hesabın var mı? giriş yap

  • diyelimki bir akvaryumun içerisinde 3 tane balığım var, dördüncüyü alamayacak mıyım?

    edit: "valla çok ibnesin :)))" diye iltifat eden de oldu. gün güzel gidiyor.

    edit2: evet bunun da sorumlusu kemal kılıçdaroğlu'dur.

  • ak parti balıkesir milletvekili tülay babuşçu'nun dile getirdiği ara.

    --- spoiler ---
    "bu resim (resim değil fotoğraf) okunması gereken bir resim (öff yine). filistin'i vermediği bahanesiyle yıkılan osmanlı imparatorluğu ve filistin devlet başkanı'yla cumhurbaşkanı'mızın arka plan görüntüsü. muhteşem bir zeka. tabiki sn cumhurbaşkanı'mızın zekası. 600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi"
    --- spoiler ---

    haber.

    paylaşımı.

    artık aleni bir şekilde gerçek niyetlerini belli ediyorlar.
    yazık; nasıl da seviyorlar birey değil kul olmayı.

  • "aydınlanmak için ışığı kafamızda canlandırmamız değil, karanlığımızı fark etmemiz gerekir."

    "siz bilinçaltınızı bilince dönüştürene kadar, o sizin hayatınızı yönlendirecek ve siz ona kader diyeceksiniz."

    "ne acı, örneklere göre yaşayanlara! yaşam onlarla değil. bir örneğe göre yaşıyorsanız, o örneğin hayatını yaşıyorsunuz demektir, oysa sizin hayatınızı sizden başka kim yaşayabilir? o zaman kendinizi yaşayın. yol göstericiler devrildi, önümüzde aydınlanmamış yollar var. aç gözlülük yapıp yabancı tarlaların meyvelerini silip süpürmeyin. size yararlı olacak her şeyi veren bereketli toprağın kendiniz olduğunu bilmiyor musunuz?"

    "eğer bir bireyi anlamak istiyorsam, ortalama insan hakkındaki tüm bilimsel bilgileri bir yana atıp, tüm teorileri gözardı ederek tümüyle yeni ve ön yargısız bir tavır benimsemek zorundayım."

    "bir insanın başına gelenler onu başkalarından ayıran özelliğidir. tüm parçaların birbiriyle uyumlu olduğu bir modeli temsil eder. yaşamı devam ettiği sürece bu parçalar birer birer önceden belirlenmiş bir tasarıma uygun olarak yerine oturur."

    "yalnızlık insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. insan kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğu zaman kendisini yalnız hisseder."

    "artık elinde mitolojinin anahtarı var. ruhun tüm kapılarını açmakta özgürsün."

    "diğerinin sevmediğimiz özellikleri, kendi kendimizi bulmaya yardım edebilir."

    "ruhun başka hiçbir şeye indirgenemeyecek kadar kendine özgü bir doğası vardır."

    "çocukken kendimi yalnız hissederdim; hala da öyle hissediyorum çünkü bazı şeyleri biliyorum ve bunları hiç bilmedikleri ya da bilmek istemedikleri anlaşılan insanlara bazı ip uçları vermeye çalışıyorum."

    “düşünmek zor zanaattır. bu yüzden çoğu insan sürüyü takip eder.”

    “her şey oldukları şeye değil, sizin onlara bakışınıza bağlıdır.”

    “görüşünüz ancak yüreğinizin içine baktığınızda berraklaşır. dışa bakan düş görür, içe bakan uyanır.”

    “doğduğumuz dünya çok acımasız, ama aynı zamanda ilahi bir güzelliği var. anlamlı oluşunun mu, yoksa anlamsızlığının mı ağır bastığına karar vermek, insanın yapısına bağlı.”

    “anlaşılmak mı istiyorsun? kendini anla! o zaman yeterince anlaşılmış olursun.”

    “bütün kaosun içinde bir evren, bütün düzensizliğin içinde gizli bir düzen vardır.”

