3 entry daha
  • "bana getirilmişti.
    kırdım. -
    nasıl oldu bilmiyorum: galiba sallantılı, dengesiz bir yere koymuşum, yeterince dikkat etmeden; sonra, ters bir hareket etmisim - düştü, kırıldı....
    yeterince düşünmemiştim üzerinde, demek.
    elimdeki, artık, birkaç iri parça ile birsürü ufakcığıydı; bazısı, neredeyse, kırıntı, kıymık - öyle, dağılmış duruyordu.
    tek tek bir yere topladım hepsini: yokolmamalıydı.
    gittim, uygun bir zamk aldım.
    geldim, hepsini bir kağıt üzerinde düzenleyerek, biraraya getirmeye başladım: şu parça, buna uyuyor-mu; ya, bu şuna...
    zamanla, parçaların kopma noktalarındaki dokularının; ve zamkın, tutma ve yapıştırma niteliklerini, öğrendim.
    bazı parçalarsa yapıştırılamayacak kadar ufaktı; onların bulunmaları gereken yerlerde boşluklar oluştu.
    tek tek yapıştırdım, yapıştırabildiklerimi. çok uğraştım. sonunda ortaya aslının eğri-büğrü bir simgesi gibi birşey çıktı - ve, şu tümce:-

    dikkatsizlik ederek düşürüp kırdığın -sevdiğin kişinin izlerini taşıyan; senin için değerli- bir nesneyi, parçalarını tek tek toplayıp, dikkatle -saatlerce uğraşarak- özel olarak aldığın bir zamkla yapıştırıp onardığında, ortaya, orası burası eksik-gedik, yamru-yumru birşey çıkar - ama eskisinden de daha değerlidir artık; çünkü, şimdi, senin izlerini de taşıyordur.

    başka birşey yapamazdim".

    oruc aruoba

    (bkz: yakin)
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap