ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gheorghe hagi
-
"sağ ayağına kitap yazılır, son satırına solaktı diye eklenir" yorumu yapılan 18 yıl önce bugün galatasaray'a gelmiş bir efsanedir.
oblomov
-
o kadar büyük ve doğru yazılmış bir eser ki. içinde o kadar büyük ve isabetli tespitler var ki.
sigmund freud'dan önce, freudyen çıkarımlarda bulunma başarısını bile gösterebilen bir roman.
asla üşengeçlik, tembellik falan anlattığı yok, zaten bu herkesin malumu. oblomov'un oblomov olmasındaki sebep, taa çocukluğunda yatıyor. ailesinin hataları, aşırı koruyucu kollayıcı tavırları, vurdumduymazlıkları; ilya ilyiç'in kişisel çekingen ve kibar yapısıyla da birleşince, ortaya sosyal fobik, depresif (hatta manik depresif), amansız romantik, bipolar bir karakter çıkarıyor. tembellik, erteleme hastalığı, hep bunların bir semptomu haline geliyor.
hiçbir şeyi kendisi yapmamış, kendisi başarmamış birisi ilya ilyiç. 25 yaşına dek ailesiyle yaşamış. onlar ölünce de tek başına, yapayalnız kalmış. uzun süre aranmayan sevilen arkadaşlarla aranın ister istemez açılması gibi, hayatla olan bağları iyice esnemiş, sonunda kendisini karanlık odasına hapsetmiş. çünkü orası güvenli, sıcak, gamsız, çözülmesi gereken problemlerden tamamen uzak. tamamen antiagorafobik.
zaten her şey, oblomov'un evinden taşınması zorunluluğuyla başlıyor. hayata hiçbir şekilde hazırlanmamış birisi, deyim yerindeyse kendisini çırılçıplak sokakta buluyor. en önemlisi ise sonra geliyor: can dostu sayesinde zoraki tanıştığı olga'ya âşık oluyor, oysa oblomov bu aşka da hiç hazır değil. belki de karşısına kim çıksa âşık olacaktı. "awakenings" filmindeki gibi, kısa süreli bir uyanış yaşıyor oblomov, bu uyanışın kendisini de, araç değil, amaç olarak kullandığı için, tekrar uykuya dalıyor.
sonunda her şey beklenen noktaya varıyor elbette, "oblomovluk", oblomov'un yakasını bırakmıyor zira. oblomov ise bundan her zaman şikayetçi, bundan her zaman kurtulmak isteğinde olsa da (ki aslında bu da, hep başkalarından beklenen bir istek, zira kendisinin kurtulmaya da takati yok), hayatının son deminde kendisiyle tam anlamıyla barışıyor. huzuru, gerçek yaşama tercih ediyor ve huzurlu ama ezik bir biçimde yok olup gidiyor.
oblomov'u suçlayabilir miyiz? hiç sanmıyorum. yaşanan hiçbir şeyde oblomov'un hatası yok. ondan başka bir şey beklenemezdi. tüm çocukluğu, ergenliği, onu bu kaçınılmaz noktaya kadar getirdi. gerçekten en az suçlu olan ilya ilyiç'tir; hele de ailenin, bir çocuğun karakterini şekillendirme gücü düşünülürse.
işin psikolojik yönünden toplumsal yönüne kayarsak da, ortaya bu kez "selim ışık" değil, "züğürt ağa" çıkıyor. yeni ile eski arasında sıkışıp kalmış; yeniyi isteyen, oradaki sosyal statü ve güzelliklere iç çekerek bakan; ancak orada nasıl yaşanacağını, nasıl davranılacağını bilmediği için sürekli kaybeden, kazıklanan, çoğu zaman da iyiliğinin kurbanı olan bir adam. tıpkı yavuz turgul'un tüm karakterleri gibi, mahkum bir yaşantı içinde, hayal dünyasında, eskiyle bağlarını koparamamış birisi. dolayısıyla eski-yeni ayrımında, romantik ve hayalperest oblomov'un hayatını bitirdiği nokta, yine rastlantı olmuyor.
oblomov, hayatımda okuduğum en müthiş eserlerden birisi. hiç şüphesiz. ama bunda, yukarıda saydığım şeyler dışında bambaşka bir husus var ki, aslında sizi hiç mi hiç ilgilendirmez. ama şu kadarını söyleyebilirim.
oblomov benim için bir kitap değil. bir ayna.
cep telefonu rehberinde kayıtlı fantastik isimler
-
annemin yeni aldığı telefonuna kaydetmeye çalıştığı temizlikçinin adıdır.
şerife z9
bmw modeli mi, robot mu, temizlikçi mi belli değil.
elde olsa dünyadan kaldırılacak şeyler
-
(bkz: açlık)
diyarbakır'da yapılan evsiz sosyal deneyi
-
“sen yemezsen bize daha zahmettir...”
mücahit, yekta, süleyman, fatih ve diğer güzel yürekli insanlara selam ederiz.
ehlisünnet tv'nin beyin yakan esenler videosu
-
elimde ne var ne yok satıp en kısa zamanda esenlere yerleşiyorum. bu kadar bilinçli bir topluluğu hiçbir yerde görmedim. umarım kılıçdaroğlu ve adamları peşime düşmez.
ingilizce olmayan en iyi 100 film
-
bbc'nin 43 ülkeden 209 eleştirmenin görüşlerini alarak oluşturduğu dünya filmleri listesi.
https://www.bbc.com/turkce/vert-cul-46022845
edit: listede ingilizce dilinde çekilmiş filmler bulunmuyor. şu film neden yok diye yazanlar olduğundan editleme gereği duydum. pek çok sanat dalında kendi kültürünü baskın kılan abd ve ingiltere dünyanın kalan kısmındaki icraatları tek potada eriterek world music, world cinema gibi terimler ile uzun zaman önce literatüre soktu. haberi olmayanlara not düşmüş olayım.
1. yedi samuray (seven samuari - akira kurosawa, 1954)
2. bisiklet hırsızları (bicycle thieves - vittorio de sica, 1948)
3. tokyo hikayesi (tokyo story - yasujirô ozu, 1953)
4. rashomon (akira kurosawa, 1950)
5. oyunun kuralı (the rules of the game - jean renoir, 1939)
6. persona (ıngmar bergman, 1966)
7. 8 1/2 (federico fellini, 1963)
8. 400 darbe (the 400 blows - françois truffaut, 1959)
9. aşk zamanı (ın the mood for love - wong kar-wai, 2000)
10. tatlı hayat (la dolce vita - federico fellini, 1960)
11. serseri aşıklar (breathless - jean-luc godard, 1960)
12. hoşçakal cariyem (farewell my concubine - chen kaige, 1993)
13. m (fritz lang, 1931)
14. jeanne dielman, 23 commerce quay, 1080 brussels (chantal akerman, 1975)
15. pather panchali (satyajit ray, 1955)
16. metropolis (fritz lang, 1927)
17. aguirre: tanrının gazabı (aguirre, the wrath of god - werner herzog, 1972)
18. a city of sadness (hou hsiao-hsien, 1989)
19. cezayir bağımsızlık savaşı (the battle of algiers - gillo pontecorvo, 1966)
20. ayna (the mirror - andrei tarkovsky, 1974)
21. bir ayrılık (a separation - asghar farhadi, 2011)
22. pan'ın labirenti (pan's labyrinth - guillermo del toro, 2006)
23. jeanne d'arc'ın ızdırabı (the passion of joan of arc - carl theodor dreyer, 1928)
24. potemkin zırhlısı (battleship potemkin - sergei m eisenstein, 1925)
25. yi yi (edward yang, 2000)
26. cennet sineması (cinema paradiso - giuseppe tornatore, 1988)
27. arı kovanının ruhu (the spirit of the beehive - victor erice, 1973)
28. fanny and alexander (ıngmar bergman, 1982)
29. ihtiyar delikanlı (oldboy - park chan-wook, 2003)
30. yedinci mühür (the seventh seal - ıngmar bergman, 1957)
31. başkalarının hayatı (the lives of others - florian henckel von donnersmarck, 2006)
32. annem hakkında her şey (all about my mother - pedro almodóvar, 1999)
33. oyun vakti (playtime - jacques tati, 1967)
34. arzunun kanatları / berlin üzerindeki gökyüzü (wings of desire - wim wenders, 1987)
35. leopar (the leopard - luchino visconti, 1963)
36. harp esirleri (la grande ıllusion - jean renoir, 1937)
37. ruhların kaçışı (spirited away - hayao miyazaki, 2001)
38. a brighter summer day (edward yang, 1991)
39. yakın plan (close-up - abbas kiarostami, 1990)
40. andrei rublev (andrei tarkovsky, 1966)
41. yaşamak (to live - zhang yimou, 1994)
42. tanrıkent (city of god - fernando meirelles, kátia lund, 2002)
43. iyi iş (beau travail - claire denis, 1999)
44. 5'ten 7'ye cléo (cleo from 5 to 7 - agnès varda, 1962)
45. l'avventura (michelangelo antonioni, 1960)
