hesabın var mı? giriş yap

  • öğretmen: ...işte arkadaşlar, talas savaşı sonucunda matbaa müslümanların eline geçmiş, bu savaşla birlikte matbaa ilk defa çin'in dışına çıkmıştır.
    öğrenci: hocam bu çinliler salaklarmıymış da savaş alanına matbaa ile gelmişler.
    öğretmen: çık dışarı, çııık...

  • twitter'da görüntüleri paylaşan arkadaşın gönderisi altına haber muhabirlerinin "ben bilmemkim, görüntüyü paylaşabilir miyim?" diye izin istemesi ve bu muhabirlerin yabancı olması; öte yandan türk medyasının izin almadan-sormadan görüntüleri kafalarına göre alıp paylaşması daha trajikomik.

    yabancı abi, medeniyetin gözünü seveyim.
    kaza için: çok geçmiş olsun.

  • çocukken kalecilik yapardım. çok da severdim. nike'ın fabien barthez adına çıkardığı kaleci eldivenlerim vardı, onları giydiğimde dünyanın en mutlu çocuğu olurdum. hele de şöyle poz vermelik uzun orta mesafeli bir şut çıkarmışsam direk dibinden, değmeyin keyfime.

    sonra ne mi oldu? birkaç yıl süren kalecilik kariyerimden sonra dailymotion'un youtube'dan daha çok bilindiği o yıllarda, ronaldinho ile tanıştım. barcelona'ya yeni geldiği yıllar; joga bonito video serileri bir yandan pepsi reklamları bir yandan, nike'ın efsanevi portekiz-brezilya maçını konu alan reklamı bir yandan büyülemişti adam adeta beni. uzun kollu göğüs reklamı olmayan efsanevi barça forması ile o kadar güzel futbol oynuyordu ki kalecilikten soğudum. fabien barthez eldivenlerimi bıraktım lan bildiğin. tıpkı onun gibi forvet arkası veya sol açıkta oynamaya başladım. elastico'lar, no look paslar, baraj altından frikikler denedim maçlarda. şimdi söyleyin bana kaleciyken insanda forvet arkası oynama isteği uyandıran kaç futbolcu vardır dünyada?

    işte öyle bir adamdı ronaldinho.

  • yunan kizi nadyanin iki lavugu bi guzel gaza getirip kavga cikinca kadraja bile girmedigi yarisma.

    bu kadar topragi biz nasil kaybettik saniyosunuz aha izleyin iste.

    bozukcum suan buralari okuyosundur nasilsa elendin naber gordun mu bebegini doya doya ?

  • müthiş türk aile yapısını örnekleyen bir ifade.

    ilgisiz bir baba, vizyonsuz bir anne ve bu ikisinin arasında sıkışıp kalan ufku dar çocuklar.

    bu insanlar niçin böyle bunun da sebepleri var mutlaka.

  • ben de aynı durumdayım. oyun oynarken sanki boşa kürek çekiyormuşum ve hayatı kaçırıyormuşum gibi geliyor. gün geçtikçe sorumluluklarım artıyor. yapacak daha önemli şeyler görüyorum. bunu oynayacağıma musluk söküp takmayı öğrenmem lazım diyorum mesela. oyunun beni geliştirmediğini ve kendimi geliştirecek bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyorum.

    çocukken öyle değil. sonsuza kadar yaşayacakmışsınız ve zamanınız çokmuş gibi geliyor. öğrenmem gereken hayatı ileride öğrenirim diyorsunuz. yaşlandıkça ömrün bitmesine az kalıyor, hayatın kısalığını fark ediyorsunuz. annem, babam daha kaç yıl yaşayacak? onlarla vakit geçirmem lazım diyorsunuz. bu kısa hayatta oyuna zaman ayırmak istemiyorsunuz. zaten işten güçten vakit kalmıyor kendinize.

    oyun oynayan,keyif alanlara saygım var ama bende bu şekilde oluyor.

  • 35+ bir kadına, “beni kabul etmeyip de ne yapacak, düşürürüm ben bu yaşa gelmiş kadını,” diye yaklaşan ama reddedilen birinin hezeyanı. aksi takdirde, sizinle alakası olmayan insanların size dokunmayan tercihlerini neden kendinize dert edesiniz, değil mi?

    edizhun; arkadaşlar, ciddi soruyorum; geri zekalı mısınız? bi' insanı savunmak için onunla aynı özelliklerde olmak mı gerekiyor? afganistanlı/suriyeli de değilim; onlarla ilgili yazdım. tacize, tecavüze, kadın cinayeti girişimine de maruz kalmadım; aleyna çakır'ı savundum...

    yaşımdan size ne? 35+ değilsem bu densiz giriye cevap veremez miyim? gerçekten hastasınız, yahu, lami cimi yok; hastalıklısınız.

  • 2022 yılında "kameralar çalışmıyordu" diyen mekanın saklayacak bir yalanı vardır.

    mahkeme demek "nasılsa birkaç yıllık mevzu, unutulur gider" demektir.

    inandırıcı olmayan açıklama.