• hydroponics e göre yetiştirilen ot kök.
  • bilindiği gibi, bitkiler yeşil yapraklarıyla havadan karbondioksit, kökleriyle de topraktan su alır ve güneş enerjisini kullanarak organik madde ve oksijen üretirler. bu mucizevi olay, hayatın devamı için son derece önemlidir. bu sayede her yıl yaklaşık 550 milyar ton organik madde üretilmekte ve 500 milyar ton oksijen serbest hale geçip havaya verilmektedir. tabii ki bitkiler gelişirlerken, karbondioksit ve suda bulunan karbon, oksijen ve hidrojenden başka; azot, potasyum, fosfor, kükürt, kalsiyum, magnezyum, demir, bor, çinko, bakır manganez, molibden ve klor elementlerine de ihtiyaç duyar. bunlardan birinin eksikliği veya yetersizliği durumunda bitki hayatiyetini devam ettirse bile, organları tam gelişmez, çeşitli hastalıklara yakalanır ve ürettiği organik madde miktarı azalır. bu elementler, tabii olarak toprakta vardır ve bitkiler kökleriyle ihtiyacı kadarını buradan alır. işte, bitkilerin ihtiyacı olan bu elementler, belli tuzlar halinde ve belirli bir nisbette karıştırılarak bir sulu besin çözeltisi (inorganik tuzlar) hazırlanırsa, bu sulu besin ortamında, tamamen normal gelişmiş bitkiler elde etmek mümkündür. bu metoda “su kültürü” adı verilmektedir. ancak, içine bitki dikilen besin çözeltisinin belli aralıklarla havalandırılması gerekir. çünkü, köklerin de oksijene ihtiyacı vardır ve normalde, bu ihtiyaç toprak içerisindeki havadan karşılanmaktadır.

    topraksiz tarimin keşfi
    topraksız ortamda bitki yetiştirmenin mümkün olduğu 1900’lü yıllarda anlaşılmış ve daha sonra bu metot sayesinde belli elementlerin eksikliğinde bitkide ne gibi arızaların ortaya çıktığı tespit edilmiştir. bu denemeler, sadece su kültüründe değil; saf, yıkanmış kumla dolu kaplarda da yürütülmüş ve bitki dikildikten sonra belli aralıklarla besin çözeltisiyle sulanmıştır. burada, kumlar arasındaki boşluklarda hava olduğundan, ayrıca havalandırma yapmaya gerek duyulmamıştır. daha önceleri sadece deneme maksadıyla kullanılan ve bitki besleme ile ilgili çok önemli bilgilerin elde edilmesine yarayan bu usuller, 1950’li yıllarda sınırlı da olsa, seralarda bir üretim şekli olarak kullanılmaya başlanmış, 1980’li yıllarda ise hızlı bir yayılma eğilimi göstermiştir bugün pek çok ülkede, özellikle şehirlerde bir hobi olarak meşgul olmanın ötesinde; japonya, amerika, ingiltere, hollanda , israil gibi ülkelerde sera ürünlerinin % 70- 90’ının yetiştirilmesinde bu usuller kullanılmaktadır.

    topraksiz tarim sistemleri
    “hidrofonik” olarak adlandırılan topraksız bitki yetiştirme, üzerinde yoğun çalışmalar yapılması sebebiyle ayn bir bilim dalı haline gelmiş ve uygulamada çok farklı sistemler geliştirilmiştir. bunlar, bitkinin yetiştiği besin çözeltisinin hareket şekline göre “aktif sistem” ve “pasif sistem” olarak ikiye ayrılabildiği gibi, bitki köklerinin geliştiği ortama göre, “su kültürü” ve “ortam kültürü” olarak da ikiye ayrılabilir.

    pasif sistemde besin çözeltisinin sirkülasyonu söz konusu olmayıp, hazırlanan çözelti bitkiye bir defa verilir. bu sistemde bitkinin yetiştiği ortam, kaya yünü, perlit, dere kumu gibi besleyici değeri olmayan bir maddeden oluşmaktadır

    bu ortama bitkiler dikilir ve besleyici sıvı ile sulanır fazla su, ortamın en alt tabakasında birikir. üst tabakada ise, bitki kökleri gelişip ortamın suyu azaldıkça, altta biriken su, kesme şekerin suya dokunur dokunmaz çekmesi gibi kılcallığa bağlı olarak yukarıya doğru yükselir. dolayısıyla, bitki köklerinin bulunduğu ortama hem su, hem de hava temin edilmiş olur. küçük alanlar için uygun olan bu usulde, su pompası kullanılması gerekmez. sadece ışık ve besin çözeltisi yeterlidir. bu sistem aynı zamanda ucuz olup, yeni başlayanlar için idealdir.

