlerde, çok kolay yalan söyleyebilir ve para için yapmayacağı hiçbir şey yok. ben ortaokula gidene kadar çocuklara harçlık verildiğinden falan hiç haberim yoktu. kış günü herkes evde şapka ve montla oturuyor zannediyordum. normali böyleymiş gibi hani. gözünüzde yeteri kadar canlandıysa hikayeye geçiyorum.

    iş çıkışı nasıl olduysa babamın canı kola içmek istemiş. büyük bir markete girmiş. eskiden kola kapaklarından hediye çıkıyordu şimdi de öyle mi bilmiyorum. aklına şahane bir fikir gelmiş. kolaları tek tek açıp kapaklarına bakmak.

    1, 2, 3……8,15,20…. derken güvenlik farketmiş. kavga dövüş açtığı bütün kolaları aldırmışlar.

    o gün babam bir kamyonet dolusu kolayla eve geldi. odanın birine dizdi kolaları kimseye de vermedi. bir sene boyunca şerbet gibi kola içti. bu konu hakkında konuşulmasını da yasakladı. çünkü yaptığından değil, ava giderken avlandığı için utandı.

    edit: bu kadar ilgi göreceğini hiç düşünmeden yazmıştım. çok fazla mesaj alıyorum bunun için bir anı daha yazma ihtiyacı doğdu :))

    babam bir gün 200 gr kıyma alırken kasapta etin çok pahalı olduğu kanaatine varıyor. “ineği kendim alsam bütün mahalleye kasabın yarısına bile satsam kar ederim” diye düşünüyor. çiftçilik yapan bir akrabamızdan o zamanın fiyatıyla 12 liraya inek alıyor. aldığı yerde kestiriyor.

    geriye etleri satma kısmı kalıyor. hatırladığım kadarıyla ilkokul öğretmenim bile ucuz et almak için evimize gelmişti. annem günlerce konu komşuya et satmaya çalıştı. evin her tarafı torba torba et doluydu.

    12 liralık inek babamın hesapladığı gibi kar getirmedi. 11 lira gibi bir fiyata bütün etleri sattı inek aldığı akrabayla da hayatı boyunca konuşmadı.

    çünkü hesaplarına göre kar etmeliydi, kar edemediği için kazıklandığını düşündü.

  • doların 1.7 tlden 18 tlye 10 katına çıkmasına şaşırmıyorsunuz da 3 - 4 katına çıkabilme ihtimaline mi şaşırıyorsunuz?

    dolar 5 liralardayken 15 lirayı geçecek dediğinde herkes parmakla gösterip dalga geçmişti bu adamla. şimdi dolar 15 tlye düşse tayyip farkla seçim kazanır.

    edit: adam öyle bir şey demiyor zaten max 22 25 hadi 30 olur diyor. benim anlatmak istediğim nokta da başka bir şey. dünden beri elli kişi yazdı yazmayın kardeşim gidin selçuk'a anlatın derdinizi.

  • the national grubunun dort yillik aranin ardindan yayinladigi dokuzuncu albumu. albumun ismi suradan geliyor, grubun solisti ve soz yazari matt berninger neredeyse bir sene boyunca tek kelime sarki sozu yazamamasinin ardindan frankenstein'in ilk sayfalarini okuyarak bu tikanikligi asmis. 2019'da yayinlanan i am easy to find'in ardindan grup kisa bir ara surecine girmis oldu. o esnada matt berninger kendi albumunu yayinladi, grubun ana bestecisi aaron dessner ise taylor swift icin iki album uretti pandemide. matt'e sahneden ve yaratim surecinden uzaklasmak iyi gelmemis olacak ki eski sarkilarinda uzunca bahsettigi depresyona gercekten girmis, hatta antidepresan kullanmaya kadar gitmis bu is. ek kelime bile yazmadan bir bir sene gecirdigini soyluyor ki, 2017den beri uc album yayinlamis birinden bahsediyoruz. bu sancili yaratim surecinin sonunda ortaya 11 sarki cikmis. weird goodbyes ise ayri olarak single yayinlanmis cunku bir daha belki sarki yapmayiz demisler, isler oralara kadar gitmis yani. buraya kadar objektif bilgiler verdikten sonra, sarki sarki biraz daha subjektif bir inceleme yapmak istiyorum.

