• ben metal müzik dinlemekten hoşlanırım diyen herkesin dvd arşivinde bulunması gereken bir belgesel. filmin başında antropolog olduğunu belirten ve bu sıfatı sürekli kullanan sam dunn açısından bir bilimsel çalışma olarak ele alındığında son derece yetersiz olduğu bir gerçek olsa da metal müziğe giriş olarak güzel bir belgesel. içerdiği gaz konser görüntüleri, röportajlar ve de verdiği metal ruhu açısından yer yer insanın tüylerini diken diken etmeyi yer yer ise "god hates us all" ya da "under a pale grey sky we shall arise" diye sinemanın içinde yüksek sesle fısıldatmayı başarmakta. sadece gorgoroth'taki elemanın röportajı için bile kesinlikle izlenmeli diye düşünüyorum. belirtilen isimler dışında aynı zamanda belgeselde rob zombie, arch enemy, lamb of god ve tony iommy röportajları da mevcut.
  • yönetmenliği sam dunn, scot mcfadyen ve jessica joy wise tarafından gerçekleşmiş bir belgesel film..

    önümüzdeki ay istanbul film festivali'nde iki gösterimi gerçekleşecek

    http://www.iksv.org/…m/?content=film&sid=14&fid=106 adresinden özetle;

    bu yüksek sesli ve hareketli belgesel, black sabbath'tan tony iommi, twisted sister'dan dee snider, motörhead'den lemmy, doro persch, cannibal corpse gibi efsanelerle röportajlara ve sosyologlar, müzikologlar, koyu hayranlar ve satanistlerden yorumlara yer veriyor. filmin yönetmenlerinden sam dunn, on iki yaşından beri bu kültürün içinde yer alan ödüllü bir antropolog ve müzik süpervizörü. bir metalcinin yolculuğu, bu müzik türünün neden her zaman bir taraftan klişeleştirilir, önemsiz görülür ve suçlanırken bir taraftan da milyonlarca hayranı tarafından tutkuyla sevildiğini açığa çıkartmayı amaçlıyor.
  • filmin resmi sitesi için http://www.metalhistory.com/
  • izlenmesi gereken, nefis belgesel. iron maiden - number of the beast ile açılıyor ve o dakikadan sonra tek isteğiniz alabildiğine uzun sürmesi belgeselin. her dakikası ayrı keyif.
    bir metalcinin elinden çıkmış, sonuçta aşırı gaz yüklemeli bir şey bekliyordum. ama çok ciddi bi çalışma var ortada. elbette sonuç olarak metalcinin gözünden, tarafsız birinin ortama girip motomot olayları anlatması gibi düşünmeyin. ama hiç bir tarafsız insan iyisiyle, kötüsüyle bu kadar iyi anlatamaz bu müziği. önyargılı biri; 'ben demiştim işte, böyle pis bu adamlar' bile diyebilir. cannibal corpse'un kesmeli biçmeli şarkı sözlerinden, kilise yakan norveç blackçilerine, jartiyerli glamourlardan , satanizmi anlatan speed thrash gruplarına, maço tavırlardan, onların da deyimiyle 'sahne arkası motorları'na kadar her şeyi çekinmeden anlatmış.

    yönetmenin dili de çok rahat. argoyu da sık sık kullanıyor ve grup elemanlarının söylediği laflar pek sadeleştirilmemiş, çevirenlerin de eline sağlık, güzel türkçemize uyarlamışlar argoları. müthiş küfürler var :)

    ayrıca anlatırken de metalden tamamen uzak bir insanı dahi bu müzik hakkında oldukça fikir sahibi edecek kadar da bilgi vermiş. sıkmadan, kavram ve tanım manyağı etmeden. metalin müzikal köklerinden, ayrıldığı dallara kadar sade ve anlaşılır biçimde anlatmış. klasik müzik - heavy metal ilişkisi de incelenmiş. yanımda metalci olmayan bi kız bu bölümlerde 'aa harbi haa' dedi. yani güzel de anlatmış bu yakınlığı, etkilenmeyi.
    şimdilik tek aklıma takılan, bir de politik duruşuyla bir dönem esmis gürlemiş thrash vardı. neden hiç değinilmez bu konuya?

    süper de komik sahneler var. gorgoroth'tan gaahl'ın ''atmosferik'' röportajı ve mayhem'in wacken'daki sahne arkası röportajında salon resmen -darma duman- oldu. inanılmaz komik, bu röportajlar külttür. içki masalarında taklitleri dönmeye başladı, kendimden biliyorum.
    lemmy'nin, alice cooper'ın, dio'nun, dee snider'ın -> (seni zaten biliyoduk, baba büyüksün) zekalarına ve espri anlayışlarına şapka çıkardım ayrıca.

