hesabın var mı? giriş yap

  • ben de size abd'de doktora yapmak icin gerekenleri obur taraftan anlatayim. orasi neresi diye soracak olursaniz bir admissions committee (bekle, anlaticam!) uyesi gozuyle.

    abd'de doktora yapmak icin gerekenler tabii ki oncelikle basvurmak, kabul almak ve parayi bir sekilde denklestirmek (deginecegim buna da). doktoraya basladiktan sonra bambaska dertleriniz olacak, onlara deginildi baska yerlerde, basa donecegim simdi. basvurulara yani.

    diyelim ki stanford applicationunun uzerine diet cola dokmek gibi gereksiz basliklar acmaniza sebebiyet verecek sacma seyler yapmadan basvurulari yolladiniz. bu basvurular size bir kabul veya red olarak geri donmeden once ne olur biliyor musunuz? "degerlendiriliyoooo!" diyenleri duyuyorum, aferin cocugum, cok guzel dusunmussun de degerlendirmeden kasit ne biliyor musun? onu anlatacagim, sen de ona gore hazirlarsin basvuru paketini (backwards induction yoluyla calisacagiz). bizim bolumde nasil oldugunu anlatacagim, her yerde ayni sekilde olmayabilir ama sosyal bilimlerde asagi yukari boyledir.

    basvuru zarflariniz bolumunuzun "graduate student administrator" denen sekreterine gider, programa girerseniz bu kisi sizin kaderinizi elinde tutan kisi olacaktir, ta/ra atamalarini yapar, burslarla, yeterlik sinavlariyla hep o ilgilenir, bir nevi doktora ogrencisinin dert anasidir. zarflar acilir, her basvuran icin bir dosya hazirlanir, eksik belge varsa haber verilir. dosyalar hazirlanirken ayrica bir excel dosyasi hazirlanir -bu dosyada butun basvuranlarin ozet bilgileri vardir: isim, okul, gpa, gre, etnisite (amerikalilar icin)/ulke (yabancilar icin) vs. bu on hazirliklar tamamlaninca degerlendirmeler baslar.

    degerlendirmeyi yapip ve karari verenler "admissions committee" denen ogrenci kabul komitesi diyebilecegimiz bir gruptur. cogunlukla genc asistan profesorlerden olusur ama chair'i yani baskani baba profesor olur. bizimki gibi bazi bolumler (abd olmus) doktora ogrencilerinden de dahil eder komiteye, bunlar genelde sadece fikir/tercih belirtirler ama oy haklari olmaz.

    basvurulari dosyalarda ozetlerini de bir excel dosyasinda birakmistik. gozunuzde daha iyi canlanabilmesi icin soyle bir fiziki tasvir yapayim. stanford, harvard ve ismini sokaktaki adamin bile bildigi okullara basvuruyorsaniz dosyanizin cekmeceler dolusu yuzlerce dosyadan biri, isminizin de yuzlerce satirlik bir excel dosyasinda bir satir olacagi kacinilmaz bir gercek. basvurular sirasinda yapmaniz gereken o yuzlerce dosya/satir arasindan bir sekilde siyrilmak, bunun icin yap/yapmalar az sonra...

    bu kadar cok dosyayla nasil basa cikiliyor? diyelim ki n kisi kabul edilecek ama yuzlerce basvuru var. soyle: 1. on eleme yaparak, 2. alt gruplar halinde calisarak. admissions committee'nin ilk amaci yuzlerce basvuruyu 3n ya da 4n'e indirmek olur. komite birkac gruba bolunuyor, her grup basvurularin bir kismini okuyor, okuduklari icinden bir siralama yapiyor ve en usttekileri komiteye oneriyor. yapilan bir toplantiyla al gulum ver gulum liste 3 ya da 4n'e iniyor. bundan sonra butun komite bu elemeden gecmis dosyalari okuyor, degerlendiriyor.

    simdi bu alt gruplar ilk elemeyi yaparken cogunlukla o excel listesine bakiyorlar. pakete koydugunuz writing samplelardi falandi filandi incelenmiyor. yuzeysel olanlar gre/gpa/geldigi okul kombinasyonu uzerine statement of purposei soyle bir okumayla eleme yapabiliyor, oyle yapmayan yok diyemem. daha dikkatli olanlar statemend of purpose'i dikkatlice okur, transcripte bakar, hocalarin mektuplarini okurlar, ama yine de writing samplelara bakmazlar pek. kafasinda "alotte, bir doktora programina basvurdum ama gre'm/ortalamam cok iyi degil kabul alir miyim?" sorusu olanlar su anda bazi fikirler ediniyor olmalilar. ayrica su noktada bir yabanci ogrenci olarak otomatik bir dezavantajiniz oldugunun da farkina varmis olmalisiniz: eger komiteden birisi okulunuzu bir sekilde bilmiyorsa siz herhangi bir yabanci ogrencisiniz. hatta "hmm, toefl'da full cekip ingilizce konusamayanlar var, bunun konusabildigi ne malum?" seklinde ingilizce beceriniz de suphe altindadir. eger amerika'da bir okuldan masteriniz varsa bu dezavantajlar otomatikman yokoluyor.