    aktif sistemin çeşitli tipleri olup, uygulanması daha fazla bilgi ve teknik gerektirir. gel-git (med-cezir) adı verilen bir sistemde depodaki suyu yetişme ortamına dağıtmak için bir pompa kullanılır. pompa genellikle bir zaman ayarlayıcı tarafından kontrol edilir. ortama belli bir süre su verildikten sonra pompanın çalışması durur. bunu takiben, besleyici su deposu veya tankı boşalır. bunlardaki suyun boşalması ortama oksijen girmesini saglar. bu işlem günde üç defa tekrarlanır.

    aktif sistemin diğer bir çeşidi besleyici film tekniği (nft)’dir. bu sistemde besleyici çözelti, ince bir film tabakası halinde kök sistemi arasında dolaştırılır. kök sistemine hava ulaşması için bu film tabakası çok önemlidir. ancak burada sürekli bir enerji kaynağına ihtiyaç vardır. su dolaşımı uzun süre kesilirse, kök sistemi kurur ve zarar görür. bu sistem, marul ve diğer sofralık bitkilerin yetiştirilmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. suyun dolaştırılacağı, dolayısıyla bitkinin yetişeceği ortam olarak pvc kanalları kullanılabilir. besleyici film tekniğinde perlit veya dere kumu gibi ortama ihtiyaç olmayıp, bir pompa ile suyun sirkülasyonunun sağlanması yeterlidir.

    besleyici film tekniğine benzeyen diğer bir sistem, pvc kanallarda veya üstten delikli pvc borularda daha derin bir su akışına imkân veren bir sistemdir. bu sistemin besleyici film tekniğinden farkı, uzun süreli elektrik kesintilerinde de bitkilerin susuzluktan zarar görmemesidir. ancak kanallardaki suyun durgun halde kaldığı süre, bitki köklerinin havasızlıktan zarar görebileceği süreyi aşmamalıdır.

    aktif metot içinde yer alan diğer bir sistem, damla sistemidir. bu sistemde bitki yetişme ortamı olarak perlit ve kaya yünü gibi maddeler kullanılır. bu maddeler, bir miktar besin maddesinin tutulmasına ve kök sistemi etrafında yeterli oksijen bulunmasına imkân verir. besin çözeltisi, her bitkiye damlalar halinde su bırakan bir boru sistemiyle dağıtılır. bu çözeltiyi, depodan boruya aktaran pompanın yine bir zaman ayarlayıcı ile kontrol edilerek, belli aralıklarla otomatik olarak çalışıp durması sağlanır.

    ticari maksatla yetiştirilen domates ve salatalık gibi bitkilerde bu usül kullanılmaktadır.

    aktif sistem içerisinde aerofonik sistem (hava püskürtme) adı verilen bir metotla besin çözeltisi, bitki köklerine püskürtülmekte ve böylece köklerde yeterli besin maddesiyle birlikte mükemmel bir havalanma sağlanmaktadır.

    ph (asitlik derecesi) ayarlanmasi
    topraksız tarımda, en önemli hususlardan birisi, bitkinin yetişeceği ortamın hidrojen iyonu konsantrasyonunun (ph), yani asitlik derecesinin uygun değerler arasında tutulmasıdır. zira her bitkinin en iyi yetişeceği ph değerleri bellidir. 7 ph değeri nötrdür. bunun altındaki değerleri gösteren sıvı ortam asidik, bunun üzerindeki değerler ise baziktir. bitkiler çoğunlukla 5,8- 6.5 arası hafif asit ortamda daha iyi gelişirler. topraksız tarım için hazırlanan besin çözeltisinin ph değeri her defasında ölçülmelidir. kullanılan sular ekseriyetle hafif bazik olduğundan ph’ı düşürmek için besin çözeltisine az miktarda asit ilave edilir.

    netice
    sürekli bitki yetiştirilen seralarda toprakların aşın kirlenmesi, besin değerinin azalması, hastalık ve zararlı tesirlerle mücadelenin zorlaşması, toprakların tuzlulaşması gibi sebeplerle, topraksız tarım giderek önem kazanmaktadır. bu usulle, topraklı ziraata göre daha az su kullanılmakta, (sun’i) gübre israfı olmamakta ve dolayısıyla çevre kirlenmemektedir. ayrıca yabancı otların verdiği zararlar ve topraktan kaynaklanan hastalıklarla karşılaşılmamakta, işçilik masrafları da daha az olmaktadır. bu şekilde yetiştirilen bitkilerin lezzeti, toprakta yetişene nazaran daha az olabilirse de, sahip olduğu avantajlarıyla topraksız tarım; toprağın elverişsiz, suyun kıt veya çevre kirlenme riskinin yüksek olduğu yerlerde kârlı bir yatırım olarak düşünülebilir. açlık ve işsizliğin yaygın olduğu yerlerde de alternatif bir üretim biçimi olarak sunulabilir. ayrıca beton yığınlarıyla boğulmuş şehirlerimizde yaşayan, tabiata hasret insanlara, zevkli bir meşgale ve tefekküre açılan bir kapı olarak tavsiye edilebilir.

