• koşullanma sonucu gerçekleşiyor ve devamı bekleniyor ise yürek çarpıntısını beraberinde getiren eylem. ürettikçe pırpırlanır, an olur dehşetle kalakalır insan. fikrin güzelliğiyle sağlık sıhhat durumu ters orantılı bir grafik sergiler.
  • bilimsel olması gerekir.
    --- spoiler ---
    haa aklıma gelmişken insanı zamana geri götürecek bi icat geldi paylaşmak istedim. kim yapar veya ne zaman yapar bilmem ama geçmişe yolculuk olan fikrimi söyle açıklayayım. uzayda bi uydu olacak piksel ve yakınlastırabilme olanakları olması gerekenden fazla bir kamera seklınde..( yakınlastırmalar cam gibi saydam maddeden gecebilir sekilde olacak. yani evin içine girebileceksiniz) dünyayı her açıdan gorebilecek sekilde konumlandırılmış olmalı ve en önemlisi de video kayıtı yapabilir olmalı (yüksek seviyede ) ve de sesleri cok net algılayabilmeli...bu alet dünyayı cekecek kayıtlara.. ama cekilen goruntulerin dünyaya gelme süresi 5 sene olacak. 5 sene oncesinde cekilen bi video ancak bugun izlenebilecek şekilde tasarlanmalı. dünyada nerde ne oldugu insanların iyi anıları kötü anıları hatta cekime başlanmışsa gelecek kusaklar nasıl dogdugunu, babası anansını nasıl...neyse... anlıcanız insan 5 sene oncesinden geriye dogru ne yaptıgını gorebilecek. ulan dünya üzerinde suc kalmaz faili mechul cinayet kalmaz 5 senede adamlar herseyi bulur. 5 seneyi bunun için koydum adam bırakın da 5 sene hayatını yaşasın aq. bi de bunu acık ınternette yayınlayamaları var planda tabiki. başta bizim milletimiz olmak uzere başka bişeye bakarsa internetten ben de bişi bilmiyorum. muhabbetleri düşünsenize ailece oturmuşuz dizi izler gibi :
    - ya oglum bi de babana bakalım 5 sene once şimdi napıyomuş (aldatılma değil tercih edilmeme şühpesi )
    ya da başka bi monolog
    - vay rspu vayy bana neden demedin ha
    ya da evlendiği günün kasetini kaybetmiş bi çift ve ya cekilmeyen ya da silinmiş goruntuleri
    - bu kadın kim kasette gorememiştim
    - şeyy...
    yani olacak olan tam bi dizi olur. kadınların işi dizi gibi gün gün kocalarını takip etmek olur, basının işi faili mechul cinayetleri açığa çıkarmak, polisin işi dosyaları kapanmış cinayetlerin tam tekniğini ögrenmek, askerin işi teroristlerin o zamanlar nerelerde saklanıp nasıl hata yaptıgını anlamak, itfaiyenin işi " nasıl yanmış lan bu yangın ( cok kullanırlar ) " devlet memurları personelin 5 sene once odalarında ne yaptıgı bi misal verecek olursak soyle bi konusma
    - ahmet bey 5 sene once odanızda uyuyomussunuz
    + ben de size baktım gülten hanım siz de ofis sürtüklüğü yapıyomuşsunuz
    - atıldınnnnn
    + kayıtlar var elimde...
    ya da magazin dünyasını düşünsenize kim kiminle yattı, kim kimi aldattı. kim gizli ask yasıyo, hatta ünlülerin pozisyon sevgisine dahil herseyi bilirler. misyoner, köpek pozisyonu...
    başka bi misal darphaneyi gozetleyenler onlara ne dersiniz, kalpazan patması yasanırdı galiba. 5 sene adamlar para gününü gün ederdi. 5 sene bilemedin 6 sene sonra içeri tıkarlardı. insanların insanları merakından anlıcanız herkes her fırsatta girerdi ve bakardı 5 sene onceden gerıye dogru nolmuş noluyoo diye
