• bir diğer ismi semali olarak geçen, ayvalık cunda adasında yemek, meze ve ev yapımı içki satan mekan. genç bir hanım ve boyunca oğlunun işlettiği mekanda tüm ürünler çok lezizdi. sokağa atılan birkaç masada hizmet veren mekanda (içerisi çok küçük), biz sadece sahibi olan hanımın çoğunu deneyerek bulduğu meze çeşitlerini denedik.
    ev yapımı içkilerini kendi topladığı meyvelerle üretiyormuş. bunlar arasında vişnovska, narçiçeği likörü, nar likörü, karadut likörü, sakız likörü, böğürtlen likörü, şeftali likörü, hindistan cevizi likörü, beyaz çikolata likörü, yabanmersini likörü, mürdüm eriği likörü, aktar likörü, sakızlı kahve likörü; sakızlı votka ve süryani şarabı var. özellikle karadut likörüne bayıldığımı söyleyebilirim (zaten sadece onu denedim), arkadaşımın şarabını tattım buruk bir tadı vardı, olması gerektiği gibi herhalde, ama tatlı şarap seven biri olarak sevemedim.
    gittiğimiz akşam menüsünde sıralamış olduğu ilginç isimli mezeleri ise şöyle sıralayabiliriz (bir kısmını tattık, gerçekten tavsiye edilecek düzeyde): melikareş, gemhane, istifno, nuraniye, kopoğlu ezme, hardalname, şarap ekmeği, patlıcan papucaki.

    cunda adasına yolu düşenlere tavsiye edebileceğim iki mekandan biri (diğeri ayna).
  • sema,ali çifti ve oğulları ataberk'in işlettiği samimi restoran. öyle ki; sema abla söylemediğiniz meze için alınganlık gösterir; "mutlaka tadına bakmalısınız" der,ataberk uçup aşırı yemek söylediğimizi anlarsa, "abi abarttınız onu iptal ettim" der.mezeler on numara, sohbet keyifli. uğramadan gitmeyin derim.
  • "ne dersin dostum? küçük yer değil burası.
    bakıver! güçlükle görürsün sonunu.
    dizilmiş yüzlerce ateş yanıyor;
    oynanıyor, konuşuluyor, pişiriliyor, içiliyor,
    sevişiliyor; söyle bana, nerde daha iyisi?" goethe - faust (çev. ismet zeki eyuboğlu)

    (bkz: walpurgis gecesi/@ibisile)
    (bkz: taşra)
  • cunda'da bulunan aşırı tatlı bir mekan. şarap ve rakı olmak üzere iki ayrı içki & meze menüsü var. başta menüde yazan mezelerden hiçbir şey anlamadım. of dedim, insan bir açıklama yazar. kim bilir ne gelecek şimdi. ne olduğunu soruyorsun ama diğer yerlerde yediğin mezelere benzemiyor, tadını hayal edemiyorsun. bir geldi, allahım onlar nasıl güzel mezeler?! tattığım her şey orijinal ve çok lezzetliydi. istanbul'da olsa sık sık giderim. işletmeci aile çok tatlı, güler yüzlü ve toklar. işletme gibi değil de evde misafir ağırlıyor gibi yaklaşıyorlar. siparişi abartınca yeter bunlar başka bir şey almayın falan diyorlar. yok bunu da söyliyim diyorum, o zaman ara sıcak söylemeyin diyorlar mesela :) alıştığımız turistik yer meyhanelerine benzemiyor. fiyatları diğer yerlere kıyasla bi tık pahalı gelebilir ama tabaklar cidden kocaman ve klasik mezeler gibi değil. çıkın çıkın gidin^^
  • “çapındaki bütün anadolu memleketleri gibi, kaynayan bir kazandır biga. kolları bilezikten prangaya vurulmuş gibi şangırdayan, günleri günle, akşamlan televizyonla geçen, misafirliğe giderken terliğini götüren kadınların kendilerinden başka herkesin dedikodusunu herkesle yapabilecekleri, alevler içinde bir kazan. ve esnaf aylaklığıyla dükkânlarının önlerine attıkları sandalyelerde bütün dünyayı eteklerinde çekip çeviren kuyu ağızlı kocalarının…”

    (bkz: bangır bangır ferdi çalıyor evde...)
    (bkz: mahir ünsal eriş)
  • iyi ya da kötü muhakkak bir enerjiye, auraya sahip yerler.

    sebebi metropoller gibi binbir türlü rengin olmayışıdır. buraların ama tarihle ama insanla oluşmuş bir enerjisi var ve bu enerji insana büyük geliyor, geleni de yutup içine katıyor.

    iyi ya da kötü de olsa gezmeyi, tanımayı çok seviyorum. farklı olan her zaman dikkat çekiyor. küçük bir ilçede, köyde yerel bir lokantaya, bir bakkala girmek, sokakları yabancı gözlerle gezmek çok keyifli.

    ayrıca başlıkta bir üstteki entry'in güzelliğine saygı, manidar oldu.
hesabın var mı? giriş yap