    su noktada statement of purpose denen 2 sayfalik mektubun onemini ayri bir paragraf acarak vurgulamak isterim. icerigi ve ingilizcesi ile iyi bir sop her derde deva olabilir, yabanci ogrenci olusunuzu, 4.0 olmayan ortalamanizi (ama 3'ten azsa zor be annem!), oeh dedirten gre sonuclarinizi unutturabilir. sop'de ilgilendiginiz konuyla kisisel bir ilginiz, baglantiniz oldugunu vurgulayin (dedication'um tam mesaji) ama "annem kucukken beni 'ah benim sosyal psikolog oglum' diye severdi..." seklinde hikayelerden siddetle uzak durun. ben su konuyu calismak istiyorum, bu konuda soyle dusunuyorum, bunun icin soyle bir teorik/metodolojik altyapim var demeniz gerekiyor. kimse sizden sop'de bir tez onerisi* beklemiyor, orada yapmayi istediginiz seyi yapmayabilirsiniz, cayabilirsiniz (ornek ben), ama bilimsel bir soru ile nasil basetmeyi dusundugunuzu gostermelisiniz. surayi okuyan kimse "ben siyaset bilimiyle ilgileniyorum, cocuklarin olmesi beni cok uzuyor, savaslar dursun istiyorum" gibi bir cumle yazmaz eminim. ama mesela "ic savas baslangiclariyla ilgili literaturu ilgiyle takip ediyorum, ic savas baslangicinda x faktorunun etkisi uzerine calismak istiyorum." gibi seyler soyleyebilirsiniz. siyaset bilimi demisken, sevgili sosyal bilimciler, allah askina "ben turkiye'nin x'ini calismak istiyorum" demeyin, asiri parochial bir yaklasim oluyor (ogrenin bu kelimeyi de, gre'de cikar falan, yardimci olmus olurum). turkiye'de yasamis bir insan olarak avrupa, ortadogu ve avrasya konularinda ister istemez bir birikiminiz oluyor, bunu vurgulayin. ille de turkiye ile ilgili bir sey calismak istiyorsaniz, deminki gibi bir cumleden sonra "bu x mefhumunu turkiye'yi bir case study olarak kullanarak calismak istiyorum" deyin (ama bu mantikli bir oneri olsun, nukleer silahsizlanma icin turkiye case'i biraz absurd kacar mesela!). su su hocalarla calismak istiyorum diye bu onerdiginiz konuyla ilgilenen proflari yazin ama arastirip da yazin "ehehe, sersem, o kisinin bununla alakasi yok ki!" diye gulmesinler. ismini duydugunuz hocalari listelemek yerine ozenle belirlediginiz bir kac isim yazin, arastirmadan isim atacaksaniz hic yazmayin. ozet: sop onemli, kasican!

    donelim ilk elemeyi gecen dosyalara: bunlar dikkatle okunur butun komite tarafindan (writing sample'lar yine de incik cincik okunmaz). sop'ler, referanslar, herhangi bir sey sizi digerlerinden avantajli/dezavantajli duruma getirebilir. ilk elemeyi gecenlerin hepsi creme de la cremedirler bir nevi, daha iyisi daha kotusu yoktur aslen. secim de eften puften olabilecegini dusundugunuz seylere kalabilir, bir referans mektubunuzda en ufak bir negatif ima sansinizi azaltirken hocanizin unu ipi goguslemenizi saglayabilir. hangisi bolum icin daha uygun olur diye bile karar verilebilir -ki bu noktada sop yine onemlidir- soyle ki: siz anadolu arkeolojisi calismak istiyorum dersiniz ama bolumde onu calisan yoktur ya da coktur*.

    bu son asamada bazi ince detaylar da var. kimse kabul etmek istemese de affirmative action diye bir durum var. genelde kadin/erkek ogrenci dengesi saglanmaya calisiliyor, bu bazilarinin yuzunu guldurse de bazilarini kahredecek sonuclar dogurabiliyor. yabanci ogrenciler ve siyah/hispanikler icin de kota belirlenebiliyor. sirf hispanik diye daha iyi beyazlara tercih edilen ogrenci gordum. ozellikle bu ilk elemeyi gecebilecek durumdaki siyah ogrencileri kapisiyor okullar, cok azlar cunku!

