hesabın var mı? giriş yap

  • 3 kere baştan sona bitirdiğim, dünyada en çok kıskandığım karakterin dizisi.

    "kim ne der korkusu sıfır bir insan olmak
    mesleğinde en iyisi olmak
    kimseye ileride işime yarar mı diye yalakalık yapmamak"
    bütün bunlar house'un çizilen karakteri ama bunun dışında bir özelliği ise ayrı bir hayranlık konusu

    ilk olarak cameron, "beni neden işe aldın" diye sorar. uzun süre kızı süründürür ve sonunda açıkça söyler "çünkü güzelsin". cameron hemen triplere girse de baktı ki saçmalıyor daha da açıklar. "güzelsin, istesen zengin bir koca bulurdun, vücudunu sergiler dünya para kazanırdın, hayat boyu insanlar peşinde koşabilirdi ama sen bu güzelliğine rağmen okuyup doktor oldun" bu repliği ezberden öyle yazdım ama ana fikir bu.

    bu açıdan bakınca foreman ve chase için de mutlaka benzer bir fikri olduğu açık.

    foreman siyahi, sabıkası olan, okulunu dereceyle bitirmiş bir adam. house, ırkçı değil ancak karşısındaki insanın bir şeyleri başarmış olmasına saygı duymuyor, başarmaması için bir sürü olumlu olumsuz sebep arıyor ve bu sebeplerin onu tatmin etmesi gerekiyor.

    chase, babası çok zengin ve yakışıklı bir doktor. yine onun da doktor olması için bir neden yok. ömür boyu kız peşinde ferrari binecek bir adam. bunun yerine doktor olmayı tercih etmiş ve house, bu sebepleri tatmin edici buluyor.

    bütün insanlık olarak hep şunu hayal ediyoruz "ay inşallah ihtiyacı olana gider". house ise ihtiyacı olana değil ihtiyacı olmadığı halde onu isteyene imkan veriyor. bu fikir kimin fikriyse büyük hayranlık duyuyorum.

  • anime sevenlerin aşina olduğu yokailer avrupa veya amerikadaki hayaletlere benzemese de japon kültürünün olmazsa olmazlarından biridir diyebiliriz.
    yokai kelimesi tam anlamıyla şeytan, iblis gibi anlamlar taşısa da, aslında japon kültüründeki doğaüstü yaratıklara, ruhlara veya varlıklara verilen genel isimdir. ayrıca birebir anlam benzerliği olmasa da ayakashi, mononoke veya mamono gibi tabirlerde kullanılmaktadır.

    bu varlıkların genel davranışlarına baktığımızda kötü niyetli veya şeytani yapıdan, yardımsever ve bir iyilik meleğine kadar çeşitlilik göstermektedir. tarihteki tasvirlere ve anlatılara baktığımızda genelde hayvansal özelliklerin ön planda bulunan bu varlıklar bazı anlatılarda yarı hayvan, yarı insan, cansız bir nesne, bitki benzeri bir yaratık ya da insansı özellikler gösterdiği ya da insana benzediği de bilinmektedir hatta değişik çeşitlilikte doğaüstü yeteneklere sahip oldukları ve şekil değiştirebildikleri de kaynaklarda da geçmektedir.

    antik çağlardan beri gelen sözlü anlatılar, halk efsaneleri ve yöresel hikayeler daha sonraları japon kültüründeki nihon ryoiki ve konjaku monogatarishu123 4gibi edebi eserlere yansımaya başlamıştır. daha sonraları o dönemden başlayarak dönemler değiştikçe insanların hayal gücüyle beraber yokailer de değişmiştir.

    genel kanı olarak mizaçları farklı olsalar da , karşınıza hangisinin çıkacağını bilmediğinizden dolayı japon folklorundaki bu varlıklardan hiçbiriyle karşılaşmak istemezsiniz.
    şimdide bu arkadaşlardan bir kaç örnekle devam;

    1-zashiki warashi: evdeki bazı küçük eşyalarınızı koyduğunuz yerden başka yerlerde buldunuz mu ya da bazı eşyalarınız kayboldu mu ? hepsini de zashiki warashi yapmış olabilir. bu yokailer, insan benzeri çocuklara benzeyen yaramaz şakacılardır ve bazen ev sakinleri tarafından görebilmektedirler.

    2-tanuki: rakuna benzeyen bu arkadaş genellikle elinde bir şişe sake ve büyük testisleri ile birlikte tasvir edilir ayrıca şekil değiştirdiklerinden dolayı üst düzey bir düzenbazdır kendileri.

    3-jorogumo: güzel bir kadın gibi görünen bu yokai aslında örümcek görünümdedir ve küçük ateş püskürten örümcekleri maniple eder. genelde erkekleri ağına düşürür ve yer.

    4-kuchisake onna: yarık ağzıyla sizi bekleyen bu kadın. ağzı peçeyle örtülü bir şekilde utangaç tavırlarla yanınıza yaklaşır ve ben güzel miyim? diye size soru sorar. eğer hayır derseniz, küstahlığınız yüzünden sizi cezalandırmak için büyük bir makasla sizi öldürür. fakat evet derseniz, peçesini kaldırır ve sorusunu tekrar etmeden önce kendi ağzını kulaktan diğer kulağa kadar nasıl kesildiğini gösterir. yine de evet derseniz, ağzını onunkine benzeyene kadar keser. bu arada korkup hayır derseniz, bu sefer sizi ikiye bölerek öldürür.

    bu liste bu şekilde uzar gider. eğer ki sizlerde yokaileri sevdiyseniz ve biraz daha yokaileri anlamak isterseniz. aşağıda vereceğim animeleri ve filmleri izlemenizi tavsiye ederim.

    *******animeler******
    *heisei tanuki gassen pom poko
    *dororo
    *spirited away
    *nura: rise of the yokai clan
    *ponyo
    *hotarubi no mori e
    *mushi-shi(önceliğinizi bu animeye verebilirsiniz)
    *a letter to momo
    *tonari no totoro
    *natsume yuujinchou(@signusx1 önerisi üzerine eklendi)
    *princess mononoke gibi gibi......

    *******film*********
    the sea of trees *

    kaynak:1234

  • yine türbanlı bacılar mağdurum da mağdurum edebiyatı yapıyor. çıkmış bir başka dövmeli ve açık giyinimli troll kız, lgbt'yi desteklerken niye başörtülüleri desteklemedin diye saçmalıyor. karşında hizbullah var senin yakında o dövmelerin ve açık giyimin yüzünden seni dört duvara kilitleyip sahiplendirmek isteyecekler bre akılsız satılık köpek.

  • kumar bağımlılığının sonudur. kriptolar bir kumardır, kim aksini söylerse söylesin.

    açın hesabını bakın bakalım neler yazmış diye. sağdan grafik atmış, soldan grafik atmış. yükseliş bkeliyorum demiş, dediğinin ertesi günü bitcoin %15 üzerinde düşüşe girmiş.

    kripto dünyasında sağdan soldan grafik çizip kendini kandırıyor millet.
    asıl yaptıkları şey kumar oynamak. büyük ihtimalle kaldıraçlı oynuyordu, sonu bu oldu.

    kripto kumardır, kaldıraç kumarın hasıdır.

  • "03:21 mersinbaligi'nin soyu tukeniyor!"

    insan 15 dakka once soyler, hic pi$irmezdik. daha dakik olmasini bekliyoruz.

  • bilim öncesi insanlar, deprem gibi doğal felaketleri tanrının gazabı, cezalandırması, uyarısı olarak görürlerdi. şimdi bilim ilerledi, depremin nasıl ve niçin olduğunu biliyoruz: fay hattına ev kurarsan, evini sağlam yapmazsan önünde sonunda yıkılacağından haberdarız. artık birkaç cahil dışında kimse depremi tanrının kullarını cezalandırması olarak değerlendirmiyor.

    ancak, onca bilimsel ilerlememize karşın, depremin yerini ve zamanını tahmin edemiyoruz. bilemediğimiz için korkuyoruz, depremin tedirginliği ile yaşıyoruz.

    ve bilemediğimiz, bizi korkutan, çaresiz kaldığımız tüm doğal afetlerin izahını, binlerce yıldır yaptığımız gibi "bilinmeyen bir güç"te arıyoruz. ilkel insanın; "açıklayamadığı" depremi "tanrıların kızgınlığı"na bağladığı gibi, modern insan da açıklayamadığı depremi "abd'nin kızgınlığı"na bağlıyor.

    bir bilinmezi, yine başka bir bilinmezle, haarp ile, illuminati ile, gizli servisler ile, ufo'lar ile açıklamaya çalışıyoruz. cahil aklımız, gücümüzün yetmediği yerde, başımıza gelenleri "bizden çok daha güçlü" başka bir şeye bağlamaya o kadar bayılıyor ki...

    ne zaman nerede olacağını bilemediğimiz depremin artık tanrı tarafından gönderilen ceza olmadığına eminiz ama, depremin "görünmeyen güçlerin" verdiği bir ceza olduğu o kadar işlemiş ki genlerimize; "tanrı yapmadıysa, abd yapmıştır, illuminati yapmıştır" diyor ve buna inanıyoruz...

  • ülkede beyefendiliğin alçakgönüllülüğün değil bayağılığın prim yaptığının bir başka kanıtı. şu sıralar beyaz show'da nota bilgim sıfır konserlerimde bağırıyorum sesim rastgele doğru çıkıyor diye gururla anlatan yorumcu.

  • 1 zarfın içine atılan 3 pusula dan 2 tanesinin sonucunu kabul ediyorlar ama 1 tanesinin sonucunu kabul etmiyorlar. ee bu nasıl sandığa darbe?