46. cennetin çocukları (children of paradise - marcel carné, 1945)
47. 4 ay, 3 hafta, 2 gün (4 months, 3 weeks and 2 days - cristian mungiu, 2007)
48. viridiana (luis buñuel, 1961)
49. iz sürücü (stalker - andrei tarkovsky, 1979)
50. l'atalante (jean vigo, 1934)
51. cherbourg şemsiyeleri (the umbrellas of cherbourg - jacques demy, 1964)
52. rastgele balthazar (au hasard balthazar - robert bresson, 1966)
53. geç gelen bahar (late spring - yasujirô ozu, 1949)
54. eat drink man woman (ang lee, 1994)
55. jules ve jim (jules and jim - françois truffaut, 1962)
56. chungking express (wong kar-wai, 1994)
57. solaris (andrei tarkovsky, 1972)
58. the earrings of madame de… (max ophüls, 1953)
59. gel ve gör (come and see - elem klimov, 1985)
60. le mepris / contempt (jean-luc godard, 1963)
61. sansho the bailiff (kenji mizoguchi, 1954)
62. touki bouki (djibril diop mambéty, 1973)
63. spring in a small town (fei mu, 1948)
64. üç renk: mavi (three colours blue - krzysztof kieslowski, 1993)
65. ordet (carl theodor dreyer, 1955)
66. korku ruhu kemirir ( ali fear eats the soul - rainer werner fassbinder, 1973)
67. yok edici melek (the exterminating angel - luis buñuel, 1962)
68. ugetsu (kenji mizoguchi, 1953)
69. aşk (amour - michael haneke, 2012)
70. batan güneş (l'eclisse - michelangelo antonioni, 1962)
71. happy together (wong kar-wai, 1997)
72. yaşamak (ıkiru - akira kurosawa, 1952)
73. kameralı adam (man with a movie camera - dziga vertov, 1929)
74. çılgın pierro (pierrot le fou - jean-luc godard, 1965)
75. gündüz güzeli (belle de jour - luis buñuel, 1967)
76. ananı da! (y tu mamá también - alfonso cuarón, 2001)
77. konformist (the conformist - bernardo bertolucci, 1970)
78. kaplan ve ejderha (crouching tiger, hidden dragon - ang lee, 2000)
79. ran (akira kurosawa, 1985)
80. los olvidados / the young and the damned (luis buñuel, 1950)
81. celine and julie go boating (jacques rivette, 1974)
82. amélie (jean-pierre jeunet, 2001)
83. sonsuz sokaklar (la strada - federico fellini, 1954)
84. burjuvazinin gizemli çekiciliği (the discreet charm of the bourgeoisie - luis buñuel, 1972)
85. umberto d (vittorio de sica, 1952)
86. la jetée (chris marker, 1962)
87. cabiria'nın geceleri (the nights of cabiria - federico fellini, 1957)
88. son krizantemlerin öyküsü (the story of the last chrysanthemum - kenji mizoguchi, 1939)
89. yaban çilekleri (wild strawberries - ıngmar bergman, 1957)
90. hiroşima sevgilim (hiroshima mon amour - alain resnais, 1959)
91. rififi (jules dassin, 1955)
92. bir evlilikten manzaralar (scenes from a marriage - ıngmar bergman, 1973)
93. kırmızı fenerler (raise the red lantern - zhang yimou, 1991)
94. arkadaşımın evi nerede? (where is the friend's home? - abbas kiarostami, 1987)
95. ukigumo / floating clouds (mikio naruse, 1955)
96. shoah (claude lanzmann, 1985)
97. kirazın tadı (taste of cherry - abbas kiarostami, 1997)
98. ın the heat of the sun (jiang wen, 1994)
99. küller ve elmaslar (ashes and diamonds - andrzej wajda, 1958)
100. puslu manzaralar (landscape in the mist - theo angelopoulos, 1988)
ali erbaş'ın coronavirüse yakalanması
karizmatik cevaplar
-
bir önceki gün gelen misafir pasta getirmiştir. e koca pasta bu, haliyle artar. sabah erken kalkmışımdır, dolapta kaale alınır türden bir gıda bulamamışımdır. haliyle pasta keserim, yerim. meğerse gürültüye anne uyanmıştır, mutfağa girer:
anne:
- aa oğlum napıyosun sabah sabah?
aklı sıra komik ben:
- ekmek bulamadım pasta yiyorum, ıhı ıhı.
anne:
- iyi de oğlum makarnadır orda kastedilen pasta, yanlış çevrilmiş türkçeye.
ben:
- ...
ben sözlükten böyle ayar almış değilim yau.