    tabi bunların yanında iyi şeyler içinde bakılabilir. kız arkadaşını ilk öpüşünüz o heyecan.. bi odada gecen komik bi muhabbet ya da babanızı son gorusunuz...
    tabi boyle bi sistem gelince bundan sonra olacak sudur. kız arkadaşınızla başbaşasınız. bir dialog
    - "burda oldugumuzu bi sen bir ben bir de tanrı bilecek" der ve opme eğilimi başlar
    +" ne diyon lan sen 5 sene sonra 70 milyar insan bilecek, baba valla ben boyle bilmıyodum bu cocugu eger 5 sene sonra bunu izlersen... "
    haha
    milleti düşünsenize bi 5 sene sonra herkes bilecek diye kimse bişey yapmayacak, konuşmayacak, artık planlar uzun vadeli değil kısa vadeli olacak insanlar dudak okuma sanatını ögrenecek herkes bırbırının dudagını okuyacak ya da gırtlak mıkrofonu ve kulaklık...
    kız isteme olaylarını bi düşünsenize
    - benim oğlum diye demiyorum agzına içki surdugu yoktur. hovardalıgı yoktur karı kız bilmez...
    + ayteeenn getir benim su laptopu bi cocuga bakalım temiz mi
    - anne oglunun kulagına ( oglum şimdi boku yedik bunlarda biliyomuş icadı )
    anlıcanız bir suru akla gelebilecek sey...
    hatta daha da gelistırıp 3 boyutlu bi ortam yaratıp ( bir kabin ) içine girip o ortamda tekrar o anı yaşamak.. şerefsizim porno siteleri iflas eder. adam giriyor kabine pornoyu 3 boyutlu seyrediyor. haha
    herkesin kirli çamaşırları dökülür ortaya.. her bakımdan yani ne iranın nükleer gelişme patlaması gizlide kalır ne amerikanın ajan yetiştirme yöntemi... kgb nin ofisini düşünsenize :
    - bayan kosilva napıyosunuz ögrenebilir miyim?
    +efendim başkanımız 5 sene önce hangi sinekler bizden habersiz uçmuş onlara bakmamı istedi
    -sonuç?
    +cok kotu efendim
    - olamaazz
    artık seneler ilerledikce vazıyet su hale bile gelebilir.
    - oğlum bak bakalım baban napıyomuş 5 sene once
    +anne babam oturmuş pc ye icadda bişeylere bakıyo
    - oglum bi haftadır aynı şeyi goruyoruz bozuldu mu bu icad
    - yok anne işliyo icad..
    tabi bunların hepsi bedava olacak halk yararlanacak.. tabi birileri ticari amaç güdmeyi planlayacak "sok sok sok 3 sene oncesini sadece 100 dolara izleyin." namerdim bill gates i 1 günde solda sıfır bırakır.
    olay boyle.. bunu okuyan arkadaşlar butun bildiği dillere cevirip gondersınler elçiliklere belki birileri yapar. ha yapana soyleyın icadın sitesinde tıklama başına yüzde 10 komisyon alırım haa.
    haha ütopya ama olmayacak bişi değil dimii, olacak die de bişey yok bırakın uleeenn dünyayı kendi haline dönüp duruyo daha ne istiyonuz aq....
    --- spoiler ---
  • dünyada ve türkiye'de tüketim kültüründen midir, bilemem, en kolay yapılan şeylerden biri olmaya başladı... yani sanırım... yani öyle olsa gerek... her köşesinden elektronlardan daha çok fikir fışkıran bir dünyada yaşıyoruz gibi geliyor bana... size öyle gelmiyor mu ey sözlük halkı, ey yiğidin harman olduğu new hampshire ahalisi, ey baklavanın orta göbeği, ey sevdiğim berlinliler.

