hesabın var mı? giriş yap

  • sadece ankara'ya özgü olan ve herhangi bir yerde yazılı olmayan kurallardır:

    1- klasik trafik kurallarına uymak esasen yaşlılar ve ahmaklar için geçerlidir. yaşlı olup olmamanın yaşla bir ilgisi yoktur, kendinizi genç hissedip hissetmemekle ilgilidir.
    2- trafik kurallarına uymak tüm aptal vatandaşların görevidir.
    3- bir kavşakta trafik ışıklarının kırmızı yanıyor olması o kavşaktan kontrollü bir şekilde durmadan geçebileceğiniz anlamına gelir. turuncuysa hızınızı hiç azaltmadan geçebilirsiniz, ışık yeşilse bu gazı sonuna kadar kökleyin manasını taşır.
    4-yol üstünde bir yerde durmak istediğinizde sağa sinyal vermenize veya dörtlüleri yakmanıza görek yoktur. zira sinyali öyle olur olmadık yerlerde zırt pırt çalıştırırsanız akünüz bitebilir. ayrıca sağ kolumuz da gereksiz yere yorulabilir. durmak istediğinizde yapmanız gereken şey varış noktasında frene asılmaktır. fren mesafesini koruması gereken arkanızdaki pezevenktir.
    5-karşı şeritte bulunan araca kendinizi göstermek kaydıyla istediğiniz yerden istediğiniz zamanda, hatta yolun tam ortasından u dönüşü yapabilirseniz. eğer kapalı kasa kamyonet veya iş makinası kullanıyorsanız kendinizi göstermek gibi bir zorunluluğunuz dahi yoktur.
    6- ankara yollarında ekseriyetle şerit bulunmaz. olmayan şeridin ihlali de söz konusu olmayacağından dilediğiniz sıklıkta ve serilikte şerit değiştirebilirsiniz. şerit değiştirirken sinyal verip vermemeniz ihtiyari bir konudur. yani skinizin keyfine kalmış. esasen sadece ihtiyarlar şerit değiştirirken sinyal verirler.
    7-kavşaklarda döneceğiniz tarafa doğru yaklaşmanın pratikte bir anlamı yoktur. sağa dönecekseniz en sol şeride, sola dönecekseniz en sağ şeride yaklaşıp ani bir hareket yakpmak ve herkesten çabuk davranmak suretiyle istediğiniz yöne dönebilirsiniz. diğer sürücüler bu durumu anlayışla karşılamak mecburiyetindedir. korna çalan olursa size selam veriyordur, siz de çalınan korna süresinden daha uzun bir süreyle kornaya basarak bu selamı hakettiği biçimde yanıtlayabilirsiniz. eğer selamına el kol hareketi yaparak vücut dilini eklemek isteyen sürücülerle karşılaşırsanız bu hareketleri benzer jest ve mimiklerle yanıtlamanız önerilir.
    8-herhangi bir yerde park etmeniz gerektiğinde eğer boş park alanı yoksa, park yeri aramak için keriz gibi dolaşmak yerine arabanızın görünür bir yerine kartvizitinizi veya telefon numaranızı bırakmak suretiyle en yakın park etmiş aracın yanına veya arkasına aracınızı öylece bırakabilirsiniz. bu noktadan sonra sizi arayıp bulmak önünü kapattığınız araç sahibinin görevidir. dörtlüleri yakarak hemen dönecekmişsiniz gibi yanlış bir intiba yaratmayın. eğer araç sahibinin acelesi vardıysa o park etseydi böyle. bu arada eğer sivil polisseniz araca kart bırakmanıza da gerek yoktur, çünkü çevredeki herkes sizi tanımak ve aracın size ait olduğunu bilmek zorundadır. bilmeyen de er ya da geç kim olduğunuzu öğrenecektir.
    9- eğer hatlı bir minibüsünüz varsa tüm trafik kurallarından muafsınız.
    10- ankara'da yol çalışması yapılacağı zaman elbette ki trafiğin yoğun olmadığı zamanlar seçilebilir ve vatandaşın mağdur olması önlenebilirdi. bu da bir seçimdir. fakat böyle yapılırsa vatandaşın belediyenin çalışmaları konusunda bilgi sahibi olması mümkün olamazdı. bu yüzden yol çalışmalarının ankara'da yapılması için en ideal zaman sabah insanların işe gittikleri veya akşam işten dönüş anlarındaki trafiğin en yoğun olduğu zamanlardır. böylece belediyenin yol çalışması yaptığına tüm vatandaşlar şahit olur.
    11-metro elbette ki çağdaş bir ulaşım aracıdır ve ankara trafiğini azaltmak için sayısız faydaları vardır. belediye de bu konuya gereken önemi vermekte ve bu konuda çalışmalarını sürdürmektedir (yaklaşık 15 yıldır). ankara belediyesi metro yapımı konusunda diğer belediyelere de örnek olan yap-işlet-devret modelini benimsemiştir. diğer bir deyişle belediyemiz metro ha yapıldı ha yapılacak diyerek halkı işletmekte ve sorunu çözmeden bir sonraki belediyeye devretmektedir.
    12-nasıl ki yol çalışması için en uygun vakit trafiğin yoğun olduğu vakitlerse, yolun ortasındaki refüjlerde bulunan yeşillikleri sulamak için en uygun saat de akşam üzeri havanın en soğuk olduğu ve yolda buzlanma ihtimalinin en yüksek olduğu zamanlardır. belediye bu yöntemle otomotiv tamircilerini ve yedek parçacılarını da kalkındırmayı hedeflemektedir.

