hesabın var mı? giriş yap

  • rolls royce snecma olympus 593 motoru kullanan ve kullandığı motorunda kendine ait bir hikayesi olan uçak.

    1947 yılında ilk defa sesten hızlı uçulduğunda sivil havacılığın ilerleyen yıllarda süpersonik hızda uçaklarla yolcu seferleri yapabileceği düşünülmüştü. küçük çaplı da olsa çalışmalar yapılmış. yıllar geçtikten sonra teknolojinin de gelişmesiyle süpersonik yolcu uçağı üretme isteği ortaya çıkmaya başladıkça sesten hızlı yolcu uçağı uçurabilecek motor çalışmaları da derinlik kazanmış. bu şekilde snecma olympus 593 motorunun geçmişi concorde' un ilk uçuşundan 14 yıl daha eskiye dayanmaktadır.
    concorde ile uçuşlardan önce vulcan bombardıman uçağının (bkz: avro vulcan) bomba yuvasına hava girişi ile birlikte yerleştirilerek uçuş şartlarına karşı verdiği reaksiyon gözlemlenmiş ve çeşitli deneylere tabi tutulmuş. 1969 daki ilk uçuştan sonra concorde' un servise girip yolcu seferlerine başlamasından sonra da olympus motoru vulcan' ın bomba yuvasında test uçuşlarına bir süre daha devam etmiştir.

    https://qph.fs.quoracdn.net/…d0ec50239317163a5dc578

    concorde ile yolcu taşımaya başlamadan önce motor atlantik aşırı uçuşlarda ve deneylerde türlü dayanıklılık testlerine maruz bırakılmış ve toplam 1000 saatlik uçuştan sonra cıvatalarına kadar sökülerek tüm parçaları tek tek kontrol edilip komponentlerin durumlarının çok iyi olduğu görüldükten sonra onay alabilmiştir. tabi bu onaydan sonra testler devam etmiş. 1976 yılına gelindiğinde 28000 saati concorde nin üzerinde olmak üzere 55000 saatlik bir toplam çalışma süresine ulaşılmış. bu toplam sürenin 8200 saati süpersonik uçuş ile yapılmış.
    bu yıllara yayılan çalışmanın sonucunda, ses hızının iki katında 18.000 metre irtifada yakıt almadan 6750km mesafe gidebilecek bir motor ortaya çıkmış.

    https://static.wixstatic.com/…d82cc47b8a617a437.png

    https://commons.wikimedia.org/…ine_(7181572686).jpg

    bu motorun en kötü yanı gürültüsü. hatta concorde sadece hızı ile değil gürültüsüyle de meşhur. motorlar özellikle kalkışlarda çok yüksek gürültü çıkarmaktaydılar. uçağın daha yepyeni olduğu 1976 yılında yapılan ölçümlerde (pndb / perceived noise decibels sistemi ile) 129 db ölçülmüştür, zaman içinde yıpranmaya bağlı olarak gürültünün de arttığını hesap edersek geçtiği yerlerde kilometrelerce alana gürültüsünü yayan bir makine haline geldiğini düşünebiliriz. bazı yerlerde yasaklanmasının sebebi bu. bu arada kıyaslama açısından roketler fırlatılış anında ortalama 180 db ses çıkarırlar.

    ilk uçuşunu yaptığı 1969 yılından son uçuşunu yaptığı 2003 yılına kadar teknik sicili sapasağlam ve hiç düşmemiş ama eninde sonunda çok alakasız bir sebep yüzünden film senaryosu gibi bir kazaya karışıp emekli olmuştur.

    bu uçakla yapılan bir uçuş var ki, 1973 yılında güneş tutulmasını gözlemlemek için afrikayı bir uçtan bir uca sesten hızlı olarak uçmuş ve ay tutulmasını 74 dakika boyunca takip ederek içindeki bilim adamları ve gözlem heyetinin bu tutulmayı gözlemlemelerini sağlamıştır.
    (bkz: şahit olmayı çok isterdim denen tarihi olaylar)

    uçuşu merak eden arkadaşlar için bir link: https://www.vice.com/…and-the-longest-solar-eclipse

    edit: imla
    edit 2: güneş tutulması olarak düzeltme yapıldı. uyarısı için canopia' ya teşekkürler.

  • dayak atan öğretmen meslekten atılmalı, sınıfa geri kaçan öğretmen bir yıl ücretsiz izne gönderilmeli, çocuğu kurtaran öğretmen de üstün başarı belgesi ve bir maaş ikramiye ile ödüllendirilmeli. adalet doğrudan ve hızla sağlanmalı ki herkes yaptığının ödül ve cezaya tabi olduğunu öğrenmeli ancak o zaman bundan sonra böyle olaylar yaşanması engellenebilir.

  • nedense elon musk'ın yörüngeye kimseye sormadan kafasına göre uydu yolladığı gibi bir izlenim var, halbuki fcc'den (federal communications commission - federal iletişim komisyonu) izin almadan iletişim uydusu işletmeniz mümkün değil, tahmin edeceğiniz üzere starlink'in izinleri de tam. hatta yakın zamanda uyduları daha alçak yörüngede çalıştırmak için tekrar izin istediler.

    uzayı çöplüğe çevirdiği de yok, zira görevi biten uydular üzerlerindeki motorları kullanarak alçaltılacak, bozulanlar da alçak yörüngede oldukları için * kendi kendine 4-5 yıl içerisinde atmosfere girip yanarak yok olacaklar, tasarımları buna göre yapıldı; mayıs 2019'da yollanan 60 uydunun %95'i, kasım'dan beri yollanan 400 uydunun ise %100'ü atmosferde yanarak yok olabiliyor.

    en ciddi sıkıntı ise -özellikle amatör ve profesyonel astronomlar için- yaratacağı görüntü kirliliği. starlink 2 görevinde uydulardan birinde özel bir boya denenmişti, starlink 9'dan itibaren de bu konuda başka önlemler de alınarak görünürlükleri azaltılacakmış. nasıl bir sonuç verecek göreceğiz, ama starlink ve benzeri uydu gruplarının artmasının bilimsel astronomik gözlemlerin çoğunlukla uzaya kaymasına sebep olabileceği konuşuluyor. (edit: astronominin uzun vadede uzaya kayması şu anda reddit vs. forumlarda yapılan bir spekülasyondan ibaret, kaynağı olan bir konu değil, new wave of turkish heavy chomar bunun konuda bilgisi olmayanların fantazisinden ibaret olduğunu ve gerçekçi olmadığını belirtti. ayrıca bu konuda ulusal / uluslararası bir düzenleme yok ve diğer şirketlerin veya ülkelerin de bu işe girişmesiyle astronomiye elveda diyebiliriz -ki bu da belirtmem lazım mı bilmiyorum ancak olumlu bir şey değil)

    şurada bahsedilen lazer bağlantısı ise henüz ortada yok, 2020 sonunda yollanacak uydulara lazerlerin eklenmesi bekleniyor. eklense bile ne zaman çalışır hale geleceği belli değil, binlerce kilometre ötedeki 3 boyutlu hareket eden bir cisme nokta atışı lazeri kitleyebilmek teknik olarak epey zor bir konu.

    şu anda lazer bağlantısı olmadığı için test amaçlı yer istasyonları aracılığıyla uydular arası bağlantı yapılıyor, bu nedenle büyük ihtimalle 3 ay sonra başlayacağı düşünülen beta test sadece abd ile sınırlı olacak. diğer yandan lazer bağlantısı çalışsa ve diğer ülkelere hizmet vermeye başlasa bile bağlanmak için özel bir cihaza ihtiyacınız olacağı için kapalı ülkelerde şu haliyle çağ değiştirmesi pek de mümkün değil, bu ülkeler modemin / antenin satın alınması - bulundurulmasını vs. yasaklayarak, ya da spacex izin verirse kendi kısıtlamaları olan versiyonunu kullandırarak bu işi kolayca çözebilirler.

  • günaydın, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük saçmalığı. lan sen binlerce yıl evrim geçir en üst yaşam formuna dönüş ama hala yaşamak için çalışmak zorunda kal. hadi çalışmasını da geçtim, en azından metrobüse binmek zorunda olmasaydık arkadaş en azından buna insan gibi bi' çözüm bulsaydınız. yoksa binlerce yıl önce sabah uyanıp mağarasından tarlasına yürüyerek gidip buğday tohumu eken atalarımızdan ne farkımız var allah aşkına, aradaki en büyük fark yürüyerek değil de metrobüsle gitmemiz mi? yazıklar olsun. evet.

  • hayatımda sözlüğün olmadığı zamanlarda, 16 yıl içtikten sonra,
    15 mayıs 2011 akşamı yaptığım şeydir.

    benim 2 tane oğlum var, sevdiğim bir eşim var,
    çocuklarımını büyüdüğünü, kızlarla çıktıklarını, evlendiklerini, onların da evlatları olduğunu görmek istedim.

    sadece o kadar.

    bir akşam zort diye bıraktım, ardıma bile bakmadım, zerre de zorlanmadım. bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim.

  • sınav kağıdı okuyorum. çocuklar 6.sinifta. elimden geldiğince kolay sordum. bir yerlerden puan verebilmek için. bir soruda çocukların türkçe kelimelerin karşılıklarını yazması gerekiyor. her sınıfta en az 10-15 kâğıt şu şekilde;
    anne: çocuklar annesinin adını yazmış (ayşe, fatma gibi)
    baba: aynı şekilde
    nerelisin: çankırı, niğde
    sayıları sordum. ilgilerini çeksin diye resimler var. bi ağaçta 5 elma mesela veya kardan adam elinde 8 rakamını tutuyor. yine çocukların yarıya yakını boşluklara kardan adam, elmalar yazmış. fakat koptugum cevap şu;
    öykü: ayaz
    tabi ben önce bağlantıyı kuramadim ama mesele şuymus.
    kiraz mevsimi diye bir dizi varmış, o dizide öykü adlı kızın sevgilisinin ismi ayaz imiş.
    bilemedim şimdi, öğretmeye nereden başlasam? önce okuduklarıni anlamayı öğretmek daha iyi sanki...
    edit: imla
    aciklama editi: bu okula bir kaç hafta önce geldim. siz mi öğretemediniz diye aklınıza gelebilir.
    debe edit'i: 4 yıldır bu öğrencilerle ugrasan, tek dileği onların hayatlarına dokunup, bir ümit ışığı yakmak, bir pencere açmak olan bir öğretmenin, yaşadıklarını dile getirdiği kitaba, lütfen bir göz atar mısınız?
    (bkz: ekmek arası ümitler)