    tabii "fikir" diye ortalığa pazarlanan şeylere fikir denmesine karışamıyorum. yani ben kimim ki karışayım. ama bir iki şerhim olacak bu fikirler mevzunda. şimdi misal böğürtlen cini gibi gece-gündüz böğüren rasim ozan kütahyalı gibileri bir kenara bırakalım-ki bu evlat olsa sevilmez mahluk ve zevcesini iktidar yandaşlarının da sevdiğini zannetmiyorum. o nedenle onlardan bahsetmeyeceğim. daha çok, bu "avam" fikir hödükleri değil de, daha elit, daha ince, daha talaş böreği gibi katmanlı bir kadrodan bahsedeceğim. aslında şahsileşmiş şeyler yazmak istemiyorum. ama ve belki de derdimi anlatabilmek için bu gerekli ki daha önce de epey kinle ve kanla bezeli gözlerimden gözyaşlarım eşliğinde hançer gibi satırlar damlamıştır diye bildirir, sevgilerimi sunarım.

    her gece televizyonda "kim kimle kırıştırdı"yı tarih diye zırvalayanları da, işkenceyi, halka dışkı yedirmeyi, darbeleri savunanları (celal şengör) filan da yazmayacağım. hayır, ilber farklı filan değil. pakete değil içeriğe bakın. daha da bakmak isterseniz, gidin tarihlenk'i okuyun. büyük tarihçiler öyle iki güne bir ekrana çıkmazlar. halil inalcık, şükrü hanioğlu, kemal karpat gibi isimlerin işi gücü vardı kardeşim. her gece televizyonlarda ya da senin benim gibi ekşi sözlük köşelerinde vakit öldürmezlerdi. geçelim iki satır... hörhör sesiyle herkesi küçümseyen murat bardakçı zaten konumuz değil ve olamaz.

    muhalif ya da yandaş, 24 saat haber yorumu yaptığını iddia edenleri de saymıyorum. maşallah bilmedikleri ve anlamadıkları yok. hani şu cem yılmaz parodilerinde adres sorduğunuzda "bilmiyorum" diyemeyen amcalar gibiler. eh ne yapsınlar, iş yok, güç yok. evde oturup salata mı yapsınlar? hem üç beş kuruş da nasipleniyorlardır. onları da geçtik.

    benim asıl derdim, keçinin olmadığı yerde bu boşluğu dolduran, bu yukarıdaki zevat değil, bunlar kadar çok görünmeyen, bunlar kadar popüler olmayan, ama burunlarından da kıl aldırmayan, hata yapmayan bir zevat. hah daha görünür olmak isterler elbette de pek de kimsenn tahammül edebileceği kimseler değil bunlar. mesela rok ve karısından nefret ediyoruz ve o sayede izliyoruz (nefret edilmesi keyif veren şeyler. ilber ve avanesi masal gibi anlatırlar ve anlatırlar ve "bu çok önemli"lerle süslerler de süslerler, ve biz mal mal dinleriz ve kim kalkıp da inalcık'ın hermeneutik (yorumbilgisi) üzerine makalesini okuyacak, elbette tüketir ve unuturuz. haber programları da patıcan közlerken filan arkada fon oluyorlar, dinliyoruz ve sekiz dakika sonra da unutuyoruz. derdim daha kıvamlı, kanlı canlı ve şu anki hâlimize ve mevcut iktidarımızın kuruluşuna (`allah devletmize, milletimize zeval vermesin) epey hizmet etmiş bir grup yazı-çizi-eylem insanıyla. bu kişileri birleştiren hata yapmamaları. türkiye'de hata yapmak malum çok zor, hatta imkânsızdır da. bakalım örneklere:

    doğu perinçek:

    en-asla-hata-yapmaz seyahatin en mağrur sürücüsüdür kendileri. misal 12 eylül darbe mahkemelerindeki savunmasında "kemalist burjuva diktatörlüğünü yıkacağız" der. sonra kürtçü olur, apo ile halay çeker, çiçek koklarlar birlikte, dağ ve bayırlarda kelebek izi sürerler, halay çekerler. sonra uğur mumcu öldürülür ve akabinde kemalizmi keşfeder. atatürk'ün kürtlere federasyon teklif ettiğini ilk kez onun dergisi 2000'e doğru basar. sonra birden kürtleri sevmez. sonra dine savaş açar ve turan dursun'un kitaplarını ve yazılarını da yayınlarlar. sonra bir an gelir, bir aydınlanma yaşar, ya da yok, yani bir şey değişmemiştir aslında da, biz yanlış anlamışızdır: "hazreti muhammed en büyük devrimciydi" demeye başlar. bir bakarsın odtü'de kendisini protesto eden öğrencileri dövdürür, bir bakarsın mhp ile miting yapar. ne solculuğu, ne milliyetçiliği kimselere kaptırmayıverir. dedim ya, hiç hata yapmaz, hiç çelişmez.