  • türklerin bulgaristan'da anadilde eğitim hakkı yoktur, türklerin bulgaristan'da anadili öğrenimi hakkı vardır. türkçe dersleri kırcali, razgrad gibi türklerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerde haftada 2 saat seçmeli ders olarak okutulur.

  • bir boka yaramaz afedersiniz. 10 bin bile az 50 bin tl kazanın ayda en lüks arabayı havuzlu evi alın. yaşam kaliteniz %10 yükselir.

    çünkü.

    20.000 bile kazansanız çocuğunuz dışarıda gezerken tehlike içindedir memlekette her gün türlü türlü boktan işler olur.

    akrabalar rahat vermez.

    trafiğe takılır binlerce barzo ile yüz göz olursunuz.

    istediğiniz kadar para kazanın parayla günde 2 kitap alın zuhahaha öküze bak günde 2 kitap alıyor diye dalga geçerler etrafınızdakiler okumaz çünkü. anasını satayım her hafta 1 dergi ve ayda 1 bilim teknik alıyorum ulan kitaplıkta sıralanan yılllardır duran derginin fiyatı günde 2 dergi parasını sigaraya veren adama batıyor kaç tane var lan ne kadar çok para vermişsin dergilere diyor. babamın dedesinin bütün kitaplarını neden bana verdiğini o zaman anladım 1940 yılının dergileri gazeteleri ile bunlar soba tutuştururdu.

    suratsız insanlarla karşılaşırsınız salak saçma ego ile boğuşursunuz.

    çok para kazanmanız yaşam kalitesini belki %10 yükseltir dışarı adım attığınızda ülkenin yaşam kalitesine düşersiniz.

    mesela gidin norveçe oransal olarak norveçte türkiyenin 3 bin lirası kadar para kazanın inanın türkiyenin 50.000 kazananından daha yüksek yaşam kalitesine sahip olursunuz. etrafınızda iyi eğitimli insanlar vardır çünkü barzo sayısı çok azdır.

    para yaşan kalitesinin küçük bir kısmını satın alır.

    bunlar satın alınamaz

    istediğiniz kadar paranız olsun çocuklarınız halı döşeli mükemmel eğitim sistemine sahip okullarda okuyamaz.

    şehirden uzak piknik yapmaya gidersiniz ama o yerler kapı açık müzik dinleyen bira içen barzolar tarafından işgal edilmiştir dik dik bakar ayılar. (sıkıntım bira içmeleri değil nasıl içtikleri)

    çocuğunuz bisiklet sürer dağdan inen orangutan çocuğunuza çarpar.

    çocuklarınızla kamp yapamazsınız filmlerdeki gibi çünkü gece kurt adamlar dolaşıyor.

    düzenli binaları düzgün yolları satın alamazsınız.

    gönül rahatlığı ile çocuk yetiştiremezsiniz. çünkü memleket barzo dolu.

    ne olur şu olur siz istediğiniz kadar kültürlü ve zengin olun azınlık hayatı yaşarsınız ülkede.

    türkiyede para ev satın alır araba satın alır kültürlü komşu satın alamaz.

    lüks araba satın alırsınız ama etrafınızda çok sayıda faça şahin, modifiyeli doblo kullanan sürücü vardır.

    fakat herhangi medeni bir ülkede alt seviyede bile yaşam sürseniz çocuklarınız 10 numara okullarda eğitim görür.

    kültürlü insanlarla yüz göz olur.

    güvenle bisiklet sürerler.

    kitap okurlar sokakta kimse ne yapılar lan bu diye bakmaz okumanın ne olduğunu bilirler . memlekette herkes hayat okulu mezunu anasını satayım herkes her boku biliyor okuyana mal gözüyle bakıyorlar.

    kimse laf atmaz.

    havuza girerler çünkü oradakiler oranın tuvalet olmadığı işenip sıçılmadığını bilirler

    zaten bu yüzden türkiyede lüks araba iyi maaş güzel ev çok önemli başka bir bok yok çünkü alabileceğiniz bunlar.

    türkiyenin zengininde ne var

    fabrika,ev,araba,arsa.

    para bunları satın alıyor çünkü.

  • -123 hulusi?
    -burdayım öğretmenim..
    -156 serkan?
    -burdayım öğretmenim..
    -183 ercan?
    -ercan buradaaa.. ercan buradaaaa.. uzak mesafedeeeeaa… sırayla kaloriferin buluştuğu noktadaaaaa.. deniz tarafına bakan pencere kenarındaaaagh..
    -lan olm lan. bi sus lan! şimdi yiyeceksin benden beş kardeşi.
    -hayrettin yapmaaaa.. hayrettin yapmağhh..

  • 90'lar

    - şu kasetlerini kaldır ortadan
    - onlar disket anne

    2000'lerin başları

    - şu disketlerini kaldır ortadan
    - onlar cd anne

    2000'lerin sonları

    - şu cdlerini kaldır ordan
    - onlar dvd anne
    - ƒ¶^ø¯&;¨&@

  • bu nedir amk ya?

    daha nasıl alternatif belediye gaspetme yöntemleri icat edebilirler acaba?

    mahmut'un prostatı var, belediyeyi bize verin.

    hasan'ın çükü bamyaymış onu da bize verin.

    mustafa'nın şekeri var..

  • sen babandan abinden sevgilin oldugunu saklamak zorunda kal,
    sevgilinden erkek arkadaslarin oldugunu saklamak zorunda kal,
    erkek arkadaslarin yanlis anlamasin diye surekli davranislarini kontrol et,
    annenden evlilik ustune surekli nasihatlar ve toplumun baskisini al,
    ablan varsa onun yaptigi hatalari surekli dinleyerek paranoyaklas,
    kizkardesin varsa surekli onu kendi kazik yedigin adamlar gibilerinden korumaya calis,
    evde komsunun kiziyla okul basarin karsilastirilsin,
    sitede baska kizlarla kiyafetlerin ustunden dalga gecilsin,
    okulda hocalarin tarafindan asagilan,
    yasitlarin tarafindan alay konusu olmayayim diye surekli dikkat et,
    otobuste fortculardan sakin,
    gece karanliga kalmamaya calis,
    etek giydiginde toplum herkese vermeye calistigini dusunsun,
    birine yakin davrandigin anda ona yavsadigini sansinlar,
    komsundan kork,
    ele ele tutusmaya cekin,
    kisacasi istedigin hic bir seyi gonlun kafan rahat yapama.
    sonra biz de senden ayrica ozguvenli ve komplekssiz olmani bekleyelim.
    (bkz: sevr anlasmasi)

  • flaşbakınla bi 15 yıl öncesine dönelim. sene 1997 civarı. her mahallede kesif bok kokulu atari salonları ve içinde cıvıl cıvıl bir nesil. gözleri dönmüş bir şekilde adukent, apargat çekenler, mustafa'yla kadillağa binip kendini miami'de sananlar, mortal kombat, tekken önünde bekleşen zayıf, çelimsiz bir elde ekmek arası domates peynir bebeler... işte bu nesil.

    bizim buralarda ne hikmetse atari salonlarındaki aletlerin jeton giriş yeri köşeli değildi. bildiğin düz, yuvarlak bir delik anlayacağın. adam jetona 100 kuruş istiyor o zamanlar. lan it, 100 kuruşu bulsam gidip max, panda stix neyim alıp yerim, içinden beleş çıkar bir daha yerim. para mı basıyoruz biz? hah tam bu soruya müteakip benim jeton düştü. köşeli değildi tabi. ablamın para koleksiyonu kutusu richie richin gözlerindeki dolarlar gibi parladı bende. içinde yıllarca biriktirilmiş madeni para koleksiyonunu çekmeceden bulmamla birlikte soluğu atari salonunda alıp hunharca katletmem, ablamda yıllardır "bu benim koleksiyonlarım nerde gören var mı?" sorusuna dönüşmüştü tabi. ama günler haftaları haftalar ayları kovaladıktan sonra iktisadın en mühim konusu kıt kaynaklara yenik düşmüş, sadece domates peynirli ekmeğimle "bi el versene bak ben geçerim senin için" gibi dravdan laflar etmeye başlamıştım.

    11 yaşlarındaki bu veletler için çareler bitmezdi yine de. bisikletlerin fren telini delikten sokup çıkarmak suretiyle sınırsız hak elde edebileceklerini anlamaları çok da zor olmamıştı. matematikte ilk defa x görüp saatlerce bu x ne lan diyen bu gençler bisiklet teliyle saatlerce atari oynuyordu.

    taa ki baba atari salonunun kapısında eller cepte dikilip, o dayaktan beter bakışlarıyla seni süzene kadar... kafa yere çevrilir ve salya sümük eve gidilirdi. hakkını helal et amca. her akşam o kasayı açtığında gördüğün suudi dinarları, avusturya şilinleri için beni affet.

    zorunlu edit: bazı arkadaşlar suudi dinarı olmaz demiş. arkadaş 12 yaşındaydım aklımda öyle kalmış. 15 yıldır ne suudi arabistan parası gördüm ne gazetelerin ekonomi sayfasını açıp suudi parasını merak ettim. sikimde de değil zaten :) . dinara sokim mustapha'ya bişey olmasın.