    “günümüzde, bizi tehdit eden tehlikenin doğadan gelmediğini, insan ve kitle ruhundan kaynaklandığını apaçık görüyoruz. tehlike insanın ruhundan kopmuş olmasında.”

    "kapı çatlaklarından, anahtar deliğinden süzülüp gelen dış görüntü ve seslerden çok, kendi iç dünyasına, tekil söyleşisine çevirmiştir tüm dikkatini o. dublin her yerdedir ve hiçbir yerdir onun için. tıpkı "odysseus" sözcüğünün, "outis" ve "zeus", yani "kutsal hiç kimse" anlamını taşıdığınca..."

    "size verdiğim ne bir öğreti ne de ders. neye dayanarak size öğretebileceğimi düşüneyim? size bu adamın yoluna dair haberler veriyorum, sizin kendi yolunuzun değil. benim yolum sizin yolunuz değil, o nedenle ben size öğretemem. yol içimizde, tanrılarda değil, öğretilerde ya da yasalarda da değil. yol, doğruluk ve yaşam içimizde."

    "bir şeyi anlamak yola dönüşün köprüsü ve olanağıdır."

    ''insanlık tarihi başından beri aşağılık duygusu ve kibrin çatışmasından ibarettir.''

    "oysa bugün bunu kim biliyor? ruhun sonrasız verimli diyarlarına giden yolu kim biliyor? yolu basit görünümlere bakarak arıyorsunuz, kitapları inceliyor, her türlü fikre kulak kabartıyorsunuz. bunun ne yararı var? yalnızca bir yol var bu da sizin yolunuz. yol mu arıyorsunuz? benim yolumdan uzaklaşmanız için uyarıyorum sizi. bu sizin için yanlış yol da olabilir. herkes kendi yoluna gitsin. ben sizin için bir kurtarıcı, yasa koyucu, baş öğretmen olmayacağım. siz artık küçük çocuklar değilsiniz."

    "bilinmeyen bir şeyi hissetmek ve bir gize sahip olmak önemlidir. böyle bir şeyi yaşamamış bir insan, önemli bir şeyi yaşamamış olur..."

  • ilk 2 bayramda kimse kapımı çalıp şeker istememişti. bu duruma istanbul’da geçirdiğim 4 yılın sonunda alışmak zorunda kalmıştım ama yeni taşındığım bu semtte diğer semtlere göre ‘eski bayramlar’ geleneğinin çok daha az olduğunu bilmek içimdeki heyecanın sönmesine yetmiyordu. tüm bayramı evde geçirdiğim halde kapıma kimse gelmemişti. gerçi önceki 8 bayramdan acı bir biçimde tecrübe edinmiştim alınan şekerlerin kullanılamayacağını. benim de şekerle aram pek yoktu. bu yüzden artık şeker almayı da bırakmıştım.

    sonraki bayram da aynı şekilde yalnız geçmişti. ist.da komşuluk ilişkisi gibi bir kavram yok. hele bekarları/öğrencileri kimse komşu olarak bile görmüyor. bu çok umrumda değildi aslında benim için önemli olan çocukluğumdaki bayramları hatırlatan ve bayramı bayram yapan şeker toplama ritüeliydi.

    bir sonraki bayram(oturduğum semtteki 3. bayram) kapı çalındı. diafonda “kim o?” soruma verilen “bayramınız kutlu olsun” cevabıyla içime neşe dolmuş ve tek basışta sorunsuz açılıyor olmasına rağmen garantiye almak için defalarca otomatiğin düğmesine basmış ve kapıya dikilmiştim. çocuk kapıya gelip “bayramınız kutlu olsun” deyince evde artık şeker almayı bıraktığım için şeker olmadığını hatırlamış ama bu fırsatı kaçırmamak için çocuğa para vermiştim. sanırım bu ikimize de mutlu etmeye yetmişti.
    bir sonraki bayram yine ve sadece o çocuk geldi. bu defa tedbirliydim, şeker almıştım. ondan başka kimsenin şeker toplamaya gelmeyeceğini bildiğim için tüm şekerleri ona verdim. çocuk 3. yıl yanında 6 yaşlarında (sanırım) kardeşini de getirmişti. bu, mutluluğumun iki katına çıkmasını sağlamıştı.

    şimdi oturduğum semtteki 7. yılıma giriyorum. bugün geleceğinden hiç şüphem yok. dün gece marketten şekerlerini aldım ve bekliyorum çocuk. bu defa adını da öğrenmek istiyorum. artık senden “çocuk” diye bahsetmek istemiyorum!

    edit: çocuk tekrar geldi mi diye soranlar oldu. evet! çocuk geldi. ama büyünün bozulmasından korktuğum için adını sormadım. sonraki yılda da yurtdışına taşındım. benim için o hep "çocuk" olarak kalacak.

  • keko rap düzgün, kaliteli, eğitimli, ilgili bir ailede büyüyen z kuşağını esir alamaz. alsa alsa keko ailelerde büyüyenleri esir alır.

    geçen biri twitter'da “mozart'a teşekkür ediyorum. çocuğum kötü bir şey yaptı, odaya kapatıp mozart dinlettim, sabah artık yapmam diye ayağıma kapandı” diye bir şey yazmıştı. ceza olarak mozart dinletirsen çocuk tabi ki sevmez diyen birkaç kişi dışında herkes beğenmişti bu tweet'i.

    işte böyle dangalak anne babalara sahip çocuklar dinliyor o keko müzikleri. çocuklar masum, sorun ailelerde.

    edit: bunların anne babası da arabesk, pop müzik falan dinliyor en fazla. masterchef'i, sikimsonik türk dizilerini falan izliyor. bak ekşi'de bile masterchef türkiye gündemde birinci sırada şu an. “keko rap dinleyen z kuşağı”nın aileleri bunlar hep.

    (bkz: acun'un y kuşağını esir alması) ile benzer olgular.

  • arkadaşlar bu yazılı olmayan kuraldır.

    şampiyon olduysan kendi semtinde eğlenirsin. rakip takımın semtinde eğlenemezsin. beşiktaş'ta, kadıköy'de bu kutlamayı yapamazsın. bu budur. sen şimdi trabzonspor taraftarı olarak bağdat caddesinde şampiyonluk kutlarım dersen senin oradaki amacın şampiyonluk kutlamak değil gövde gösterisi yapmak. bunu da sana yaptırmazlar. yapamazsın yani. etik değil.

    not: beşiktaş.

    edit: trabzona mı gidelim mesajları alıyorum.

    bağdat caddesine de gitmeyiver bir zahmet. istanbul'da semt mi bitti?

  • dünyanın en büyük diş macunu firmasıdır. o kadar büyük ve güçlüdür ki, ipana, colgate, sensodyne gibi küçük diş macunu firmaları sürekli kendisine bok atar. yok efendim, sıradan diş macunlarına göre 2 kat daha uzun ferahlık sağlarmış, sıradan diş macunlarına göre çürük riskini %80 azaltırmış. kanmayalım lütfen.

  • aylar öncesinde trol olduğu onaylanmış bir kişi tarafından açılmış başlıktır.

    lütfen artık bu tür provokasyonlara prim vermeyin ve bu başlığa başka entry girmeyin. trol ordusu muhtemelen gelip kendi kendine gelin güvey olacaktır kısa süre içinde.

  • stoacıların ulaşmak istediği durumdur apatheia. duygusuzluk olarak açıklamak yanlış olur. apethia hayatın olay akışında bizim duygusal durumumuzda yaşanan iniş çıkışları minimize etmektir hatta duygu durumunun stabil olmasıdır bu hem pozitif hem de negatif olaylar karşısında geçerlidir. stoacılar insanı mutluluktan alı koyan şeyin hayatta olumlu yaşanan bir şey olsa dahi yaşanan çıkışların olduğunu düşünür çünkü bu çıkışlar inişleri de olacaktır keza yaşanan olumsuz şeyler de aynı şekildedir.