23 entry daha
  • biz faniler başımızı sokacak, hayatımızı devam ettirecek envai çeşit faliyette bulunuyoruz. doğada da bu böyle.

    bahçe komşuma uğradım. arabadan inince etrafımda arıları fark ettim. kovanlar köyün dışına dizdikleri için anlam veremedim. meğer boş kovana arılar yerleşmiş. komşum çok mutluydu. en kıymetli balları bu arılar üretiyormuş. kendi peteklerini yapıyor. kare, daire vs. değildi. piramit gibi uzatmışlar. insan müdahalesi olmayan bu kovanların adı kara kovan

    kovanların kenarlarında metalden kütükleri çivili. her kovan aslında bir arıcıya zimmetli. her arıcının ehliyet gibi kimliği var. cüzdanlarında taşıdıkları. polen kovalayan bu insanlar, aklımızın ucundan geçmeyecek yerlerde kamp yapıyor.
    bu ülkede yaşayan çoğu insandan daha çok şehir dolaşıyor, kovanlar. arı kovanları, gece taşınıyor. "arı taşımak, ateş taşımaktır." benzetmesini her seferinde duyuyorum.

    üste anlattığım şeyleri zihinde canlandırmak kolay. bir kovanla ilgili deneyimlediğim en özel şey, kokusu. kovanlar birbirinden farklı kokuyor. insanlar gibi. bir başka muhteşem şey ise kovanın sıcaklığı üstünde dururken arı ekmeğinin tadına bakmak. patlayan şeker, hissiyatında her bir polen ayrı dağılıyor ağızda. kendine has özü bırakarak. parayla deneyimleyemeyeceğimiz şeyler arasında kısmetimize düşen bu dostlar ve hayatınıza kattığı bu dokunuşlar. ötesi yok.

    iyi ki varlar!

    görsel
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap