hesabın var mı? giriş yap

  • özdemir asaf'ın bekle dedi şiirinde geçen enfes dizeleridir efendim...

    geleceğim, bekle dedi, gitti
    ben beklemedim,
    o da gelmedi
    ölüm gibi birşey oldu.
    ama kimse ölmedi

  • şimdiye kadar robotların yaptıkları hareketler birçok insanın yapabileceği tarzdan basit fonksiyonlardı. yürümek,koşmak, itilmeye rağmen ayakta kalabilmek,kapıyı açmak gibi...
    ama o son video...ters takla atınca resmen kanım dondu. birkaç yıla bu robotlara neler yaptırabileceklerini bir düşünün. yaptığımız bilim kurgu goygoylarının adım adım gerçekleştiğini izliyoruz arkadaşlar...

  • 559c numaralı iett otobüsünde yanına oturduğum güzel kızın, kulaklarımızda kulaklık olmasından mütevellit, telefonunun notlar kısmına "beşiktaşa yaklaşık kaç dakikada varırız sizce" yazıp beni dürterek bana okutması ve benim de karşılık olarak, cevabı buğulu cama yazmış olmam.

  • bir çevirmen olarak şunu söyleyebilirim, ingilizceye çevrilen metinde bir yanlışlık olduğunu düşünmüyorum çünkü bu tarz bir metnin önceden belli olduğu konuşmalarda, metin böylesi yerlere mevcut çevrili vaziyette gider ki zaten okuyan kişinin takilmadigindan da bunu anlayabilirsiniz, simultane çeviri böylesi akıcı olmaz.

    en akla yatkın açıklama, türkçe açıklama türk insanının algısını değiştirmek maksatlı hazırlandı, ingilizce metin ise abd'ye aslında söylemek istedikleri/söyleyebilecekleriydi.

    edit: genel çeşitli yanlış algılardan dolayı ekleme yapma ihtiyacı hissettim. bu çeviri, efektif olarak bir yazılı çeviridir ama görünüşte uygulanış itibarıyla insanlarda ardıl çeviri intibası bırakmaktadır. yani bu konuşma türkçe olarak hazırlandıktan sonra bir de çeviri sürecine giriyor ki devlet kademesinde bu önemde yapılan çeviriler genellikle çeviri yapıldıktan sonra başka biri tarafından tekrar kontrol edilir ki hata olmasın. bir de çeviri türleri hakkında sizleri aydınlatmak istiyorum. iki türü vardır, sözlü ve yazılı. sözlü çeviride de iki tür vardır ve bunun ilki ardıl çeviridir, konuşucu duraksadıktan sonra sözlü olarak yapılır ve hiçbir zaman rte trump görüşmesi esnasındaki gibi akıcı değildir. örnek olarak yabancı futbolcuların, basketçilerin yaptıkları basın toplantılarından görebilirsiniz. bir diğeri ise simultane çeviridir. bu türün ardıldan farkı, bekleme olmamasıdır. tümce geldikçe çevrilir ve gene bu derece akıcı değildir, zaman zaman doğal olarak teklenir çünkü tümceler farklı bir insana aittir ve arada çeviriyle ilgili düşünme süreci vardır. bu tarz aniden yapılan çevirilerde de kaynak metni bilerek ve isteyerek farklı aktarma durumu çok güçtür çünkü zamanınız kısıtlı. son bir bilgi daha vereyim, tercüman sözlü çeviri yapana, mütercim ise yazılı çeviri yapana denir. çevirmen ise her ikisini kapsamaktadır ve görece daha modern bir terimdir.

    velhasıl, ortada kesinlikle bir hata yoktur, bilerek ve istenerek yapılmıştır. ingilizce metin ya rte'den habersiz bir şekilde çeşitli kaygılar göz önünde bulundurularak yapıldı ya da rte'nin de bilgisi dâhilinde biz türk halkının algısını yönetmek için yapıldı. ancak şu noktadan sonra her iki şekilde de bok, çevirmene atılacaktır ve olayın üzeri kapatılacaktır.

  • tarafini gezi parkinda insanlarla beraber canla basla calisirken ortaya koymustu.

    kimsenin samimiyet onayina ihtiyaci yok.

  • annenin camları silmek için cama çıkmasıyla evde yaşanan ''ya düşerse'' korkusudur. silinen camın bulunduğu yükseklik arttıkça korku da doğru orantılı artar. anne lan bu !!!

  • neyin peşinde hiç belli değil. bazen görüyorum. siz de görüyorsunuzdur bence. bir sürü kız var tamam mı, bir tane de erkek var. böyle bildiğin erkek. "alla alla, ne yapıyor lan bu orada acaba" diye kendime soruyorum. sonra işte telefonuma bakıyorum mesaj gelmiş mi diye. gelmemiş. hayır gelmeyebilir de o adam ne yapıyor orada onu anlamıyorum.