    kaynak:
    http://www.uslanmam.com/…son-topraksiz-tasarim.html
  • borulardan marul, domates gibi cumle zerzevatin föşkürmesi.
  • (bkz: aero garden)
  • suda çimlendirme.
    (bkz: leaves of grass)
  • bu sistem içerisinde en yaygın yöntem de nutrient film technique (akan su kültürü) dir. besin eriyikleri akan suya salınan bitki köklerince emilir. diğer yöntem de tahmin edilebileceği üzere durgun su kültürüdür.
  • yetiştirme sırasında toprak kullanılmayan, sistemin özelliğine göre uygun sıvı veya besin çözeltisi hazırlanarak tohumlanan bitkinin, büyütülmesini sağlayan sistemlerdir. kullanılan sistemlerin enerji gereksinimi, güneş enerjisinden sağlanırsa çok sağlıklı bir yönteme sahip olunur. uzun vadede çok karlı sistemlerdir.
    seralar için hazırlanan büyük projelerin yanı sıra, herkesin kendi evinde yetiştiricilik yapabileceği hidroponik sistemler tasarlanabilir.
  • şu aralar düşük maliyetle tam otomatik olarak kurmaya çabaladığım sistem.
    herşeyi buldum da ec sensör bulamadım türkiye’de, mecbur çin’den alacağız.
    elektronik aksamın maliyeti 1500tl’yi aşmayacak gibi duruyor şu an. geri kalanı dikim yapılacak borular, iskelet ve sulama boruları zaten.
    not: su pompaları hurda yazıcılardan çıkartılan motorlar ile peristaltic pump hazırlanarak elde edildi (bkz: 3d yazıcı)
    sorunsuzca çalışması halinde sera çapında hazırlanacak ve bu pompalar muhtemelen yetersiz kalacak.
  • 5-6 sene önce aklı çalışanlara voleyi
    vurdurmuş,topraksız tarım sistemidir.

    üstte ne yazmışlar diyip baktım,yardım isteyen yazarları görünce bastım kahkahayı..yapmayın oğlum ne gerek var böyle maceralara..neyse konuya döneyim.

    bir dönem furya olmuştu bu.

    bu bitki normalde saksıda ekildiğinde yetişmesi, hasat vermesi cinsine göre değişsede ortalama 4-5 ayı buluyor ve doğal hasat gramajı 30-40 gramları çekmiyordu.kapladığı boyut ve sürekli inanılmaz toprak ihtiyacı,saksıda ticari üretimi az kazançlı ve inanılmaz riskli hale getiriyordu.

    ancak bitki hidroponik sistemde istediği kadar sürekli su,hava ve sıvı sentetik gübrelere ulaşabildiği için tabir-i caizse obez oluyordu.ve yine işi bilenlerin yaptığı curinglerle thc si inanılmaz yüksek hasatlar çıkartılıyordu.

    o dönemde bunu türkiyede ilk keşfedenler gerçekten sadece içici olup buna gönül vermiş insanlardı.bu insanlardan bazıları önce evinin odasında “ihtiyacı” kadarını yetiştirip,kendilerine yapıyorlardı.

    daha sonra kimisi olayın ticari olarak inanılmaz olan potansiyelini keşfedince önce komple bir evi,daha da ileri gidenleri 1000m2 depoları bu işe bağlar oldu.işin başında emniyet pek uyanamadığı için gırla gitti.yurtdışında ki sitelerden sipariş edilen ithal orjinal tohumlarla (otun tohumu bile ithal ne biçim memleketiz a.k) yüksek kalitede üretilen bitkiler,kilo bazında 25-60 bin lira arasında alıcı buluyordu.tek maliyeti ise yüksek elektrik faturasıydı.ancak zaten işi ticari yapanlar elektriğide kaçak çektiği için pek problem olmuyordu.

    tabii furyanın patlaması uzun sürmedi,2016-17 den itibaren neredeyse herkes bu işe girince narkotik önce doğu anadoludan gelmediği belli olan yüksek thc li bitkileri keşfetti.daha sonra tohumların alındığı sitelerin kargoları takip edildi,daha sonra kullanılan yüksel wattlı hps lambaların faturalarla,timerlarla izleri sürüldü,falan filan işte.

    ilerleyen dönemlerde millet led ışıklara yöneldi,tohuma gerek duymadan kendi bitkilerini klonlamayı öğrendi adamlar bildiğiniz profesöre dönüştü.hatta bi ara işin bokunu çıkarıp bu bitkinin sarı bir sıvısını ocakta gazla falan pişirip hash oil elde edenler vardı.doğru mu hatırlıyorum bilmiyorum ama hash oil di sanırım adı.

    velhasıl,şimdi zannediyorum ki o dönem çok ciddi anlamda baronluğa level up yapan insanlar oldu.kaldı ki doğuda örgütün finansmanını sağlayan bitkiler satılacağına,memleketin insanının malı satılsın... ama öyle olmadı tabii.bu iştede baronlar bugün hala doğulular.inovasyon bilgi çağına ayak uyduruyor adamlar işte.
hesabın var mı? giriş yap