• böyle pek şeker şirin bir yazar, ele avuca sığmıyor. ayrıca pek bir megolaman ve sabırsız, öyle ki kendi nikinin altına bişiler yazılmasını beklemek yerine kendisi yazmış. hem de çaylakken.

    sanırsam sabırtaşı yazarlar arasında nadir bulunan oricinal olanlardan birisi.

    entrylerini inceledim ve kendisini pek bir çay saatinde english breakfast tea içen insan gördüm. burdan kendisine çok sevdiğim smoked teayi tavsiye ediyorum. (bkz: lapsang souchong) hadi olmadı ingiltere'den gelirken bir paket filan atsın bavula, hediye getirsin bana diyorum. çok şey mi istiyorum?
  • pek adetim değildir nickimin altına yazanlara aynen karşılık vermek ama -yahu zaten toplam 28 yazı var, neyse..- bu kez yapacağım. ne de olsa farklı yıllarda da olsa aynı sıralarda dirsek çürüttüğüm, tıpkı benim gibi 'okul sonrası taksim'e gitmek için üç otobüs değiştirmek zorunda kalan' bir yazar. biz okulu değil, okul bizi özlesin diyorum kendisine.
  • küffar diyarindan tanri kralicayi korosunu girla gittiği kralicanin ise kenef ibriğinden ibaret oldugu ve nedense tanri kralicayi koruyacağina bizi ondan koruması için niçin dua edilmediğini kafasına takabilecek ve bundan sayfalarca kelam döktürebilecek olan kişidir.

    kah uzun uzun yazarak yazıya nasıl layık oluncağını kah kısa ve öz yazarak cehov tarzı dahiliği öne süren genel de bilgi nedir bilgiyi öğrendikten arz edilmelimidir edilmemelidir ikileminden kendisini sıyırmıştır. bilgiyi arz etmek gerekir der ve bilgiyi arz eder.

    türkiye cumhuriyeti vadisinde bir garip ademdir kendisi 'damnant quod non intelligunt' fazla maruz kaldığından vira demir eyvallah der gider anglosakson diyarlara. orda bol bol gözlem yapar ve der ki;

    'en yüksek parası 50 lik küpür olan bir diyardan çacık olmaz topu topu 2 defa elime geçti genelde alışverişler 20 lik 10lik 5lik küpürle yapıyor tükürürüm bu işe' der. ve bu suretle best sellerlarda harold robbins'in neden ken follet'ten daha üstün olduğunu bulur.

    sakatlıkları vardır guiness varken kim tükürür diğer biralara derim o sen ağzının tadını bilmiyorsun der fosters diye memba suyu vardır der.

    allah bilir çayı sütle içer, yok o kadar zevksiz değildir, ifitara etmeyeyim ona şimdi. ama mizah duygusu çok şükür yerindedir. aklıma nedense bir fıkra geldi;

    monte- carlo’nun dünyaca ünlü kumarhanesinden; varını yoğunu kaybederek, perişan bir durumda çıkmış kumarbazın biri. kala kala elinde sadece bir arabası kalmış.

    sıfırı iyice tüketmiş olan kumarbaz, arabasına binerken yeminler ediyor:
    - bir daha bu cenabet yere ayağımı atarsam, anam avradım olsun, diyormuş.

    kumar tutkusu yüzünden hayatı kaymış ve direksiyonun başına ıslak bir paçavra gibi çökmüş olan adam, oralardan epey uzaklaştığı bir sırada, küçük bir ses duymuş.
    ses:
    - hemen tekrar dön kumarhaneye, diyormuş.

    adam:
    - tam bir halüsinasyon, demiş; hayaller görmeye başladım, nerden geliyor bu ses?

    o küçük ses ısrarla:
    - ben biliyorum ne dediğimi, diyormuş; hemen dön kumarhaneye...

    adam, o küçük sesin etkisi altında geri dönmüş.
    ve küçük ses:
    - şimdi sat arabanı, demiş.

    adam:
    - satamam, diyormuş; elimde sadece bu araba kaldı.
    ses ise inatla:
    - sana sat diyorum, diye bastırıyormuş; ben görüyorum seni bekleyen şahane geleceği.

    adam, oralardaki garajlardan birine 5 bin euro’ya satmış arabasını.
    küçük ses:
    - şimdi, demiş; gir kumarhaneye ve çök ruletin başına.
    adam:
    - evet ama, demiş; yine kaybedeceğim, biliyorum.

    ses:
    - sana ne diyorsam onu yap, hemen koş ruletin başına. ben görüyorum seni nasıl parlak bir geleceğin beklediğini, diye tekrar edip duruyormuş.

    adam, hipnotize edilmişçesine yeniden girmiş kumarhaneye ve oturmuş rulet masasına.
    küçük ses:
    - cebindeki tüm parayı 8’e koy, demiş.

    adam:
    - yapma, diyormuş; bütün parayı koymak delilik olur; kaybedersem nasıl döneceğim geriye?

    ses:
    - bana güven, demiş; ben görüyorum uzağı ve geleceği. koy bütün paranı 8’e...

    ve adam, cebindeki 5 bin euro’yu koymuş 8’in üstüne.
    rulet başlamış dönmeye. sonunda da 9 kazanmış.

    bu kez küçük ses, çok öfkeli çınlamış kulağında:
    - allah belasını versi!..

    daha çok yazacak şeyler var ama sözlük formatı müsade eder mi artık bilmiyorum ve ondan kısa kesiyorum.
  • pek bir hoş, havalı, umursamaz nickname seçmiş yazarmış*.

    oldu mu?
  • ingilizce uzmanı kişilik. banu güven'e ingilizce dersi verse keşke.
  • ilgili ve bilgili yazar.
  • ing. "bütün dünyaya verecek halim yok ya !"
  • sözlükte nicki nadiren anlaşılan bir yazar.
hesabın var mı? giriş yap