8481 entry daha
  • sik gittigim restoranda bi kiz var, beni acayip merak ediyor.

    gide gele bir asinalik da olustu. gecen cocugun var mi diye sordu. 6 tane dedim. gozleri kocaman oldu. diger butun garsonlara duyurmus, 6 cocugum var saniyor restorandaki butun calisanlar. halbuki hic cocugum yok, simdi benimle ilgilenir veya birine yapmaya calisir diye saka yollu soylemistim.

    kiz gecen yemek sonrasi bu surprizli yumurtalarin icinden cikan oyuncaklardan bir taneyi masaya koydu, cocuguna verirsin diyor. daha yumurta yedikce getirip verecekmis. swh.

    sonra restoranin sahibi geldi, onunla da selamlasiyoruz arada. cocuklarin dogum gunlerini burda yapalim, indirim yaparim dedi. onunla siki bir pazarlik yaptim. ekim ile subat arasi dogum gunlerinin yerlerini bile belirledim benim olmayan veletlerin.

    biraz kontrolden cikti bu saka, restoranimi degistirmem lazim. yoksa cok acil 6 cocuk yapmam gerekecek, sadece 6 ayim var.
  • viyana'da bir iş yemeğindeydik. mevsim yaz, hava sıcak, su kenarı küçük ama şık bir restoran, genelde etrafta aileler var, avusturyalı nineler dedeler çocuklarını torunlarını yanlarına almışlar, herkes kendi halinde yemek öncesi bir şeyler içip muhabbet ediyordu. huzurlu, sakin bir akşamüstüydü. derken mekanın tam ortasındaki masaya çok ama çok genç çift geldi. belki daha ancak lise 1'e gidiyorlardı. onlar gelince mekanda hafif bir dalgalanma oldu, dikkatler bir an için onlara döndü. gençlerin halinde nasıl davranmaları gerektiğinden emin olamadıkları tatlı bir tecrübesizlik vardı, buna rağmen gergin değil aksine çok muzip ve masum bir tavırları vardı. değil birbirleri ile ilk buluşmaları muhtemelen hayatlarında biriyle geldikleri ilk buluşmaydı. oradaki herkes bunu fark etmiş olacak ki herkesin yüzüne hafif bir gülümseme yayıldı. yine de onları rahatsız etmemek ve zor durumda bırakmamak için katiyen onlara dönüp bakmıyorlar sadece kaçamak bakışlarla arada onları süzüyorlar ve gülümsüyorlardı. yaşını almış bir garson da buna katıldı onlara çok ciddiyetle yaklaştı. menüdeki yemekleri açıkladı, alkol alacak yaşta olmadıkları halde onlara kadehle servis yaptı ve rahat ettiklerinden emin oldu. onların oradaki varlığı mekanın havasını inanılmaz değiştirmişti. sanki güneş o kadar fazla parlıyordu ki herkes gözünü biraz kısmak zorunda kalmıştı ve etraftaki her şey biraz buğulu görünüyordu. insanlar o gençlerin hayat boyu hatırlayacakları özel bir ana tanıklık ettiklerini hissetmişlerdi ve çok saygılı bir şekilde sadece buna kenardan şahitlik etmeyi seçtiler ve hiç araya girmediler, onlara şaka için bile olsa bir şey söylemediler, rol çalmadılar ya da bunun bir parçası olmaya çalışmadılar. mekandaki herkes sessiz bir anlaşma ile bu anın bozulmaması gerektiğinde uzlaşmış gibiydi. genç çift yemeklerini yeyip muhabbet ettiler. onların gülüştüğü zamanlar ister istemez herkes hafiften kikirdiyordu. oğlan eğer kıza güzel bir şey söylerse diğer masalardaki kadınlar erkek arkadaşlarına dönüp, kaşlarını kaldırarak "görüyorsun değil mi, utan utan" der gibi sitem ediyorlardı. gençler güle oynaya yemeklerini yeyip gittiler. geride kalanlar sanıyorum ister istemez kendi ilk aşklarını, ilk buluşmalarını hatırladılar.
  • alelade bi zamanda gelen bir cümle,
    dua gibi.
    “ruhunun ahengi bozulmasın hiç”
23 entry daha
hesabın var mı? giriş yap