    ve belgeselin sonu.. yönetmenin kapanış konuşması, fon müziği, crowdsurf yapan insanların mimikleri. resmen gözlerim doldu. tekrar diyim, koca 2 saat belgeseli izledikten sonra o kapanış konuşması için dahi defalarca izlenir. 8-9 sene önce ilk kez bu müziği dinlerken hissettiklerimi bu filmde tekrar hatırladım. çok sevdik be abi heheh.
  • sadece heavy metal dinleyicilerinin değil, tüm müzikseverlerin izlemesi gereken bi film. farklı müzikler dinleyip de bugüne kadar metal'i "dışlayanlar"ın bu belgeseli izledikten sonra bu müzik türünü bir sanat ve bir hayat biçimi olarak çok daha farklı ve derin bir şekilde algılayacağı kesin. heavy metal dinleyicileri için ise çok farklı ve özel bir deneyim. bir cimbomlunun galatasaray dvd'sini izlerkenki ruh haline benzer bir duygu modeuna geçiş yapıyorsunuz. bruce dickinson'ın deyimiyle "içinizdeki 15 yaşındaki çocuğu öldürmediğiniz" için gurur duyuyorsunuz kendinizle ve sizinle bu müziği paylaşan milyonlarca insanla.
  • sam dunn'in metal muzigiyle istigal edenlerin hayatlarini, muzigin tarihsel gelisimini, bu muzigle ilgili konularin yine metal muzigiyle olan alakalarini anlattigi filmi. cok hosuma gitti acikcasi, benim icin yeni bir seyler ogrenmekten ziyade, guzel bir yolculuk oldu. ama ozellikle norvec ile ilgili bolumler cok enteresandi, roportaj yaptigi black metalcilarin nasil su katilmamis salaklar oldugunu anlamis oldu(m)k.
    yalniz, dunn'in manowar'a hic deginmemesini biraz garipsedim. sadece figthing the world album kapagi ve eric adams'li bir kare haricinde esamesi bile okunmadi ki, seks ve guc bolumunde onemli bir yeri hakkettigini dusunuyorum manowar'in.
    bu arada ronny james dio da cok seker, sempatik bir adammis, bir an dayim gibi hissetim adami.
    onun disinda bir metalcinin seyahatnamesi olmus zaten, tam bir belgesel sayilmaz.
  • number of the beast ile başlayan herhangi bir görüntülü medya gibi gayet güzel bir belgesel olmuş. ilk başta elbette "sam dunn ve tuncay şanlı'nın kaçınılmaz benzerliği" dikkatimizi çekti. sam dunn kendinden biraz bahsettikçe bize epey benzeyen birisi olduğunu anladık. 12-13 yaşlarında air guitar çalmak falan...

    kanımca belgeselde tek hata var: groupie kızlardan bahsederken manowar'dan bir kişiyle biriyle görüşülmemiş. olmamış bu. bugün bir joey demaio olsun, bir eric adams olsun, konserlerde o mükemmel "hatun kaldırma hareketi"yle şarkıyı markıyı bırakıp bekstaja giren adamlardır.

    dee snider'ın ise ne kadar baba muhabbete sahip olduğunu gördük. resmen yardı geçti herif. dio dinleyen biri olarak ilginç bir şekilde adamın yüzünü ilk kez bu belgeselde gördüm. o ses o ufak adamdan nasıl çıkar şu an bile açıklamaya, insan genomuna yardımcı olmaya çalışıyorum.

    ama bence belgeselin en vurucu bölümleri satanistler ile yapılan röportajlardı. bunlar slayer gibi, venom gibi satanist sanılan insanlar değil, kendini gerçekten satanizme vermiş insanlardı. bir an olsun ürktük sanki... bu röportajlarda en vurucu bölümlerden biri ise gorgoroth'dan bir elemanla yapılandı. sam dunn bir soru soruyor ki şu an soruyu hatırlamıyorum, adam biraz bekliyor sakince, şarabından bir yudum alıyor ve "satan" diye cevaplıyor. bittik o anda zaten. bir diğeri ise wacken'de sarhoş mayhem üyeleriyle röportaj yapmaya çalışan genç arkadaşımız sam dunn'ın mayhem üyelerinden yediği küfürlerdi. "seni de skerim feriştahını da skerim" gibi şeyler söyledi adamlar bu soru sordukça.

    film/belgesel'den bu kadar bahsedip de o harika altyazıları yazan arkadaşlara değinmeden olmaz. bir alt yazıda "bu adam am üstünden göt siker be" şeklinde realist bir çeviri ilk kez görüyordum şoke oldum.

    dvd'si falan varsa mutlaka edinilmeli arşiva konmalı, yoksa da gidip iff bünyesinde tekrar izlenmelidir. bize hevay metali neden sevdiğimizi tekrar anlatırken, hevay metalden hoşlanmayan yakınlarımıza da gösterme şansı verdi.

    yüzyıllar sonra gelen edit: gorgoroth'dan bir eleman diye hunharca bahsettiğim kişinin gaahl kod adlı olduğunu öğrenmiş ve göt olmuş bulunmaktayım.
  • gorgoroth gaahl'ın 20 saniye içersinde dünyanın bütün mafya babası karakterlerinin karizmasını aştığı filmdir. filmde kilise yakanlar ile norveçe gidilerek ropörtaj yapıldıktan sonra olayların esas sebebi gibi gösterilen gorgorothun adeta galaksinin imparatoru olup tibetteki şatosundaymış gibi vitrayların önünde şarabını içerek sorulara 13 saniye gecikmeli tek kelimelik cevapları gerçekten de filmin doruk noktası olmuştur.
  • blue cheer'den ilk metal grubu olarak söz eden belgesel.
  • dün akşam taksim sinepop'ta izlediğim, çok güzel hazırlanmış, metal müziğin tarihçesini de barındıran belgesel film. heavy metal müzik hakkında birşeyler öğrenmek isteyen, felsefesini anlamayanların kesinlikle seyretmesi gereken bir başyapıt.

    yer yer komik olaylara sahne olunabiliyor, mesela norveç akımının anlatıldığı yerlerde salon iptal oldu...

    (bkz: satan)
    (bkz: freedom)
hesabın var mı? giriş yap