    simdiii, buraya kadar butun basvuranlarin siradan basvurucular oldugunu varsaydik, komiteden birinin cikip "a bu benim yakin arkadasim prof. bilmemnenin ogrencisiymis, alalim" demedigini. ama oluyor boyle seyler!!! name recognition onca dosya arasindan sizin dosyaniza daha bir dikkatli bakilmasini saglayabiliyor, bu da cok sey farkedebiliyor. bunu saglamanin en kolay ve en garantili yolu hocaniza "hocam sizin su okulda su tanidiginiz var ona bi email atsaniz bi telefon acsaniz?" demektir. hocanizin tanidigi kisinin bu admissions committee uzerinde bir etkisi olmasi icin dua edin sonra da (mesela komite baskaniysa en azindan ilk elemeyi garanti gecersiniz). hocalara kendiniz direk basvurabilirsiniz ama bu her zaman ise yaramaz. bazi hocalar her sene bir ogrenci secerler, yani onlarin bir kotasi vardir diyebiliriz. onlardan birini kafalarsaniz oh keka. ama diger hocalara yazdiginiz emaillerin bir kismi okunmayacak, bir kismi okunup silinecek, bir kismi da "ilgili arkadaslara iletirim" diye cevaplanip admissions committe'ye yollanacaktir. bu insanlar ayni anda bir suru projeyle mesgul, bilmemkac undergrad'e ders veren, bilmemkac grad'e danismanlik yapan insanlar. eger soyleyecek cok siradisi bir seyiniz yoksa ilgilenmelerini beklemeyin, ilgi gormezseniz de hic darilip kirilmayin.

    hazir ona buna email yollamaktan bahsetmisken bolumdeki ogrencilere, ozellikle de turklere email yollamaktan bahsedeyim. yapmayin canim, yapmayin arkadasim! oncelikle: bu ogrencilerin hicbir sekilde torpil yapmalari mumkun degildir. torpil degil yardim istiyorsaniz da soyle diyeyim: oturup "nbr? ben sizin bolume basvurcam, napayim?" diye bir email yazmadan once size bir cevap yollanmasini hak ettiginizi gosteren bir email yazin, dersinizi calistiginizi gosterin. okullarin ve bolumlerin web sayfalarinda, bu bolumdeki hoca ve ogrencilerin web sayfalarinda, hatta sozlukte istemediginiz kadar bilgi var aslinda. "ben sunlari sunlari ogrendim, ama hala da soyle bir sorum var" diye yazin. ben her sene en azindan 4-5 tane email alirdim, ders aldigim donemde bol bol canim sikildigi icin oturur cevap dosenirdim. daha sonra tez asamasinda "bosuna basvurma, basvuru parana yazik" demeye gonlum elvermediginde cevap yazmadim, sadece gercekten sansi olabilecek bir iki kisiye cevap yazip asagi yukari bu entryde yazdiklarimi yazdim. ne yazik ki onlar da yabanci ogrenci olduklari ve soplerinin butun tavsiyelerime ragmen parochial kalisi yuzunden elendiler.

    yavas yavas kapanisa gelirken para isine degineyim: cogu iyi okulda sirf burslu diye normalde kabul edilecek seviyede bulmadiklari ogrencilere kabul vermezler. cogunlukla kabul ettiklerine bursu garantilerler. bazi durumlarda iyi bir ogrenci vardir, ama butun burslar verilmistir, "aa bunun parasi varmis zaten" diye ekstradan alirlar onu ama cok az ornegini gordum. daha cok devlet universitelerinde* oluyor bu sanirim. meb bursunu aldim, simdi kabulu kesin alirim diye bir sey yok.

    iste basvurular boyle degerlendiriliyor. basvurularinizi hazirlarken bunlari goz onunde bulundurmaniz iyi olabilir.

    bir outro niyetine: bu entryden "ahaha, ben muhtesem bir insanim. benim kabul aldigim okullara siz nah kabul edilirsiniz" gibi bir anlam cikaran olursa fena halde uzulurum. universite ve sonrasinda calistigim, basarili oldugum dogru ama istisna degilim. benim sansim bazi kritik anlarda cok yaver gitti, basvurularim konusunda hep sansin buyuk etkisi oldu. bir yerden sonra her sey kadere sansa kaliyor dogrusu, ozellikle o ilk elemeyi gecince. bu entryden bir ders cikarmak gerekirse o da sudur: ilk elemeyi gececeginize inaniyorsaniz basvurun, aksi takdirde daha orta halli okullara basvurun, basvuru paranizi yakmayin bosuna. ilk elemeyi gececeginize inaniyorsaniz, elinizden gelen en iyi basvuruyu yapin, ille de istiyorsaniz abartmadan, yaka silktirmeden ve en garanti yollari kullanarak kendinizi reklam edin ama gerisini bosverin. kabul edilirseniz kiciniz kalkmasin, reddedilirseniz de uzulmeyin; sans!

