• sailor moon ve utena'nın yaratıcısı olan ikuhara kunihiko'nun elinden çıkmış diğer bir kült olma yolunda aday olan, 2011 yılı yaz sezonunda başlamış ve 24 bölüm olarak tasarlanıp sonbahar sezonunda da devam etmekte olan mükemmel bir anime serisi. hikaye kısaca üç kardeş olan kanba, shouma ve onların küçük kardeşi olan himari'nin etrafında şekillenip, geçiyor. himari bir gün erkek kardeşleri ile çıktığı gezide hayatını kaybeder. ama hastane odasında iken erkek kardeşlerinin onun için aldığı penguen şapkasını kafasına takması sayesinde mucizevi şekilde kurtulup hayata tekrar geri döner. ama bu hayata geri dönmenin bir karşılığı bir bedeli vardır. bu bedel ise erkek kardeşlerin, penguin drum adlı eşyayı bulup bunu himari'yi kurtaran penguen ruhu varlığındaki şahsiyete teslim etmektir ve sonuç olarak ikiz erkek kardeşlerin penguin drum adlı eşyayı kendilerine yardımcı olarak verilen komik ve insanlara görünmeyen penguen yardımcıları eşliğinde arayışları başlar ve bu arayış esnasında türlü türlü hikaye twistleri ile hayatları bambaşka bir hale gelip olaylar gelişir.

    açıkcası bu senenin bana göre en güzel ve en iyi anime serilerinden birisi. zaten utena ve sailor moon'u seven bünye mutlaka bu seriyi sevecektir. özellikle utena'yı sevmişseniz bu seriyi de mutlaka seveceksiniz. uzun zamandır böyle güzel bir seri izlememiştim ve şu ana kadar sadece on dört bölüm yayınlanmasına rağmen baya olumlu eleştiriler alıyor anime severler tarafından. şimdiki nesil pek sevmeyebilir ve seriyi çok absürd bulabilir ama içerdiği eşsiz hikayesi ve barındırdığı sembolik ve metaforlar ile anime gurularına anlık ve sürekli orgasmik dakikalar yaşatabilir. ikuhara kunihiko saolsun şu devirde de böyle bir seri izlememize tekrar vesile oldu kendisine ne kadar çok teşekkür edilip elip öpülse azdır. eğer bu tempoda seri devam ederse ve seri bittiği zaman kült animeler arasına girmeye aday. ayrıca son bölümde istanbul'a felan uçtuk, geldik gibisinden bir şey geçiyordu bölümün başında. uzun zamandır bir animede istanbul veya türkiye lafı geçmemişti, baya iyi geldi valla.
  • ya sev ya nefret et tarzında bir seri. son bölüm itibari ile benim için son zamanların en iyi serilerinden birisi haline gelmiştir. kült olucak potansiyeli belki de çetrefilli ve sembolik kavramlar ile dolu olan hikayesi yüzünden kaybedebilir. lakin benim gibi böyle şeyleri seven (fabulous max!) birisi iseniz bu seri size izlerken çok güzel zevkler ve tatlar bahşedicek. onun dışında animasyonu pek bir güzel olan ve soundtrack albümü ilk fırsatta indirelisi mükemmel bir baş yapıt (bana göre tabii).

    --- anime 24 - spoiler ---

    eğer halen izlediğinizden bir şey anlamadıysanız bir yabancı arkadaş, şurada çok güzel bir yazı yazmış tüm seriyi özetleyen. yani yirmi dört bölümü de izleyip biri özet geçsin lan ipneler! diyen varsa aranızda bu linke göz atması tavsiye edilir. ayrıca bu son bana biraz puella magi madoka magica'nın da sonunu hatırlattı. ayrıca steins; gate'in de sonu biraz bu serinin etkisini yarattı. nedense bu senenin en iyi serileri, sonları böyle muallak bitiyor ki her şeyi izleyiciye bırakıyor. bu sene baya bereketli geçti bakalım gelicek senenin serileri nasıl olucak.

    --- spoiler 24 - anime ---
  • tüm seriyi anlatan, özet geç lan piç, tadında mükemmel bir çalışma örneği şu linkten görülebilir.

    (bkz: let's initiate the survival strategy) *
  • 2011'de perşembe günlerini iptal eden, güzel insan ikuhara kunihiko'nun animesi. ilk bölümü çıktığında "bacısına yavşayan japon genci" temasını görüp dudak bükücüler kervanına katılayazmadım değil. tabi sonra ikuni vurdu o dudaklarıma oturttu beni aşağı. olmayan japoncamla animasyon ekibinin, seslendirme sanatçılarının, kim olduğunu hâlâ bilmediğim bir dolu insanın katıldığı ve her yeni bölümden önce çıkan kossori penguindrum'ı izledim; keyhole tv denen dandirik programda canlı canlı penguindrum izleyeceğim diye gözlerimi bozdum. soundtrack'lerde unmei no kotachi-kajitsu çıksın diye aylarca bekledim. lost teorileri misali penguindrum teorilerinde balık oldum. işin ucu shouma'nın komaya girmiş john lennon olduğu ve her şeyin onun kafasında yaşandığı gibi teorilere bile vardı. böyle uçmayanlar ise zaten animede her yerden çıkan farklı penguenli logoların neyi simgelediğini çözmeye çalışırken kafayı çoktan kırmıştı bile (tabi bu konu doktrinde tartışmalı)...

    mawaru penguindrum bana bir kere daha bir animede neyin anlatıldığından çok nasıl anlatıldığının önemli olduğunu ve animeyi anime yapanın kötü* adamı olduğunu hatırlattı. eminim ki aynı mesajı başka bir yönetmen klişeden ölen bir hikaye ile aktarmaya çalışırdı. sevgi öyle önemli böyle önemli bik bik diye öten tipler yerine mawaru penguindrum'da biz claude monet tablosu eşliğinde çocukluk travması izledik, kodomo broiler sahnelerinde dumurdan dumura koştuk, oginome ailesi toptan deli herhalde derken (gerçi insan çocuklarına elma, armut* diye isim koyar mı hiç?) on numara aile dramı gördük. sanetoshi'nin ilk defa arzı endam ettiği 9. bölüm halen izlemiş olduğum en iyi yönetilmiş anime bölümlerindedir, açıp açıp ibret alıyorum.

    ikuhara bir röportajında animenin asıl amacının günümüzdeki aile kavramını sorgulatmak olduğunu söylemişti ki onun gibi ketum bir adamın bu kadar açık konuştuğu vaki değildir. ama elbette geride yine bizim doldurmamız gereken bir dolu boşluk var. bir kere hikaye japonlar için travmatik bir vaka olan 1995'te tokyo metrosuna yapılan sarin gazı saldırısı üzerine kurulu. peki bunu da çözdükten sonra mawaru penguindrum'ı anlıyor muyuz? elbette hayır... bir de üstüne gidip miyazawa kenji'nin ginga tetsudou no yoru adlı öyküsünü okumamız gerekiyor. hani ilk bölümde evin önünden geçen veletler elma, campanella falan diyor ya; bu öyküyü okuduğunuzda bütün taşlar yerine oturuyor. yoksa son bölümde "sasori no honoo" yazan tabelayı görünce anca bakarsınız, ama öyküyü okumuş biri olarak ben o anda salya sümük klavyemi masaya vuruyordum. üstüne gelip "o değil de hacı, penguindrum neydi?" diye soran çok kişinin kalbini kırdım (gerçi ben de sanetoshi'nin kutuplarda ne işi vardı deyince benim kalbimi kırdılar ama o bile aslında eski bir filme referansmış). bu animeyi izleyecekseniz oturup dersinize çalışmanız gerekiyor.

    benim mawaru penguindrum'dan sonra yine de soramadan duramadığım tek bir soru var: o değil de, koizumi yutaka'ya ne oldu? nerede bu adam? zaten adamın anime seslendirmeyle falan işi yok da, ama hasretinden sanetoshili audio dramalar eskittim burada. ölmez de ikuhara'nın yaklaşık 2 yıl önce ortamlara saldığı penguinbear projesinin gerçekleştiğini görürsek bu adamı o animede duymak istiyorum! penguinbear'in sitesini otun bokun fotoğrafını çeken kızlar gibi kullanıyor ikuni, ortada hâlâ yuri kuma arashi denen ne idüğü belirsiz mangadan başka bir şey yok. sonunda yine utena'nın filmi gibi bir şey çıkarıp iyice delirtecek bu adam bizi; azıcık bir şeyler anlamıştım dediğime diyeceğime pişman edecek, biliyorum... gerçi olsun, shibireru nee~
  • 2011 yılının en göze çarpan animelerinden 24 bölümlük bir seri.

    üstteki entrilerde zaten konusu ayrıntılı bir şekilde anlatılmış. ben bu seriyi geçen yıl izleyebilmiştim. öncelikle ilk bölüm gayet normal, hatta biraz sıkıcı ilerlerken son sahnedeki son olayla birden mavi ekran verdim. ardından bütün bölümleri bir çırpıda izleyip bitirdim.
    sözüm sana himari! ey peri kızı, ey siren prensesi! bu nasıl güzel çizilmiş bir karakter, nasıl zarif ve naif işlenmiş. seslendirmesine bayıldım. resmen hala zaman zaman bir bölüm açarım sırf himari prensesinin sesini duymak için. hatta bi ara öyle takmıştım ki seslendirmeni olan miho arakawa' nın çalıştığı öteki animeleri izlemeye başlamıştım sırf o sesi, konuşmayı duymak için ( evet resmen takıntı bu, öyle ilahi bir güzellik yok ortada ama taktım işte ) ama aynı tadı vermedi bir türlü. sanırım himari karkteriyle bütünleşince öyle muazzam bir güzelliğe dönüşmüştü o ses.

    yahu resmen bir paragraf himari' nin sesini anlattım nasıl etkilendiysem ama genel olarak hakikaten güzel anime. izleyin.
  • harbiden neydi o ya tokat gibi çarptı geçti anime 2 yıl oldu heralde izleyeli hala şoktayım
  • eray.gns'nin çevirisiyle izlediğim ama nedense çeviriyi başka birinin bitirdiği über ötesi felsefi bir anime bu. bu anime için sadece 5 entry girilmesi gerçekten yazık. bu anime de underrated animelerden biri. ilk bölümleri sabırla izlemek gerekiyor çünkü sahiden sıkılma noktasına getiriyor ama devam ederseniz felsefi yanı ile bir yerden sonra beyin yanma noktasına gelebilir ve dram yönüyle de sizi sizden alabilir ben önceden uyarayım. kısacası felsefi anime sevenlere kesinlikle kaçırmaması gereken bir anime diyorum.

    edit: tüm sorulara burada cevap veriliyor. daha da akılda soru kalmaz.
    https://kayiprihtim.com/…ru-penguindrum-incelemesi/
  • birkaç gün önce bitirdiğim ve hala etkisinden çıkamadığım animedir.

    zaten utena'dan ve sailor moon'un birkaç bölümünden beğendiğim bir yönetmendi ikuhara, bununla artık favori yönetmenlerinden birine dönüştü.

    bundan sonra sıra sarazanmai ve yuri kuma arashi'de.
hesabın var mı? giriş yap