    baskın oran:

    minik notla başlayalım: mülkiye'de bir sloganın failidir: "baskın nerenin? baskın oranın".
    yetmez ama evet (yae) öncesinde canhıraş çığlıklarla savunmuştur ve biz anlamazları ipe dizmektedir. biz anlamayız, anlatsa da anlamayız, okuduğumuzu ve okumadığımızı anlamayız. (perinçek'le benzerlikleri ilginçtir aslında. 2000'e doğru'nun en sıkı yazarlarındandır. yae'yi sadece biz fani geri zakalılar anlamıyor değilizdir. mesela anayasa profesörü, birgün yazarı ve eski arkadaşı ibrahim kaboğlu ve yae'ye karşı olan herkes anlamamaktadır. yae sırasında hepimize ahlak dersi vermelere doyamayan ayhan aktarve recep tayyip erdoğan alevilere parmak sallamakta, "dedelerin sultasını yıkmak"tan söz etmektedirler. malum türkiye'yi yüzlerce yıldır aleviler yönetmektedir ya. işte bu alevi sultası yıkılacak ve özgürleşeceğizdir, özgürleşecektik, özgürleştik mi? tüm bunları soracakken biz, baskın oran küheylan gibi fırlar yerşnden ve bizi aydınlatır, susturur, azarlar, aşağılar. yani... sonuç ortada, ama beyefendi hâlâ hatasız, hâlâ kusursuzdur, hâlâ azarlar, hâlâ bizizdir hatalı olan.

    gene aynı beyefendi, malum kendisini solcudan sayar ve sever ya, çok sol bir fikir olan paralı eğitim denen naneyi savunur. eğitim paralı olmalıdır, ihtiyacı olana devlet yardım etmelidir. ama argümanı sağlamlaştırmak için kullandığı örnek güler sabancı... yanlış duymadınız, evet, sabancılardan güler hanım! efendim güler hanım boğaziçi'nde parasız okumuş, o halde ünversite paralı olmalıymış. yani koskoca avrupa kıtasının pek çok ülkesinde akıl edilemeyen, bir tek eğitim eşitsizliğinin en yoğun yaşandığı ülkelerden olan abd ve ingiltere'de pek sevilen bu paralı eğitim denen solcu tavır, bizde de olmalıymış. her köşesinden eşitsizlik ve adaletsizlik fışkıran güzide ülkemizin en temel sorununa böylece parmak basmış olmaktadır kendileri. boğaziçi'ni, odtü'yü akın akın zenginler doldurmaktadır. çözüm: üniversiteler de paralı olmalı, o zaman yoksullar gelebilecektir. ama azıcık eleştirsen, azıcık sorgulasan "cahilsin" damgasını yersin. keşke taraf gazetesinin arşivi duraydı da bu amcanın yumurtlamalarına bakabileydik.
    geçelim...

    başka hata yapmayanlar... ah taraf ah...

    ayşe hür:

    yani say say bitmez bu hanımefendideki cevherler. gerçi cahil ya da kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum. sadece bazı konularda akıl yürütmesi sorunlu...sanki... mesela "feministim" der, sevan nişanyan denen karısının kafasına sıçtığı boku döken entelektüel hödüğümüzle kankadır, daha doğrusu artık nişanyan reddedilemez şekilde feministlere, kadınlara ana-avrat giydirmeye başlayınca kalbi kırık bir kedi gibi beyefendiden uzaklaşmıştır. ama gene de ve ara ara beyefendiyi savunur.