    not: dogal bilimler, muhendislikler icin iki istisna: bunlar gibi "lab"ler seklinde organize olmus bolumlerde durum bayagi farkli, oralarda hocalarla iletisime gecmek bayagi etkili olabiliyor. ayrica, yabancilik/turkiye'de universite bitirmis olmak sosyal bilimlerdeki kadar dezavantaj olmayabiliyor cunku dil bilgisi o kadar onemli degil (sen sus bir sey soyleme, sen sus da denklemlerin konussun) ve odtu, bilkent gibi okullarin muhendisliklerinin nami var. bu sosyal bilimlere yonelik, kendi deneyimimden kaynaklanan bir entry oldu.

  • (bkz: doblo kullanan tesettürlü kadın) ı saymazsak araç tercihi kişilik tahmini olarak bir sonuca götürüyor.

    toyota yaris = karı koca bankacılık yapan kişinin ikinci aracı

    87 model siyah mercedes (plakadaki mavi olması gereken "tr" ibaresi kırmızı) = mhp ilçe meclis üyesi olan 40 yaşındaki konya ılgınlı ülkücü mevlüt abi

    arka tekerleri kakasını yapıyomuş gibi ayrık duran 96 model yere yapışık honda civic = aracına bildirdiği arkadaşlarından aldığı 20 tl ile lpg alan bayrampaşa'lı erman

    edit:
    bazı arkadaşlar "param olsa alacağım araba şudur" falan demişler. insanların hayalleri de kişilikleri hakkında fikir verir ,fakat yanıltıcıdır. hayalinizdeki araçtan kişilik tahmini yapamayız, zevk tahmini belki... zira paran olunca fikrin değişecek.

    edit 2:
    araç tercihlerinden dolayı insanları aşağılamak sevgisiz ortamda büyümüş hasta ruhlu bireylerin yapacağı bir anomali, şifa diliyorum.
    ama araç tercihlerinden dolayı bazı insanları da yüceltmek gerekiyor. gücünün yettiğinden daha düşük seviyede bir aracı tercih eden mütevazı kişileri yani...
    rastlarsanız yakınlaşın kendilerine, arada imkan olursa muhakkak sohbet edin. iş kurarsa ne biliim ortaklık falan teklif edin.

    edit 3:
    auris multidrive s kullanan arkadaş yorum istemiş;
    kendisi araç kullanma konusunda biraz acemi olma ihtimali olan birkaç yıllık evli bir erkektir. arabayı eşiyle birlikte kullanıyordur. bir yerde maaşlı çalışıyordur. kesinlikle ticarete girmesin (girmeye cesaret edemez zaten).
    bu arkadaş trafikte hayvanlık yapmaz,
    adam gibi adamdır, bekar olsaydı kız verilirdi kendisine.
    daha ne diyeyim?

    edit 4:
    toyota avensis için yorum istenmiş;
    uçarı olmayan, para hesabını doğru yapan devlet memuru olmayan mümkün mertebe freelance çalışmaya çalışan f/p insanı. çocuğun patron olacak kardeş, sağlığına dikkat et torun seversin. zaten yaşın 40'ın üzerinde

    edit 5:
    mercedes e400 yorumu istenmiş. (suser yaş ortalaması 50'ye dayandı ellam)
    mevlüt abinin hayalindeki araba bu.
    87 mersoyu satınca bundan almak istiyor, ama bu az bulunuyor ve daha pahalı. bir de koltuk ısıtma abinin hemoroidine iyi geliyor.
    -mevlüt abi onun yerine 300 bine bir superb 2020 alırsın, (2021 şubat ayında yazıldı, sonradan şoolmasın) daha geniş, bagaj desen doblo gibi ve yarısı kadar yakıyor. hem ılgın'a kaplıcaya giderken sülaleyi doldurursun.
    +mercedesin kariyeri var oğlum, şakaklarına beyaz düşen adama merso yaraşır
    -karizma abi
    +annamadım?
    -neyse

  • size oradaki örnek konutu yapabileceğiniz büyüklükte istanbul da ya da eskişehir de ya da konya da bir arsa vereyim, yapacağınız şey o arsaya o konutu inşa etmek olmaz. apartmanı dikersiniz bir dairesinde siz oturursunuz diğerlerini de satarsınız. otopark dahi yaptırmazsınız çünkü giriş katı ters dubleks satıp daha çok kazanmak istersiniz. çünkü siz ortadoğulusunuz.

  • taksit yapmayan, nakit avans vermeyen kredi kartı ne sikime yarayacak peki?

    kapatın gitsin.