    once upon a poolside, matt'in sahnede ve soz yaziminda karsilastigi donukluk sureci ve ondan cikmaya calismasi hakkinda. esi carin besser da soz yazarlari arasinda.

    eucalyptus, ayrilmakta olan bir ciftin esyalarini paylasmasini anlatiyor. bazilari bunu grup ayrilsa nasil olurdu diye de yorumlamis. matt'in sarkinin sonlarina dogru takildigi whiny ses tonuyla it wouldn't be fair diye bagirmasi harika.

    new order t-shirt, bu albumun kalani gibi gecmis anilar hakkinda gibi duruyor. matt yine sozleriyle tablolar ciziyor. aaron dessner ''i keep what i can of you'' sozunu simdiye kadar sevdigi herkesle ozdeslestirmis ki guzel bir yorum olmus. aslinda cok spesific seylerden de bahsetse matt'in sozleriyle cizdigi duygu dunyasi cok sey hissettiriyor. adeta bir film gibi bastan sona, uzaklasan ama yakinlasmaya calisan bir ciftin tablosunu izliyoruz.

    this isn't helping'de artik matt depresyonu iyice kabullenmeye basliyor, onun icin gosterilen cabalari da reddediyor.

    sirada ilk single olan tropic morning news var. bu sarki beat olarak sleep well beast albumunden gibi, soz olarak ise you had your soul with you'u animsatiyor. ayni frekanstayken, ayni depresyonu paylasirken daha iyi hisseden biri, diger tarafin iyilesmesiyle paylastiklari seyin kayboldugunu hissediyor adeta. matt yine her zamanki gibi iletisim kurmayi beceremedigini anlatiyor farkli farkli sekillerde.

    alien, daha cok oldugu yere ait hissetmemek hakkinda gibi. sarkinin eski ismi space invader idi, bulundugu yere soyledikleriyle yada varolmasiyla bir katki veremeyen birini anlatiyor gibi sarki.

    the alcott, matt'in karisina yazdigi bir piano ballot. mod olarak da carin at the liquor store'u andirdi bana. soz yazimi her zamanki cok guzel, oyle bir tasvir etmis ki bir film sahnesi gibi canlandirabiliyorsunuz kafanizda. the alcott'un en arkasinda not defteriyle oturan bir kadin goruyorsunuz dinlerken. cok guzel.

    grease in your hair'de artik anlatici biraz depresyonun farkinda gibi duruyor. bir seyler degissin diye umut ettigi icin paramparca olmamayi basariyor. yasananlarin tesaduf olmadigini, bir cosmic arrangement oldugunu dusunmeye basliyor.

    ice machines, oldugu yerden soyutlanan birinin dusunme surecini anlatiyor, daha once sikca isledikleri bir tema. yavas yavas dusuncelerini toparliyor, onca anksiyetesinin icinde insanlara ne diyecegini bilemese de.

    your mind is not your friend, cok uzerine yazilacak bir sey icermiyor ama matt depresyonun dibindeyken karisinin ona soyledigi bir cumleymis. albumdeki en zayif halka fikrimce.

    send for me, belki yapilmis en pozitif the national sarkisi olabilir. cok tatli bir piyano tonuna, yazilmis cok naif sozler eslik ediyor. ''if you're ever heartsick in an elevator full of bachelorettes...''

    sonuc olarak trouble will find me sound'uyla, sleep well beast drum machine'leri, i am easy to find soz yazarligini birlestirmisler ve ortaya boyle bir eser cikmis. yine kimseyi memnun edememisler gerci. olsun guzel. 8.5/10.