    hayvanları, atları pek sever ama at yarışlarını sevmesi eleştirilince atar yapar.

    ama dedim ya, asla hata yapmazlar, kusursuzdurlar ve ayşe hanım da bunlardan geri kalmaz.

    ama son yumurtası, şudur. böyle akıl yürüme görülmedi: atatürk saltanat kurabileydi, çoluğu çocuğu olaydı, saltanat kurardı. ama olmayınca ne yaptı? cumhuriyet! hay allah... beni eskilere götürdü.

    angara... çocuğum...bir kahvehane... amcalardan biri, bir tür angara rasim ozan kütahyalı'sı. böğüre böğüre anlatıyor: "12 eylül niye oldu? ecevit paşaların altından mercedes'leri aldı, renault verdi. paşalarla taşak geçilir mi? onlar da darbe yaptı!"

    ayşe hür'ü kaldırın, o amcayı koyun, boşluk hemen ve hatta fazlasıyla dolar.

    sevan nişanyan:
    sit alanına inşaat diker, bir şey diyemeyiz, elli senedir iktidar olmamış chp'yi her konuda suçlu görür, bir şey diyemeyiz. adam karısının kafasına bir kavanoz dolusu kendi bokunu döker. feminist pazartesi dergisi eski yazarı, sonra radikal yazarı, sonra taraf yazarı ve sivri dillilerin dilberi, kimseleri sevmezgillerden perihan mağden "ay bu sevan da bizi şaşırtmaya devam ediyor" diye yazar. ali nesin her zaman ve hep bu beye kucak açar, cehapeliler yüzünden hapse girmişmiş gibi yazılar döşenir, bu adamın bokunda boncuklar bulu-buluverir. adam akepe iktidarında hapse girer ve hapisten kaçar, susamaz, duramaz, şarkısı bile var: `ilgisiz yaşayamam... nihavent... ve en son yumurtası da şudur!

    ha bir de meşhur grundrisse çevirisi var ki, içine metinde olmayan kısımlar ekler... bunu kendişnde hak görür, hata yapmaz, hâlâ ve gene yapmaz, yapamaz.

    ali bayramoğlu:
    tek adam iktidarını tek tek basarak ve bade süzerek ve biz fanilere ders verir gibi parmak sallaya sallaya öğretmelerin yılmaz savunucusu bu beyefendi de "ay az utanayım, olmadı şuraya uzanamyım" demez, köşesine çekiliveremez, böğrümüze hançer gibi sapsağlam eleştirileri boca edi-edi-verir ve imamoğlu konusunda da hepimizi uyarır, uyandırır.

    örnekler çok, daha her tespiti yanlış çıksa da susamayan, hep konuşan, hep daha ileriye gerilememizi ya da geriye ilerlememizi sağlamaktan geri dur(a)mayan, solculara solculuk öğretmekten yılmayan, türkiye solunun sorunlarında zerre kadar parmağı olmayan, masumların çınarı murat belge, gene bir eski perinçeksever, ibrahim kaypakkaya'nın öldürülmesi için emir veren ama devlet elini çabuk tutunca bu fırsatı kaçıran, bize solcuların birbirini nasıl öldürdüğünü anlatmaktan geri durmayan halil berktay, babasının sorunu olan her kitleye (islamcılar, sağcılar, liberaller, darbesever jeoloji profesörleri) sevgi pıtırcıklığı yapan ali nesin... daha niceleri...niceleri...

    rte kandırılabilir ama bu zevat asla kül yutmaz, asla kanmaz, asla yanılmaz. ve sağ olsunlar, var olsunlar, hepimizi bir uyanışa doğru hız ve azimle sürmektedirler. bu hata yapmama tavrında elbette narsistik bir yan var olsa gerek. ama bu tarz, bu narsism bunca yaygınsa acaba bunu örselemeyi pek seven, hoyrat kültürümüze mi bağlamalıyız? bu sorunu türk psikiyatristlerine emanet ediyor, hepinize hayırlı alışverişler, bol tüketimler emenni ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap